AKP’li Bakan Yıldız’a Atılan Yumruğun Bedeli Zulme Dönüştü

AKP'li Bakan Taner Yıldız'a yumruk attığı için AKP Hükümeti tarafından zulme uğrayan Öğretmen Şahin Şimşek'in karartılan hayatının gerçek hikayesini yazar Mustafa Aslan kaleme aldı. AKP'yi, AKP Hükümetini ve AKP'nin atadığı bürokratları eleştiren, AKP-PKK işbirliğiyle yürütülen ihanet sürecine karşı dik duruş sergileyen vatandaşların, AKP dikdatörlüğünce ezilmeye çalışıldığının ve zulmedildiğinin örneklerini görerek yaşamaya devam ediyoruz. Başbakan Erdoğan'a aç olduğunu haykırınca ''Ananı da al git'' denilerek azarlanan ve Başbakan Erdoğan her Mersin'e gidişi öncesinde tutuklanıp Mersin'den ayrılıncaya kadar hapsedilen, Mersinli çiftçinin dramını unutmak mümkün mü? Başbakan Erdoğan'ın eleştirildiği bir mesajı sosyal medyada beğendiği için Ardahan'a sürülen Sağlık memurunun dramını unutmak mümkün mü? Başbakan Erdoğan'ı ve AKP icraatlarını eleştiren gazeteci ve yazarların, işinden kovulup açlığa mahkum edilişlerini unutmak mümkün mü? AKP zulmüne maruz kalıp öğretmenlikten azledilip açlığa mahkum edilen Şahin Şimşek'in dramı da diğer örneklerde olduğu gibi unutamayacağımız bir hayat hikayesidir. Siyasi geçmişimizdeki, halka zulmettiği noktasında eleştirilen yönetimlere rahmet okutturan bir yönetim sergileyen AKP İktidarının zulmünü, Yazar Mustafa Aslan'ın kaleminden okuyacaksınız.   YAZAR MUSTAFA ASLAN'IN KALEMİNDEN AKP ZULMÜNÜN BİR ÖRNEĞİ “Hiç kimse kimsesiz değil, herkesin var bir kimsesi, Hiç kimsesiz kaldım medet Kimsesizler Kimsesi!” (Fatih Sultan Mehmet) Aylardır yüreğimi yakan bir müşkülü, Türk Milletine şikâyet edeceğim! Çünkü durumdan vazîfe çıkararak üstlendiğim bir meselenin altında eziliyorum! Mübârek Ramazan dolayısıyla sermaye sahiplerinin hükümete yağcılık, Belediyelerin ise tamâmen gösteriş ve siyâsi propaganda için binlerce kişiye verdikleri, toplu iftar sofralarını görünce de bu yük, artık dayanılmaz hale geldi! Her gün, gösteriş ve riyâ kokan milyonlarca liralık iftar sofraları açılırken Kayseri gibi zengini ve işvereni bol bir şehrimizde; bir Müslüman Türk, iftara ekmeksiz oturuyor! Medet Kimsesizler Kimsesi! Bu kişi, yasalara göre suçlu olabilir! Devlet, idam mahkûmlarına bile cezaevlerinde bakmakla mükellefken hür bir vatandaş, açlığa mahkûm ediliyor! Bu Müslüman Türk, yılların öğretmeniydi, başına bir hal geldi veya bir anlık heyecanla başını bir belâya soktu! Tutuklandı, cezaevine girdi. Sonra serbest bırakıldı. Ama cezası, serbest bırakıldıktan sonra başladı! İslâmi ve ahlakî propagandalarla iki kişiden birinin oyunu alarak, artık kendilerini “Güç yetmez güç” zanneden dindâr kimlikli kindârlar ve kraldan fazla kralcı psikopatlar; çoluk çocuk sahibi bir Müslümana, hayatı zindan ettiler! Mesleğinden oldu bu öğretmen! Çünkü 19 Nisan 2010’da Kayseri’de Şehit Yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın cenâze merâsiminde, kendini kaybedip Enerji Bakanı Taner Yıldız’a saldırarak bir yumruk vurmuştu! Basına akseden haliyle de; “Bu Türk milletinin yumruğudur! Al sana açılım!” demişti! O gün itibariyle beden-eğitimi öğretmeni Şahin Şimşek, sevenlerin ve sevmeyenlerin ilgi odağıydı. Üç yıldır telefonla görüştüğümüz Şahin Hoca ile hiç yüz yüze gelmedik. Üç yıldır çektiği dayanılmaz sıkıntılarına madden destek olamadım ama becerebildiğimce teselli ve moral vermeğe çalıştım. Aylar, aylar sonra, bir Cuma namazı sonrası Şahin Hoca, korumaları yararak Enerji Bakanı’na tekrar ulaşıp özür diler. Samimiyetle dayanılmaz mağduriyetini, kendisiyle beraber ailesinin de cezalandırıldığını ve aç bırakıldıklarını anlatır. Sayın Bakan, kalabalık içinde, herkesin duyabileceği bir şekilde kendisini affettiğini söyler ve Kayseri Valisine mağduriyetinin giderilmesi için talimat verir. Gerçekten de o ana kadar Şahin Hoca, Kayseri’de dayanılmaz tahrîk ve tazyiklere uğramıştır. Öğretmenliğini kaybetmiş, özlük hakları ziyan olmuştur. Elbette Şahin Şimşek’in yaptığının, bir bedeli olmalıydı ama bu bedel çok ağır olmuştu! Güçlüye yakınlıklarıyla kendilerini bir şey zanneden kompleksli kişiliksizlerin zûlmü, dayanılmazdı! Yüz binlerce kişinin çalışarak hayatını kazandığı Kayseri’de Şahin Şimşek’e iş yoktu! Ona iş verecek cesarette kimse kalmamıştı! Medet Kimsesizler Kimsesi! Şahin Hoca’ya olmazsa eşine iş bulunacak gibi olur ama AKP İl Teşkilatı ve Kayseri Valisinin özel takibindeki Şahin Şimşek ve ailesine ekmek vermek, sanki yasayla yasaklanmıştır! Enerji Bakanı’nın meseleyi Vali’ye havale etmesinden bir hafta sonra Şahin Hoca vilâyete giderek neticeyi sormak ister ama Valinin korumaları tarafından dövülerek sokağa atılır! Şahin Hoca’dan Bakan’ın burnunun intikamı alınmış, onun da burnu kırılmıştır! Bu yazdıklarımı okurken kimlerin, nasıl utandıklarını görür gibiyim! Çünkü bu konuda Kayseri ve Ankara’da aramadığım, yardım talep etmediğim kimse kalmadı nerdeyse! Ramazanın üçüncü günü Şahin Hoca; tanıdıkların getirdiği kuru fasulye ve bulguru pişirdiklerini ama sofralarında ekmek olmadığını söylediğinde, insanlığımdan âr ettim! Komşusu açken tok yatan, bizden değildi ya! Medet Kimsesizler Kimsesi! Önce bir yardım kampanyası düşündüm ama onurlu Şahin Hoca kabul etmedi! Ben de meseleyi kaynağına, bizzat Sayın Bakan’a iletmeyi düşündüm ve aradım. 9 Temmuz’da “Bir başkadır benim memleketim” yazımla; Sayın Bakanı aradığımı ve bir türlü ulaşamadığımı kamuoyuna şikâyet etmiştim. Bu yazım üzerine Sayın Bakan’ın önce Basın Müşaviri bana ulaştılar. Meseleyi anlatınca Makamla görüşüp bana döneceklerini söylediler ve döndüler de sağ olsunlar. “Bakan Beyin talimat verdiğini, artık Şahin Hoca’nın bulacağı işe müdahil olunmayacağını” söylediler! O ana kadar ben, olmaz diyordum! Şahin Hoca, sıkıntısı dolayısıyla abartıyor diyordum ama Bakanın Müşaviri, artık müdahil olunmayacağını söyleyerek; makamdan alınan güçle bir vatandaşa nasıl zûlmedildiğini, itiraf ediyordu! Sürç-i lisân saydım, inanmak istemedim ve ısrarla Sayın Bakan’la görüşmek istedim. Sayın Bakan lutfettiler ve aradılar. Mes’eleyi bütün detayı ile konuştuk. Müthîş bir olgunluk ve bağışlayıcılıkla beni dinlediler ve Şahin Hoca’nın mağduriyetini giderecek şekilde, bir yerde istihdamını sağlayacaklarını ve sonucu benimle paylaşacaklarını söylediler! Sayın Bakan’a ettiğim teşekkür ve iltifatlarımı hakkıyla tekrarlayamam çünkü çok heyecanlanmış, kendimi Hz. Yusuf’u (a.s.) kuyudan çıkaran Kervancı gibi hissetmiş iki rekat namazla da şükretmiştim! Sayın Bakan’ın sözüne güvenerek Şahin Hoca’ya durumu söyleyip ailesiyle birlikte sevindirmiştim! Acele etmişim ve utanıyorum! Medet Kimsesizler Kimsesi! Mübareğin ilk günleriydi, Ramazan bitiyor nerdeyse!.. Sonucu öğrenmek için, Basın Müşavirini aradım. Defalarca görüştüğüm telefonlarını, ısrarla ve birkaç kere aramama rağmen maalesef cevap vermediler! Benim bir Kabine Üyesine sorgu-suâl hakkım yok biliyorum! Bir yaptırım gücüm olmadığını da, haddimi de biliyorum! Ama önce Kimsesizler Kimsesi Allah’ıma, sonra da Yüce Türk Milleti’ne şikâyet etme hakkım ve imkânım var! Her sıkıştığımda bu hakkımı kullanırım ve kullanıyorum!.. Vahşi orman kanunuyla gücü yeten yetene şeklinde yönetilen böylesi bir İleri Demokrat Ülkenin vatandaşlarıyız diyesim var ama hâlâ Sayın Bakan’ın, vaadini yerine getireceğine dâir bir inancım veya öyle olsun diye temennîm var... Teröristlere, kırk bin kişinin katili örgüt üyelerine İleri Demokratik Haklar verilmeğe çalışılırken; vatansever, milliyetperver bir Müslüman Türk’ün muhatap olduğu demokrasi, maalesef bu ve ben bir Müslüman Türk olarak utanıyorum! Medet Kimsesizler Kimsesi! “OLAMAZ TÜRK’E BAŞ, TÜRK’ÜM DEMEYEN.”