3 Mayıs 1944 ile 3 Mayıs 2013 Şartlarında Türkçülük

Gazeteci Yazar İsmail Göktürk, 3 Mayıs Türkçülük Bayramı mesajında, ''Bugün Türkiye’nin için de bulunduğu ahval ve şerait, 3 Mayıs 1944 gününü doğuran şartlardan daha ağır ve daha vahimdir.'' dedi. 1944 yılındaki şartlar ile günümüzdeki şartları karşılaştıran İsmail Göktürk'ün, günümüzdeki şartların daha vahim olduğunu söylemesi ses getirecek bir analizdir. Türkçülük düşmanlığı yapanlar analiz edilirken, geçmişte Rusçuların Türk düşmanlığı yaparken günümüzde Amerikancıların, İsrailcilerin ve Avrupacıların Türk düşmanlığı yapmasının altı çizilmesi önem arzediyor.     Gazeteci Yazar İsmail Göktürk'ün Türkçülük Bayramı Kutlaması ve Analizi 3 Mayıs 1944 tarihi, Türkiye ve Türk Milliyetçiliği açısından milat kabul edilen en önemli tarihsel dönemeçlerden, dönüm noktalarından biridir. 3 Mayıs 1944 tarihi üzerinden tam 69 yıl geçmesine rağmen, Bugün Türkiye’nin için de bulunduğu ahval ve şerait, 3 Mayıs 1944 doğuran şartlardan daha ağır, daha vahim, daha komplike, daha boyutsal ve derinlikli ve daha projelendirilmiş ve şeytani bir biçim de vatanın bütün sathını içerisine almakta ve kuşatmış bulunmaktadır. 3 Mayıs 1944’ü doğuran şartlar dış konjonktürlü yani SSCB patentli idi. 3 Mayıs 2013 şartları da çok ortaklı (ABD – AB – İSRAİL) dış konjonktürlü ve BOP patentli. Atatürk’ün vefatı üzerine, Türkiye İsmet Paşayla birlikte bir yönüyle jandarma dipçiği ile yönetilen bir ülke konumuna gelirken bir yönüyle de milli, manevi ve kültürel değerlere karşı içeride ki SSCB bağlıları tarafından bir değerler silsilesi ve kültürel savaşın başlatıldığı bir ülke konumuna gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı İnönü, “Turancılar, Türk Milletini komşuları ile düşman yapmak istiyor” diye Türk kamuoyuna açıklamalarda bulundu. İnönü’nün açıklamalarından hareketle Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay, Atsız’ı mahkemeye verdi. Önce Atsız tutuklandı, ardından diğer Türkçülerin tutuklanmaları başladı. Sırayla, Zeki Veli Toğan, Fethi Tevetoğlu, Necdet Sancar ve Alparslan Türkeş göz altına alındılar. Tutuklamalarla birlikte işkenceler dönemi başlamış başta Merhum Atsız merhum Başbuğumuz Alpaslan Türkeş beyefendi olmak üzere memleketin milliyetçi münevverleri o dönem emniyet müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılan sansaryan handa ki tabutluk tabir edilen bir kişilik ölüm hücrelerin de çile doldurmaya başlamışlardı. “Türk tarihine “Irkçılık ve Turancılık” davası olarak geçen bu dava 26 Nisan 1944’te başladı. Fakat 3 Mayıs 1944’e ertelendi. 3 yıl süren bu Dava, 3 Mayıs 1947 yılında Türkçülerin beraat kararı ile sonuçlandı. Davanın ilk başladığı tarih olan 3 Mayıs her yıl “Türkçülük Bayramı” olarak kutlanılmaya başladı. 3 Mayıs 1944 oluşturan şartlar, SSCB mahreçliydi. 3 Mayıs 2013 Türkiye’sinin şartlarını oluşturanlar ise ABD, AB, İsrail başta olmak üzere küresel emperyalist , hegemonik güçler ve bu güçlerin tamamının tetiktiçisi ayrılıkçı bölücü örgüt PKK’dır. Küresel finans arzının tamamına yakınını ellerinde bulundurarak bu bağlam da dünya ya özellikle de Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu coğrafyaya bir nizam vermeye çalışanlar, bu emellerine “BOP” adını verdikleri olarak küresel balans ayarı projesi ile ulaşmak istemektedirler. ABD ve payandaları, BOP’ la birlikte Anadolu topraklarının bölünüp, parçalanarak ulus devletin ortadan kalkmasını ve tekil devletin, hızlı bir biçim de çoğulcu bir federal yapıya dönüştürülmesini arzu etmektedirler. Bu nokta da yani BOP’un bu topraklar üzerinde hayata geçmesi noktasında Siyaseten İktidar olan AKP kadrolarının akıllara durgunluk verecek şekilde yapmış olduğu “YOL TEMİZLİĞİ” çalışmalarını ibretle, dehşetle, endişeyle seyrediyor, takip ediyoruz ve tanıklık ediyoruz. Tarihten ders almayanlar, yeniden tarihi tekerrür ettirme gayreti içerisindedirler. Ne var ki... Ne ABD, AB ve İsrail ne bunların tetikçisi ayrılıkçı bölücü örgüt ne de her hangi başka bir güç, otorite ya da iktidar... Türklerle – Kürtlerin kadim ötesi dostluğunu ve gerçek kardeşliğini bozamayacak ve bu toprakları bölemeyeceklerdir. Bölünüp parçalanma projesi olan BOP'a Türk Milliyetçilerinin izin vermeyeceğini küresel güçler ve ülkemizdeki uşakları bilmelidir...