Bahçeli: Haçın Hilale Tahammülsüzlüğü Devam Ediyor
1992 yılında öngördüğü 21. Asrın Türk Asrı olacağı yönündeki hedefini günümüzde Cumhur İttifakı'nda yer alarak Türkiye Yüzyılı projesiyle gerçekleştirmeye çalışan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk İslam düşmanlığı yapanların aktif olduğunu ve Haçın Hilale tahammülsüzlüğünün devam ettiğini hatırlatarak, yerli ve milli silahlarını üreten Türkiye'nin önüne yapamazsınız, başaramazsınız diyerek takoz olmaya çalışanların, yabancıların nam ve hesabına çalışan etki ajanları olduklarını söyledi.
20. YÜZYILIN İLK ÇEYREĞİNDE YAŞANANLAR
Türk milleti adına, 20’inci yüzyılın ilk çeyreğinde bir asırlık olaylar vasat ve varlık bulmuştur. Belki de, 1900 ile 1925 yılları tarihin akış hızının hiç olmadığı kadar yavaşladığı ve üstelik aleyhimize işlediği bir zaman aralığıdır. Bitmeyen savaşlar, durmayan saldırılar, dinmeyen kanamalar, eksilmeyen ızdıraplar, azalmayan operasyonlar, ara vermeyen şer oyunlar, çatırdayarak çöken İmparatorluk, bezginlik ve yokluk içinde kıvranan milyonlar, biteviye kaybedilen topraklar bizim hazin gerçeklerimizden bazıları olarak hala milli hafızalardadır. Batılı bir filozofun vurguladığı üzere; “Maddi medeniyet ahlaki mükemmelliğin zirvesine yücelten bir merdiven olması gerektiğini unuttuğu gün ölümcül bir güç olmaya mahkumdur.” O yıllarda Batı’nın hali tam da budur.
HAÇIN HİLALE TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜNÜN ÖZÜNDE TÜRK VE İSLAM DÜŞMANLIĞI YATAR
Haçın Hilale tahammülsüzlüğünün özünde Türk ve İslam düşmanlığı yatıyordu. Vatan topraklarımızı kana bulayanlar, tarihi mirasımızı yağmalayanlar geldikleri gibi giderken arkalarında korkunç zulüm sahneleri bırakmışlardı. 20’inci yüzyılın ilk 25 yılında eşi benzeri çok az görülmüş bir beka mücadelesi verildi. Bu kısa zaman aralığında bir Türk devleti yıkılıp yeni bir Türk devleti kuruldu. 1912’den 1922’ye kadar aralıksız cepheden cepheye koştuk durduk. Var oluşumuzun bedelini çok ağır bir şekilde ödedik. Bu kapsamda pek çok felakete, pek çok acıklı ve hazin gelişmeye göğüs gerdik, meydan okuduk, ancak istiklal ve istikbal mücadelemizden en küçük taviz vermedik. Çünkü Türk milleti bağımsızlık onuruna düşkün bir millettir. Esaret ve kölelik Türk milletinin asla kabul etmeyeceği bir ilkelliktir.
İMPARATORLUK KAYBETTİK AMA YENİ BİR TÜRK DEVLETİ KURMAYI BAŞARDIK
20’inci yüzyılın ilk çeyreğinde bir İmparatorluk kaybettik, ancak tarihi süreklilik içinde yeni bir Türk devletini de kuvveden fiile geçirmeyi başardık. Milletimizin vicdanında saklı duran mukavemet ve mücadele ruhuyla teslimiyet anaforuna düşmedik, tarihten silinmemizi hedefleyenlere asla boyun eğmedik. Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden tıpkı bir Anka Kuşu gibi milli bir devlet formatında Türkiye Cumhuriyeti doğdu ve tarih sahnesindeki yerini aldı. Bu yeni devlet mimarisi, bu yeni Türk devlet egemenliği mazinin bir reddi mirası olmayıp şartların zorluğundan, tarihin mecburi rota değişikliğinden ve bizatihi Türk milletinin kutlu iradesinden tecelli etmiştir. Anadolu topraklarında kurduğumuz üçüncü Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu itibarla Selçuklu Devleti Türk’tür, Osmanlı Devleti Türk’tür, Türkiye Cumhuriyeti de Türklüğün muzafferlik beratıdır.
TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVARA RAĞMEN MİLLİ DEVLETİMİZİ KURDUK
99’uncu yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet, evvela cumhurun kararı, ardından tarihi müktesebatımıza dayanan kurucu kahramanların Milli Mücadele’nin üzerine inşa edip kararlaştırdıkları millet egemenliği ve demokrasi anıtıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar gökten zembille inmemişlerdir. Nitekim hepsi Osmanlı İmparatorluğu döneminde hayata gözlerini açmışlar, Osmanlı İmparatorluğu’na hizmet etmişler, başka bir alternatif kalmadığından Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumunu sağlamışlardır. 20’inci yüzyıl hem ülkemiz hem de dünya bakımından sarsıcı ve sancılı hadiselerin yoğunluğuyla geçmiştir. Bu yüzyılın ilk çeyreğinde tek dişi kalmış canavara rağmen milli devletimizi kurarak Cumhuriyet rejimini tesis ve temin başarısını gösterdik.
20. YÜZYIL TÜRK MİLLETİNİN BEKA, TÜRKİYE'NİN DERLENİP TOPARLANMA YÜZYILIDIR
Şayet bir tarif ve tanım gerekirse, 20’inci yüzyıl Türk milletinin beka, Türkiye’nin de derlenme toparlanma yüzyılıdır. Bize göre, Cumhuriyet’in ilk evresi doğrusuyla yanlışıyla, fazlasıyla eksiğiyle 1923-1946 arasında vücut bulan 23 yıllık tek parti dönemidir. 1946-2017 yılları arasında tecessüm ve tezahür eden 71 yıllık çok partili parlamenter sistem hayatı Cumhuriyet’in ikinci evresidir. Cumhuriyet’in 2017’den geleceğe açılan üçüncü evresi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle anılacak ve bu şekilde tanımlanıp anlam ve derinlik kazanacaktır. Yeni hükümet sistemi esasen önümüzdeki yeni bir Türk asrının mukaddimesidir. Cumhuriyet’in üçüncü evresinin ve ikinci yüzyılının ruh köküyle felsefi muhtevası “Türkiye Yüzyılı” ifadesiyle ortaya konulmuştur.
TÜRKİYE YÜZYILI HEDEFİ VE KIZILELMA SEFERBERLİĞİ
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 28 Ekim 2022 tarihinde açıklanan “Türkiye Yüzyılı” beyanı devlet ve toplum hayatımıza yeni bir hedef, yeni bir moment, yeni bir nefes, yepyeni bir ivme kazandırmıştır. “Türkiye Yüzyılı” çağrısı yeniden bir Kızılelma seferberliğinin tefekkür safhasından tezekkür, terakki, teklif ve tedarik sahasına geçişidir. Kanaatimiz odur ki, Türk milletine hizmet azmi “Türkiye Yüzyılı” kavrayışıyla daha da zirveye çıkacak, nihai gayemiz olan İ’la-yi Kelimetullah’a biraz daha yaklaştıracaktır. 5 Kasım 2000 yılında gerçekleştirdiğimiz 6’ıncı Olağan Büyük Kurultayı'mızda “Yüzyılla Sözleşme” hedefimizi açıklamıştık. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, o günkü “Yüzyılla Sözleşme” beyanımızla bugünkü “Türkiye Yüzyılı” kararlılığı üst üste çakışmış, birbirini tamamlamış, Türkiye ve Türk milleti muazzam bir kalkışa ve uyanışa geçmiştir.
İSTİKLAL, İSTİKBAL, HUZUR VE ŞEFKAT YÜZYILIMIZIN KAPISI ARALANDI
Biz, “Türkiye Yüzyılı”nın dünya geneline, insanlık gündemine tıpkı bir cemre gibi düşme mücadelesinde sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. Biz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “Gelin, Türkiye Yüzyılı, vizyonunu birlikte oluşturalım, birlikte inşa edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılını, yeni bir millî mutabakat zemini hâline dönüştürelim.” davetine icabet ediyor, çağrıya kulak veriyor, buna da hazır olduğumuzu açık yüreklilikle dile getiriyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun ruhunu ve özünü ifade eden 17 başlığın hepsini de yararlı ve yerinde buluyor, hiç kuşku yok ki destekliyoruz. Türk milleti sinesinden çağ açıp çağ kapatan Fatihler yetiştirmiştir. Türk milleti adalet, şefkat, iyi yönetim ve huzur açlığı çeken mazlumlara tarihin her devrinde hızır gibi yetişmiştir. Zira Türk milleti beklenendir, özlenendir, sevilendir, yolu gözlenendir, merak edilendir, hoşgörü ve merhametin sancak gibi yükselen erdemidir. İstiklal, istikbal, huzur ve şefkat yüzyılımızın kapısı aralanmıştır.
DÜNYADAN TÜRK'Ü VE TÜRKİYE'Yİ ÇIKARSANIZ GERİYE BİR ŞEY KALMAZ
Dünyadan Türk’ü ve Türkiye’yi çekip çıkarın, geriye hiçbir şey de kalmayacaktır. Tarihi yapan, tarihi yazan, tarihe kahramanlıklarıyla, ilmi ve irfanıyla istikamet çizen Türk milletine de Cumhuriyet’in yeni yüzyılına mühür vurmak yakışacaktır. Türkiye Yüzyılı, örselenmek istenen hak ve hukukumuzun sembolüdür. Türkiye Yüzyılı, görmezden gelinen hakikat mücadelemizin semeresidir. Türkiye Yüzyılı, Türk yüzyılıdır, Türk tarihinin yüz akıdır. Türkiye Yüzyılı, Türk milletinin yeni bir zafer atılımıdır. Merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın dediği gibi; İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor, Ruhum sanki deniz olmuş dalgalanıyor, Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden, Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden. Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir. Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler ölse de bir gün, Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün. Gönülleri birleşenler, selam sizlere! Uzaklarda dertleşenler, selam sizlere!
İLK YÜZYILDA KAÇIRDIĞIMIZ TRENİ 2. YÜZYILDA BİZ YAPACAĞIZ
Ayrıntısına girmeyeceğim zecri ve zedeleyici sebeplerden dolayı Cumhuriyet’in birinci yüzyılında treni kaçırdık. İkinci yüzyılında ise kaçırdığımız treni bu kez biz yapacağız, gecikmeye fırsat vermeyeceğiz ve Türkiye Yüzyılı doğrultusunda hep birlikte ilerleyeceğiz. Allah’ın izniyle muvaffak olacağız, yüzyılın alnına Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü gururla yazacağız. Zillet ittifakı Cumhurbaşkanı adayının arayışıyla uğraşırken Cumhur İttifakı eserleriyle, hizmetleriyle, haysiyetiyle ve vizyon projeleriyle konuşmakta ve göz doldurmaktadır. Leyleğin ömrü nasıl laklakla geçiyorsa, bunlarınki de dedikoduyla heba ve heder olmaktadır. Bu ittifakta buluşanların alayının aklını toplasınız bir incir kabuğunu doldurmayacaktır. Bunlarda ufuk yoktur, umut yoktur, huzur yoktur, hayır yoktur, halktan yana irade yoktur. Hep birlikte düşmüşler bir arka, yakında ya bir kuzgun kapacak ya da bir karga, durumları aynısıyla budur.
ZİLLET MİLLETE GALİP GELEMEYECEKTİR
Zillet, millete galip gelemeyecektir. Zillet, Türkiye Yüzyılının yakılan meşalesini söndüremeyecektir. Zillet, Türkiye’nin önünü kesemeyecektir. Siyaset yapıyorum diye çullarını yırtanlara, kumlu dereden geçip emeli çarpık olanlara Türk milletinin gönül kapıları sürgülüdür. Bu vesileyle Türkiye Yüzyılı vizyonunun milletimize, ülkemize, Cumhur İttifakı’na, ülkemizi umut gören mazlum toplumlara hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, Sayın Cumhurbaşkanımızı, hükümetini ve partisini tebrik ediyorum.
TÜRKİYE'NİN ÜRETTİĞİ YERLİ VE MİLLİ SİLAHLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ
Siyasetimizin ilkesel çerçevesi, “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışıyla sınırlıdır. Milletimizin ve ülkemizin çıkarlarının yanındayız, her zaman da yanında olacağız. Türkiye’nin gelişmesi, güçlenmesi, zenginleşmesi, büyümesi, kalkınması, mutlu ve müreffeh hale gelmesi maksadıyla yapılan her girişimin, gösterilen her çabanın, yapılan her çalışmanın istisnasız destekçiyiz. Bugün milli ve yerli silah sanayimiz imrenilecek bir seviyeye ulaşmıştır. İhtiyacımızı karşılamanın yanında, İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı’lar, kara araçları, deniz platformları, milli uçak ve helikopter projeleriyle birlikte yine milli silah ve füze imalatı milletimize haklı bir gurur yaşatmaktadır. Türkiye 170 ülkeye savunma sanayii ürünleri ihraç eden bir konumuna gelmiştir. İşte Tayfun füzesini görüyorsunuz, dosta güven, almasını bilen husumet yuvalarına da en iyi mesaj verilmiş, buna da devam edilmektedir.
TÜRKİYE'NİN HİÇ ŞAKASI YOKTUR
Türkiye’nin hiç şakası yoktur. Milli güvenliğimizin, milli varlığımızın, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğümüzün risk ve tehlikelere atılması diye bir şey söz konusu olamayacaktır. Üzerimizde hesap yapan, punduna getirip ülkemize zarar vermeyi amaçlayan terör çeteleri ve muhasım ülkeler dikkat etsinler, akıllarını başlarına alsınlar, bizden söylemesi, dev artık uyanmakla kalmamış çok şükür muhteşem bir teknolojik atılımla ayağa kalkmıştır. Büyük bir memnuniyetle müşahede ve mütalaa ediyoruz ki, Türkiye artık kendine has birikim, imkan ve kabiliyetiyle otomobilini yapacak bir aşamaya gelmiştir. Bundan sadece Türkiye alerjisi olan odaklar rahatsız olacaklardır.
OTOMOBİL FABRİKASI NEREDE DİYENLERE GÖNDERME
Hani Kılıçdaroğlu, “otomobil üretiyoruz dediler. Hani nerede? Milleti kandırıyorlar” diye konuşmuştu ya, sorduğu sorunun cevabını Allah’a çok şükür gözlerimizle 29 Ekim 2022 tarihinde Bursa Gemlik’te gördük ve şahit olduk. Sayın Kılıçdaroğlu, sana kötü bir haber vereyim, TOGG’un seri üretimi 2023 yılında başlıyor, buna şimdiden hazır ol, siparişini vermek için de haydi şimdiden kuyruğa gir. İlk yerli ve milli elektrikli otomobil olan TOGG’un banttan indirilme törenine katılarak ortak sevinci paylaştık, bundan da iftihar ettik. Tek bir fabrika kurulmadı diyerek kuyruklu yalanlarına yenisini eklemekten utanmayan Kılıçdaroğlu’na diyorum ki, zaman bulursan, yolunu öğrenirsen, Gemlik’e gitmeni hassaten ve hakikaten tavsiye ediyorum. Kılıçdaroğlu ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde parlak beyin bulmak için gezip tozarken, bu beyinlerle Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını konuşacağım derken, pırıl pırıl zekalarıyla, gerçekten volkan ağzı gibi fışkıran akıl ve bilgi dolu beyinleriyle vatan evlatları Gemlik’te harikalar yaratmışlar, hayranlık uyandıran işler çıkarmışlar. Sayın Kılıçdaroğlu parlak beyinleri uzaklarda, johnda, hansta, onda bunda değil, Ahmet’te ara, Mehmed’te ara, yabancısı olduğun Türk milletinde ara ve mutlaka bulacağını da kafandan çıkarma.
61 YILLIK RÜYAMIZI GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Akaryakıt koyulmadığından dolayı 100 metre sonra duran ve pek çok tartışmaya neden olan Devrim otomobilinden 61 yıl sonra Türkiye’de bir çığır açılmış, muhkem ve müstesna bir adım atılmıştır. Hayaller sonunda gerçeğe dönüşmüştür. TOGG Gemlik Kampüsü göz kamaştırmış, Türkiye Otomobil Girişim Grubu’nun ortakları ve paydaşları muazzam bir yatırıma imza atmışlardır. Yapamazsınız diyenler ters köşededir. Başaramazsınız diyenler şarampoldedir. Üretemezsiniz diyenler uçurumun dibindedir. Satamazsınız diyenler de yakında tel tel dağılacaklardır. Yerli otomobil üretmek intihardır diyenler ise Türk milletinin özgüvenini hançerlemek isteyen mandacılardır, hepsi birden yabancı beslemeleridir. İnandık ve dedik ki, bir Türk dünyaya bedeldir. İnandık ve dedik ki, Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini her zaman bilmiştir. Hülasa muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda gizlidir.
TÜRK MİLLETİNE YAPAMAZSINIZ DİYENLER YABANCILARA ÇALIŞAN ETKİ AJANLARIDIR
Atak ve Gökbey helikopterlerini, Anadolu savaş gemisini, Hürkuş uçağını, Akıncı, Bayraktar, Anka insansız hava araçlarını, Tayfun füzesini yapmak için emek verip ter akıtan Türk milletidir. Kim yapamazsınız, kimler başaramazsınız diyorsa, onlara dikkat ediniz, gerçekten hepsinin başkalarının nam ve hesabına çalışan etki ajanları olduklarını göreceksiniz. Bunlara vursanız duymazlar, çalsanız oynamazlar, söyleseniz anlamazlar. Yüzlerinin nuru gitmiş, gözlerinin narı sönmüş. El var, alem var, inşallah daha neler neler var. Türkiye Avrupa’nın bir numaralı ticari araç üreticisidir. Üstelik dünya çapında ön sıralarda yer alan otomotiv üreticisi ülkelerden birisidir. Tablo böyleyken milli ve yerli bir otomobil markasına sahip olamamak hepimizi rahatsız etmedi mi? Bundan dolayı içimiz acımadı mı? Günden güne özlemlerimiz kabarmadı mı?
GEMLENMİŞ İRADENİZLE GEMLİK'E BAKSANIZ DA GÖREMEZSİNİZ
Elbette bu iç muhasebe mahiyetli sorularım Kılıçdaroğlu ve diğerleri için geçerli değildir, zira onlar her yapılanı karalamakla, her yapılana kulp takmakla meşgul olmaktan gayri milli şekilde haz almaktadır. Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre gibi hürmetle andığımız müteşebbislerimizin yaptıkları boşa gitmemiş, gitmeyecektir. Kılıçdaroğlu duymadıysa söyleyeyim, TOGG Gemlik Tesisi 1,2 milyon metrekare arazi üzerinde 230 bin metrekare kapalı alana sahip, çevreci nitelikli muazzam bir üretim sahasıdır. Bu tesiste maşallah yok yoktur. TOGG’un fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde 100 Türkiye’ye aittir. Sayın Kılıçdaroğlu hani nerede diyordun, işte her şey meydanda, gerçi gemlenmiş iradenle Gemlik’e baksan bile göremeyeceğini de aziz milletimiz gayet iyi biliyor.
SABIRLA VERİLEN EMEKLER MEYVESİNİ VERDİ
TOGG Gemlik Kampüsü tam kapasiteye ulaştığında her yıl 175 bin aracın üretileceği, 4 bin 500 kişiye doğrudan, 20 bin kişiye dolaylı iş imkanı doğacağı anlaşılmış ve bu sevindirici gerçek ortaya çıkmıştır. 2030 yılına kadar üretilecek 1 milyon otomobille milli gelirimize 50 milyar dolar seviyesinde bir destek de sağlanmış olacaktır. Bize düşen bu imrenilecek milli başarının ucundan tutan kim varsa Allah onlardan razı olsun demektir. Sayın Cumhurbaşkanımıza, ilgili bakanlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize, işadamlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. TOGG’un Türkiye’mize, Türk milletine ve tüm vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Hamd olsun aşı tutmuştur. Hamd olsun sabırla verilen emekler meyvesini vermiştir.