Bahçeli: Denemek İsteyen Varsa Buyursun Gelsin
Türkiye Cumhuriyeti’nin 97’inci yıldönümünü kutlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türk tarihinin geleceğe uzanan var oluş sancağı olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyen hainlere verilecek toprağın olmadığını belirterek, işgal girişimini denemek isteyen yerli ve yabancı husumet cephesini yerin yedi kat dibine gömecek iradelerinin olduğunu söyledi.
ADAM GİBİ ADAM OLAN OSMAN DURMUŞ KARDEŞİMİZİ KAYBETTİK
Siyaset ve ilim hayatına silinmez izler bırakan Prof. Dr. Osman Durmuş'u kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Merhum kardeşim Osman Durmuş inanmış bir ülkücü, çalışkan bir hekim, başarılı bir siyasetçi, ahlaklı bir insan, mücadeleci bir devlet adamı, kısacası adam gibi adamdı. Partimizin siyasi sorumluluk üstlendiği 57'inci Cumhuriyet Hükümeti'nde Sağlık Bakanı olarak görev almış; dirayeti, gayreti, tecrübesi, bilgi birikimi, samimiyeti ve cesaretiyle taraflı tarafsız herkesin takdirini toplamıştı. O şimdi ebediyete irtihal etti. Bir hilal gibi kayıp aramızdan ayrıldı. Üzüntümüz büyüktür. Türk milleti ve Milliyetçi-Ülkücü Hareket önemli bir ismini kaybetmiştir. Merhum dava arkadaşım Prof. Dr. Osman Durmuş'a Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyor, ailesine, sevenlerine, camiamıza sabır ve metanet diliyorum. Başımız sağolsun, mekânı cennet olsun.
BİR ŞEYİN İZAHINI YAPARKEN ÖNCE ONUN TARİHİNE BAKMALIYIZ
Tarih, beşeri tecrübenin verimli bir laboratuvarı, çağlar ve zamanlar arasında yapılan mukayeselerin ana yatağı, gelecek planlamalarının kilit taşıdır. Sosyal olaylarla siyasal müesseselerin insan hayatını aşan bir geçmişleri vardır ve etkileyici gerçekleri varittir. İnsanın ufuk derinliği kazanabilmesinin, hatta ufuk ötesini görebilmesinin kabiliyet ve kalitesi şahsi tecrübe sınırlarını aşıp daha geriye gitmesine bağlıdır. Merhum Hocamız Prof. Dr. Erol Güngör’e kulak verirsek, bir şeyin izahını yapmak, her şeyden önce onun tarihine bakmak demektir. Yine Güngör Hocamıza göre, milli devletler “Milli tarih şuuru” üzerine bina edilmiştir.
TARİHİMİZİN GÖRKEMİ HER VATANSEVER İÇİN GIPTA EDİLECEK GURUR KAYNAĞIDIR
Tarih şuuru ise tarihin akışı hakkında belli bir görüş sahibi olmak, tarih olaylarını manalı bir bütün içindeki parçalar halinde görmektir. Bu sayede arkamızda sonsuz bir geçmişin bulunduğunu, önümüzde de sonsuz bir geleceğin durduğunu kavrar, kararlarımızı buna müzahir tayin ve tespit ederiz. Türk milliyetçileri olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tutarlı ve tafsilatlı bir tarih şuuruyla bakıyor, bu şekilde yorumluyoruz. Maziye önem vermemiz, özlem ve hürmet duymamız, bugüne yönelik bir memnuniyetsizlik hali veya bir mahrumiyet halsizliği olarak okunmamalıdır. Tarihimizin haşmet ve görkemi her milletperver, her vatansever için gıpta edilecek bir gurur kaynağıdır.
SORUNLARI DÜNÜN İLHAMIYLA BUGÜNKÜ İMKANLARLA ÇÖZECEĞİZ
Gerçekçi olmak lazım gelirse, biz saadet ve selameti geçmişimizin sayfalarında değil, onu her seviyede aşma başarısı ve becerisi göstermiş bir istikbal yükselişinde görüyoruz. Ancak geçmiş bazen geleceği perdeleyecek kadar gözlerimizi kamaştırabilir, hatta gerçeklerden kopartabilir. Bu durum bir hamaset çıkmazıdır. Unutmayalım ki, zaman tünelinden geçip bugüne ulaşan, hatta karmaşıklaşıp yeni boyutlar kazanan her neviden sorunu dünün ilhamıyla, bugünün imkânlarıyla çözmekten başka seçeneğimiz yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarını şuurla idrak edemeyenler için yanlışa düşmek, çelişkide bocalamak, değişime ve gelişime direnç göstermek kaçınılmazdır.
TARİH BİRDİR BÜTÜNDÜR ADI DA TÜRK TARİHİDİR
Bizim tarih anlayışımız devri, coğrafya algımız dönemsel değildir. Tarih ve coğrafyaya baktığımızda gördüğümüz dağınık parçalardan, birbirinden kopuk paydalardan müteşekkil bir yapı da değildir. Tarih birdir ve bütündür, adı da Türk tarihidir. Coğrafya birdir ve bellidir, adı da Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık Türk tarihinin ana güzergâhından kategorik bir kopuş, kesif bir ayrılış, keskin bir sapış olarak görülemeyecek asla gösterilemeyecektir. Aksi teşebbüs ve tevessüller tarihsizliktir, tahammülsüzlüktür, köksüzlüğün tezahürüdür.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MİLLİ İRADEYE DAYANARAK MİLLETİN KADERİNİ ÇİZMİŞTİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 14 Ekim 1925’te İzmir’de yaptığı konuşmasında, Cumhuriyet’in milletin kendi istek ve arzusu ile oluştuğunu dile getirmişti. Hatta Samsun’dan Sadarete gönderdiği 22 Mayıs 1919 tarihli raporunda, “Millet, millî hakimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunun için çalışacaktır.” demek suretiyle milli iradeye dayanarak milletin kaderini çizmişti. Samsun’dan sonra Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyerek, vilayetlere ve kolordu kumandanlarına gönderdiği meşhur Amasya Genelgesi’nde Türk yurdunun ve istiklâlinin kurtarılması yolundaki parolayı şu şekilde dile getirmişti: “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
KURTULUŞUN ESERİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet fikrini ta Milli Mücadele yıllarına kadar bir sır gibi vicdanında taşımıştı. Erzurum Kongresi’nin toplanmasından önce, Mazhar Müfit Kansu’nun, ileride kurulmasını düşündüğü hükümet biçiminin ne olacağı sorusuna şu cevabı vermişti: “Açıkça söyleyeyim, hükümet biçimi zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır.” İşte beklenen o zaman 97 yıl önce gelmiş, 28 Ekim 1923'te Çankaya Köşkü'nde milletvekilleri ve yakın arkadaşlarının bulunduğu yemek masasında; "Efendiler! Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" diyerek kurtuluşun eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni müjdelemiştir.
29 EKİM GÜNÜ CUMHURİYET İLAN EDİLDİ
29 Ekim günü de TBMM'de Cumhuriyet ilan edilmiştir. Cumhuriyet, Türk milletinin bağımsızlık onurudur. Bir başka ifadeyle Cumhuriyet, demokrasinin en gelişmiş halidir. Ve Cumhuriyet, milletin üstünde hiçbir otorite veya makam tanımayan, temeli ve dayandığı esas milli egemenlik olan fazilet demektir. Hüküm milletindir, hükümet millettir. Türkiye Cumhuriyeti, nice fedakârlıkların, nice mücadelelerin, nice kahramanlıkların mecmuudur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu gerçeği şöyle ifade etmiştir: “Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” Her karış toprağıyla bölünmez bütün olan Türkiye Cumhuriyeti; Edirne’den Kars’a, İzmir’den Hakkari’ye, Sinop’tan Hatay’a devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin, her bir insanımızın ortak iradesi, ortak sevdası, ortak değeridir. Cumhuriyet, Milli Mücadele’nin taçlanmış, milli gönüllerde taht kurmuş halidir. Meydanlardaki zaferlerimizin ibra ve ifade haysiyetidir. Şehit ve gazilerimizin bedelini çok ağır ödediği kahramanlık beratıdır. Kısaca söylemek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DUYMASINI BİLENE SES SEVMESİNİ BİLENE YÜREKTİR
Aziz Atatürk demişti ki; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.” Bizlere, “Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.” beyanıyla seslenip katiyen çiğnetmeyeceğiz, hiçbir şart altında ihmal ve inkar etmeyeceğimiz bir emanet bırakmıştır. Türkiye Cumhuriyeti; duymasını bilene ses, almasını bilene nefes, gitmesini bilene hedef, sevmesini bilene yürek, savaşmasını bilene ebedi zaferdir. Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği bu zafer yaşayacak, nesilden nesile taşınıp yaşatılacaktır.
SANCAK İNMEYECEK BAYRAK DÜŞMEYECEK EZAN SUSMAYACAKTIR
Bu zafer istiklalimizin muhafızı, Türk tarihinin geleceğe uzanan var oluş sancağıdır. Sancak inmeyecek, bayrak düşmeyecek, ezan susmayacak, Türkiye Cumhuriyeti yıkılmayacaktır. Hesap hatası yapanlar dökülen şehit kanlarını unutmasınlar. Hıyanete yakasını kaptıranlar Türk milletinin muzaffer ruhunu hatırlarından çıkarmasınlar. Bizim verecek toprağımız yoktur, çizilecek sınırımız yoktur, vazgeçecek insanımız yoktur, bölünecek milletimiz yoktur, sokakların izbeliğine bırakılacak devletimiz yoktur.
YERLİ VE YABANCI HUSUMET CEPHESİNE DÜNYAYI DAR EDERİZ
Buna karşılık, yerli ve yabancı husumet cephesine dünyayı dar edecek imanımız vardır, her zorluğa göğüs gerecek irademiz vardır, her saldırıyı, her işgal girişimini def edecek, yerin yedi kat dibine gömecek inanmış yüreğimiz vardır. Denemek isteyen varsa buyursun denesin, hainler nerede olurlarsa olsunlar, millet sevdalıları sonuna kadar buradadır, vatanın burcunda Ulubatlı Hasan olmaya yeminlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 97’inci yıldönümünü müftehir bir ruhla kutluyorum. İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman şehitlerimizi, gözüpek yiğitlerimizi, feragat timsali gazilerimizi, cephelere can ve kan nakli yapmış kutlu ceddimizi rahmetle, hürmetle, minnetle yad ediyorum. Cumhuriyet sonsuza kadar korunup kollanacak, milletimizin canberaberi olacaktır.