Bahçeli: Boğulmak İsteyen Beklemeden Karşımıza Çıksın
Çoğunluğu küresel bağlantılı olan ekonomik sorunların çözülmesi ve Türkiye'nin Suriye'ye yapacağı askeri harekat konusunda değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin kararlı ve kahramanca duruşundan rahatsız olan ülkelerin Yunanistan’ı koz olarak sahaya sürmesinin tesadüfi olmadığını belirterek, Türk Milletinin damarına basanlara karşı gerektiğinde şehadete kucak açıp mücadele edileceğini söyledi.
TÜRKİYE'NİN GELECEK ROTASI, CUMHURUN İRADESİYLE ÇİZİLECEK
İlkeli, milli ve dürüst siyaset önümüzdeki çetin sorunların aşılması hususunda yegane imkan, aynı zamanda hayalleri gerçeğe dönüştürecek asıl fırsattır. Aziz milletimizin meçhul ve mefluç maceralara kapılması, buna gönüllü olması elbette düşünülemeyecektir. Türkiye’nin gelecek rotası zilletin ilkelliğiyle değil, cumhurun iradesiyle çizilecektir. İçinden geçtiğimiz zaman diliminde bazı sorunlarımız olabilir. Sorunsuz hayat, hayatsız sorun yoktur. Marifet, karşımızda yığınak yapan sorunların el birliğiyle, güç birliğiyle, inanç birliğiyle çözüme kavuşturulmasıdır. Birlikte çok daha güçlü olacağımız unutulmamalıdır.
HAYAT PAHALILIĞININ KUŞATMASI MUTLAKA KIRILACAKTIR
Hayat pahalılığının kuşatması mutlaka kırılacaktır. Hiçbir vatandaşımız enflasyon canavarına ezdirilmeyecektir. Fırsatçıların, karaborsacıların, ganimet avına çıkanların, fiyat ve finansal istikrarı bozucu tahrik ve tertip içinde olanların birer birer tespiti yapılarak hak ettikleri cezayı almaları muhakkak sağlanacaktır. Bu kapsamda hükümet dikkatli, dengeli, uyanık ve titiz bir mücadelenin içindedir. Vatandaşımızın cebine ve cüzdanına göz dikenler hesap verecektir. Fiyat etiketlerini sürekli yukarı yönlü güncelleme gayesinde olan vicdansızların iyi niyetinden bahsetmek mümkün değildir. En başta, döviz fiyatları, gıda fiyatları, enerji fiyatları, kira ve konut fiyatları alanında gözlemlenen dengesizliklerin, insanımızı tedirgin eden fahiş oynaklıkların kuşkusuz ekonomik bir temeli, makul ve meşru bir nedeni yoktur. Fiyat istikrarını sakatlayan piyasa aksaklıklarının yanı sıra, bu sorunu siyasi bir fırsata dönüştürüp toplumsal dayanaklılığı yıkmayı amaçlayan, spekülasyon ve manipülasyon silahıyla ekonomik huzur ve güvenliği yıpratmayı projelendiren iç ve dış odakların üzerine kararlılıkla gidilmektedir.
EKONOMİK SORUNLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI KÜRESEL BAĞLANTILIDIR
Nitekim ekonomik ve mali bağımsızlığımızı tehdit edenlere, vatandaşlarımızın helal kazancına, el emeğine, göz nuruna ve alın terine musallat olanlara seyirci kalınmayacaktır. Şu anda küresel ekonomi bilhassa enflasyon artışından dolayı; gıda ve enerji arz güvenliğinin riske girmesi açısından çok ciddi bir sınavdan geçmektedir. Muhatap olduğumuz, mücadele ettiğimiz ekonomik sorunların önemli bir kısmı küresel bağlantılıdır ve bu kanaldan Türkiye doğal olarak etkilenmektedir. Tedarik zincirlerindeki sarsıntılar, para ve mal piyasalarındaki gelgitler, siyasal ve jeopolitik temelli kırılmalar sonuçta ekonomiye, dolayısıyla insanımızın omuzlarına ilave yük ve maliyetler bindirmektedir. Bunun yanında fiyatların artışı konusunda adeta ajan provokatör gibi faaliyet halinde olanların lekeli varlığı da artık ihmal ve inkar edilemez seviyelerdedir.
TÜRKİYE BU DARBOĞAZDAN ÇIKACAKTIR
Türkiye, bugünkü darboğazdan çıkacaktır. Kaldı ki, bunun çok güçlü işaretleri alınmaya başlanmıştır. 2022 yılı birinci çeyrek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla artışı, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,3 olarak gerçekleşmiştir. Büyümedeki bu yüksek oran, aş demektir, iş demektir, refah demektir. Diğer yandan ihracatımız rekorlar kırmaktadır. Türkiye bütün siyasi ve ekonomik tuzakları teker teker bozmaktadır. Ekonomiye pranga vurmak için hava koklayan, zemin yoklayan, fırsat kollayan kim varsa ademe mahkum edilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan buğday ve arpa alım fiyatları memnuniyet vericidir. Pirim desteğiyle birlikte, sert ekmeklik buğday alım fiyatının ton başına 7 bin 50 lira; arpa alım fiyatının ton başına 6 bin lira olması çiftçilerimizin ümitlerini yeşertmiş, yüreklerine su serpmiştir.
3600 EK GÖSTERGE KONUSU
Ayrıca bütün memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık bir artış yapılması kararlaştırılmıştır. Yeni yıldan itibaren 5,3 milyon kamu görevlimizin bu haktan istifadesiyle birlikte, birinci derece terfi şartının yerine gelmesiyle hak sahiplerinin 3600 ek göstergeye ulaşacak olması hem sevindirici bir gelişme hem de geçim standartlarını yükseltici bir hamledir. Nihayetinde acil bir ihtiyaç karşılanmış, verilen sözler tutulmuştur. MHP olarak, memurlarımızın, emekliklerimizin ve tüm vatandaşlarımızın ekonomik yararını gözetecek, gelir ve ücret artışını sağlayacak, enflasyona karşı güvenlik kuşağı tesis edecek her adıma, her karara sonuna kadar destek vereceğiz. TBMM’de üzerimize ne düşüyorsa mutlaka yapacağız. Hiç kimseyi dara düşürmeyeceğiz, zorda bırakmayacağız.
KRİZ SEVERLERİ GÜLDÜRMEYECEĞİZ
Biz Türkiye’yiz, biz Türk milletiyiz, biz Cumhur İttifakı’yız. Kriz severleri güldürmeyeceğiz, kaos bekçilerini keyiflendirmeyeceğiz, ekmeğimize ve emeğimize göz koyanları ise affetmeyeceğiz. Zillet ittifakının Türkiye aleyhtarı tezgahları, tabansız telkinleri, bayağı tezvirleri, batık tenkitleri işe yaramayacak, ekonomik ve siyasi istiklalimizin dönen çarkına çomak sokamayacaktır. Türkiye’ye güven duyan sonunda kazanacaktır. Bugünleri aşacağız, bugünkü zorlukları yeneceğiz, muzaffer ve müreffeh günlere hep birlikte ulaşacağız. Karamsarlığın zil takıp oynayan faillerine de Türkiye’mizi bırakmayacağız.
SINIRLARIMIZ BOYUNCA İHANETİN AKDENİZ'E İLERLEYİŞ VE ÇIKIŞ NOKTALARI KAPATILDI
Güney sınırlarımız boyunca çatısı örülmek istenen terör devleti, peş peşe yapılan askeri harekatlarla engellenmiş, ihanetin Akdeniz’e ilerleyiş ve çıkış noktaları kapatılmıştır. Türkiye, bölücü teröre merhamet göstermeyeceğini, müsaade etmeyeceğini hem sınır içinde hem de sınır ötesinde güç kullanarak ve şehitler vererek kanıtlamıştır. Bölücü terörün hudutlarımızda tutunması, mücavir bölgelerde yuvalanması, bunun yanı sıra ülkemizi zehirleme ve tehdit amacı Allah’ın inayetiyle başarılı olamayacaktır. Fitnenin başı gövdesinden koparılacak, kökü de kazınacaktır. Terörle mücadele bir millet kararıdır. Karşı çıkanlar teröristlerin safındadır. Terörle mücadele hukuki temeli olan meşru bir müdafaa sürecidir.
KİMLERDEN SİLAH ALDIKLARINI AÇIKÇA SÖYLEDİLER
Geçtiğimiz hafta PKK/YPG’li bir terör elebaşı, ABD’den ve NATO üyesi AB ülkelerinden silah aldıklarını açıklamıştır. Ve de şerefsizce Türkiye’ye gözdağı vermiştir. Bölücü terör örgütüne envaı çeşit silah veren, mühimmat temin neden, diğer pek çok alanda yardım ve yataklık halinde olan ülkeleri, ahlaken ve hukuken müttefiklik kategorisinde nasıl göreceğiz? Hani NATO güvenlik mimarisi içinde yan yanaydık? Hani terör bir insanlık suçuydu? Terörizmin emel ve hedeflerine destek veren hiçbir ülke insan haklarından, insanlık değerlerinden, ittifak kültüründen, uluslararası hukukun normlarından bahsedemez, bahsetse bile buna inanan çıkamaz, çıkmayacaktır. Terör örgütlerini Türkiye’ye tercih eden, cinayete, melanete ve ihanete kol kanat geren NATO üyesi ülkeler, bize göre Türk ve İslam düşmanlığının ortak paydasında buluşmuşlardır. Yürek burkan ve yüksek risk ihtiva eden karşımızdaki bu tablonun NATO’nun kuruluş ilke ve esaslarına muvafık olduğunu aklı başında hiç kimse ileri süremeyecektir.
BUNA NASIL RIZA GÖSTERELİM?
Soğuk Savaş’ı müteakiben, çatallaşan ve farklılaşan güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde NATO her on yılda bir yeni yol haritası hazırlayarak Stratejik Kavram Belgesi yayınlamıştır. Bunun sonucunda, caydırıcılık ve savunma, işbirliği ve güvenlik, ayrıca kriz yönetimine dayalı üç ayaklı bir strateji hazırlanarak tatbik edilmiştir. Türkiye bugüne kadar NATO’nun sadra şifa destek ve dostane tavrını maalesef yeterince görmemiş, ittifakın aldığı karar ve belirlediği stratejilerin milli güvenliğine bir katkısına da şahit olmamıştır. Bu değerlendirmemi abartılı bulanlar, 1952 yılından bugüne kadar NATO’yla süregelen ittifak ortaklığının 70 yıllık mazisine objektif bir gözle, temiz bir vicdanla, milli bir duyarlılıkla baktıkları taktirde, sancılı ve sarsıcı gerçekleri çarpıcı bir şekilde görebileceklerdir. Terör örgütlerine aleni ve alçak desteğini sürdüren NATO üyesi ülkelerin Türkiye’ye şaşı ve şüpheli bakışı ortadayken, İsveç ve Finlandiya’nın ittifak ortağı olmasına nasıl tamam diyelim? Buna nasıl rıza gösterelim?
DUYARSIZ, TEPKİSİZ VE ETKİSİZ KALMAYACAĞIZ
NATO’yu fiilen PKK/YPG ittifakına dönüştürmek için kolları sıvayanlara, Türkiye’nin kuyusunu kazmak için nifak seferine çıkanlara duyarsız, tepkisiz ve etkisiz durmamız söz konusu olamayacaktır. Bizimle aynı güvenlik şemsiyesi altında toplanan veya buna talip olan ülkelerin, terörle aralarına hilesiz-hilafsız kalın ve kesin bir çizgi hattı çekmesi insan şerefinin, devlet olma onurunun ikamesi olmayan mecburiyetidir. İsveç ve Finlandiya hükümetleri öncelikle ellerine bulaşan kanları yıkamak durumundadır. Türkiye’nin bu iki ülkeden iade talebinde bulunduğu 33 teröristin derhal ve gecikmeksizin verilmesi de şarttır ve süreç samimiyet testi olarak değerlendirilmelidir. Terör örgütünü savunmanın, teröristleri sahiplenmenin, demokrasi ve özgürlüğün infaz ve ihlal hükmü olduğunu hiç unutmamak gerekmektedir.
TEL RIFAT VE MÜNBİÇ TEMİZLENECEKTİR
Terörizmi bir hak arayışı gören ülkeler, eğer bu ilkel ve düşmanca tutumu devam ettirmekte ısrar ediyorlarsa, buyursunlar, Kandil’de ve sınır ötesinde ne kadar terörist varsa kendi ülkelerine taşısınlar, tepe tepe kullansınlar, hatta Avrupa’nın göbeğinde coğrafi bir alan belirleyip terörizmin karargâhını kursunlar. Ancak biz teröre ve teröriste taviz vermeyeceğiz. Canileri araya araya bulacağız ve hepsini birden de imha edeceğiz. Terör örgütü neredeyse, katillerin ürediği ve yuvalandığı bölgeler neresi ise, oralar Türkiye’nin ezici müdahalesine sahne olacaktır. Bundan kaçış yoktur, teröristlerin kurtuluş şansları sıfırdır. Tel Rıfat ve Münbiç’te dip bucak temizliği yapılmak suretiyle, terör örgütü Fırat’ın doğusundan da batısından da sökülüp atılmalıdır.
YUNANİSTAN'IN KOZ OLARAK SAHAYA SÜRÜLMESİ TESADÜFİ DEĞİLDİR
Türkiye’nin bu kararlı ve kahramanca duruşundan rahatsız olan malum ülkelerin Yunanistan’ı koz olarak sahaya sürmesi tesadüfi değildir. Miçotakis’in tıpkı dedeleri gibi tekraren maşalığa heves etmesi, Ege’de gerginliği tırmandırıcı söz ve politik eylemleri bardağı taşıracak aşamaya doğru hızla mesafe almaktadır. Egemenliği tartışmalı olan ve burnumuzun dibinde bulunan adaları ziyaret ederek Türkiye’yi tahrike yeltenen küstah Miçotakis, Ege’yi bir Yunan denizi haline getirmek, gerekirse de silahlı bir çatışma ortamı yaratmak için devamlı provokasyon halindedir. Emperyalizmin miçosu haddini aşmaktadır. ABD ile AB’nin arkasında olduğunu iddia ederek Türkiye’ye aba altında sopa gösterme yanlışına düşmektedir. Bizim dileğimiz Ege’nin bir barış ve huzur denizi olması, bu şekilde kalmasıdır. Tam tersi bir iklim vasat bulursa, sonuçlarına katlanacak sadece ve sadece bedbaht Miçotakis ve hükümeti olacaktır.
12 ADA'NIN YÜZÜ VE YÜREĞİ TÜRKİYE'YE DÖNÜKTÜR
Ülke ülke, ada ada gezip Türkiye’ye silah gösteren, Mavi Vatan haritamızı her gittiği yerde şikayet konusu haline getiren Miçotakis bilmelidir ki, el atına binen çok çabuk inecek, güvendiği dağlara da kar yağacaktır. Bizim tasavvur ve telakkimize göre, vatan vatandır, vatan namustur, denizi, karası olamaz, nihayetinde haremi ismetimize uzanacak muhasım eller ise kırılıp atılacaktır. Ege’de boğulmak isteyen hiç durmasın çıksın karşımıza. Türk milleti hakkından vazgeçmez, egemenlik haklarını çiğnetmez, sorulacak hesabı da hiçbir mihrakın yanına bırakmaz. Lozan ve Paris Anlaşmalarına göre, gayri askeri statüde olması gereken adaları silahlandıran Yunanistan yönetimi suçludur, insanlık ve uluslararası hukuk nezdinde sorumludur. Dahası 12 Ada’nın yüzü ve yüreği de Türkiye’ye dönüktür. Damarımıza basan kim olursa kalbini sökeceğimizi iyi bilsin, müstevli kalıntıları şehadete kucak açıp milli onurumuzdan ödün vermeyeceğimizi de sefil akıllarına iyice yerleştirsinler.