Bahçeli: Alayının Boyunun Ölçüsünü Alacağız
Dayatmaların bolca görüldüğü Türk siyasi tarihinde, siyaset yoluyla iktidara gelemeyenlerin kısa yoldan iktidara gelmeye çalıştığını hatırlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçimlerin zamanında yapılacağını bir türlü kafası almayanların gizli bir amaçla erken seçim dayatması yaptıklarını belirterek, Türkiye düşmanlarının erken seçim safında birleşip şakşakçılık yaptığını söyledi.
TÜRKİYE'NİN SİYASİ MAZİSİ, DAYATMALARIN GÖRÜLDÜĞÜ SANCILI SÜREÇLERİN TARİHİDİR
Türkiye’mizin siyasi mazisi, kurulduğu ilk günden bu yana, Cumhuriyet üzerinde isyan ve ayaklanma girişimlerinin; çok partili hayata geçtiğimiz günden itibaren ise demokrasimize yönelik dayatma, telkin ve zorlamaların görüldüğü sancılı süreçlerin tarihidir. Tanzimat’la birlikte iki asra yaklaşan süreç, kutuplaşmalar, gerginlikler ve çatışmaların siyaset alanındaki yansımalarına sahne olmuştur. Demokrasi dışı arayışların kaynağını, ülkenin kötüye gittiğine, sistemin rayından çıktığına dair entelektüel kaygılar oluşturmuş, yıllardır birbirini besleyen ve birbirine güç aktaran bir döngü ile “önce ekonomik kriz, sonra toplumsal bunalım ve ardından yönetim istikrarsızlığı” talihsiz bir çark olarak milletimizin ve demokrasimizin üstünde dönüp durmuştur.
SİYASETÇİDEN UMUDUNU KESENLER SANDIK DIŞINDAN İKTİDARA GELMEYE ÇALIŞIYOR
Siyasetçiden umudu kesenlerin, inandıkları değerler üzerinde tehlikeler vehmedenlerin veya bir türlü milletle kucaklaşamayıp yönetimden uzak kalanların yıllardan beri en büyük arzusu demokrasiyi “bypass” ederek iktidara kısa yoldan ve sandık dışından gelebilmek üzerine bina edilmiştir. CHP’nin sarsak pozisyonu aynısıyla budur. Demokrasimiz üzerinde dolaşan kara bulutları ortaya çıkartmak, elbette ki çözümü siyaset içinde gören ve görmesi gerekenlerin en önde gelen görevi ve demokrasi borcu olmalıdır. Ama zillet ittifakı bu borca sadık değildir. Demokrasiye müdahale şartlarını hazırlayan zeminin, fikirsiz ve teslimiyetçi siyasi partilerin cephelere ayırıcı kısır siyasi çekişmelerden beslendiği tarihi bir vakıadır.
MİLLETİN ÖNÜNE ÇIKACAK ENGELLERİN TEMİZLENMESİ VATANİ BİR GÖREVDİR
Çatışma ortamını kollayan, hatta körükleyen odakların ortaya çıkmaya başladığı bugünlerde; demokrasi dışı arzuların terörden, sokak hareketlerinden, çeteleşmeden ve toplumsal huzursuzluktan aldığı destekle ivme kazandığı da bir gerçektir. Milletimizin kesin tercihini yapmış olduğu demokrasi yolunda, önüne çıkacak engellerin temizlenmesi, milli iradeyi sekteye uğratacak emarelerin takip edilmesi ve mani olunması herkesin vatan görevidir. MHP, hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasi ve insan hakları gibi vazgeçilmez ilkeleri savunan bir siyaset çizgisinin temsilcisidir. Adalet, günlük hesaplarımızdan bağımsız, insanlığın binlerce yıllık mücadelesi sonucunda ulaştığı, geçmiş tecrübelerimizden süzüp olgunlaştırdığımız değerler sistemidir.
MİLLET OLARAK VAR OLMAMIZIN EN TEMEL GEREKLERİNDEN BİRİSİ ADALETE GÜVEN DUYGUSUDUR
Yaşadığımız coğrafyada, millet olarak var olmamızın en temel gereklerinden birisi de adalete olan güven duygusudur. Bize göre adalet gerçek anlamıyla mülkün temelidir. Bizim anlayışımıza göre cumhuriyet ve demokrasi, birbirlerini tamamlayan değerler manzumesidir. Türkiye, Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte yaşatmaya mecburdur. Partimiz, adaletin ve meşruiyetin herkese lazım olduğuna yürekten inanmaktadır. MHP yıllardan beri bunu savunmuş, bunun arkasında durmuş, yıllar öncesinde yaşadığı adli mağduriyetleri not ederek yeni bir sürecin başlatılmasını ileri sürmüştür.
HERKES YENİ DÖNEME SAMİMİ KATKILAR YAPMAYA HAZIR OLMALIDIR
Siyaset yapma ve hükümet etme anlayışlarının pozitif yönde değiştiği yeni bir dönem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle başlamıştır. Şimdi herkes buna saygı duymakla birlikte, bu yeni döneme samimi katkılarda bulunmaya hazır olmalıdır. Aksi halde gerilim ve çatışmaların sürmesi ve intikam çığlıklarının devamı halinde, demokratik rejimin ve hukuk devletinin geleceğinin kararacağını söylemek, bugünün bile mumla aranacağını öngörmek kehanet olmayacaktır. Türkiye’de siyasal istikrar hakimdir. Hükümet görevinin başındadır. TBMM açık ve çalışmaktadır. KOVİD-19’la mücadele başarıyla yönetilmiştir. Ekonomik nitelikli sızlanma ve şikâyetler konjoktüreldir ve geçecektir. Su akacak yatağını muhakkak bulacaktır.
ERKEN SEÇİM OLMAYACAK DENİLDİĞİ HALDE ISRAR EDENLERİN GİZLİ AMACI NEDİR?
Ne var ki, zillet ittifakı havlu atmış, ava giderken avlanmış, politik iflasa gömülmüş, söylem kısırlığı içinde erken seçimden başka hiçbir şey söyleyemeyecek duruma gerilemiştir. Erken seçim kararı alınmasının hukuken iki yolu vardır: İlki, TBMM’nin karar alması, diğeri de Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesidir. TBMM’de yeterli sayısal çoğunluğu olmayan CHP-İP-HDP ve diğerlerinin erken seçim kararını çıkarması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da defalarca erken seçim yok dediği belgelidir ve bilinmektedir. O halde, bu erken seçim nasıl olacaktır? CHP, nerelere mesaj vermekte, kimlerin dikkatini çekmeye uğraşmaktadır? Biz erken seçim yok dedikçe, olacak diyenlerin gizli amacı nedir? Bu zorlamanın, bu dayatmanın, bu ısrarın gerçek manası nasıl yorumlanmalıdır?
DUVARA KONUŞSAYDIK DUVAR ANLARDI. BUNLARIN KAFASI ALMIYOR
Duvara konuşsak, duvar anlar, tamam derdi. Suya yazsak adresine gider, göle yoğurt çalsak çoktan tutardı. Ancak CHP ve yedekleri bir türlü anlamıyor, devamlı mızmızlanarak, devamlı mırıldanarak vakit kaybediyor. Zillete düşenlere nasıl anlatalım, nasıl erken seçimin olmayacağını söyleyelim. Düşünüyorum da, şahsa mahsus mektup yazsak, el ilanları hazırlayıp dağıtsak, billboardları kullansak, acaba sonuç alabilir miyiz? Ne söylesek nafile, kör kuyularda merdivensiz kalan Kılıçdaroğlu’nun bir kulağından giren öbüründen çıkıp gidiyor. Ya dinlemiyor, ya da kafası almıyor. Şunun da bilincindeyiz; her lafı duymayalım diye kulağın arkası var, her şeyi görmeyelim diye gözün kapağı var, her lafı söylemeyelim diye dilin önünde dudak var.
TÜRKİYE DÜŞMANLARI ERKEN SEÇİM SAFINDA BİRLEŞMİŞ ŞAKŞAKÇILIK YAPIYOR
Yunus der ki, küçük insanlar dengini, büyük insanlar kendini arar. Kılıçdaroğlu’na tavsiyem, kendini aramak için tekraren yollara düşmesi, şansı yaver giderse de bir an önce bulmasıdır. Bu şahıs hemen seçim diyor. PKK da seçim istiyor. FETÖ, yarın seçim olsun diye bekliyor. PYD/YPG’de koroya katılmış, Kılıçdaroğlu’nun erken seçim talebini destekliyor. Türkiye düşmanları erken seçim safında birleşmiş, şakşakçılık yapıyor, zillete refakat ediyor. İP, HDP, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokratik Bölgeler Partisi, TKP, TİP erken seçim hayali görüyor. Bu arada Kılıçdaroğlu, Türkiye’de can ve mal güvenliğinin kalmadığını vicdanı sızlamadan söyleyebiliyor. Ülkemizi haksız ve hayasızca jurnalliyor. Demokrasi dışı arayışlara can suyu verip yeşil ışık yakıyor.
MUHALEFET PARTİLERİ KRİZE OYNUYOR
CHP-İP-HDP ve diğer ortakları krize oynuyor, hatta sokakları karıştırmak istiyor. Muhalefet, terörü besleyen en önemli faktörün demokrasi eksikliği ve sözde kimlik baskısı olduğunu düşünüyor, bu itibarla sürekli bu konuyu kaşıyarak, kapanmaya yüz tutmuş yaraları yeniden kanatıyor. Siyasi hayatımızda "serseri mayın" gibi sürüklenen ve bu hüviyetiyle temel bir güvenlik riski ve gerginlik odağı haline gelen CHP için çatışmacı siyaset anlayışı, siyasi varlığını sürdürmenin yegane vasıtası olarak görülüyor. Kaostan iktidar devşirmenin peşine düşüyorlar. Ne utanmaları kalmış, ne de millet sevgileri.
SEÇİMLER 2023 YILININ HAZİRAN AYINDA YAPILACAKTIR
Bir bilgeye sormuşlar; insan nasıl sabreder? Bilge cevap vermiş: Unutursun sabredersin, bu en güzelidir. Kabul edersin sabredersin, bu en doğrusudur. Vazgeçersin sabredersin, bu en zorudur. Bir de Allah’a havale edersin sabredersin, bu en yücesidir. Bunları hem Allah’a hem de milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Demokratik hesaplaşmanın olacağı günü de sabırla bekliyoruz. Cumhur İttifakı alayının boyunun ölçüsünü sandıkta alacak, zamanında yapılacak seçimin kaç bucak olduğunu gösterecektir. Erken seçim talebi beyhude bir hevestir. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.
CUMHUR İTTİFAKI HER DERDİN DEVASI HER SORUNUN ÇÖZÜM ÜMİDİDİR
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli’yle geleceği yüksek bir irade ve inanmışlıkla kucaklayacaktır. Cumhur İttifakı, her derdin devası, her belanın defedeni, her sorunun çözüm ümididir. Parlamenter sisteme dönüş ezberleri fostur, fuzuli gündem işgalidir. Çünkü İP’in ve CHP’nin iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem telaffuzlarının içi tamamen boştur. Bilhassa İP’in kağıt parçasından ibaret değerlendirmeleri hazırlıksız bir telaşın ve acemiliğin neticesidir. İP’in önerisine göre, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile ilgili bölümde “Cumhurbaşkanı makamının sadece temsili nitelikte olmayacağı” söylenmektedir.
BUNLAR ACEMİDİR KILAVUZLARI DA MAHSURLUDUR
Bir yandan Cumhurbaşkanının parlamenter sistem gereği “tarafsız ve yetkisiz” olması savunulmakta, diğer yandan “temsili nitelikte olmayacağı” söylenerek tam bir çelişkiye düşülmektedir. Halbuki parlamenter sistemlerde Cumhurbaşkanları “yetkisiz, sorumsuz ve tarafsız”dır. Cumhurbaşkanının halk tarafından mı yoksa TBMM tarafından mı seçilmesi gerektiği konusu ise belirsiz havale edilmiştir. Dedim ya, bunlar acemidir, kılavuzları da mahsurludur. İP’in çalışmasında parlamenter sisteme dönüldüğünde Cumhurbaşkanının kararname yetkisinin olmayacağı söylenmektedir. Fakat parlamenter sistemlerde yetkisiz kabul edilen Cumhurbaşkanın kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi zaten yoktur. İP’in önerisinde Cumhurbaşkanına TBMM Başkanının vekâlet edeceği söylenmektedir. Peki bunun neresi yenidir?
CUMHUR İTTİFAKI'NIN YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI BEKLENTİLERİ KARŞILAYACAKTIR
Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ni teyit edip kurumsallaştıracak Anayasa teklifimiz Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü esas alarak 100 maddeyle hazırlanmıştır. İnanıyorum ki Cumhur İttifakı’nın ortak anayasa çalışması Türkiye’nin ve Türk milletinin irade ve iftihar hazinesi olacak, tarihi nitelikli bir beklenti karşılanacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi saygıyla selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum.