Bahçeli: Akşener Rize'de Provokatörlük Rolünü Oynadı
TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör örgütlerine ve milli bekamızı tehdit eden ülkelere yönelik gösterilen sağlam duruşun iç ve dış işgal cephesindekileri rahatsız ettiğine dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çıkarılacak kargaşalarla Türkiye’nin itibarının lekelenmek ve mukavemetinin kırılmak istendiğini belirterek, Netenyahu benzetmesinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi Rize’yi olay çıkarmak için ziyaret eden Meral Akşener'in özellikle MHP'li Belediye Başkanlarının yönettiği ilçeleri ziyaret etmesinin manidar olduğunu söyledi.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ AKŞENER'İN ZİYARETİNİ PROVOKATÖRLÜK OLARAK NİTELENDİRDİ
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ziyaret edip olaylara sebep olduğu Rize'nin İkizdere İlçesi'nde, siyasi partilerin 31 Mart Yerel Seçimlerinde aldıkları oy oranı şöyledir: MHP: 49,73, Ak Parti: 47,92, İyi Parti: 1,47, Saadet Partisi: 0,74, BTP: 0,13. Halkın 97,65'inin Cumhur İttifakı'na oy verdiği ve MHP'li Belediye Başkanının yönettiği İkizdere İlçesine, Cumhur İttifakı'nın ortağı Ak Parti'nin lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettikten bir gün sonra giden Meral Akşener'in, ziyaret amacını sorgulayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ziyareti provokatörlük olarak nitelendirdi.
ZORLU BİR COĞRAFYADA STRATEJİK BİR CEPHEDE BİN YILDIR VARLIĞIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ
Zorlu bir coğrafyada, bölgesel ve küresel hesapların biteviye görüldüğü stratejik bir cephede bin yıldır varlığımızı sürdürüyoruz. Üzerinde yaşadığımız toprakların tarihin hiçbir döneminde sükûnet bulmadığının da farkındayız. Jeopolitik ve jeokültürel bilek güreşlerine eklemlenen hâkimiyet ve hükümranlık mücadelelerinin ana fay hatları üzerindeyiz. Bundan mülhem sıcak veya soğuk çatışma ya da gerilim dinamiklerinin ağırlık merkezindeyiz. Doğrusunu isterseniz dünyanın gözü her zaman üzerimizdedir. Her dönemde tüm dikkatler bize çevrilmiştir. Medeniyetlerin kavşak noktasında, doğu-batı güzergâhının kesişme alanında yer almamızın avantajları olduğu kadar dezavantajlarını da anlamak ve görmek zorundayız.
MHP OLARAK HAYATIN AKIŞINI MİLLİYETÇİLİK İLKELERİYLE OKUMALIYIZ
Maruz kaldığımız muhtelif sorun başlıklarını ele alırken mutlak surette tarih şuurunun rehberliğiyle kararlarımızı somutlaştırmalıyız. Ağaca bakarken ormanı göz ardı edemeyiz. Kabukla uğraşırken özü dikkatten kaçıramayız. Fiile odaklanıp faile sırt çeviremeyiz. Her zaman resmin büyüğüne odaklanmalıyız. Ufuk ötesini görebilmenin sırrına erişmeliyiz. Maşayı değil, tutan ve tutturan elleri görebilmeyiz. Böyle yaparsak düşünce temelinde yanılma payımız her zaman en düşük seviyede kalacaktır. MHP olarak hayatın akışını ve hadiselerin akışkanlığını milliyetçiliğin ilkeleriyle, hukuk ve demokrasinin ilk yardım kılavuzuyla okumalıyız. Tutarlı olacaksak, etik hassasiyetlere uyacaksak, akıl ve ahlak ölçüleriyle hareket edeceksek başkaca bir seçenek olmadığını bilmeliyiz.
BUGÜNE KADAR DİBİ GÖRÜNMEYEN KUYULARDAN SU İÇMEDİK
Bugüne kadar, akıntıya kapılıp onun bunun dolduruşuna gelerek siyaset yapmadık, bundan sonra da yapmamızı hiç kimse beklememelidir. Dibi görünmeyen kuyulardan su içmedik, muhatabı kargalar olan korkulukları taşa tutmadık, hele hele korkuya hiç rehin düşmedik. Samanlıkta olmayan iğneyi arayanlarla lafla peynir gemisi yürütme gayretkeşliği içinde olan şaşkınları ciddiye almadan, onları ip üzerinde yürüyen cambazlarıyla şimdiye kadar baş başa bıraktık, yine aynısını yapacağız. Ancak Türkiye’yi yakın markaja alarak karanlık operasyonların hedef ülkesi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara, fırsat kollayanlara, zemin yoklayanlara taviz veremeyiz, buyur edemeyiz, göz yumamayız. Allah muhafaza, tam tersi olursa, milletin yüzüne bakamayız, şehitlerimizin haklarını ödeyemeyiz, Mahkeme-i Kübra’da bu zilletin, bu rezilliğin, bu vebalin altından imkânı yok kalkamayız.
HEDEF TÜRKİYE'MİZDİR. HEDEF SON YURDUMUZDUR
Telaşa kapılmadan, duygularımızın yoğun telkinine kanmadan, tezvirat borsasının yükseliş trendine aldanmadan daha soğukkanlı, daha sağduyulu davranmak mecburiyetindeyiz. Açık seçik görüyoruz ki, Türkiye’nin çevresindeki sinsi ve sisli kuşatma sertleşmektedir. Emel sahipleri kartlarını açık oynamaktadır. Asıl mesele gündemi işgal eden iddia ve isnatların hem taraflarından hem de cesametinden çok daha ötesidir. Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriklerine, tahrip gücü yüksek şer kampanyalarına şu günlerde hız vermişler, derinlik katmışlardır. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir. Hedef son yurdumuzdur. Hedef milli birlik ve huzur ortamımızdır.
SURDA GEDİK AÇMAK İSTEYENLER SİNERJİSİNİ TÜRK DÜŞMANLIĞINDAN ALAN TEZGAH KURDU
Surda gedik açmak gayesiyle, hatta kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla sinerjisini ve sistemsel enerjisini Türk ve Türkiye düşmanlığından alan bir tezgah kurulmuştur. Bu menfur tezgâhın siyaset taşeronları, medya teşrifatçıları, sivil toplum tertipçileri, suç ve terör örgütü temincileri, özellikle de dış tedarikçileri vardır ve bellidir. Türkiye’nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir rekabet maalesef devrededir. Amaç, Türkiye’nin uluslararası camiada itibarını lekelemektir. Amaç, Türkiye’nin mukavemetini kırarak her türlü müdahaleye açık hale getirmektir. Daha vahimi ise devletle millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna hizmetle birlikte, nihai aşamada doğal veya doğacak şikâyetlerin birbirine eklemlenmesini kışkırtıp devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini teşkil etmektir.
İP BAŞKANI TARAFINDAN ÜSTLENEN PROVOKATÖRLÜK ROLÜ
CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, üst figüranıdır. Altı ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu kaosun bekçisi, krizin çeşnicisi konumundadır. HDP derseniz Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için tetikte bekleyen fitnedir. Asıl bizi düşündüren İP’in başkanı tarafından üstlenen provokatörlük rolüdür. Geçen haftaki grup konuşmasında, Sayın Cumhurbaşkanı’nı katil Netenyahu’ya benzeten ve Siyonizme gülücükler saçan bu şahsın, birkaç gün sonra Rize’yi, ilçeleri İkizdere ve Çayeli’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi çok yönlü incelenmeli ve mercek altına yatırılmalıdır. Söz konusu ilçe belediyelerin MHP yönetiminde bulunduğu göz önüne alındığında nasıl bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığı da bariz olarak fark edilecektir.
RİZE ZİYARETİNİ BAŞTAN AYAĞA OLAY ÇIKARMAK İÇİN PALANLADILAR
Gerek ilçe başkanlarımız gerekse de belediye başkanlarımız gerginlikleri yatıştırmak için yöre halkını sabır ve sağduyuya davet ederek teenniyle hareket etmişler ve asla tuzağa düşmemişlerdir. İP Başkanı’nın bile bile, inadına yapar gibi, sanki toplumsal huzursuzluğun fitilini tutuşturmak için Rize’ye gitmesi yalnızca düşüncesizlikle, yalnızca sorumsuzlukla, yalnızca öngörüsüzlükle izah edilemez. Siyasi hayatı kumpaslarla, yalanlarla, çıkar hesaplarıyla heba olmuş bu şahsın, Netenyahu benzetmesinden sonra Rize’yi ziyareti anlaşıyor ki baştan ayağa olay çıkarmak üzerine planlanmıştır. Arkasından haklı tepkilere küstahça tepki göstermesi, etrafındaki çapulcuların vatandaşlarımıza, esnaflarımıza vandalca saldırması ağır bir provokasyon halidir. Esnaf geziyorum diyenler, esnafa tekme tokat musallat olmuşlardır.
İP'İN BAŞKANI ATEŞLE OYNADI
İP’in Başkanı Rizeli vatandaşlarımızın hassasiyetlerini kaşımanın yanı sıra ateşle oynamış, siyasi öfkeyi körükleyerek şiddet zincirinin tıpkı 1959 Uşak olaylarında olduğu gibi ilk halkası olmak için podyuma çıkmış, daha doğrusu çıkarılmıştır. Müteakiben Anadolu Ajansı’nın kuşkulu bir muhabiri tarafından İçişleri Bakanı’yla ilgili hükümetin iki üyesine yöneltilen ısmarlama soru birden bire gündeme oturmuştur. Koronavirüs tedbirlerine ilişkin genelgeleri haksız ve hukuksuz şekilde tenkit ederek sosyal medyadan açıklamalarda bulunan, bu suretle görevinin sınırlarını katbekat aşan Viranşehir savcısının durumu da bir başka üzerinde durulması gereken muammalı konular arasındadır.
DÜĞMEYE BASILMIŞCASINA ŞAİBELİ OLAYLAR ÜST ÜSTE GELDİ
Âdete düğmeye basılmışçasına şaibeli ve şüphe uyandıran olaylar üst üste çakışmış, biri biterken diğeri tedavüle sokulmuştur. Bunlardan birisi de, PKK’nın Pençe Harekâtlarının komuta merkezlerine maket uçaklarla suikast girişimidir. Diyarbakır 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığı, Şırnak 23’üncü Piyade Tümen Komutanlığı, Batman İnsansız Uçak Sistemler Üs Komutanlığı maket uçaklı terör saldırılarının hedefi olmuştur. Çok şükür bu saldırılar zamanında ve isabetle engellenmiştir. Hatırlanacağı üzere, Kanada SİHA’larımıza lazer tespit ve keşif kodu vermeyi bilhassa Karabağ Savaşı’ndan sonra resmen sonlandırmıştı. Ne var ki, müttefik olarak bilinen aynı Kanada Belçika’yla birlikte terör örgütünün sabotaj ve suikast silahı olarak kullandığı maket uçakları çok özel teknolojiyle donatmıştır.
ŞAYET İNANIRSANIZ ALAYI DOST VE MÜTTEFİKLİKTEN BAHSEDER
Uzaktan kumanda edilip patlayıcı taşıyan bu maket uçaklarına yaklaşık bedeli 10 bin dolar olan navigasyon sistemini müttefik ülkeler yerleştirmiştir. 2016 yılının Ocak ayında Şırnak’ın Silopi ilçesinde ABD menşeli bir insansız hava aracının ele geçirildiği hafıza kayıtlarımızda saklıdır. Bir ara Amanoslar kırsalına Münbiç’ten kalkan yine Kanada yapımı paramotorlarla teröristlerin sızma faaliyetine şahit olunmuştur. PKK/YPG’ye eğitim ve silah desteği veren ülkeler esasen çok tanıdıktır. Şayet inanırsanız alayı dost ve müttefiklikten bahseder. Ancak dürüst, samimi ve mert değillerdir. Utanmaları yoktur, yüzlerine bakınca ar damarlarının çatladığını, ahlaki tezlerinin çürüdüğünü fazla zahmete katlanmadan hemen görürsünüz.
TÜRKİYE HAKSIZLIKLARIN KARŞISINDADIR
Bu ülke yöneticileri eğer yutarsanız ağızlarından ne hukuku, ne özgürlüğü, ne de demokrasiyi eksik ederler. Ancak Suriye’deki terör kamplarında ne arıyorsunuz, neyi amaçlıyorsunuz, teröristlere paramotor ve maket uçak eğitimini hangi niyetle veriyorsunuz diye sorsanız iblisi bile hayrete düşürecek bahaneler ileri sürerler. Petrol kokusu aldılar mı kan kokusu almış köpek balığına dönerler. Kudüs’de cinayet, Kaşgar’da eziyet, Kerkük’de ihanet, Kıbrıs’da melanet, Karabağ’da rezalet, Kaşgar’da mezellet, Kırım’da habaset zanlıları insanlık mirasını yağmalayan, hak ve hukuk tanımayan zalimler ve onların işbirlikçileridir. Türkiye haksızlıklara karşıdır, adaletsizliklerin karşısındadır, küresel emperyalizmin hunhar eylemlerinin tam olarak karşı kutbundadır.
SAĞLAM DURUŞUMUZ İÇ VE DIŞ İŞGAL CEPHESİNİ RAHATSIZ ETTİ
Özellikle FETÖ’ye, PKK’ya ve milli bekamızı tehdit eden ülkelere yönelik sağlam duruşumuz iç ve dış işgal cephesinin safında toplanan kim varsa rahatsız etmektedir. Devleşmiş millet iradesi çözülmek ve dağıtılmak istenmektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan mesnetsiz iddiaların, gündeme taşınan melun iftiraların Türkiye aleyhine icra edilen bölgesel ve küresel operasyonlardan bağımsız ele alınması bize göre mümkün değildir.