Bahçeli'den Aziz Milletim Sıra Sende Niğde Mitingi
Ramazan Bayramı sonrasında 14 Mayıs seçimleri çalışmalarına çok hızlı başlayarak hergün iki miting düzenleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Mayıs seçimlerine yönelik başlattığı Aziz Milletim Sıra Sende mitinglerinin dördüncüsünü Niğde'nin Hükümet Meydanı'nda düzenledi.
MHP LİDERİ BAHÇELİ AYNI GÜNDE İKİŞER MİTİNG DÜZENLEYEREK MEYDANLARA İNDİ
Deprem felaketi yaşanmadan önce Türkiye genelinde 9 ilde coşkulu ve kalabalık mitingler düzenleyerek, MHP'nin oy kaybettiği yönünde algı operasyonu yapan muhalif siyasetçi ve anketçilere tokat gibi cevap veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, deprem felaketi nedeniyle ara verdiği mitinglere aynı günde ikişer miting düzenleyerek yeniden meydanlara indi. Deprem konutlarının temel atma ve teslim törenlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte katılarak, esasen sürekli sahada olan MHP Lideri Devlet Bahçeli, 14 Mayıs seçimlerine yönelik başlattığı Aziz Milletim Sıra Sende mitingleri kapsamında iki gün içerisinde Kastamonu, Çankırı ve Nevşehir'den sonra dördüncü mitingini Niğde'nin Hükümet Meydanı'nda düzenleyerek, MHP Teşkilatlarını tamamen seçim havasına soktu.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ'NİN NİĞDE MİTİNGİNDE YAPTIĞI KONUŞMA
Sözlerimin başında hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Niğde’de böylesi bir heyecan dalgasına şahit olmaktan gurur duyuyorum.
Görüşmemizi, kavuşmamızı nasip eden Cenab-ı Allah’a şükrediyorum.
Niğde’de yaşayan her vatandaşımı hasretle bağrıma basıyorum.
19 gün sonra yapılacak 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinin ülkemizin dirliğine, milletimizin birliğine, insanımızın huzur ve refahına hayırlı ve kalıcı sonuçlar getirmesini niyaz ediyorum.
Bunun yanında seçimlerin sağduyulu, sakin ve demokratik olgunlukla gerçekleşmesini diliyorum.
Bugünkü toplantımızın tertip ve temininde emeği geçen tüm dava arkadaşlarımı içtenlikle kutluyorum.
Hepinize hoş geldiniz, safalar getirdiniz diyorum.
Muhterem Vatandaşlarım,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Hatırlayınız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabul edildiği 16 Nisan 2017 Halkoylaması öncesinde iç ve dış ihanet cephesinin eş zamanlı provokasyonları hız ve yaygınlık kazanmıştı.
Çünkü Türk milletinin tarihiyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle ve kültürüyle müzahir bir yönetim reformunun gündeme alınması yerli ve yabancı odakları çılgına çevirmişti.
Nitekim koro halinde saldırıya geçmişlerdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin doğruluş müjdesiydi.
Bu nedenle ülkemizdeki siyasi muhalefet dış bağlantılı siparişle yeni hükümet sistemini karalamak için her çirkinlikten medet umdu.
Devamlı çamur attılar.
Ağızlarından bir kez de olsa hayır çıkmadı, milli ve isabetli bir değerlendirme duyulmadı.
Tek adam rejimi dediler, hükümet sistemiyle rejimi birbirine karıştırdılar.
Şahsım rejimi dediler, bir yalana bin yalan kattılar.
Diktatörlük var dediler, şayet böyle olsaydı nasıl bu kadar pervasız ve hayasız olabileceklerini, ulu orta nasıl bu kadar kolay hakaret edebileceklerini hiç hesaba katmadılar.
Milletimizin iradesine kilit vurmayı denediler.
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin intikamını almak için kuyruğa girdiler.
Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihinin üçüncü evresine kazasız, kansız ve sorunsuz geçmesine tahammül edemediler.
Milletimizin tercihini reddetmeyi göze aldılar.
Sonra dönüp yüzsüzce demokrasiden bahsettiler.
Melez ve meçhul bir özgürlük yaygarası kopardılar.
Asıl demokrasi kaçkını, gerçek demokrasi muhalifi olduklarını bir türlü idrak edemediler.
Türkiye’nin öncelikli ve çözülmesi gereken sorunu siyasi muhalefet sorunudur.
Bu muhalefet demokrasiye mesafelidir.
Bu muhalefet milli ve yerli duruşa karşıdır.
Bu muhalefet Türkiye’nin aleyhinedir.
İktidara değil ülkemize muhalefet etmenin, her gelişmeyi karalamanın, her güzel hizmeti kötülemenin, üzerinde yaşadığı vatanı kundaklamaya teşebbüs etmenin adı demokrasi değil, bal gibi muhalefet despotluğudur.
Zillet demek alçalma demektir.
Zillet demek aşağılanmak ve küçülmek demektir.
Türkiye zillete müstahak değildir.
Türk milleti tarihin hiçbir döneminde zillete düşmemiştir.
Niğde’yi zillete çekmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.
Biz karşımızdaki muhalefet yapısına zillet demeyelim de ne diyelim?
Bunları daha nasıl tarif edelim?
Soruyorum sizlere;
√ 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine hazır mısınız? (Evet)
√ Vakit geldiğinde sandığa gidecek misiniz? (Evet)
√ Türk milletini zilletin anaforuna düşürmeyi hedefleyenleri elinizin tersiyle itecek misiniz? (Evet)
√ Bunları yaparken Milliyetçi Hareket Partisi’nin Niğde milletvekili adaylarını seçerek TBMM’ne gönderecek misiniz? (Evet)
√ Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan oy verecek misiniz? (Evet)
√ Sözünüz söz mü? Kararınız kesin mi? (Evet)
Niğde bu kanaatte ise Kılıçdaroğlu boşuna uğraşmasın, boş yere sağda solda yalan mesaisine girmesin.
“Devlet ve Milletiyle, Her Şeyden Önce Türkiye” iradesi 14 Mayıs’ta vatana ve milli namusa sahip çıkacaktır.
Biz Hep Birlikte Türkiye’yiz.
Hepimiz Türk milletiyiz.
1954 yılında elim bir uçak kazasında hayatını kaybeden, fikriyatımızın büyük isimlerinden Merhum Remzi Oğuz Arık Hocamız der ki:
“Vatan alelade bir toprak parçası değildir.
Hakiki kimliğini üstünde yaşayan insanlardan, onların eserlerinden alır…
Müşterek tarih toplumları millet yapar…
Yaşanılan acı tatlı hatıralar bir potada eriyip dökülerek coğrafyayı vatan yapar.
Toprak çiğnene çiğnene vatan olur…Coğrafyamız her yandan o kadar düşmanla, rakiple sarılmıştı ki felaketler arasında durmadan bilendik.
Bir toprağın coğrafyadan vatana yükselişi kaç milyon faciaya, acıya, hatıraya mal olmuştur.
Çocuğun doğarken kaç kere anasını öldürüp öldürüp dirilttiği gibi, coğrafya da vatan olurken üstündeki milleti öldürüp öldürüp diriltir.”
Muhatap olduğumuz her müşkülat, katlandığımız her müessif olay daha huzurlu, daha güvenli bir geleceğin kefaretidir.
Hangi felakete maruz kalırsak kalalım, muasır medeniyet iddiasından geri dönmeyeceğiz.
Depremin izlerini silip, yeni yüzyılda, yeni hayatı, yeni Türkiye’de hep birlikte kuracağız.
Bizim gidecek başka bir yurdumuz yoktur.
Türk milleti son sözünü Malazgirt’te söylemiş, ayak bastığı toprakların ruhuna vatan sedasını can pahasına üflemiştir.
O günden bugüne vatan tektir, adı Türk’tür.
Binlerce yıldır millet tektir, adı Türk’tür.
Bunun dışında her arayış, her yoklayış, her zorlayış maceradır, mefluçtur.
Kurtuluş Savaşı’nın en çetin anları devam ederken 22 Ağustos 1921 tarihinde, Büyük Millet Meclisi’nin Kayseri’ye nakli tartışmaları sürdüğü bir esnada kürsüye çıkan Tunceli Mebusu Diyap Ağa demişti ki:
“Efendiler! Buraya kaçmaya mı geldik, yoksa gerektiğinde kavga ederek ölmeye mi?”
Kendimize has fazilet ve meziyetimizle, şahsi haslet ve kabiliyetimizle, bıçkın cesaret ve hamiyetimizle hiçbir kuşatmaya eyvallah etmedik, hiçbir saldırıya boyun eğmedik.
Hamd olsun bugün de eğmiyoruz, bilinsin ki, bundan sonra da yalnızca rükûda eğileceğiz.
Dün müstevliler, manda ve himaye mübaşirleri, işbirlikçi müflisler, ihanet mültezimleri vardı, bugün ise emperyalizmin piyonları, zillet içinde kıvranan acizler, küresel güçlerin kiralık katilleri olan terör örgütleri vardır.
Dün işgalciler denize süpürülmüştü, bugün ise teröristler bulundukları, görüldükleri her yerde gömülmektedir.
Türk’e kefen biçmeye cüret edenlerin sonu tarihin her döneminde hüsrandır, mağlubiyettir.
Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun PKK’yla aynı yolu yürümesine Niğde nasıl tahammül edecektir?
Teröristlerin peş peşe destek açıklamalarını Kılıçdaroğlu’nun veya partisinden bir yöneticinin çıkıp da itiraz ettiğini duydunuz mu?
CHP ve İYİ Parti Türk askerinin Irak ve Suriye’deki varlığına karşıdır.
Mavi vatandaki egemenlik mücadelemize karşıdır.
Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaya baktıkları yer başkent Ankara değil Washington, Brüksel, Londra’dır.
Zillet ittifakı Türkiye’yi ABD’nin sınır bekçisi, NATO’nun da ileri karakolu yapmayı amaçlamaktadır.
CHP ile İYİ Parti yönetimleri ortağı oldukları diğer partilerle beraber emperyalizmin tutsağıdır.
CHP’ye oy veren vatandaşlarım bu zillete hayır demelidir.
İYİ Parti’ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlarım sahte milletseverlik pozlarına aldanmamalıdır.
Muhalefetin terör sevdası zillettir.
Muhalefetin yabancı hayranlığı rezalettir.
CHP ile İYİ Parti Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vaat eden köksüz ve kimliksiz çıyanlarla el eledir, kol koladır, yanak yanağıdır.
HDP’nin yedek lastiği Yeşil Sol Parti Kılıçdaroğlu’yla aynı çizgidedir.
PKK/YPG ile aynı kundağa sarılan, Irak’ın Süleymaniye kentinde fitne ateşine odun atan Bafel Talabani Kılıçdaroğlu’ya umut bağlamıştır.
Kılıçdaroğlu’na Niğde’den soruyorum, biraz haysiyeti, biraz izanı, biraz da ahlakı varsa cevap vermesini bekliyorum:
HDP’ye ne vaat ettin, hangi güvenceleri paylaştın?
PKK’ya üzeri emperyalist mihraklarca ciro edilmiş hangi açık çekleri verdin?
FETÖ’nün gönlünü nasıl aldın? Pensilvanya’yı nasıl ikna ettin?
İmralı canisini serbest bırakacağız dedin mi, demedin mi?
Özerk yönetimlere onay vereceğiz dedin mi, demedin mi?
Güney sınırlarımız boyunca planlanan terör devletine tamam dedin mi, demedin mi?
Terörist Beze Hozat Kılıçdaroğlu diyor.
Terörist Selahattin Demirtaş Kılıçdaroğlu diyor.
YPG ele başı Salih Müslim de Kılıçdaroğlu diyor.
Bu terörist aynen şunu söylemiş:
“Erdoğan’dan kurtulursak iyi günler bizi bekliyor.”
Be hey vandal, be hey vahşi, be hey cani Allah’ın izniyle sen daha çok bekleyeceksin.
Vakti ve saati geldiğinde de cinayet ve melanetlerinin bedelini en ağır şekilde ödeyeceksin.
Bir başka terörist Murat Karayılan da şu sözleri ifade etmiş:
“MHP’ye ve AK Parti’ye verilen her oy PKK’ya sıkılan mermidir.”
Doğrudur, Cumhur İttifakı’na verilen her oy haine, düşmana, teröristlere doğrultulmuş namlu, hedefine sıkılmış mermidir.
Bunların alayı Kılıçdaroğlu’nun arkasındadır.
Terörist Duran Kalkan, “CHP’ye ve İYİ Parti’ye her desteği vereceğiz” diyor.
Verseniz ne yazar, vermeseniz ne çıkar, hepinizin hesap vereceği günler yakındır.
CHP ve İYİ Parti’nin ittifak ortağı Yeşil Sol Parti’nin Ağrı milletvekili adayı Sırrı Sakık aynen şunları ileri sürmüştür:
“Biz üç-beş bakanlık pazarlığı peşinde değiliz. Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok, 100 yıllık Cumhuriyet’i değiştireceğiz.”
Biz 100 yıllık Cumhuriyeti, Türk ve Türkiye Yüzyılına taşıyalım diyoruz, bunlar değiştireceğiz, kurcalayacağız ve kurutacağız diyor.
Bu rezil cürete Kılıçdaroğlu’ndan en küçük sitem gelmedi.
Hiçbir CHP’li veya İYİ Partili yöneticiden kınama mesajı gündeme yansımadı.
Zira bunların hepsi aynı tornanın mamulüdür.
Bunların hepsi zehirlidir, zillettir, ziyan içindedir.
Türkiye’ye silah çekenler, pusu kuranlar, sınır güvenliğimizi ihlal edenler, mücavir bölgelerde nifak üretenler, insanımıza ve topraklarımıza musallat olanlar doğduklarına bin pişman edileceklerdir.
Milli Mücadele zaferle taçlanarak vatan düşmandan temizlenmiş ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmişti.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde bu defa da düşman imalatı olan terör belası, bölücülük illeti Türk milletinin makus talihi olmaktan kesinlikle çıkarılacak, bu kanlı döngüye son nokta koyulacaktır.
Sözümüz söz olsun, ezan susmayacak, bayrak inmeyecek, vatan bölünmeyecektir.
Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti kıyamete kadar baki kalacaktır.
Devlet ve Milletiyle Her Birlikte Türkiye olarak sonsuzluğun ufuk çizgisinde kutup yıldızı gibi parlamak kaderimiz olacaktır.
Değerli Vatandaşlarım,
Muhterem Dava Arkadaşlarım,
Şimdi sizlere soruyorum, öyle bir cevap veriniz ki, yedi düvel ne oluyor Niğde’de diyerek saklanacak delik arasın:
√ Vatana sahip çıkacak mısınız? (Evet)
√ Bayrağa sahip çıkacak mısınız? (Evet)
√ Türkiye’ye sahip çıkacak mısınız? (Evet)
√ Hakkınıza, haysiyetinize, hukukunuza sahip çıkacak mısınız? (Evet)
İşte Niğde’nin iradesi böylesine hayranlık vericidir.
Allah sizleri her daim var etsin diyorum.
Beraber çok daha güçlüyüz.
Birlikte her zorluğu aşmaya muktediriz.
Çünkü ayrılıkta azap, birlikte rahmet olduğunu çok iyi biliyoruz.
Kim hangi oyunu oynarsa oynasın, kim hangi tuzağı kurarsa kursun, ayrılmayacağız, ayrışmayacağız, aramızda ayrık otu barındırmayacağız, bihakkın saflarımızı sıkı tutacağız, hep birlikte Kızılelma’ya doğru koşacağız.
Yılmayacağız, yıkılmayacağız, yıktırmayacağız, mutlaka başaracağız.
Taviz vermeyeceğiz, teslim olmayacağız, tembellik göstermeyeceğiz, mutlaka kazanacağız.
14 Mayıs’ta cumhurun muhteşem zaferine hep birlikte omuz vereceğiz.
Bir kez daha sizlere soruyorum:
√ 14 Mayıs’ta sandığın başına gidip de mührü elinize aldığınızda Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy verecek misiniz? (Evet)
√ Cumhur İttifakı’na destek olacak mısınız? (Evet)
√ Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a durmak yok, yola devam diyecek misiniz? (Evet)
√ Türkiye üzerinde hesap yapan iç ve dış mihrakları, tarihimizi yargılayan, milletimizi sorgulayan, varlığımızı kabullenemeyen zalimleri mahvı perişan edecek misiniz? (Evet)
Kılıçdaroğlu’nun sırtını yaslayıp ağzının içine baktığı ABD Başkanı Biden 1915 olayları münasebetiyle bir kez daha milletimizi suçlamaya, tarihimizi kötülemeye kalkışmıştır.
Biden’ın iftirasını reddediyor, tüm gücümle kınıyorum.
ABD Başkanı lobilerin oyuncağı, diasporanın esiridir.
Bizim sorunumuz ABD halkıyla değil, Beyaz Saray’a çöreklenmiş zulüm bekçileriyledir.
Türk milletine sözde soykırım gölgesi düşürmek, mazisi toplu cinayetlerle, katliamlarla ve neden olduğu insani felaketlerle dolu bir ülkenin harcı değildir, haddi değildir, hakkı değildir.
Biden’in tarihi gerçeklere aykırı beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür, yazılı açıklaması yalnızca kâğıt parçasından ibarettir.
Çünkü tarihimizin hiçbir döneminde mahcup olacağımız, hesabını vermekten kaçınacağımız, yüzümüzün kızaracağı, başımızı öne eğecek bir suça, bir trajediye, bir barbarlığa imza atmadık, böylesi bir yanlışın tarafı ve faili asla olmadık.
Maalesef dünyada hukukun gücü değil, güçlünün hukuku hâkimdir.
Küresel vicdan enkazdadır.
Küresel adalet çiğnenmiştir.
Bize soykırım çamuru atan Biden ve zihniyeti;
Vietnam’da, Kamboçya’da, Laos’ta, Hiroşima’da, Nagazaki’de soykırım tüneline soktukları milyonlarca masumun öncelikle hesabını vermeli, sonra yüzü olursa konuşmalıdır.
Irak’ta bir milyon Müslüman’a, Afganistan’da 1,5 milyon mazluma kast ettiklerini, ucu bucağı görülmeyen ölüm tarlaları açtıklarını, kadınlara tecavüz edip küçücük çocukları mezara soktuklarını kabul edecek ve bunun da bedelini ödeyecekleri günler bir gün gelecektir.
Küresel emperyalizmin hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır ve bu hesap inşallah görülecektir.
Tarih yaprakları 24 Nisan’ı işaret ettiğinde, ABD Başkanlarının 1915 olayları hakkında ne söyleyecekleri, nasıl yaklaşacakları, büyük felaket mi yoksa soykırım mı diyecekleri artık merak konusu olmaktan çıkmıştır.
Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan’ın bir gün sonrasıdır ve sıradan bir gündür.
Ne biliyorlarsa açıklasınlar.
Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.
Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz.
İstikametimizden şaşmayacağız.
Tarihimizle ters düşmeyeceğiz.
27 Mayıs 1915 tarihinde karar altına alınıp 1 Haziran 1915’de uygulamaya koyulan Sevk ve İskân Kanunu’yla her zaman gurur duyacağız.
Dönemin milli kahramanlarına, bu millete şehadetleriyle hizmet eden aziz şehitlerimize tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz.
Niğde’den diyorum ki, 108 yıl önce alınan tehcir kararı doğru bir karardır, aynı şartlar bugün zuhur etse Milliyetçi Hareket Partisi dün ne yapıldıysa onu yapar, yaptığını da seve seve sahiplenirdi.
Değerli Vatandaşlarım,
Muhterem Niğdeliler,
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, milletimizin bekası, ülkemizin bağımsız geleceği için dünden daha önemli bir görevle karşı karşıyadır.
Bu görev tarihidir, tehiri ve tevzisi düşünülemeyecektir.
Maruz kaldığımız stratejik tehditler küresel senaryoların bölgemizde gösterime sokulan bugünkü sahnesinden başka bir şey değildir.
Milli birliğimizi, milli güvenliğimizi, milli çıkarlarımızı, milli varlığımızı, milli gelecek projelerimizi sömürge hesaplarına, lord planlarına, egemen güçlerin inisiyatifine teslim etmek isteyenler faal haldedir.
14 Mayıs seçimleri dünya üzerindeki mevcudiyetimiz, istiklal ve istikbal haklarımız bakımından hayati niteliğe haizdir.
Canımızdan aziz bildiğimiz milletimizi, candan ileri saydığımız vatanımızı, canımızın cananı gördüğümüz devletimizi dünya durdukça yaşatma ve yükseltme çabasındayız.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümünü cumhurun zaferiyle taçlandırmanın gayesindeyiz.
Bu haklı ve tarihi mücadelemizde yol haritamız bellidir.
Türk ve Türkiye yüzyılına milli birlik ve kardeşlik şuuruyla ulaşmanın azmindeyiz.
14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerini Türk milletinin karar anı, Türk tarihinin yol ağzı, Cumhuriyet’in yeni yüzyılla demokratik sözleşmesi olarak değerlendiriyoruz.
Diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye’dir.
Cumhur İttifakı pazarlıksız, aracısız, hesapsız, hilafsız, hilesiz vatan türbedarı, Türk milletinin has bahçesidir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Birinci hedefimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir.
İkinci hedefimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini ençoklaştırmak, yıllardır layık olduğumuz hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır.
Nihai gayemiz, Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır.
Bu kapsamda, Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM’de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir.
Bunu birlikte yapacağız, elbette başaracağız.
Şimdi hepinize soruyorum:
√ Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesine var mısınız? (Evet)
√ Milliyetçi Hareket Partisi’nin Niğde’den milletvekili kazanmasına destek olacak mısınız? (Evet)
√ 14 Mayıs’ta takdir ve tercihinizle Cumhur İttifakı’nın yanında duracak mısınız? (Evet)
√ Yeni bir anayasa için milletvekili sayımızı artıracak mısınız? (Evet)
√ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne var olan desteğinizi sürdürecek misiniz? (Evet)
√ Söz veriyor musunuz? Sandıklardan taşıyor muyuz? Cumhurun zaferine birlikte imza atıyor muyuz? (Evet)
Maşallah, bu ne heybet, bu ne heyecan, bu ne görkem böyle.
Her vatandaşımı Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında buluşmaya çağırıyorum.
Bizim çağrımız, halkın, haklının ve hakkı yenmiş gariplerin çağrısıdır.
Bizim çağrımız, Lider Ülke Türkiye’nin tarihten gelen çağrısıdır.
Bizim çağrımız, 85 milyon Türk vatandaşımızın huzur çağrısıdır.
Biz ekonomik teröristlere karşı ekmeğimizin, emeğimizin, alın terimizin tarafındayız.
Biz, tek devletin, tek milletin, tek bayrağın, tek vatanın tarafındayız.
Biz bağımsız ve güçlü Türkiye’den, büyük Türk milletinden tarafız.
İnancımıza göre feda edilecek, yok sayılacak, ihmaline göz yumulacak tek bir insanımız yoktur.
Küresel komplolara karşı devletin safındayız.
Biliniz ki, kararlılığınız dosta güven vermektedir.
Haykırışlarınız düşmana korku salmaktadır.
Engelleri aşmak için Aziz Milletim Sıra Sende.
Dik baş, tok karın, mutlu yarın için Aziz Milletim Sıra Sende.
Tuzakları bozmak için Aziz Milletim Sıra Sende.
Hep Birlikte Türkiye’yiz demek için Aziz Milletim Sıra Sende.
Türk ve Türkiye Yüzyılına erişmek için Aziz Milletim Sıra Sende.
İstihdam, yatırım, ihracat, kalkınma, büyüme, zenginleşme için Aziz Milletim Sıra Sende.
Elbette başaracağız, birlikte başaracağız.
2023 Lider Ülke Türkiye ülkümüz gerçekleşecektir, elbette olacak birlikte olacaktır.
Ülkümüzle ülkemiz huzurlu ve refah dolu yarınlara kavuşacaktır, elbette olacak birlikte olacaktır.
Kaderimiz birdir, kanımız birdir, kararımız birdir, kavlimiz birdir, biz kardeşiz, biz büyük bir medeniyetin mirasçılarıyız.
Olacaksa birlikte olacak, başarıya da birlikte ulaşılacaktır.
Allah razı olsun sizlerden; yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.
Her birinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyor, 14 Mayıs’ta hem milletvekili adaylarımıza hem de Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a desteklerinizi bekliyorum.
Sağ olun, var olun diyorum.
Ne Mutlu Türküm Diyene.