MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E.Semih Yalçın, Anayasa hazırlığında AKP ile PKK'nın işbirliğinde ahlaksız tekliflerin bulunduğunu iddia ederek, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Siyasi hedeflerine ulaşmak için memleketin huzur ve güvenini, sosyal barışı bahane ederek her türlü değeri ve ilkeyi çiğneyen AKP iktidarının icraatı; gelgitlerle, ilkesizliklerle sürmektedir. Türk milleti Sayın Başbakanın baş rolünü üstlendiği AKP tiyatro kumpanyasının gösterilerini büyük bir ibret ve şaşkınlık içinde takip etmektedir. Siyasi meddahlar ise her zamanki gibi Erdoğanlı mersiyelerini sürdürmektedir.
BAŞBAKANIN SİYASİ ŞOVLARINDAKİ İNİŞ ÇIKIŞLARA ALDIRMAYAN YARDAKÇILAR VAR
Başbakanın siyasi şovlarındaki iniş çıkışlara aldırmayan iflah olmaz yardakçılar, "Erdoğan orduyu kışlasına çekti" diye sevinmeye devam etmektedir. Yüzlerce ordu mensubu gerekçesiz içeride tutulurken, Erdoğan'ın "Yargı sürecine karışamayız" diyerek antidemokratik bir tutum sergilemesi de alkışlanmıştır. Çünkü AKP şakşakçılarının midesinde bir türlü hazmedemedikleri erik kuruları vardır.
Başbakan Erdoğan, bir süre önce, orduda görev verecek komutan kalmadığından şikâyet etmiştir. Daha sonra da hastalığı yüzünden tahliye olmuş bir paşayı hastanede ziyaret ederek günah çıkarma görüntüsü vermiştir. Dalkavuklar ve methiyeciler korosu, ani bir şaşkınlıktan sonra buna da gerekçeler üretmiş, ziyaretin altında insanî kırıntılar aramaya koyulmuşlardır.
BAŞBAKANIN AMACINA ULAŞMAK İÇİN İNKAR EDEMEYECEĞİ FİKİR VE İNANÇ YOKTUR
Oysa AKP lideri, bugün söylediğinin ertesi gün tersini yapan, dün yerdiğini bugün çekinmeden öven bir siyasetçi örneğidir. Amacına ulaşmak ve ihtiraslarını tatmin etmek için inkâr etmeyeceği, vazgeçmeyeceği fikir ve inanç yoktur. Başkanlık modelini hayata geçirip "şef" ve tek adam olabilmek için çiğnemeyeceği değer bulunmamaktadır. Genç nesiller, yandaşlarının göklere çıkardığı Başbakanı, gelecekte siyasetteki en kötü rol model olarak hatırlayacaklardır.
BAŞBAKAN İMRALI CANİSİNİN RANDEVULARINI BİZZAT AYARLAMAKTADIR
MHP lideri Devlet Bahçeli ile idam polemiğine girerken bol keseden atan, "Ben olsam Öcalan'ı idam ederdim, sen niye idam etmedin? Millet sana bir urgan bulup gönderirdi" gibilerden çaka satan Başbakanı, meğer yanlış anlamışız. Sayın Başbakan "Ben olsam ihtiram ederdim" demek istemiştir de, dili sürçmüştür. Zira İmralı canisine öylesine tazimle muamele etmektedir ki bölücü başının randevularını bizzat ayarlamaktadır. İmralı canisiyle görüşme trafiği Başbakanlıktan yönetilmektedir.
AKP BÖLÜCÜLERE RANDEVU AYARLAMA PARTİSİ OLDU
Erdoğan'ın lideri olduğu AKP, bölücülere randevu ayarlama partisi olmuştur. İmralı canisine LCD televizyonlar ve ricacılar gönderen Başbakan, adayı ayakyolu hâline getirmiştir. Tayyip Erdoğan Başkanlık sistemini anayasaya yerleştirmek için aradığı partneri gökte ararken İmralı'da bulmuştur. İmralı mutabakatı ve beraberliğinin şerefine Kandil'deki çeteleri Habur'dan içeri sokmuştur. Yakında bırakınız urganı, 30 bin kişinin katilinin boynuna barış şampiyonu diye madalya geçirilecektir. Hattâ bölücü başı, sahte demokratlar partisi AKP'nin çakma Mandela'sı ilan edilecektir. Bizce, AKP harflerinin son günlerdeki açılımı: Apo'yu Kurtarma Partisi'dir.
ERDOĞAN'IN BDP İLE BİRLİKTE HAREKET ETMESİ MİDE GENİŞLİĞİDİR
Başbakan Erdoğan'ın, "Yeni anayasanın kabulü konusunda BDP ile birlikte hareket edebiliriz" tarzındaki açıklaması da, müthiş bir ilkesizlik ve karnı genişlik örneğidir. Başbakan, partisinin projelerini hayata geçirmek ve bir an evvel tek adam olabilmek için bütün siyaset etiğini ve ilkelerini çiğnemekte zerre kadar fütur getirmeyeceğini göstermiştir. Mecliste PKK temsilcilerinin dokunulmazlıklarının kaldırılacağını söyleyen, "Kürt sorunu yok, terör sorunu var" diyen de aynı Erdoğan'dır. Aslında Başbakan Erdoğan, mazbatalı teröristleri pazarlığa razı etmek için ölümü gösterip sıtmaya razı etmiştir.
VER BAŞKANLIĞI AL ÖZERKLİĞİ AHLAKSIZ TEKLİFTİR
Artık AKP Liderinin takkesi düşmüş keli görünmüştür. Bölücü başıyla yaptığı pazarlıkların, akan kanı durdurmak üzerine değil, al gülüm ver gülüm ilişkisine dayandığı belli olmuştur. Başbakanın İmralı Adasına yolladığı ricacılar, "Ver başkanlık sistemini al özerkliği" demiş ve kanlı katillerin elebaşını kolayca ikna etmişlerdir. Başbakanın açıklamadığı gizli pazarlıkların en önemli maddesi işte budur. Bölücü güruhunun da başından beri istediği; Türk topraklarında kendilerine bir nüfuz alanı kurup özerk bir bölge hâline getirmek, bilahare Birleşmiş Milletler nezdinde plebisit isteyip bağımsız devletin kapılarını aralamaktır. BM Güvenlik Konseyi'nde ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'den oluşan beşli çete de şartlar oluştuğunda böyle bir projeye asla hayır demeyecektir.
AKP, mazbatalı teröristler partisine ahlaksız bir teklifte bulunmuş, onlar da bu teklifi kemali memnuniyetle kabul etmişlerdir. Dikkatlerden kaçmamıştır, BDP'li vekiller, ani bir politika değişikliğiyle devlete kafa tutmayı bırakmış, "Aman AKP ile aramızdaki mutabakat bozulmasın!" diye çaba sarf eder olmuşlardır. Teröre başvurarak üste çıkmaya çalışırken, alttan almayı yeğlemişlerdir. Çünkü düğün değil, bayram değilken AKP, BDP'ye hayat öpücüğü kondurmuştur. Böylece, terörle müzakere sürecinin tam çıkmaza girdiği sırada, İmralı canisinin hücresi ve Kandil bir anda bayram yerine dönmüştür. BDP, şimdi başını döndüren, ayaklarını yerden kesen bu hayat öpücüğüne daha büyük şevkle cevap vermeyi minnet borcu olarak görmektedir.
DİKTA ANAYASASI MHP'YE RAĞMEN ÇIKARILAMAZ
Şu sıralar bu iki ateşli partner, içinde Türk milletinin bulunmadığı dikta anayasasını muhalefetin desteğine ihtiyaç duymadan çıkarmanın hesaplarını yapmaktadır. İki yol arkadaşı, yeni anayasa oyununun gerdek sahnesi için hazırlanmaktadır. Böylece AKP liderinin başkanlık rüyaları mazbatalı teröristlerin desteğiyle mecliste gerçeğe dönüştürülmeye çalışılacaktır. Bu da olmazsa referanduma gidilecektir. Dikta anayasası kabul edilirse ki bu MHP'ye ve millete rağmen mümkün değildir, bölücü örgüt de istediğini almış olacaktır. Yani özerklik anayasaya konacak; hem PKK, hem de elebaşı siyasi ve anayasal meşruiyet kazanmış olacaktır. İşte AKP ile bölücü başının pazarlıklarının arkasında yatan gerçek budur. Nitekim ikili oyunun en önemli ayaklarından biri olan Yerel Yönetimler Yasası değişikliği bir süre önce meclisten geçirilmiştir. Son olarak da bölücü başının "demokratik yerinden yönetim" adı altındaki talepleri anayasa komisyonuna ulaşmıştır.
TÜRK MİLLETİ AKP'Yİ AFFETMEYECEKTİR
Bunun içindir ki bölücü örgütün talepleri meşru siyasi isteklermiş gibi kamuoyuna yansıtılmakta, buna karşı çıkan MHP ise şiddetle hücuma uğramaktadır. AKP iktidarı, üç buçuk yaşındaki çocuğu sünnet edercesine"Oldu da bitti maşallah" tarzındaki politikasıyla İmralı pazarlığı sürecini oldubittiye getirmek istemektedir. Bu siyasi tablo, ülkemizin geleceği açısından kaygı vericidir. Milletimiz, millî iradenin tecelligâhında millet ve devlet düşmanlarının taleplerini nazarı itibara alan AKP'li vekilleri affetmeyecektir.
PKK'lılarla kol kola yürüdüğü siyaset kulvarında, Başbakanın elindeki siyasi değneğin bir ucunda başkanlık özlemleri, diğer ucunda da bölücü örgütün özerklik hayalleri asılıdır. İki taraf da hedefe ulaşmak için bu iki ucu kirli değneği bükerek bumeranga döndürmüştür. Bu siyasi bir bumerangdır ve dönüp onu milletin üzerine yollayanların başına isabet edeceğine şüphemiz yoktur. Çünkü hedeflerinde; milletin bekasının ve siyasi varlığının, milletin değerlerinin yok edilmesi vardır. Millet, AKP'nin hamlesini karşılıksız bırakmayacaktır.
AKP TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE DÜŞMANLIK YAPMAKTADIR
AKP'liler, bölücü örgütle masa başında belirledikleri ortak hedefe ulaşmak için siyasi rakiplerine iftira ve çamur atma kampanyalarına hız vermiştir. Saldırılar, bilhassa MHP üzerinde yoğunlaşmıştır. Çünkü MHP; İmralı süreci adıyla sahnelenen kirli oyunun milleti böleceğini ve ayrıştıracağını haber vermiştir.
AKP, partimizin millet sevgisini ve Anadolu coğrafyasında yaşayan insanların ebedi beraberliğini esas alan fikriyatına düşman kesilmiştir. İslâm'la şereflenmiş zengin Türk kültürüne sahip çıkmamızın, dinimizde yeri olmadığına dair zorlama ve şeytani yorumlar ortaya konmuştur. Bununla birlikte Başbakanın, "Milliyetçiliğin her türlüsünü ayağımızın altına almış bir iktidarız" sözü, sadece MHP'nin fikirlerini veya ideolojisini hedef almamaktadır. Aynı zamanda Türk milletini doğrudan etnik topluluk derecesinde gösteren tehlikeli bir husumetin ve ön yargının işaretidir.
AKP'NİN PKK AÇILIMLARINI MEŞRU GÖRME GAYRETKEŞLİĞİ YAPAN YANDAŞLARI VAR
Son günlerde iktidar sözcülerinin AKP'nin PKK açılımını meşrulaştırma yönünde algı oluşturma çabaları, müttefiklerinden yoğun destek görmektedir. Kanaat önderi rolü üstlenmiş bir takım türedi isimler yorumlarıyla bu gayretlere katkıda bulunmaktadır. YÖK'ün üniversitelerde üst düzey görevlere getirdiği yeni nesil akademisyenlerle ikbal bekleyenler, bilimsellikten uzak tespitleriyle AKP'yi desteklemektedir. Yandaş medyada AKP baş değnekçisi rütbesini kazanmış köşe yazarları da yazılarıyla uygunsuz ittifaka romantik ufuklar çizmektedir. Kısacası, algı yönetimi metotlarının ve siyasi mühendisliğin her türlüsü, AKP-PKK evliliğinden doğacak gayri meşru çocuğun nesebini şimdiden temize çıkarma operasyonlarında denenmektedir.
AKP TABANI İMRALI GÖRÜŞMELERİNDEN RAHATSIZDIR
Ancak son kamuoyu yoklamaları, İmralı canisiyle masaya oturulmasından duyulan rahatsızlığın AKP tabanında bile had safhaya ulaştığını ortaya koymuştur. Siyasi bumerangın AKP iktidarını vurması kaçınılmazdır. Buna rağmen ihtiraslarına bir türlü gem vuramayan AKP lideri, ya herro ya merro kabilinden gözü kara bir tutumla tehlikeli oyuna devam etmektedir.
Diyelim ki AKP-PKK anayasası hasbelkader kabul edildi ve bölünmenin, ayrışmanın kapıları ardına kadar açıldı. Peki, bu toprakların sahibi olan Türk milleti, emperyalizme karşı verdiği destanî mücadele ile kurduğu devletin bölünüp parçalanmasına seyirci mi kalacaktır? Asla. AKP iktidarı Sevr projesinin yeniden hayata geçirilmesine göz yumacağımızı sanıyorsa, kendini kandırmaktadır. Böylesi bir ihanet anayasasının millet nezdinde hiçbir hükmü yoktur, olmayacaktır. AKP-PKK ortaklığının ürünü olan bir anayasayı hayata geçirmek isteyenler karşılarında millet iradesini bulacaklardır. Milletimiz, kendisinden alınmak istenen hükümranlık hakkını vermeyecek, mesûllerinden de hesap soracaktır. Mahkeme kadıya mülk olmadığı için, iktidarı ele geçirenler bir gün çekilip gidecekler, partileri de siyaset mezarlığına defnedilecektir.
MHP, TÜRK MİLLETİNİN HÜKÜMRANLIK HAKLARINI KORUMAK İÇİN HER TÜRLÜ BEDELİ ÖDEMEYE HAZIRDIR
Egemenlik haklarımızın savunucusu ve millet iradesinin yegâne temsilcisi olan MHP ve Milliyetçi-Ülkücü Hareket, bu uğurda her türlü bedeli ödemeye hazır olduğunu söyleye gelmiştir. Bir kez daha tekrarlıyoruz: MHP; Türk milletinin hükümranlık haklarının çiğnenmesine asla müsaade etmeyecektir. Topraklarımızı vatan hainlerine ve bölücülere paylaştıranlar ve pay aldığını zannedenler, köpeksiz köyde değneksiz dolaştıklarını geç de olsa anlayacaklar, tatlı rüyalarından acıyla uyanacaklardır. Milletin değerlerini çiğnemeyi aklına koyan ayakları, yine köyün sahibi olan milletin iradesi kıracaktır.''