Bahçeli: Darbe Yapmaya Kalkışanları Toprağa Gömeriz
126 emekli Büyükelçi ve 104 emekli Amiralin bildirilerine ve bildirileri ifade özgürlüğü olarak niteleyenlere tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bildirileri demokrasi ve ifade özgürlüğü diyenlerin vesayetçi odağı, demokrasi karşıtı, emperyalizm piyonu ve Türkiye düşmanı olan damgalı darbe çığırtkanları olduğunu söyledi.
126 EMEKLİ BÜYÜKELÇİ VE 104 EMEKLİ AMİRALİN BİLDİRİSİ
Küresel çalkantıların yaşandığı yerküre ölçeğinde Türkiye’deki işbirlikçi damar ihanet ve melanet nöbetine girmiş, kâbus senaryolarını ülkemize ithal etmek için harekete geçmiştir. Önce 126 eski büyükelçinin sorunlu ve şüpheli bildirisi yayımlanmıştır. Bunlar arasında yer alan, parti üyemiz ve Aydın eski milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nu kesin ihraç talebiyle ve tedbirli olarak Disiplin Kurulu’na sevk ettik. Yani şaşmaz ve tartışma kabul etmez irademizi gösterdik. Montrö tartışmaları, Kanal İstanbul anlaşmazlıkları derken, Türkiye 4 Nisan’da 104 emekli amiralin bir nevi muhtırasıyla sarsılmıştır. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi Lozan Antlaşması’nın tamamlayıcısı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda bizim kırmızıçizgimiz, Karadeniz’in barış ve istikrar güvencesidir. Kaldı ki, hiç kimsenin de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açtığı, feshedelim dediği falan da yoktur.
TÜRKİYE'NİN İÇ DENİZ YOLU AÇMASININ MONTRÖ İLE NE ALAKASI VAR?
Türkiye’nin kendi egemenlik sahasında iç deniz yolu açmasının Montrö’yle nasıl bağı kurulmaktadır? Bu zorlama, zekâ özürlü yaklaşımın failleri herkesi kendileri gibi aptal ve ahmak mı zannediyorlar? Vehimlerinin ve gizli emellerinin esiri olan 104 emekli amiral Türk demokrasi tarihinin kara bir lekesidir. Bu lekeyi temizlemek demokrasinin, hukukun ve milli iradenin tarihe karşı namus, şühedaya da vefa borcudur. Dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiği, ülkeler arası cepheleşmenin derinleştiği, Türkiye’ye yönelik husumet bloğunun kalabalıklaştığı bir zaman aralığında, demokrasi düşmanlarına yeşil ışık yakan, gel gel yapan 104’lükler büyük bir suç işlemişlerdir. Bu suç cezasız kalamaz, kalmayacaktır.
MİLLİ EGEMENLİK HAKLARIMIZI DARBE SEVDALILARIYLA NASIL SAVUNMUŞUZ
Hayret etmemek elde değildir, mavi vatanımızı bu çürüklerle nasıl savunmuşuz? Milli egemenlik haklarımızı bu darbe sevdalılarıyla nasıl muhafaza etmişiz? Bu 104 emekli amiral bozuntusunu bir araya getiren, ortak bir bildiriye imza attıran, gece yarısı muhtıra iştimasına sokan asıl motivasyon nedir? İplerini tutan zihniyetin eşgali ve robot resmi kimleri göstermektedir? Üzerinde durulması ve sorgulanması gereken bir diğer muamma ise şudur: Mezkur kokuşmuş bildiri, günü birlik ve lokal bir tepki midir? Bir tür kripto haberleş midir? Yoksa zincirleme bir reaksiyonun ilk etabı mıdır? Bir süredir ülkemizin maruz kaldığı siyasal ve ekonomik sorunlar birbiriyle ilgisiz ve kopuk değil, aynı karanlık amaca, aynı kriz güzergâhına ortaklaşa, yalnızca farklı yollardan ulaşma gayretidir.
SİYASET YAPMAK İSTİYORLARSA MEVCUT 106 PARTİDEN BİRİSİNE GİRİP YAPSINLAR
Bize göre 4 Nisan çıkışını detaylarıyla ele almak şarttır. Bunlar denizci değil, denizcilerin ve denizciliğin yüz karalarıdır. Söz konusu muhtıra, emeklilikte canı sıkılan, aksiyon arayan, biraz da adımızdan söz ettirelim diyen bir grup meczubun işi değildir. Bunları deniz nasıl tutuyorsa, hukuk da öyle tutmalı, netice itibariyle cüretlerinin bedelini ödemelidirler. Gece yarısı bildirisi neyin nesi, hangi mihrakların sesidir? Bu aklı kim vermiştir? Sağır odalarda ki müşahitler kimlerdir? Bu emekli amirallerin madem bazı konularda düşünce ve itirazları vardır, o halde resmiyette faal halde olan 106 partiden birisine katılarak sabahtan akşama kadar ahmak kesip laf salatası yapmalarının önünde esasen bir engel olmayacaktır.
AMİRALLERİN ÇAĞRISI BAL GİBİ DARBE ÇAĞRISIDIR
Her zeminde görüşlerini anlatabilmelerinin önü açıktır. Televizyonları rahatlıkla kullanma hakları vardır. Akşamları farklı televizyon ekranlarında sahnelenen tartışma programlarında 3 ya da 4 emekli askeri görmek adeta moda, adeta alışkanlık haline gelmiştir. Ne var yani, bunlara 104 kişi daha eklenebilir, 104’ü de sırayla boy gösterebilirlerdi. Bazı sözde hukukçular ve çarpık siyasetçiler diyor ki, emekli amirallerin yayımladığı açıklama bir darbe çağrısı değil, tam tersine bir demokrasi çağrısıdır. Neymiş, düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı esasmış. Bu çağrı bal gibi darbe çağrısıdır. Bu bildiri demokrasiyi hedef alan torpidodur. Bu bildiri hukuk gaspı, milli iradeye doğrultulmuş silahtır.
AMİRALLERİN BİLDİRİSİNİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ OLARAK GÖRENLER DARBE ÇIĞIRTGANLARIDIR
Emekli ve erdemsiz bu amiraller bildiride aynen şöyle tehdit savurmuşlardır: “Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidiyle karşılaşabilecektir.” Bu ifadeler neyin dayatması, neyin habercisidir? Aksi halde diye başlayan muhtıra bildirisinin neresi ifade özgürlüğü, neresi demokrasi çağrısıdır? Buna demokrasi ve ifade özgürlüğü diyenler vesayetçi odaklar, demokrasi karşıtları, emperyalizm piyonları, Türkiye düşmanları, damgalı darbe çığırtkanlarıdır. Akılları sıra, 15 Temmuz’un rövanşını almaya çalışan, ara rejim özlemiyle yanıp kavrulan utanmazlara Türk milleti haddini bildirecek güce de, cesarete de, hamiyete de fazlasıyla haizdir.
DARBE YAPMAYA KALKANLARI BİRER BİRER TOPRAĞA GÖMERİZ
Hiç kimse sinir uçlarımızla oynamasın. Darbeler sayfası kapanmıştır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizi hiçbir alçak tahrik edemeyecek, karanlık bir tünele çekemeyecektir. Darbe demek uçurum demektir. Darbe demek hıyanet demektir. Darbe demek kan, gözyaşı ve mağduriyet demektir. Darbe demek tarihin gerisine düşmek demektir. Darbe heveslileri, bildiri başında zaman öldüren hayasızlar, muhtıracı münafıklar, elindeki silahı millete çevirmeyi aklından geçiren vatansızlar önce bizim bedenimizi çiğnemek mecburiyetindedir. Ve böylesi bir an geldiğinde ya şerefimizle şehit oluruz, ya da şerefsizleri birer birer toprağa gömeriz.
4 NİSAN BİLDİRİSİ AYAKLARIMIZIN ALTINDA ÇİĞNENMİŞTİR
Sayın Cumhurbaşkanımızın yine Marmaris’te bulunduğu bir zamanda, kamuoyuyla paylaşılan 4 Nisan bildirisi ayaklarımızın altında çiğnenmiştir. Şimdi bu bildiriye imza atanların hesap verme vakti gelmiştir. Bir kez daha söylüyor ve beklentimizi açıklıyorum: İbreti alem için, 104 emekli amiralin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları ellerinden alınmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Bildiriyle ilgili adli ve idari soruşturma derinleştirilerek tekemmül ettirilmelidir. Arkasında kim var, önünde kimler duruyor, alayı ortaya çıkarılmalı ve milletimize teşhir edilmelidir.
BİLDİRİYE YÖNELİK MUHALEFETİN ALDIĞI SAKAT VE SANCILI POZİSYON
Bizi bir başka dehşete düşüren husus ise 4 Nisan bildirisine yönelik muhalefet partilerinin aldığı sakat ve sancılı pozisyondur. CHP, geçmişiyle müsemma tavrını yine sürdürmüştür. Hatırlatmak isterim ki, merhum İsmet İnönü, 7 Mayıs 1960’da bazı yabancı gazetecilere verdiği demeçte şunları söylemişti: “Siyasi rejim baskıya yönelirse ordu mensupları vaziyeti vatandaş olarak, entelektüel olarak incelerler. Değerlendirme sonucunda ne olacağını kimse bilemez.” Bu beyanattan 20 gün sonra 27 Mayıs darbesi yaşanmıştır. İnönü’nün, “Şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru bir haktır” sözü CHP’nin engebeli yol haritası, dağınık ana fikri, esasen tarihi yanılgısı ve yozlaşmış düşüncesidir.
4 NİSAN BİLDİRİSİNİN NERESİ SAHTEDİR?
Darbeler tarihi bir bakıma CHP tarihidir. Darbelerle yüzleşmek CHP’yle yüzleşmektir. Statükocularla, vesayetçi mihraklarla hesaplaşmak CHP’yle hesaplaşmak demektir. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’a tiyatro demiş, FETÖ’ye zeytin dalı uzatmıştı. Bir ara darbe olursa “Tankın üzerine ilk ben çıkarım” diyen bu yandan çarklı, 15 Temmuz gecesi korkakça, atlaya zıplaya tankların arasından sıyrılıp Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde soluğu almıştı. Kılıçdaroğlu 4 Nisan bildirisine karşı duruşuyla da bizi şaşırtmadı. Dedi ki, “Bu sahte gündemler tutmaz, halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır.” Be hey kendini bilmez, be hey demokrasiden bihaber; 4 Nisan bildirisinin neresi sahte gündemdir? Sahte olan sen misin yoksa gündem midir? Ekmeğimize kan doğramak isteyen darbe meraklılarına daha hangi hallerde tepki göstereceksin? Soğan, patates, patlıcan kadar; milli iradenin onuru, hayat ve varlık hakları yok mudur?
TÜRK MİLLETİNE PARMAK SALLAMAK VATANSEVERLİK OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ
Kılıçdaroğlu’nun iskelesi hasarlıdır, rotası savruktur, dümeni kırıktır, pusulası bozuktur, çarmığı kopuktur, halatı kesiktir, güvertesi göçüktür, zihniyeti batıktır. 104 emekli amiral arasında bulunan ve güney sınırlarımızda PYD’nin olmasını isteyen muhtıracı Türker Ertürk’ü CHP’ye alan, parti saflarına katan, heyecanla yakasına rozeti takan kimdir? CHP yönetimi bir kere daha demokrasiyle ters düşmüştür. Bir kez daha darbe hasreti çeken çapulcularla birleşmiştir. Ve 4 Nisan bildirisinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir. CHP’li bir Grup Başkanvekili de, emekli amiralleri kast ederek, “Vatansever eleştirileri tebrik ediyorum” diyecek kadar alçalabilmiş ve seviyesizliğin markası olmuştur. Türk milletine parmak sallamanın adı ne zamandır vatanseverlik olarak tanımlanmaktadır? Bu dil kepaze bir dildir, bu dil zehir ve zillet dilidir.
BİLDİRİYE TEPKİ GÖSTERMEK İÇİN DAHA NEYİN OLMASI GEREKMEKTEDİR?
Darbe dönemlerinin asil kadrosu olan Öztrakların CHP’ye yuvalanmış bugünkü temsilcisi de diyor ki, “Amirallerin açıklamasından darbe çıkarmak olsa olsa sivil darbecilere mahsus bir özelliktir.” Bu tiplerin alameti farikası; utanmaz bir yüz, yaşarmaz bir gözdür. Kemal Derviş’le dar alanda kısa paslaşmalar içinde olan Öztrak’ın aldığı kripto bir mesaj mı vardır? 4 Nisan bildirisine tepki göstermek, itiraz etmek için daha neyin olması beklenmektedir? CHP yönetimi, demokrasi için ağır bir tehdittir. CHP yönetimi, Türkiye siyasetinin ayrık otu, çıbanbaşıdır. CHP yönetimi, darbeci genetiğini, cuntacı özelliklerini saklamakta beis görmeyen faziletsiz, faşist ve fuzuli bir zihniyetten başkası değildir.
ZEVZEK ARIYORSANIZ ETRAFINIZA BAKINIZ
İP yönetiminin trajik ve tenakuz dolu açıklamaları ise rezaletin daniskasıdır. Hatta 104 emekli amiralin içinde İP’li bir yöneticinin de bulunması tam bir suçüstü halidir. İP’in bir milletvekili “Bu metinden bir darbe çıkarılamaz” derken, bir başka yöneticisi “Bildiride kullanılan dilin rahatsız edici” olduğunu ifade etmiştir. Hıyarım var diyene tuz alıp koşan İP’in Başkanı ise 104 emekli amirali zevzeklikle, yani gevezelikle suçlamıştır. Bu ifadeler hüsran vericidir. Yani demokrasiyi karalamak, kundaklamak ve kapısına kilit vurmak için alt yapı çalışması yapan 104 şuursuz sadece gevezelik mi yapmıştır? Bu nasıl bir açıklamadır? Bu nasıl bir lakaytlıktır? İP’in Başkanı, zevzek arıyorsa, önce etrafını kolaçan etmelidir. Şu anda Meclis grubunda değil, parti yönetiminde bu zevzeklerden bol miktarda bulunmaktadır. 4 Nisan bildirisine zevzeklik demek asıl ve su katılmamış zevzekliktir. Darbe heveslileri zevzek değil, zillettir, zelildir, demokrasi muhalifidir.
TENCERE KAPAK MİSALİ YUVARLANA YUVARLANA BİRBİRLERİNİ BULMUŞLAR
CHP ile İP tencere kapak misali, yuvarlana yuvarlana birbirlerini bulmuşlardır. 4 Nisan bildirisine karşı milletin yanında duramayanlar, zulmün yanındadır. 4 Nisan bildirisine karşı, amasız fakatsız cümle kuramayan kim varsa; PKK ittifakında kucaklaşan, terörist Demirtaş’a övgüler yağdıran, FETÖ’ye toz kondurmayan siyasi kadavralardır. Cumhur İttifakı olarak Allah şahit bunlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Milletimizin tarihi haklarını çiğnetmeyeceğiz. Gerçek demokrasiyi biz savunacağız. Sahici özgürlüğü biz sahipleneceğiz. Üstünlerin hukukunu değil, darbecilerin hukukunu değil, milletin hukukunu ve haysiyetini biz muhafaza edeceğiz.
BU MİLLETİN NİMETLERİ GÖZÜNE DİZİNE DURSUN
Meşhur bir anketçinin, bir televizyon kanalında, “104 amirale demedik laf bırakmıyorlar, yazıklar olsun” sözünü de aynen muhatabına iade ediyor, bu vatanın, bu milletin nimetleri gözüne dizine dursun diyorum. Asıl sana yazıklar olsun, 4 Nisan bildirisiyle parlayan gözlerin, milli iradeyle inanıyorum ki kararacaktır. Dilerdik ki, bu 104 emekli amiral, Doğu Akdeniz’deki beka mücadelemizle ilgili vatansever bir çıkış yapsalardı. Keşke, terörle mücadeleyle, verilen şehitlerle ilgili de tek bir kelam etmiş olsalardı.
MUHTIRACILAR VE SİYASİ MUHİPLERİ YALANLARA BEL BAĞLADILAR
Hem muhtıracılar hem de siyasi muhipleri yalanlara bel bağladılar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adı askeri kurs önergesinden çıkarıldı dediler, yalan söylediler. Harp Akademileri’ne Giriş Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle algı operasyonları yaptılar, yalana bin yalan eklediler. Milli Savunma Üniversitesi müfredatından Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi dersi kaldırıldı dediler, yalan üstüne yalan ürettiler. Bir tuğamiralin cüppeli bir fotoğrafı üzerinden saldırdılar, oysaki açılan soruşturmayı görmezden geldiler. Bir tümgeneral kandil mesajı yayımladı diye yaygara kopardılar, çuvalladılar, yaş tahtaya bastılar. Kandil mesajı paylaştı diyerek bir kahraman askerimize iftira atmak tek kelimeyle adiliktir, terbiyesizliktir, edepsizliktir.
TÜRK MİLLETİNİN EMANETLERİNE HARAM VE HAİN ELLERİ DOKUNDURMAYACAĞIZ
Demokrasiye kefen biçenler, sandıktan ümidini kesip sokağa oynayanlar, beyhude yere heveslenmesin, çünkü kursakları yarım kalmış karanlık heveslerle doludur, gerekirse, zamanı gelirse yenileri de eklenecektir. Demokrasi onurumuzdur, milletin emaneti baş tacımızdır. Onurumuza leke düşürmeyeceğiz, milletin emanetlerine haram ve hain elleri dokundurmayacağız.