Bahçeli'den Savaşı Sona Erdirecek Üç Alternatif Senaryo
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin taşları yerinden oynatmanın ötesinde benzer işgallerin sahnelenmesine emsal teşkil edeceği konusunda uyarılarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Rusya ile Ukrayna arasındaki vahim çatışmaları yatıştıracak tek ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, işgalin sona ermesine yönelik üç alternatif senaryo hakkında değerlendirmelerde bulundu.
TOPRAKLARIMIZIN JEO POLİTİK AVANTAJLARI KADAR DEZAVANTAJLARI DA VAR
Anadolu coğrafyası, Doğu-Batı koridorunda köprü işlevi gören, aynı zamanda dört ayrı istikametten uzayıp gelen yolların kesişme noktasında bulunmasından dolayı tarihin her döneminde stratejik değeri çok yüksek olan vatan topraklarımızdır. Bu mukaddes toprakların jeo-politik avantajları kadar dezavantajları da bellidir ve bilinmektedir. İnsanıyla irfanıyla, eksiğiyle fazlasıyla, riskiyle güvenliğiyle, geçmişiyle geleceğiyle, dağıyla taşıyla, kurduyla kuzusuyla bu coğrafya bizim, bastığımız topraklara vatan mührünü vuran kutlu irade Türk milletinindir. Bu coğrafyada yaşıyor olmanın nimeti olduğu kadar külfeti de vardır ve bu külfet milli birliğin dayandığı yüksek bir şuur sayesinde omuzlanarak ufkumuza çekilen kalın perdeler yırtılıp atılmaktadır.
BU VATAN KIYAMETE KADAR BİZİMDİR, BİZİM KALACAKTIR
Coğrafyamızı değiştirme ihtimalimiz yoktur. Bunu aklımızdan geçirmeye hakkımız bile yoktur. Bu vatan kıyamete kadar bizimdir, bizim kalacaktır. Asırlar boyunca çekilmiş çilelerin, geçilmiş zor dönemeçlerin, aşılmış pek çok engelin, gösterilen üstün fedakârlıkların, göğüs kabartan muazzam mücadelelerin ezcümle mükâfatı Türk vatanıdır. Bir vatana sabahtan akşama sahip olmak mümkün değildir. Bir vatana tutunmanın kısa, kolay ve kestirme bir yolu da henüz bulunmamıştır. Türk vatanının bedeli şehit kanlarıyla ödenmiştir. Türk vatanının hakkı kahramanlık destanlarıyla verilmiştir. Etrafımız tehdit saçıyor diye, bütün oyunlar üzerimize oynanıyor bahanesiyle, küresel ve bölgesel hesapların ağırlık merkezi bizi işaret ediyor söylemiyle ne korkacak ne de saklanacak halimiz vardır. Her taşı yakut, her insanı aziz olan bu cennet vatanı muhafazaya, her şart altında müdafaaya yetkiliyiz, yetenekliyiz ve sonuna kadar da yeminliyiz.
ÇEVREMİZİ SARAN BÜTÜN COĞRAFYALAR SANCILIDIR
Doğumuzdan batımıza, kuzeyimizden güneyimize çevremizi saran bütün coğrafyalar sancılıdır, bıçak sırtındadır, açılmış uçurumların sınırındadır. Milli bekamız çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu nedenle bir olacağız, diri olacağız, dik duracağız, dirayetli hareket edeceğiz. Vehme kapılmadan, onun bunun ajitasyonuna takılmadan, karanlık propagandalara aldırış etmeden müteyakkız bir ruh seciyesinin refakatinde yürüyüşümüzü inançla sürdüreceğiz. Elbette dikkat ve temkin içinde meseleleri kavrama becerisine haiz olmaktan başka bir seçeneğimiz olmadığını çok iyi bileceğiz.
RUSYA UKRAYNA ARASINDAKİ ÇATIŞMALARI YATIŞTIRACAK TEK ÜLKE TÜRKİYE'DİR
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın mahiyeti kadar Türkiye’ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları titizlikle hesaplamak, bunun üzerinde kafa yormak zorundayız. KOVİD-19 salgınının enkazı henüz ortada duruyorken, Karadeniz’in kuzeyini içine alan bir savaşın küresel ve bölgesel dengeleri beklentilerin ötesinde sarsacağı; dünyanın siyasi, diplomatik ve ekonomik imajını tahmin edilenden daha fazla bozacağı gelişmelerle sabittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasisi, yoğun telefon mesaisi, liderlerle kurduğu birebir temaslar ateşkes ve barış ümitlerimizi canlı tutmaktadır. Dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır. Türkiye, siyasi ve stratejik konumu gereğince Rusya ile Ukrayna arasındaki vahim çatışmaları yatıştıracak, bu konuda arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumdadır. Rusya’nın mütecaviz askeri operasyonları son bulmalıdır. Ateşkes ortamı mutlak surette tesis edilmelidir.
SAVAŞIN EKONOMİK BOYUTLARININ FATURASI GİTTİKÇE AĞIRLAŞMAKTADIR
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. Masumlar hedef alınmaktadır, can kayıpları fazlalaşmaktadır, insani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır, sınırlar yerinden yurdundan kopan insanlarla dolup taşmaktadır. Sadece Türkiye’ye gelen Ukraynalı sayısı şu ana kadar 20 bini bulmuştur. Putin’in, bir yanda müzakere çağrılarına olumlu cevap verip kurulan müzakere masalarına görevli heyetlerini gönderirken, diğer yanda askeri operasyonların belirlenmiş plan ve programa uygun şekilde yürütüldüğünü ifade etmesi son derece ikircikli bir tutumdur. Rusya-Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmeler bugüne kadar sonuç vermemiştir. Hatta iki ülkenin heyetleri arasında geçen hafta yapılan ikinci görüşme muhtevasında üzerinde anlaşılan geçici ateşkes kararı bile kısa süre içinde ihlal edilmiştir.
RUSYA STRATEJİK OLARAK OYALAMA TAKTİĞİ UYGULUYOR
Dün, yani savaşın 12’inci gününde, Rusya’nın geçici ateşkes kararı alması, pek çok kentte insani koridorun açılacağını duyurması ilk bakışta iyimser değerlendirmelere nefes aldırmış olsa da, aslında bu gelişme daha şiddetli çatışmaların habercisi niteliği taşımıştır. Rusya’nın hem diyaloğa hazır olduğunu açıklaması hem de hunhar saldırılarına devam etmesi stratejik bir oyalamadan başka bir manaya gelmemiştir. Karşımızda Rusya’nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal tahakkümü söz konusudur. Burada asıl ve öncelikli sorumluluk Rusya’nındır. Çünkü ilk kurşunu atan, Ukrayna topraklarına musallat olan Rusya’dır. Dışişleri Bakanımızın Antalya Diplomasi Forumu’na Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanlarını davet etmesi, bu davete iki ülkenin dışişleri bakanlarının gelmeye karar vermeleri ve 10 Mart’ta tarihi buluşmanın yapılacak olması her şeye rağmen kayda değer ve ümit verici bir gelişmedir. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızı kararlı, samimi ve ısrarlı diplomatik çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum.
UKRAYNA'NIN NATO'YA YÖNELİK AÇIKLAMALARI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR
Rusya Kiev’e odaklanmış, bütün itiraz ve yaptırım ilanlarına rağmen kilometrelerce uzunluktaki askeri konvoylarını, silahlı güçlerini Ukrayna’nın şah damarını kontrol amacıyla sevk etmiştir. Ukrayna’daki dehşet tablosu anbean değişmektedir. Rusya’nın tüm konvansiyonel askeri gücüyle Ukrayna’da etkinlik göstermediği, henüz buna gerek duymadığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık arkasına dünya kamuoyunun cılız da olsa desteğini alan Ukrayna’nın sergilediği direniş ciddi ölçüde yaygınlaşmaktadır. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın, kendi aralarındaki zedelenen ittifak gücünü kurnazca temerküz etmenin hevesinde ve peşindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın, 5 Mart 2022’de, “Bugünden itibaren tüm ölümlerden NATO sorumlu” beyanı her anlamda düşündürücü bir çıkış olarak değerlendirilmelidir.
YAPTIRIMLAR HER ÜLKEYİ SIKINTIYA SOKACAKTIR
Rusya’nın çatışmaları rölantide ilerlettiği, daha çok mevcut Ukrayna hükümetini yıpratmaya ve sonunda pes ettirmeye doğru yöneldiği görülmektedir. Bu ülkenin askeri gücüne dair daha temkinli değerlendirilmeler gerekirken, yine Rusya’nın mevcut savaş halini mutlak bir savaşa dönüştürmek istemediği, üstelik anlaşma yollarını aradığı, ancak masaya güçlü oturmak istediği bariz şekilde ortadadır. Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların orta vadede etkilerinin görülebileceği, ancak Rusya’nın birbirine bağımlı uluslararası ekonomik sistemden tamamen dışlanmasının çok yönlü mahsurlarının olacağı unutulmamalıdır. Bize kalırsa uygulanan ekonomik ve finansal ağırlıklı yaptırımların sürdürülmesi her ülkeyi zora sokacaktır.
İŞGALİN SONUÇLANMASINA YÖNELİK ÜÇ SENARYO
Rusya’nın Ukrayna geneline yönelik işgalinin üç alternatif senaryo dahilinde sonuçlanabileceği öngörülmektedir: Bunlardan birincisi; Ukrayna’nın tamamıyla egemenlik haklarını yitirmesi ve kukla bir yönetimin işbaşına getirilmesidir. İkincisi; Ukrayna’nın Dinyeper nehrinin doğusu ve batısı olmak üzere ikiye bölünmesidir. Bu kapsamda Rusya’nın Karadeniz kıyısından Ukrayna’nın doğusunu içine alan bölgeyi kontrol etmesi beklenebilecektir. Üçüncüsü ise; Minsk-II anlaşmasında kararlaştırılan Donetsk ve Luhansk’ın Ukrayna tarafından özerkliğine yönelik anayasal değişiklerin yapılması ve Kırım’ı doğrudan tanımasıdır. Bu üç senaryo dahilinde kalıcı çözüm arayışları, muhtemelen önümüzdeki günlerde mesafe alacaktır.
UKRAYNA İŞGALİ TAŞLARI YERİNDEN OYNATIP FARKLI BÖLGELERİN İŞGALİNE EMSAL TEŞKİL EDECEK
Ukrayna işgali taşları yerinden oynatmakla kalmayacak, müteakiben benzer skandalların dünyanın farklı coğrafyalarında sahnelenmesine de emsal teşkil edecektir. Barış yanlısı olmak, barışın safında toplanmak huzurlu ve güvenli bir dünyanın yegane çaresidir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil, sayıca kalabalık kaybedenler kulübü olacaktır. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke bu savaşın ekonomik, ticari, insani ve diplomatik temelli vahim sonuçlarına direkt maruz kalmaktadır. Zira gelişmelerin seyir ve serencamı bunu göstermektedir. Buğday ithalatımızın yüzde 87’si Rusya ve Ukrayna’dan karşılanmaktadır. Doğal gaz ithalatımızın yüzde 40’ıyla, petrol ithalatımızın yüzde 25’i tek başına Rusya’dan temin edilmektedir. Bu ülkeden gelen yaklaşık 7 milyon turist ülkemizde ağırlanmaktadır. Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını tıkayacak, diyalogları kapatacak, ülke ekonomilerini Korona’dan sonra öngörülmesi çok zor olan şiddetli bir türbülansa sokacaktır.