Bahçeli'den Türk Düşmanlarıyla Kucaklaşanlara Tepki

Tüm dünya Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krize kilitlenmişken Milli Savunma Bakanının vazifesi gereği katıldığı Münih Güvenlik Konferansı'na Ekrem İmamoğlu'nun hangi görev ve sorumlulukla katılma gereği duyduğunu sorgulayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul'un sorunlarıyla uğraşması için Türk milletinin oyuyla seçilen bir belediye başkanının yabancı ülkelerde Türkiye'yi kötüleyip Türk düşmanlarıyla konuşmasına tepki gösterdi.

 

RUSYA UKRAYNA KRİZİNDEKİ GERİLİM SÜREKLİ BOYUT DEĞİŞTİRMEKTEDİR

 

Rusya ile Ukrayna arasında süregelen yüksek gerilim günbegün boyut değiştirmektedir. Başını ABD’nin çektiği bazı ülkelerle bir kısım batı medyası devamlı surette savaşın her an çıkabileceğini iddia etmektedir. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda bu yana, Avrupa’daki en büyük savaşa hazırlandığına yönelik ellerinde istihbarat olduğunu açıklamıştır. Kiev’in kuşatılarak bir işgale hazırlık yapıldığını da iddia etmiştir. ABD Başkanı ise Birleşik Krallık Başbakan’ıyla eşzamanlı şekilde, Putin’in doğrudan Kiev’i hedef alacağını, önümüzdeki günlerde Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağını ileri sürmüştür. Buna rağmen tehlikeli iddialar Rusya tarafından yalanlanmış, tekzip edilmiştir. Ne var ki, aynı Rusya 19 Şubat 2022 tarihinde, balistik ve seyir füzeleriyle gövde gösterisi kıvamında bir tatbikat yapmıştır. Bu tatbikatı Başkomutan sıfatıyla bizatihi Putin anbean takip etmiştir.

 

İKİ BÖLGENİN BAĞIMSIZLIK İLANININ TANINMASININ SONUÇLARI

 

Rusya-Ukrayna sınırında düşük tonlu çatışmaların yaşandığı, bombaların patladığı, OHAL ilanlarının yapıldığı, sivillerin tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Bu iki ülke arasında sıcak gerginliği tırmandıran söz ve eylemlerin gittikçe yoğunluk kazandığı da gözlemlenmektedir. Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı olan Duma’da ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerinin ayrı birer bağımsız cumhuriyet olarak tanınmasını içeren tasarının onaylanarak Putin’e sunulması yangına körükle gitmekten başka bir anlam taşımamıştır. Üstelik Putin, çözüm ortamının yeşerebilmesi için bu iki bölgeye Minsk Anlaşmaları çerçevesinde “Özel Statü” verilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu durum Ukrayna’nın fiilen güneyinden sonra doğusundan da bölünmesinden başka bir anlama gelmeyecektir.

 

UKRAYNA'NIN EGEMENLİK HAKLARINI ZEDELEYEN OLAYLAR

 

Rusya Dışişleri Bakanı’nın “Batı’nın Ukrayna çevresindeki histerisi bizi şaşkınlığa uğratıyor” sözlerindeki mana bütünlüğüyle, Putin tarafından ifade edilen, NATO’nun doğuya genişleme siyasetinden rahatsızlık duyulması, aynı oranda Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygıyla dengeli ve uyumlu olmamıştır. Menzili 2 bin kilometreyi bulan hipersonik füzelerin durup dururken Rusya eliyle Akdeniz’e taşınması da bizim nazarımızda son derece kuşkulu bir adımdır. Putin, geçen hafta Ukrayna sınırından askerlerinin çekileceğini söylese de, ABD Dışişleri Bakanı asker çekilmediğini, bilakis kritik askeri unsurların sınıra doğru sevk edildiğini açıklamıştır. Müteakiben NATO, çekilme için yeterli kanıt olmadığını vurgulamıştır. Hem ABD hem de Rusya şu andaki statüko çerçevesinde söylersek, barış ve istikrara hizmetten ne yazık ki uzaklara savrulmuşlardır. Rusya’yla güvenlik konularında müzakereye açığız diyen Biden, bir yönüyle Ukrayna’nın egemenlik haklarını da zedelemiştir. 

 

UKRAYNA'NIN GELECEĞİNİ UKRAYNALILAR TAYİN ETMELİDİR

 

Bizim bildiğimiz, Ukrayna’nın vesayet altında olmadığı, iradesini yabancı başkentlere devretmediğidir. Ukrayna’nın geleceğini veya güvenliğini konuşacak tek mercii bu ülkenin yönetimini teşkil eden kişiler, daha doğrusu tüm Ukrayna vatandaşlarıdır. 16 Şubat 2022 tarihinde toplanan NATO Savunma Bakanları toplantısında, NATO’nun Avrupa’nın orta ve güneydoğusuna muharip birlikler konuşlandıracağı kararlaştırılmıştır. Ukrayna Devlet Başkanı, “Ukrayna’ya düşen bomba Avrupa için bir tehdittir” ifadesiyle sıcak temas ve çatışma alanını da tarif etmiştir. Rusya’nın ilk kez temsilci göndermediği 58’inci Münih Güvenlik Konferansı da Kafkaslar’da tırmanan gerilimin gölgesinde toplanmıştır. NATO Genel Sekreteri, bu Konferans kapsamında yaptığı konuşmada, Rusya’nın Ukrayna sınırından asker çekmediğine, çatışma riskinin bulunduğuna değinmiştir.

 

MHP, RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDA ÇIKACAK BİR SAVAŞI DOĞRU BULMAMAKTADIR

 

MHP olarak, Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı kesinlikle doğru bulmuyor, bu cinayet teşebbüsüne hiç kimsenin ortak olmamasını temenni ediyoruz. Barış, huzur ve istikrarın kökleşmesi için diplomasi ve diyaloğun tek çıkar yol olduğuna inanıyoruz. Savaş yanlıştır, insanlığın kaybetmesidir. Ayrıca savaş çığırtkanlığı yapan, savaş çıktı çıkıyor yaygarası koparan ülkelerin asla iyi niyetli olmadığı kanaatindeyiz. İtidalli, ihtiyatlı, sağduyulu ve soğukkanlı politikalar her ülkenin çıkarınadır. Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüne mutlaka saygı duyulmalıdır. Rusya’nın bu konudaki sorumluluğu ziyadesiyle fazladır. Son bilgiler dahilinde, Rusya-Ukrayna krizinde tarafların diplomatik çözüm konusunda uzlaştığının telaffuz edilmesi iyimserliğimizi ve umudumuzu her risk ve tehdide rağmen tazelemiştir. Rusya ile Ukrayna arasında kıvılcımı tutuşturulan bir çatışma ve savaş halinin bölgesel ve küresel çapta büyük sarsıntılara, devasa yarılmalara yol açacağını görmek lazımdır. ABD ile Rusya’nın bu savaş ihtimali üzerinden nüfuz alanlarını genişletme arayışları, birbirlerinin gücünü tartma stratejileri, tehdit altındaki ülkelere daha da yerleşme siyasetleri adil, adalet, ahlak ve hakkaniyet ölçüleriyle bütünüyle terstir.

 

EKREM İMAMOĞLU'NUN MÜNİH'TE NE İŞİ VAR?

 

Dünya Rusya-Ukrayna arasındaki cepheleşmeye kilitlenmişken, Münih Güvenlik Konferansı’na katılanlar arasındaki bir isim de gözümüze çarpmıştır. Türkiye’yi temsilen Milli Savunma Bakanımız bu Konferans’a katılmışken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da Münih’e gitmesi dikkat çekmiştir. Belediyenin işleri bitti de sırayı Münih Güvenlik Konferansı mı aldı? İstanbul Belediye Başkanı Münih’te hangi sıfat, hangi görev, hangi sorumlulukla bulunmuştur? Bu şahıs ne geziyor Münih’te? Ne arıyor Konferans koridorlarında? Neyin lobi çalışmasını yapıyor? Şayet bizim bilmediğimiz, sır gibi mahfuz tuttuğu bir görevi varsa söylesin de öğrenelim. Üstüne vazife olmayan konularda görüş bildirmeye meraklı bu belediye başkanı Rusya-Ukrayna arasındaki barışçıl diyalog için hazır olduklarını açıklamış. Diğer yandan açık açık Türk demokrasisinin yetersizliğinden bahsetmiş. İstanbul’un demokrasiye aç olduğunu, Türkiye’de demokrasinin sakatlandığını, ama ölmediğini, kurumların yıprandığını, Avrupa değerlerine ve demokratik normlara özlemin arttığını ifade etmiş.

 

HİÇ UTANMADAN YABANCI ÜLKEDE TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLEMİŞTİR

 

İstanbul Belediye Başkanı, hiç utanmadan, hiç sıkılmadan, hiçbir yüz kızarıklığı emaresi göstermeden Türkiye’yi kötülemiş ve kötü göstermiştir. Bu jurnalciliktir, köksüzlüktür, kimliksizliktir, skandal bir rezalettir. Türk milletinin oyuyla seçilen bir belediye başkanının yabancı ülkelerde milletin irade, tercih ve takdirinden şikâyet etmesi kararmış ve fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir. Üstelik Türk ve Türkiye düşmanlığı aleni olan, PKK ve HDP sevdasını her fırsatta dile getiren devşirilmiş sözde siyasetçi Cem Özdemir isimli şarlatanla fotoğraf çektirip kucaklaşması soysuzluğun ete kemiğe bürünmesidir. Bu Türkiye muhalifi çürümüşle aynı kareye girmek, beraberce gülücükler saçmak PKK’yla buluşmak demektir, HDP’ye zeytin dalı uzatmak demektir, haçlı emellerine ikram demektir, bölücülüğe hizmet demektir, şerefli bir davranış da sayılamayacaktır.

 

EKMEK YEDİĞİ DEVLETE KARŞI DURUŞ SERGİLEMİŞTİR

 

İstanbul sorun yumağı olmuşken, Münih’te gezen, siyaset cambazlığına heves eden, destek toplamaya çalışan, kulis yapmaya kalkışan İmamoğlu’nun İstanbullu kardeşlerimin iradesini hiçe saydığı, batının maşalığına talip olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. İstanbul demokrasiye aç olsaydı, sen ekmeğe muhtaç olurdun. İstanbul demokrasiye aç olsaydı, Münih’in yolunu zor bulurdun. Türkiye’de demokrasi sakat olsaydı, belediye başkanlığı koltuğuna oturmayı ancak rüyanda görürdün. Gittiği yabancı bir ülkede, Türkiye aleyhine tezviratlar yapan bir işbirlikçiye aziz milletimizin ne yapacağını, nasıl bir demokrasi diyetini müstahak göreceğini, kabaran siyasi hesabı hangi vasıtalarla soracağını eninde sonunda herkes görecek ve şahit olacaktır. Bizim gözümüzde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mefluçtur. Dahası yediği ekmeğe, içtiği suya, soluduğu havaya, bastığı toprağa, aldığı maaşa, kullandığı devlet imkanlarına haksızlık yapmış, karşı duruş sergilemiştir. Ümit ediyorum ki, bu haksızlığın, bu vefasızlığın, bu kadir kıymet bilmezliğin cevapsız ve cezasız bırakılmayacağı da mutlaka görülecektir.