MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yanlış yerde iz sürdüğünü söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yüksek risk ve tehlikelerle karşı karşıya olduğunu, hainlerin milli varlığımızı tehdit ettiğni, MHP'nin kurduğu komisyonun görevini tamamladığını, geçmişten bugüne FETÖ'nün siyasi ayağını MHP'nin gündeme getirdiğini, eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yanlış yerde iz sürdüğünü ve MHP'ye göre FETÖ'nün siyasi ayağının Yurtta Sulh Konseyi yöneticileri olduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada şunları dedi:
HAİNLER MİLLİ VARLIĞIMIZI TEHDİT ETMEKTEDİR
Türkiye’miz yüksek risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Hainler milli varlığımızı tehdit etmektedir. PKK/PYD/YPG/FETÖ/DEAŞ/ESAD ve emperyalist çevreler Türkiye’nin kuyusunu kazmaktadır. Ne yazık ki, içimizde bunlara yardım ve yataklık eden işbirlikçiler vardır ve hüviyetleri bellidir. CHP Genel Başkanı’nın takdir ve tasvip ettiği karanlık oluşumlar zehir saçmakta, ülkemizi uçuruma çekmektedir. Bugünkü CHP yönetimi Türkiye düşmanları tarafından ele geçirilmiş, kafalarına da esaret çuvalı geçmiştir.
KURDUĞUMUZ KOMİSYON GÖREVİNİ TAMAMLADI
4 Ekim 2019’da, partimizin Başkanlık Divanı kararıyla, CHP-HDP ilişkilerinin incelenmesi, CHP Genel Başkanı’nın suç teşkil eden fiili ve değerlendirmelerinin analiz ve araştırılması maksadıyla üç Genel Başkan Yardımcımızdan kurulan Komisyon görevini layıkıyla tamamlamıştır. Partimiz iç bünyesinde oluşturulan bu Komisyon marifetiyle Kılıçdaroğlu hakkında 5 Şubat 2020 Çarşamba günü suç duyurusunda bulunulmuştur. CHP’nin Genel Başkanı ve yönetimi milli güvenlik meselesidir. İnanıyorum ki, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı gereğini yapacak, adalet yerini bulacak, maşeri vicdan müsterih olacaktır.
BUGÜNE KADAR FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞINI MHP GÜNDEME GETİRDİ
Kılıçdaroğlu, bugün FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacakmış. Oysaki bir boy aynasına baksa ayağı da görecek, boyunu da görecektir. Bugüne kadar FETÖ’nün siyasi ayağını devamlı gündeme getiren biz olduk. Ancak bazıları her seferinde bizim düşüncelerimizi maksatlı biçimde çarpıttı, hedef şaşırtmaya çalıştı. Dedik ki, şayet 15 Temmuz başarılı olsaydı, Yurtta Sulh Konseyi’nin siyasi ayağı kim olacak, ülkeyi kimler yönetecekti? Yani Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, bürokratlar kimlerden teşekkül edecekti? Mesela, Kılıçdaroğlu böyle bir durumda görev alacak mıydı? Söylediklerimiz budur. Arayış ve cevabını aradığımız sorular da bu şekildedir. Bizim çaycıyla, çorbacıyla, odacıyla, zabıt kâtibiyle işimiz yoktur. Bunları konuşanlar cambaza bak oyunu içindedir. FETÖ’nün Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları kimlerdir? Eğer bu melun isimler deşifre edilirse siyasi ayak ortaya çıkabilecektir. TBMM’de herhangi bir kanun teklifi kapsamında değişiklik önergesi verenlere siyasi ayak yakıştırması bize göre hezeyandır, aklımızla alay etmektir. Bu önergeyi hazırlayıp Meclis gündemine taşıyan milletvekilleri üzerinde kuşku yaratmak, bunların araştırılmasını istemek asıl hedef ve mücadeleyi kösteklemektir.
İLKER BAŞBUĞ'UN İDDİALARI
26.Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ, 29 Ocak 2020’de bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarla gündemin rotasını değiştiren malum iddialarda bulunmuştur. Gerçekten de 29 Haziran 2009 tarihinde gece yarısından sonra verilen bir önerge üzerinde siyasi ayak tartışması odaklanmıştır. Özellikle ve altını çizerek ifade etmek isterim ki, Milliyetçi Hareket Partisi 2009 ne söylemişse bugün arkasındadır, gene aynı noktadadır. Ancak FETÖ’nün siyasi ayağı basit şekilde ve sadece bir önergeye imza atanların zan altında bırakılmasıyla geçiştirilemez, izah edilemez.
TARTIŞMANIN KAYNAĞI
5271 Sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun 3’ncü maddesine eklenen fıkralardan birisi şu şekildedir: “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda soruşturmaları Cumhuriyet Savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır.” Ayrıca, 5271 Sayılı Kanunun 250’nci maddesinin birinci fıkrasının (a)bendi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinde geçen “hali dahil” ibaresi “halinde” şeklinde değiştirilmişti. Böylelikle muvazzaf askerlerin savaş ve sıkıyönetim hali dışında ağır cezalık suçlarına sivil mahkemelerin bakılacağı hükmü getirilmiştir. Tartışmanın kaynağı da burasıdır.
İLKER BAŞBUĞ YANLIŞ YERDE İZ SÜRMEKTEDİR
Bizim bu değişiklikle ilgili çekince ve eleştirilerimiz bellidir. Fakat, Sayın İlker Başbuğ yanlış bir yerde iz sürmektedir. Şayet bugün eski uygulamaya dönülse, yani askeri mahkemeler kurulup, mesela Sincan ve Silivri’deki FETÖ’cü darbecilere tekrar yargılanma imkanı tanınsa doğabilecek tehditler hakkında bir fikir sahibi olan var mıdır? 2009 yılının 25 Haziran’ındaki bir konuyu bugün yeniden kaşımanın kime ne faydası olacaktır? Sivil mahkemelerin verdiği kararların ihlal ve inkarı nasıl bir gelişmeye kapı aralayacaktır? Asker şahısların sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan önergeyi FETÖ’ye bağlamak, FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilişkilendirmek aşırı ve zorlama bir yorum değil midir? Bu manasız tartışmayı tetikleyip tırmandırmak kimin işine yarayacak, hangi çevreleri rahatlatacaktır? Bunların yanında, 26. Genelkurmay Başkanı görevdeyken FETÖ’cülerle mücadeleyi layıkıyla yapmış mıdır?
MHP'YE GÖRE FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI YURTTA SULH KONSEYİ'DİR
Bizim için siyasi ayak Yurtta Sulh Konseyi’nin yürütme kadrosudur. Bunlar tek tek tespit edilirse, inanıyorum ki, FETÖ’cülerin, kriptocuların, hainlerin, Türk ve İslam düşmanlarının kökü kazınacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken hepinizi bir kez daha hürmetle selamlıyor, değerli milletvekili arkadaşlarıma Meclis çalışmalarında başarılar diliyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.