Bahçeli: Karabağ'ı Almadan Masada Çözüm Olmaz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ateşkes ve müzakereyle çözülmesi yönündeki önerilerin tuzak olduğunu ve Ermenistan'ın Karabağ'dan çekilmeden masada çözüm aramanın zulmün meşrulaştırılması olduğunu belirterek, Karabağ'ın Ermenistan'ın kafasına vura vura alınacağını söyledi.
TÜRKLÜK HER DEVİRDE HER COĞRAFYADA TETİKTE VE TEYAKKUZDADIR
585 yılında Çin İmparatoru, Göktürk Kağanı İşbara'ya yazdığı mektupta, “Büyük Türk Kağanı” diye seslenmişti. Türk adı, devletle eşanlamlı kullanılmıştı. Orhun Anıtları’nda Türk milleti ifadesi tam 31 defa geçmişti. Devlet, millet ve töre, bunun yanı sıra tehlikeler karşısında diri ve uyanık bir şuurun tavsiye ve talimatı bir bakıma bengü taşların özünü teşkil etmişti. Hatta tefrikanın aşılması için töreye bağlılık adres gösterilmişti. Türk milletini hedef alan tehditlerin dozajında tarihin hiçbir döneminde azalma, eksilme veya hafifleme olmadı, yaşanmadı. Bugün maruz kaldığımız sorunların tarihi mazisi olduğuna yönelik herhangi bir kuşkumuz yoktur. Bu nedenle Türklük her devirde, her coğrafyada tetikte ve teyakkuzdadır.
BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE TEREDDÜT EDENİN SÖZÜNÜ KESERLER
Biliyoruz ki, yurt tuttuğumuz bu topraklar üzerinde tereddüt edenin sözünü keserler, tedirginlik içinde kıvrananların özünü kemirirler. Türkiye’nin meşgul olduğu, kararlı mücadeleyle üstesinden gelmek için uğraştığı hiçbir sorun birbirinden bağımsız ve bağlantısız değildir. Ecdadımız ne demişse, neyi tembihlemişse, hangi zorluklarla muhatap kalmışsa, bugünlerde de aynılarını yaşıyor ve yüzleşiyoruz. Gelişmeleri tarih imbiğinde damıtıp akıl süzgecinden geçirdikten sonra Türk milletinin karşısındaki çetin ve çetrefilli meselelerin geçmişe dayanan bir hesabı olduğunu alenen görmek mümkündür.
ERMENİSTAN KANSERLİDİR KEMOTERAPİSİ TÜRK VE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞIYLA YAPILIYOR
Akdeniz’deki gergin atmosfere bakınız, göreceğiniz budur. Dağlık Karabağ sorununa odaklanınız, teşhisiniz bu olacaktır. Ermenistan emperyalizmin Güney Kafkasya’da kurduğu marazi, maşa ve mayın devlettir. Tıpkı Yunanistan’ın hedeflediği gibi, Ermenistan’ın Anadolu topraklarına yayılma ve bu kapsamda büyüme arzusu söz konusudur. Bu çerçevede altı çizilmesi gereken gerçek şudur: Büyümek için büyümek sadece ve sadece kanser hücresinin bir özelliğidir. Ermenistan kanserlidir, kemoterapisi Türk ve Türkiye düşmanlığıyla yapılmaktadır.
VATAN VE BAĞIMSIZLIK KONUSU VARKEN ATEŞKES VE GÖRÜŞME OLMAZ
Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki: “Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır.” Saldırgan ülke Ermenistan’dır. Masumları öldüren ülke Ermenistan’dır. İşgalci ülke Ermenistan’dır. Hak ve hukuk tanımayan ülke de Ermenistan’dır. Geçen hafta ne demişsem aynı noktadayım. İki ülke arasında ateşkes çağrıları, diyalog arayışları, masa kurma önerileri, yanlı ve tarafgir arabulucuların baskıları Dağlık Karabağ davasını karalamaktan ve kilitlemekten başka manaya gelmemektedir. Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur, konu bağımsızlık onurudur.
ERMENİSTAN KARABAĞ'DAN ÇEKİLMEDEN MASADA ÇÖZÜM ARAMAK ZULMÜN MEŞRULAŞMASIDIR
Terörist devlet Ermenistan Dağlık Karabağ’dan çekilmeden, işgal ettiği toprakları hak sahibi Azerbaycan’a teslim etmeden silahları indirmek, ateşi dindirmek, masalarda çözüm aramak cinayetlerin, rezaletlerin ve zulmetin meşrulaşması demektir. Dağlık Karabağ Türk’tür, Azerbaycan Türklüğü’nün öz yurdudur; Paşinyan’ın Ermenistan’a aittir demesi ise yalnızca zorba ve züğürt tesellisidir. 27 Eylül’de tek yanlı ateşi açan Ermenistan’dır. Buna karşılık Azerbaycan kendi topraklarını kahramanca müdafaa etmiş, işgal altındaki yerleşim yerlerinin yüzde 25’ini kurtarmıştır. Ermenilerin 26 yıllık savunma hatları kırılmıştır. Zulüm yanlarına kalmamış, yarına da bırakılmamıştır.
CEPHEDE BAŞARI SAĞLANMADAN ATEŞKES OLMAYACAK
Zoru gören Ermenistan sivilleri vurarak insanlık suçu işlemiştir. Ne var ki, uluslararası kuruluşlar ve insan hakları savunucuları dillerini yutmuşlar, utanmadan, sıkılmadan üç maymunu oynamışlardır. Cephede başarı sağlanmadan, işgal altındaki Türk toprakları özgürleşmeden ateşkes olsun demek hiçbir şart altında geçerli olamayacak, Türklüğün vicdanında kabul görmeyecektir. Çünkü geçmişteki tecrübelerle sabittir ki, yine sonuçsuz görüşme turlarından, paket ve perakende taleplerden oluşan uzun ve yorucu yıllar başlamış olacaktır.
DAĞLIK KARABAĞ 30 YILDAN GERİDE 1,5 ASRA DAYANAN BİR SANCIDIR
Dağlık Karabağ 30 yıllık bir sorundan ziyade, 1,5 asra dayanan, ta Türkmençay Antlaşması’na kadar uzanan bir sancıdır. Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’a bağlı muhtar bir vilayet olan Karabağ bölgesinin zaman içinde nüfusuyla oynanmış, Ermeniler lehine değişimler gözlemlenmiştir. 26 Aralık 1991’de Hankendi’nin işgaliyle şiddetlenen Ermeni saldırıları, 26 Şubat 1992’de Hocalı soykırımıyla zirveye taşınmıştır. Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi Dağlık Karabağ hakkında 1993 yılında 4 karar almıştır. 822, 853, 874, 884 no’lu bu kararlarda Ermenistan tarafından işgal edilen bölgenin derhal boşaltılması ve göçmenlerin geri dönmesi kararlaştırılmıştır. Ancak bu kararlara Ermeniler uymamış, herhangi bir yaptırımla da karşılaşmamışlardır.
ZOR OYUNU BOZACAK GÜÇ KULLANILARAK VATAN TOPRAKLARI ALINACAK
Uluslararası hukukta işgalci güçlerin korunmasına dair hiçbir kural, hiçbir hüküm yoktur. Bilhassa arabulucuların sürekli olarak Dağlık Karabağ meselesinde askeri çözümün mümkün olmadığını ifade etmeleri anlaşılabilir ve açıklanabilir hiçbir kalıba sığmamaktadır. Maksat bellidir, ortadadır. Azerbaycan’ın edilgen ve pasif bir şekilde tutularak çözümsüzlüğe boyun eğmesi zorlanmakta, bununla ilgili kulis ve lobi faaliyeti yürütülmektedir. Ermenilerin diplomasiyle, diyalogla, görüşme ve temas trafiğiyle Dağlık Karabağ’ın bütününden çekilmeleri sadece boş bir hayaldir. O halde, zor oyunu bozacak, güç kullanarak vatan toprakları alınacaktır.
TÜRKİYE'NİN KARABAĞ MESELESİNE MÜDAHİL OLMASI ENGELLENDİ
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, çatışma alanının Ermenistan sınırları içinde olmadığını itiraf etmesi bir nevi işgalin reddidir. Buna rağmen çatışmaların 12’inci gününde, yani 9 Ekim 2020 tarihinde, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları Moskova’da Rusya’nın sözde hakemliğiyle bir araya gelmişlerdir. Türkiye’nin müdahil olması engellenmiştir. Ermenistan sevdalısı Fransa, ABD, krizin sürmesini planlayan Rusya arabulucu olarak öne çıkmışlardır. Kuzu canavara teslim edilmiştir.
KATİLLE PAZARLIK KURŞUN VE KALLEŞLİK OLARAK FATURA EDİLDİ
Elbette Azerbaycan’ın evet diyeceği siyasi ve stratejik adımlar desteklenmelidir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Ancak Moskova’da kurulan masada çözümsüzlük hali somutlaşmıştır. 11 saat süren müzakerelerin hitamında, 10 Ekim 2020 Cumartesi günü saat 12’den itibaren geçerli olmak üzere, Dağlık Karabağ’daki cenazelerin ve esirlerin değişimini öngören 72 saatlik bir ateşkes kararı üzerinde mutabakata varılmıştır. Bize göre bu bir tavizdir. Nitekim pamuk ipliğine bağlı ateşkesi ihlal eden beklendiği gibi Ermenistan olmuştur. Üstelik terör devleti Ermenistan uzun menzilli füzelerle Gence başta olmak üzere sivil yerleşim alanlarına saldırmıştır. Bu kanlı saldırılarda 9 soydaşımız şehit düşmüş, çok sayıda soydaşımız yaralanmıştır. Katille pazarlık kurşun olarak, bomba olarak, kalleşlik olarak fatura edilmiştir.
KARABAĞ ERMENİSTAN'IN KAFASINA VURA VURA ALINMALIDIR
Azerbaycan’ın ateşkes kararına uyulduğunu, aktif savaş faaliyetleri yürütülmediğini üstüne basa basa açıklaması Ermenistan’ı cesaretlendirmektedir. Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır. Kaldı ki masada işgalden vazgeçmeye hazır bir Ermenistan’dan bahsetmek de imkânsızdır.
RUSYA İLE OTURULAN MASADA NE KONUŞULDU?
Rusya Dışişleri Bakanı, bir ara yaptığı açıklamada, işgal altındaki 7 reyondan 5’inin Azerbaycan’a geri verilmesi, Laçin ve Şuşa koridoruna Rus Barış Gücü’nün konuşlanmasını teklif etmişti. 2007 yılında hazırlanan ve Dağlık Karabağ müzakerelerinin temelini oluşturan Madrid Kriterleri de Rusya’nın isteği doğrultusunda şekillenmişti. Bu kapsamda belirlenen 7 aşamalı yol haritasında ilk adım olarak Ermenistan’ın 5 reyondan çekilmesi projelendirilmişti. Buna göre Laçin ve Kelbecer dışındaki reyonların Azerbaycan’a iadesi gündeme alınmıştı. Bu iki reyon Ermenistan ile işgal edilmiş Dağlık Karabağ arasındaki kara ulaşım bağlantılarını sağlayan stratejik yerlerdir. Lâçin ve Kelbecer şayet Azerbaycan’da olursa, Ermenistan’dan Dağlık Karabağ’a intikal edecek askeri ve lojistik destek kesilecektir. Rusya’nın Minsk Grubu’nun diğer üyelerine de kabul ettirmeye çalıştığı muhtemel karanlık senaryo bize göre şudur: 5 reyonun Azerbaycan’a verilerek sorunun hafiflemesi, ama Laçin ve Kelbecer’in Ermenistan’da kalmasını temin ederek de sorunun kronikleşerek sürmesidir.
DAĞLIK KARABAĞ KAHRAMANLIK VE SİLAH ZORUYLA AZERBAYCAN'A GEÇMELİDİR
Uzun lafın kısası diyeceğim şudur: Dağlık Karabağ kahramanlık ve silah zoruyla Azerbaycan’a geçmelidir. Ateşkes ve diplomatik görüşmeler bundan sonra ele alınmalıdır. Bugün Bakü’yü, Gence’yi bile tehdit noktasına gelen Ermenistan, bu çatışma sürecinden güçlenerek çıkarsa gelecek Azerbaycan Türklüğü için çok ağır sonuçlara yol açacaktır. Ve elbette Türkiye de bunun sarsıcı gelişmelerine katlanmak durumunda kalacaktır. Ermenistan işgal ettiği her yerden önşartsız çekilmelidir. Bakü’yü hedef yapanlar, Erivan’ın da bir gece ansızın bedel ödeyeceğini ne akıllarından ne de kâbus dolu anılarından çıkarmamaları hayatları ve güvenlikleri açısından en makul davranıştır. Bizden söylemesi; Türk milleti bilendir, beklenendir, özlenendir, sevilendir, adaletin nişanesidir, dahası zulmün yuvasını dağıtacak devasa kuvvettir.