Bahçeli'den Türk Milletinin Cevaplaması Gereken Sorular

Dünyayı iyi kavrayan Türk Milletinin soran ve merak eden kadar sorulan ve merak edilen konuma yükseldiğini belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yaşanılan ortamda Türk Milletinin cevaplaması gereken sorular olduğunu belirterek, mücadele ve müdahale eden zamanlama yanlışına müsaade etmeyen bir ülke olarak Bölgede Türkiye'den habersiz bir kuşun havalanmasının mümkün olmadığını söyledi.

 

TÜRK MİLLETİ MERAK EDEN KADAR MERAK EDİLEN BİR KONUMA TIRMANDI

 

Uzun yıllardır “Ne olacak bu memleketin hali” sorusu pek çoğumuzun günlük hayatının en rutin sohbet konusudur. 1,5 asırdır aynı soru maalesef dildedir, gündemdedir. Sorulan bu sorunun mahiyet ve muhtevası milletimizin çelik ve çevik iradesiyle değişmiş, süregelen ezberler bozulmuş, dar kalıplar kırılmış, geldiğimiz bu aşamada; “Ne olacak bu dünyanın sonu, ne olacak bu insanlığın durumu” soruları ön plana çıkmıştır. Türk milleti dünyayı kavramış, soran olduğu kadar sorulan, merak eden kadar merak edilen bir mevkie tırmanmıştır.

 

TÜRK MİLLETİNİN CEVAPLAMASI GEREKEN SORULAR

 

Bize göre bir soru bin soruya kapıdır ve öncelikle cevabını aramak zorunda olduğumuz sorular insanlığın bu döneminde şunlardan ibaret olmalıdır: Tarihin hangi noktasında, hangi ara durağında bulunuyoruz? Etrafımızdaki dünyaya baktığımızda ne görüyor, ne anlıyor, bunları bir terkip içinde nasıl yorumluyoruz? Medeniyetler ve milletler mücadelesinde stratejik üstünlüklerimizi, tarihi kozlarımızı nasıl değerlendiriyoruz? Biteviye akan zaman nehrinin neresinde duruyoruz? Karmaşıklaşan hadiselere nereden ve nasıl bakıyoruz? Zamanın hangi aşamasındayız? Karşımızdaki tehditleri ve fırsatları nasıl okuyoruz? Jeopolitik riskleri, bölgesel ve küresel tehlikeleri nasıl bir politik müktesebat ve fikir marifetiyle ele alıyoruz?

 

AİDİYET DENGESİ BOZULMUŞ HİÇBİR İDEOLOJİK AKIM BU SORULARA MİLLİ CEVAP VEREMEZ

 

Akıl ölçüleri dağılmış, aidiyet dengesi bozulmuş, ahlak seviyesi tükenmiş hiçbir siyasi ve ideolojik akım bu sorulara milli nitelikli cevap veremeyecektir. En basit haliyle, milletlerin var olma istek ve iradesine milli şuur, milliyet duygusu, milliyetçilik diyorsak, bunlardan mahrumiyet yaşayanların doğru cevap vermeleri bir yana, doğru soru sormaları da mümkün değildir. Kuşkusuz elimizde bir çıkış haritası yoktur. Buna rağmen, geleceğimizin nasıl şekilleneceğini, özellikle tehdit ve fırsatların neler olacağını, tarihi akışın hangi değişimlere müsait ve münhal olduğunu önceden tarih şuuruyla öngörmek, önlem almak, hazırlık yapmak elimizdedir, inisiyatifimiz içindedir.

 

BÖLGEMİZDE TÜRKİYE'DEN HABERSİZ BİR KUŞUN HAVALANMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

 

Bölgesel veya uluslararası krizler hep gerçekleri görememenin, vahşi planları kavrayamamanın, üstelik hazırlıksız yakalanmanın sonucunda patlak vermiş, ortaya çıkmıştır. Türkiye, Cumhur İttifakı’nın müstesna iradesiyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muazzam imkanlarıyla tarihin arkasından koşan, gelişmeleri yedek kulübesinden izleyen, olan bitenleri yalnızca günü birlik analiz ederek enerji ve vakit kaybeden bir ülke olmaktan tamamen uzaklaşmıştır. Mücadele eden, müdahale eden zamanlama yanlışına müsaade etmeyen bir ülke olarak Türkiye, bölgesel ve küresel olayların aktif, etkili sözü ve nazı geçen güçlü bir takipçisidir. Artık bizden habersiz bir kuşun havalanması söz konusu değildir.