Bahçeli: Çile Çekmeyi Ülkücülerden Daha İyi Bilen Var mı?
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemlere terör örgütlerinin ve küresel güçlerin müdahil olmasına tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İşsizliği, parasızlığı, açlığı, çaresizliği, gurbeti, hakkının gasp edilmesini Ülkücülerden daha iyi bilenin olmadığını ve bu durumların yasa dışı örgütlere sempati duyulmasının gerekçesi olamayacağını belirterek, Müslüman Türk milletinin bu oyuna gelmeyeceğini ve bu kirli kampanyanın tuzağına düşmeyeceğini söyledi.
İSTİKBALİMİZİN GÜVENCESİ TÜRK GENÇLİĞİNİ HEBA EDEMEYİZ
Türk gençliği bizim öz güvenimiz, istikbalimizin güvenceleridir. Onları heba edemeyiz, israf edemeyiz, geleceklerini riske atamayız, atanlara da göz yumamayız. Yumarsak eğer bunu tarihe anlatamayız, bunun hesabını Mahkemeyi Kübra’da veremeyiz. Gençlik kanın hızlı kaynadığı bir dönemdir. Hepimiz bu evrelerden geçtik, onlar ne yaşamışsa biz de benzerlerini tecrübe ettik. Türk gençliğinin heyecanlarını, hedeflerini, duygusallıklarını, hayata ve hadiselere eleştirisel ya da tepkisel bakışlarını istismar etmek isteyen grup veya örgütler her zaman var olmuştur.
İŞSİZLİĞİ PARASIZLIĞI AÇLIĞI ÇARESİZLİĞİ ÜLKÜCÜLERDEN DAHA İYİ BİLEN VAR MI?
Biz yurt odalarında bir simidi bölüşüp yiyen, soğuk kış günlerinde bir paltoyu sırayla giyen, sıcak bir çay içmek için borç para isteyen bir geçmişin içinden gelen camiayız. Parası olan olmayana verdi, olan daha çok paylaştı, böylece azımız çok oldu. İşsizliği, parasızlığı, açlığı, çaresizliği, gurbeti, hakkının gasp edilmesini sorarım sizlere, Ülkücülerden daha iyi bilen var mıdır? Bunların hiç birisi yasa dışı örgütlere sempati duyulmasının gerekçesi olamaz. Biz öğrenciyi de biliriz, teröristi de biliriz. Biz mazlumları da tanırız, zalimleri de tanırız. Boğaziçi Üniversitesi’nde yasal ve meşru sınırlar çerçevesinde ataması yapılan rektöre itiraz edenlerin ana dinamiği, provokasyon merkezi, saldırı üssü marjinal örgütlerdir.
BİR ÖĞRENCİNİN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE NE İŞİ OLUR?
Bir öğrencinin DHKPC ile ne işi olur? İstanbul’a okumak, hayatını kazanmak, milletine ve ülkesine hayırlı bir evlat olmak için gelen bir gencimizin yasa dışı sol örgütlerin yuvalandığı hücre evleriyle ne bağı olacaktır? İnsanlık düşmanlarının değirmenine su taşıması, militan açığını takviye etmesi akılla, mantıkla, insanlıkla izah edilebilir mi? Rektör atanması “Yasal olabilir, ama demokratik değil” diyenler, kendi fikir ve düşüncenizden başka her görüşe hazımsızlık ve tahammülsüzlük göstermeniz demokrasinin neresiyle bağdaşmaktadır? Katil polis demek, mesela İstanbul Kadıköy’de polis otolarını taşlamak, esnafa saldırmak, sivillere sataşmak ifade ve düşünce hürriyetinin neresine sığmaktadır?
MUHTEREM ANALARIMIZ EVLATLARINA SAHİP ÇIKMALIDIR
1 Şubat’taki olaylarda gözaltına alınan 108 kişiden 101’nin Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgisi ve ilişiği yoktur. Bu 101 kişinin 79’u DHKPC ve TKP-ML örgüt üyesidir. Evlatlarını üniversiteye gönderen muhterem analarımız, çocuğunuz bu örgütlerin eline düşerse bundan memnun olur musunuz? Taşlarla, sopalarla sokak sokak polislerle çatışmalarından, geleceklerini kaybetmelerinden mutluluk duyar mısınız? Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin evlatlarını serbest bırakın diyor. Kendisine göre hava hoş, başkalarının sırtından kurban kesmesi kolay. Muhterem analarımız, çağrımı tekrarlıyorum: Evlatlarınıza siz sahip çıkın. Ne Kılıçdaroğlu’nun eline ne de onun bunun keyfine bırakmayın.
TERÖRİSTLER NE ARIYOR ÜNİVERSİTE KAPILARINDA?
Öğrenci başka, terörist başkadır. Dost başka, düşman başkadır. Hain başka, kahraman başkadır. Bunların birbirine karıştırılması felakettir. Öğrencilerimizin haklı, meşru, ahlaki ve hukuki endişelerine kulak vermek elbette görevimizdir. Zira onlar geleceğin Türkiye’sinin mimarları olacaktır. Fakat terör örgütüyle irtibat ve iltisakı olanlar öğrenci değil, suçludur. Bununla birlikte öğrenci olmayan, herhangi bir üniversiteye kaydı bulunmayan yasa örgüt mensupları ne arıyor üniversite kapılarında? Devletin güvenlik güçleri bu kepazeliğe sessiz mi dursun? Türkiye kapanın elinde mi kalsın? Kalabalığı toplayıp sabah ilk gelen üniversitelerde derebeylik mi ilan etsin?
EKONOMİDEN ANLAMADIKLARI GİBİ ANAYASAYI DA OKUMAMIŞLAR
Kılıçdaroğlu diyor ki: “Öğrenciler ne yaptı Allah aşkına? Cam çerçeve mi kırdılar? Toplantı ve gösteri yaptılar. Anayasal haklarıdır.” Dostlarıyla iktidar olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, ekonomiden anlamadığı gibi, zahmet edip Anayasa’yı da okumamış. Anayasa’nın 34. Maddesi “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı”na dair hükümdür. Bu hakkın nasıl ve hangi hallerde sınırlandırılacağı bellidir. Anayasa’nın 14.Maddesi, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamamasıyla ilgili kuralları şöyle anlatmaktadır: “Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.” “Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, Anayasa’yla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.”
BUNA DESTEK VEREN KİM VARSA HAİN BİR PROJENİN FİGÜRANIDIR
Boğaziçi Üniversitesi’nde fitne düzeneği kuran, devletle öğrenciyi cepheleştirmek için kolları sıvayan, cılızlaşan olayları diğer illere ve üniversitelere taşımak için fırsat kollayan, buradan bir halk hareketi çıkar mı diye bekleyen, buna destek olan kim varsa alçak ve hain bir projenin figüranıdır. Türkiye, Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri koruma konusundaki iradesini gerçekleştirmekte olduğu reform adımlarıyla göstermiştir. Terör örgütleri ve terörle bağlantılı çevrelerin bu alanlardaki istismarına karşı mücadeleden geri dönüş düşünülemeyecektir. İstanbul’da sokağa çıkan HDP milletvekillerinin eğitimle, öğretimle, öğrenci haklarıyla, üniversiteyle ne alakaları vardır? HDP, CHP, İP, ne geleceği ne de devası olan diğer icazetli partilerin Türkiye’nin karışması amacıyla kaosa oynadıkları inkar edilemez bir gerçektir.
DIŞ GÜÇLERİN ÜLKEMİZDEKİ OLAYLARA KARIŞMASI ŞİRRET BİR TEZGAHIN İŞARETİDİR
ABD’nin, AB’nin, hatta Birleşmiş Milletler’in bu çerçevede açıklama üstüne açıklama yapması içişlerimize küstahça karışmanın yanı sıra, şirret bir tezgahın varlığına işarettir. Avrupa Parlamentosu Türkiye eski Raportörü Piri’nin Boğaziçi Üniversitesi’nde konuşlanan örgütlere, Sorosçu Osman Kavala’ya, terörist Demirtaş’a destek açıklaması sadece mizah dergilerine konu olacak bir meczupluktan ibarettir. Ve değersizdir. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün endişe duyduklarını ileri sürmesi de çelişki yumağıdır. Bu sözcünün, daha bir ay önce Kongre binalarına yapılan baskını, yaşanan çatışmaları, beş kişinin ölümünü, hatta Biden tarafından darbe iddialarını hafıza kayıtlarından çıkardığı anlaşılmaktadır.
HERKES KENDİ İŞİNE BAKMALI KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKMELİDİR
Bize göre herkes kendi işine bakmalı, kendi önünden yemeli, kendi söküğünü dikmekle meşgul olmalıdır. Hiç kimse bize demokrasi dersi veremez, vermeye cüreti yetmez. Kimin ne kadar demokratik olup olmadığını, insanlık değerlerine ne kadar saygı duyup duymadığını dünya alem bilmekte ve görmektedir. Tüm dünyada LGBT haklarının koruyucusu olacaklarını söyleyenlere sesleniyorum; Müslüman Türk milleti bu oyuna gelmez, bu zokayı yutmaz, bu kirli kampanyanın tuzağına düşmez. Gösterdiğimiz haklı tepkiler, terör örgütlerine yönelik haysiyetli sözlerimiz Okyanus ötesinden cevaplanıyor. Biz teröristlere yükleniyoruz, dijital terör, dijital faşizm, despot nitelikli post truth dönemin elebaşları oklarını bize yöneltiyor. Demokrasiden, haktan, hukuktan, özgürlükten bahsedenler ifade ve düşünce hürriyetine keyfi olarak kast ediyorlar.
HER GÜN KORKAKÇA YAŞAMAKTANSA BİR GÜN KAHRAMANCA ŞEHADETİ DİLERİZ
Geçen hafta sosyal medya, bazı paylaşımlarıma sansür uyguladı, kısıtlama getirdi. Demek ki çok doğru yoldayız, sözümüz ve tespitimiz çok isabetliymiş. Varsın kısıtlasınlar, isterse bütün mesajlarımı kaldırsınlar, merhum vatan şairimiz Namık Kemal’in dediği gibi; “Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin, dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.” Sosyal medyanın beğenmediği şu mesajımı yeri gelmişken tekrarlamakta fayda mülahaza ediyor ve boyun eğmeyeceğimizi haykırıyorum: “Sırtlarını ajanlara, zalimlere, karanlık çevrelere dayamış olanlar evlat değil başı ezilmesi gereken yılanlardır. Yasa dışı eylemleri diğer üniversitelere teşmil etmek için kuyruğa girenler bunun bedelini acıklı şekilde ödemelidir.” Görüşüm aynıdır, düşüncem aynıdır, beklentim aynıdır. Nitekim teröristlerin başı ezilmelidir. Biz Türkiye’yiz, Türk milletiyiz, her gün korkakça yaşamaktansa bir gün kahramanca şehadeti dileriz.