Bahçeli'den Kadın ve Engelli Hakları Hakkında Açıklama
3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve 5 Aralık 1934’de Kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıldönümü münasebetiyle TBMM Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalar yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kadınlara fırsat verildiğinde Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımı gibi başarılı olacağını, kadına şiddetin önlenmesinde ve engelli vatandaşlara yeni haklar verilmesi konusunda MHP'nin üzerine düşeni yapacağını söyledi.
AVRUPA ŞAMPİYONU OLAN RİTMİK JİMNASTİK GRUP MİLLİ TAKIMIMIZI KUTLUYORUM
Geçen hafta milletimizi sevindiren bir gelişme yaşandı. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de düzenlenen Ritmik Jimnastik Avrupa Şampiyonası’nda Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımımız “3 çember 2 labut” aletinde Avrupa Şampiyonu oldu. Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina ve Eda Asar’dan oluşan Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımımızı, federasyon yönetimimizi can-ı gönülden kutluyorum. İnanmış ve başarıya kilitlenmiş bir insanın, gözünü yükseklere çevirmiş bir iradenin durması veya durdurulması diye bir şey olmaz, olamaz.
FIRSAT VERİLDİĞİNDE HER İNSANIMIZ BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞACAKTIR
Stratejik düşünme, analitik bakış, disiplinli çalışma, hedef odaklı mücadele, bunların yanında hayatın ve hadiselerin yürekten kavranışı zincirleme başarıları tetikleyerek temin edecektir. Başarının limitlerini inancımızın cebbarlığı, irfanımızın cesameti, iddialarımızın cesaret ve civanmertliği belirleyecektir. Fırsat ve şans verildiği takdirde her insanımızın ilgi alanında başarıdan başarıya koşacağını düşünüyorum. Çünkü insanımızın faziletine, ferasetine, kalp temizliğine, ahlak ve adamlık seviyesine sonuna kadar güveniyorum. Özellikle Türk kadınının üstlendiği her sorumluluğun hakkını vererek öne çıkması, hayatın her kesitinde serpilip sivrilmesi takdir ve tebrik edilmesi gereken bir insanlık gerçeğidir.
KADIN HAKKI BİR İNSAN HAKKIDIR BİR İMAN HAKİKATİDİR
Kadın hakkı bir insan hakkıdır, bir iman hakikatidir. Kadınları hedef alan kaba, kırıcı, her neviden kötü muamele hem insan hakları ihlali hem de insanlık onurunun inkârıdır. İnsani münasebetlerimizde, merhum Cemil Meriç’in de ifade ettiği gibi, muhtaç olduğumuz şey ölçüdür, dengedir, soğukkanlılıktır. Kılı kırk yaran tarihi ve tecrübi aklın yol göstericiliğinde diyebiliriz ki, kadınların yok sayıldığı, görmezden gelindiği, geri plana itildiği, şiddete maruz bırakıldığı toplumların medeniliğinden, gelişmişliğinden, hatta insani değerlerinden bahsetmek mümkün ve muhtemel bir hal özeti değildir. Bir toplumun yumuşak karnı, kırılma, belki de kopma noktası en mağdur durumdaki ferdinin hassas ve nazik durumuyla bir ve aynıdır.
KADIN CİNAYETLERİ TOPLUM BEKASINA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR
Son yıllarda artan kadın cinayetleri, yaygınlaşan tecavüz vakalarıyla birlikte ürpertici boyutlara ulaşmış istismar haberleri insan haysiyetine ve toplum bekasına karşı işlenmiş en büyük suç olarak değerlendirilmelidir. Kadınlarımızın, kızlarımızın, çocuklarımızın vahşete kurban gitmeleri neresinden bakarsak bakalım felakettir, rezalettir, cinayettir. Son 1,5 asırdır, kadınlarımızın sosyal, siyasal ve ekonomik haklarıyla ilgili istikrarlı ve ümit verici ilerlemeler yaşanmışken, muhatap kaldıkları insanlık suçlarının da eşzamanlı artışını gözlemlemek utanç duyulması gereken bir çarpıklığın, bir çelişkinin somut yansımasıdır.
HİÇBİR KADIN AŞAĞILIK VE ALÇAK DAVRANIŞLARA MAHKUM DEĞİLDİR
Bizim atmamız gereken tarihi adımın ilk halkasında, kadına yönelik şiddetin, kadınlığın itibarına yönelmiş nefretin bütünüyle tasfiye edilmesi ve önüne geçilmesi yer almaktadır. Şiddet seli durmadan, şiddet yangını söndürülmeden, gözünü kan bürümüş psikopatların kanlı emellerine set çekilmeden kadınlarla ilgili konuşacağımız her konu eksik kalacak, her teklif ve temenni yetersiz olacaktır. Bir masuma, bir garibe, savunmasız bir insana canavarca hislerle saldırmak, insanlık haysiyetini taammüden zedelemek vandallıktır, aynı zamanda büyük bir vebaldir. Şiddet varsa insanlık sukut etmiştir. Hiçbir kadın şiddete müstahak değildir. Hiçbir kadın aşağılık ve alçak davranışlara mahkûm değildir.
KADINLARIN TOPLUM İÇİNDEKİ OLMASI GEREKEN YERİ GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNİN İŞARETİDİR
Kadınlarımızın toplum içinde olan veya olması gereken muteber ve muhterem mevkileri insani gelişmişlik düzeyimizin alametifarikası, milletler mücadelesindeki en muhkem, en müessir kozumuzdur. Bugün kadınlarımız hayatın her yerinde, her sahasındadır. Nitekim kadınlarımız; Bazen usta bir gazeteci, bazen marifetli bir iş insanı, bazen müstesna bir siyasetçi, bazen gerçek bir edip, bazen bağında bahçesinde bir emekçi, bazen tezgâhtaki alın teri, bazen topraktaki bereket izi, bazen gönüllerdeki zarafet pırıltısı, bazen sırtımızdaki merhamet pışpışı, bazen bir münevver, bazen hakikatleri arayanlar için bir deniz feneridir.
KADINLARIMIZ GÖZ NURUDUR BAŞ TACIDIR
Bütün kadınlarımızın çehresi ışıklı, üstelik bakışları aydınlık yarınların müjdesiyle doludur. Kadınlarımız göz nurudur, baş tacıdır, üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının yükünü bir sevdayla omuzlayan aziz millet varlığının ana direği, ana yüreği, ana fikridir. Bozkırın tezenesi merhum Neşet Ertaş’ın dediği gibi, kadınlar insandır, bizler ise insanoğluyuz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ifadesi ne kadar değerli, ne kadar yerindedir: “Dünyada hiçbir millet kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez.”
TÜRK KADINI DİĞER MİLLETLERİN ÇOĞUNDAN ÖNCE SEÇME VE SEÇİLME HAKKI ELDE ETTİ
Türk kadını, diğer ülke ve milletlerin pek çoğundan daha önce seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. 3 Nisan 1930’da kabul edilen Belediye Kanunu ile 18 yaşını dolduran kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Böylelikle belediye seçimlerine katılmaya hak kazanan kadınlarımız o dönemin şartları itibariyle tarihi bir reformun tarafı olmuşlardır. Türk kadınına 1932’de muhtarlık seçimlerine girme, 5 Aralık 1934’de de milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Demokrasinin mühim bir eşiği aşılmış, göze çarpan ve rahatsız eden tarihsel bir açığı siyasi mutabakatla kapatılmıştır. Müteakiben 8 Şubat 1935’de yapılan Milletvekili Genel Seçimi’nde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girmiştir.
KADINA ŞİDDETİN KÖKÜNÜN MUTLAKA VE SÜRATLE KAZINMASI GEREKİR
Türk kadınının hayatın normal akışı içinde ülkesi ve milleti için üstlendiği her görevi muvaffakiyetle yerine getirdiğini iftiharla söylemek isterim. Siyasetten ticarete, sanattan spora, eğitimden ekonomiye, sanayiden medyaya, ev hayatından sosyal hayata varıncaya kadar kadınlarımız her yerdedir, olmaya da devam edeceklerdir. Kadınlarımızın desteklenmesi konusunda öncelikli hedef, üzerinde durmamız gereken asıl konu şiddetin kökünün mutlaka ve süratle kazınmasıdır. El birliği yaparak, güç birliği yaparak, partiler üstü bir anlayış içinde hareket ederek suç üreten, suçlu çıkaran, suça teşvik eden fiili veya potansiyel bütün toplumsal kaynakları A’dan Z’ye kurutmak, tedavi ve rehabilite etmek şarttır. Bunu yaparsak insanlığa ve insanlarımıza muazzam nitelikli manevi bir reformu kazandırmış oluruz.
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ
Kimin mağduriyeti varsa, kimin engeli bulunuyorsa yanında olmalıyız, elinden tutmalıyız, hayatı eşit bir şekilde paylaşmalıyız. Bu kapsamda esasen bir farkındalık günü olan ve önümüzdeki Perşembe günü idrak edeceğimiz 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle diyorum ki, her engelli kardeşimin ihtiyaç duyduğu, özlemle beklediği, kendi hayatında görmeyi istediği haklar konusunda üstümüze ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyoruz. Engele takılmayacağız, engellere aldırmayacağız, engeller karşısında yılmayacağız, yıkılmayacağız, Allah’ın izniyle engelleri birer birer aşacağız. Engelli kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştırma mücadelemizi sürdürüleceğiz.
MHP BÜTÜN ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİ BAĞRINA BASMAKTADIR
Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. Hiç kimse bana bir şey olmaz dememelidir. Her insan esas itibariyle bir engelli adayıdır. O kardeşlerimize baktığımızda kendimizi görmeliyiz, empati yapmalıyız, aramızda duygudaşlık köprüleri kurmalıyız. Hiçbir engelli kardeşim acınacak halde değildir. Hiçbirisi değersiz ve önemsiz görülmemelidir. MHP bütün engelli kardeşlerimizi bağrına basmaktadır. Çünkü biz onları çok seviyoruz. Engelli kardeşlerimizi sadece 3 Aralık’ta değil yılın her gününde hatırlayacağız, her an, her zaman kalbimiz onlarla bir çarpacak. Engelli kardeşlerimizi hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Kadın milletvekillerimiz başta olmak üzere Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde edişinin 86’ıncı yıldönümünü kutluyor; bu tarihi karara imza atan dönemin mebuslarına Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkemin tüm muhterem hanımefendilerine bahusus saygı ve sevgilerimi sunuyorum.