Ayasofya'nın Cami Olmasının Önünde Engel Kalmadı

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği'nin yıllar süren hukuki mücadelesi neticesinde Kariye Caminin müze olarak kullanılamayacağına karar verildi. İdari Dava Daireleri Kurulu'nun son aldığı karara göre, Vakıf mallarının sadece Vakfın belirlediği amaca yönelik kullanılabileceğine ve bu karara devletin karışamayacağına hükmedildi. Kariye Camii, bir vakfa ait olduğundan sadece cami olarak kullanılabilecek. EMSAL KARARLA AYASOFYA TEKRAR CAMİ OLARAK HİZMET VEREBİLİR Bu kararla, yıllar önce kapatılarak müzeye dönüştürülen Kariye Camii, ibadete açılacak. Bu kararın can alıcı noktası da kararın müzeye çevrilen Ayasofya Camii için de emsal teşkil edeceğidir. Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethettiğinde kiliseden camiye çevrilen Ayasofya, yıllar önce Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı. Ayasofya Camii'nin tapu senedinde, "57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi adına tapuludur.'' yazıyor. İdari Dava Daireleri Kurulu'nun hukuki mücadelesi neticesinde Kariye Camiinin yeniden ibadete açılması kararı, emsal teşkil edeceğinden Ayasofya Camiinin ibadete açılmasının önünde engel kalmamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce katıldığı bir televizyon programında Ayasofya Müzesi'nin cami yapılması tartışmalarına değinerek, "Olmayacak bir şey değil hatta üzerinde öyle dururuz ki, (adını) müze değil artık Ayasofya Cami olarak koyarız" demişti. Kariye Camii için kararı emsal gösterip Hükümetin ayasofya Camiini tekrar ibadete açması Müslüman Türk Milletimiz tarafından bekleniyor. KARİYE CAMİİ HAKKINDA KARAR NASIL ÇIKTI? İstanbul'un fethinin ardından bir süre kilise olarak kullanılan Fatih’teki Kariye Camii, 1511 yılında camiye çevrildi. Ancak Kariye Camii'nin de arasında yer aldığı birçok cami ve mescit, Bakanlar Kurulu'nun 29 Ağustos 1945 tarihli kararıyla bakım ve onarım giderleri devlet bütçesinden ödenmek üzere Milli Eğitim Bakanlığı'na müze ve müze deposu olarak tahsis edildi. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği kararın iptali istemiyle dava açtı. Danıştay 10. Dairesi, Kariye Camii'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Dairenin, 12 Mart 2014 tarihli kararında, Kariye Müzesi'nin İstanbul'un tarihi alanlarının önemli parçalarından biri olduğu ve ortak miras olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip olduğunu kaydederek davayı reddetti. Davacının söz konusu kararı temyiz etmesi üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na taşındı. 26 Nisan 2017'de dosyayı görüşen Kurul, 10. Daire'nin verdiği kararı hukuk ve usule uygun bularak kararın onanmasına hükmetti. Davacı bu sefer de Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek karar düzeltme talebinde bulundu. İdari Dava Daireleri Kurulu, davacının karar düzeltme istemini kabul ederek, daha önceki kararı kaldırdı ve temyiz istemini yeniden inceledi. İdari Dava Daireleri Kurulu, yeniden yapılan inceleme neticesinde Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğuna hükmederek, Danıştay 10. Dairesi'nin verdiği kararı bozdu. Karar, 5 karşı 6 üyenin oy çokluğuyla alındı. Kararda, Kariye Camii'nin Osmanlı döneminde özel hukuk hükümlerine göre vakfedildiği, mazbut Fatih Sultan Mehmet Vakfı'na ait hayrat taşınmazlardan olduğuna dikkat çekildi. Hayrat taşınmazların, ibadethane, hastane ve aşhane gibi doğrudan hayır hizmetlerinin ifası için kurulmuş kamu malı niteliğinde olduğu, dolayasıyla bunlar hakkında özel mülkiyet hükümlerinin uygulanamayacağı belirtildi. Ayrıca hayrat taşınmazların, vakfın belirlediği kullanım şekli dışında bir kullanım amacına tahsis edilemeyeceği kaydedildi. DEVLET VAKIF MALLARINI AMACI DIŞINDA KULLANAMAZ KARARI Kararda, "taşınmazın ilelebet cami olarak kullanılması" yönündeki iradesini ve tahsisini ortadan kaldıracak şekilde alınan Bakanlar Kurulu kararının, daha yürürlüğe girmemiş bir kanuna atıfla ihdas edildiğine de dikkat çekildi. Hayrat vakıflarının, amaç dışı kullanımlara karşı üçüncü kişilerin yanında bizzat devlete karşı da korunduğu vurgulanan kararda, şöyle denildi:"Bu vakıfların devletin koruması altında olması, devletin istediği zaman ve istediği şekilde vakıf malları üzerinde tasarrufta bulunması anlamına gelmez. Devlet sadece vakıf mallarının amacı doğrultusunda kullanılmasını teminen, kendisine emanet edildiği varlık konumundadır. Bir düzenlemeyle bile hayrat vakıfların, başka bir amaca özgülenmesi hukuka aykırı olacaktır."