Bahçeli Siyasi Partilerin İzlediği Siyaseti Karşılaştırdı
MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı'nda, MHP ve Cumhur İttifakı'nın izlediği siyaset ile diğer siyasi partilerin izlediği siyaseti karşılaştıran MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023 hedefi doğrultusunda hareket eden MHP ve Cumhur İttifakı'nın izlediği rota belliyken, Türkiye'nin karşısında hizalanan, Fezlekelerin önüne arkasına bakacağını söyleyen, dış güçlere boyun eğen muhalefetin rotasının belli olmadığını söyledi.
TÜRKİYE'NİN KARŞISINDA HİZALANMAK MUHALEFET DEĞİLDİR
Geceleri hesap, gündüzleri hüsran; geçmişleri hezimet, gelecekleri heyula ne kadar müfrit ve münafık varsa alayı bir olmuş, bir araya gelmiş Türkiye’nin ayağından çekiştiriyor, önüne bariyer dikiyor. Sanıyorlar ki, tezgâhlarına akıl/sır ermeyecek. Sanıyorlar ki, kumpaslarına güç/takat yetmeyecek. Türkiye’nin karşısında hizalanmak muhalefet değildir. Millet başka bir şey zillet başka bir şeydir. Türkiye’yi uçuruma çekmenin adı demokrasi değildir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne saldırı ve suikastın adı özgürlük değildir, insanlık değildir, insan hakları hiç değildir.
FEZLEKELERİN ÖNÜNE ARKASINA BAKALIM DEMEK SİYASET VE ADAMLIK DEĞİLDİR
Üniter milli devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak, yakılan ağaçları yakanlarla tekraren dikmek, bölücü milletvekillerinin TBMM’ne gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım demek siyaset değildir, adamlık değildir. Neyine bakacaksınız fezlekelerin, önünde hukuk, arkasında adalet vardır. Yetmiyorsa bu sizlere, önünde millet, arkasında da devlet olduğunu mutlaka göreceksiniz. Fakat gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dilleri var söylemiyor. HDP, Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayın tarlasıdır. CHP, Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İyi Parti, Türkiye’nin kötülüğüne hizmetkarlık yapan, siparişle kurulan, uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir.
CUMHUR İTTİFAKI KADER BİRLİĞİDİR
Kaldı ki, İP’in Başkanı Cumhur İttifakı’nı tanımlarken; etle tırnak gibi demiş, aynı zamanda kader birlikteliği olduğunu söylemiş, kendilerinin ise proje bazlı bir ittifak olduğunu çok açık itiraf ve teyit etmiştir. Dediğimiz de, diyeceğimiz de aynısıyla işte budur. Bu neyin projesidir? Hazırlayanlar kimlerdir? Hedefler manzumesi nelerden ibarettir? Doğrudur, Cumhur İttifakı kader birlikteliğidir, milli birlikteliktir, dürüst birlikteliktir; zalimlere, canilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere, küresel emperyalizme karşı tek ses, tek nefes, tek bilek, tek yürekle duruş gösteren cumhurun ruh kökü, duruş özüdür. Cumhur İttifakı’nı arayan Pensilvanya’da değil, Kandil’de değil, muhasım çevrelerin kapılarında değil, başkent Ankara’da, dünyaya Türkçe bakan iradenin sağlam ahlakında bulacaktır.
TARAFIMIZ CUMHUR İTTİFAKI'DIR CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ ERDOĞAN'DIR
Tarafımız bellidir, o da Cumhur İttifakı’dır. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, o muhterem isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Partili kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Cumhur İttifakı, 106 yıl önce Çanakkale’yi geçilmez yapan haşmetli imanın, devleşen milli asaletin emanetçisidir. Bizim ittifakımız yalana karşı doğrunun, sahteliğe karşı sadakatin, hıyanete karşı vatan sevgisinin ittifakıdır. Sudan sebeplerle Türkiye’yi kötüleyenlere karşı vakarın ve vefanın ittifakıdır.
TEK DÜŞÜNCELERİ SİYASİ MENFAATTİR
Kılıçdaroğlu, bir tarafta Türkiye’de can ve mal güvenliği yok derken, diğer tarafta 10 milyon işsiz olduğunu söyleyerek halt etmiş, kuyruklu yalanlarına sürekli yenilerini eklemiştir. Üstelik her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa işsizliğin sona ereceğini cahilce müjdelemiş. Atalarımız şu veciz sözü boşuna söylememiş: “Âlim ile eyle ülfet alırsın mertebe, cahil ile etme sohbet dönersin merkebe.” CHP Genel Başkanı, tarlayı bilmez, traktöre binmez, çiftçimizi konuşur. Bakkala girmez, manavı görmez, marangozu tanımaz, siftahsız günü sorsanız, soğan sarımsak anlar, gelin görün ki esnafımızı konuşur. Memurlarımızdan ve işçilerimizden bahseder, sıra CHP’ye oy vermeyenlere gelince hakaretleri birbiri ardına sıralamaktan arlanmaz, utanmaz. Ne emeklidir meselesi, ne yoksuldur düşüncesi, tek geçim kapısıdır siyasi menfaat çetesi.
SEÇİMLER ZAMANINDA YAPILACAK TÜRKİYE ROTASINDAN ÇIKMAYACAK
Hz.Mevlana, marifet nedir bilir misin diye sorup şu cevabı vermişti: “Taşa bakan gözlerin çiçekleri görmesidir.” CHP ise çiçeğin özünde taş gören bir hezeyandır. Maşrabı küçük olanın deryayı suçlaması haksızlıktır. Maksadı çürük olanın onu bunu suçlu görmesi hayasızlıktır. Tıpkı KOVİD-19 virüsü gibi, zillet de bulaşıcıdır, devamlı mutasyona uğramaktadır. Çok şükür hükümet, pek çok ülkeyi geride bırakarak şifa olan aşıyı vatandaşlarımızın kullanımına sunmuştur. Zilletin aşısı da 2023 yılının Haziran ayında demokratik vasıtalarla yapılacak, ama bu aşı zillete zehir olarak yansıyacaktır. Telaşlanmaya ve tedirgin olmaya mahal yoktur. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Milletin üstünde bir güç ve mercii yoktur, olamayacaktır. Erken seçim diye tutturanlar, erken seçimden başka seçenek kalmadı diye yutturmaya çabalayanlar, iyi bilsinler ki, seçimler zamanında yapılacak, Türkiye rotasından çıkmayacaktır. Cumhur İttifakı’nın tavizsiz ve tavsamaz kararı budur.
CUMHUR İTTİFAKI'NIN ROTASI BELLİYKEN ZİLLET İTTİFAKI'NIN ROTASI NEDİR?
Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü olan 2023’de yeni bir tarih yazılacak, yeni bir sayfa açılacak, muhkem ümitlerin canlılığıyla dirlik içinde istikbale Cumhur İttifakı’yla ulaşılacaktır. Bu cumhurun sözüdür. Bu Türk milletinin gelecek bin yıllara dair beyanıdır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği üzere, Türk’ün sözü, Türk’ün kendisidir. Peki, bunlar oluyorken, zillet ittifakı nerededir? Suyun kaynağı nereden gelmektedir? Arkasındaki odaklar kimlerdir? Dikkatli bir göz, uyanık bir şuur, teslim olmamış bir mizaç zillete düşenlerin kukla gibi nasıl oynatıldıklarını, dış güçlere nasıl boyun eğdiklerini, nasıl kullanıldıklarını, terör örgütleriyle iltisak ve irtibatlarını gayet berrak şekilde tarif ve tefrik edecektir. Bize hiç kimse hikâye anlatmasın. Bize hiç kimse bahane ileri sürmesin. Türk milleti zilleti değil, zaferi; PKK-FETÖ ittifakını değil, cumhurun ittifak ziynetini seçecektir. Nihayetinde istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye, kazançlı çıkan da Türk milleti olacaktır.
BİLMEYEN ÖĞRENSİN DUYMAYAN DUYSUN
Merhum Abdürrahim Karakoç’un şu şiiri meramımızı kısaca açıklamaktadır: Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun! Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. Bölücü sapıklar aklına koysun Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz. O tek millet, Türk milletidir. Tek devlet, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Tek vatan, Türk vatanıdır. Tek bayrak, ay yıldızlı al bayraktır. Tek dil ise anamızın ak sütü olan Türkçe’dir. Alim, müfessir ve mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevi, 1725 yılında şöyle yazmıştı: “Adem cennetten, lisan-ı Türkî ile ‘kalk’ demekle kıyam edip çıkmıştır. Zira, dünyada âhir tasarruf Türk’ündür.”
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ, TÜRK TİPİ BAŞKANLIK MODELİDİR
Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle başarmıştır. Yeni sistem Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine dayanmıştır. Parlamenter sistemdeki teklemeler, tıkanmalar, kutuplaşmalar, kafa karışıklıkları, karar sürelerindeki çalkantılar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle aşılmıştır. Türk milleti, tarihsel müktesebatına uygun yönetim sistemiyle gücüne güç katmıştır. Türk devlet felsefesine müzahir olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, işin özünde Türk Tipi Başkanlık Modeli’nin farklı bir isimlendirmesidir. Bir yönetim sisteminin nasıl ve ne şekilde tarif edildiğinden ziyade, fonksiyonel olup olmadığına, beklentileri karşılayıp karşılamadığına, demokratik özellikler taşıyıp taşımadığına, millette karşılık bulup bulmadığına odaklanılması en dengeli bakıştır.
YENİ SİSTEMİN OLUNLAŞMASI SABAHTAN AKŞAMA OLACAK ŞEY DEĞİLDİR
Önyargıları bir kenara bırakarak, Türkiye’nin sistemik düğümünün, sistemsel aksaklıklarının milli iradeyle çözülmesinden herkes memnun ve mutmain olmalıdır. Etrafını cami, ağyarını mani bir ifadeyle söylersek, 9 Temmuz 2018’den itibaren resmen uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli, taban tutmuş, tarihsel ve kültürel mazimizle örtüşmüştür. Bir yönetim sisteminin kökleşip olgunlaşması sabahtan akşama olacak şey değildir. Böylesi bir beklenti oluşturmak iyi niyetle izah edilemeyecektir. Yürürlükteki sistemin sadra şifa olması, devlet ve millet hayatına bütün imkanlarıyla nüfuz etmesi için müşterek emek gerekir, zaman gerekir, özveri gerekir, destek gerekir, ters propaganda akıntılarının gemlenmesi gerekir.
YENİ SİSTEMİN ÖZÜNDE TÜRK MİLLETİNİN BEKA VE REFAH ÖZLEMLERİ ANA ESASTIR
Yeni sistemin özünde Türk milletinin beka ve refah özlemleri ana esastır. Altını kalın bir şekilde çizmek isterim ki, geçmişin tecrübeleriyle geleceği kavrıyor, daha uyanık, daha dikkatli, daha bilinçli hareket ediyoruz. Tanzimat’tan Islahat Fermanı’na, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet dönemine kadar İmparatorluğumuzun ayakta kalması amacıyla pek çok görüş, fikir, sistem ve siyaset önerilmiştir. Asıl amaç devleti ayakta tutmak üzerine bina edilmiştir. Bilindiği üzere, Kavalalı Mehmet Ali Paşa vakasıyla başlayan, esasen etaplar halinde hızlanan çözülme süreci hiçbir pansuman tedaviyle durdurulamamıştı. Devasa İmparatorluğun dağılması, paylaşım yüzünden Avrupa’nın birbirine girmesi demekti. İşte Osmanlı’nın parçalanmasını sorun çıkarmadan sona erdirme meselesine Şark Meselesi adı verilmiş, Türk milleti böylelikle hala devam edegelen kuşatma altına alınmıştır. O gün bugündür Şark Meselesi dozajı artan veya azalan ölçülerde varlığını sürdürmüştür.
TÜRK MİLLETİNİN GEÇMİŞLE GELECEĞİ BULUŞTURAN KARARIDIR
Yeni yönetim sistemi her türlü iç ve dış ablukaya karşı milli direnişin burcu, Türk milletinin geçmişle geleceği buluşturan kararıdır. Meselenin özünde ve son tahlilde Türklerin Anadolu’dan çıkarılması vardır ki, 106 yıl önce Çanakkale sahillerinde tüm maddi ve manevi imkanlarla kahraman bir kuşak buna set çekmiştir. Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda Mustafa Kemal’in muhteşem iradesi, Cephe komutanı Esat Paşa’nın korku tanımayan idaresi, Seyit Onbaşı’nın sırtına binen bağımsızlık iffeti, Bigalı Mehmet Çavuş’un 25 neferiyle Seddülbahir’den çıkarma yapmak isteyen müstevlilere cesur direnişi, 57’inci alayın şehit şehit arşa yükselişi, Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’nın Karanlık Limanı mayınlarla doldurup yenilmez armadaları denize gömüşü, 250 bin şehidin kahramanca kazdığı manevi siperi, çılgın Türkler’in konu vatan, konu millet, konu beka olunca neleri yapacağının, nasıl candan geçeceğinin, ama vatandan asla vazgeçmeyeceğinin hayranlık uyandıran tarihi şahikasıdır.
DEV UYKUSUNDAN UYANDI. GELECEĞİN KUDRETİ TÜRK MİLLETİDİR
Aslında sahici bir kurtuluş, milletin kendi tarihiyle barışması, kendi geçmişiyle yüzleşmesi, milli hüviyetini, manevi ve kültür zenginliğini komplekse düşmeden keşfetmesidir. Bunu yapabildiğimiz ölçüde gelecek bizimdir. Diyebiliriz ki, geleceğin kudreti Türk milletidir. Çünkü dev uykusundan uyanmış, kükreyerek bölgesel ve küresel realiteyi kavramış ve lehine çevirmek için seferber olmuştur. Bugüne kadar, milletlerin yükselmesi, çökmesi, düşmesi, zafer ve başarıları, felaket ve mağlubiyetleri hep cihan ruhunun iradesiyle belirlenmiştir. Bu cihan ruhu, tarihin farklı devirlerinde, muayyen bir milletin varlığında büyük bir kuvvetle tecelli etmiştir. Türk milleti cihanşümul ruha sahip bir millettir. Şerefli geçmişimizin parlak sayfaları şanlı bir geleceğin müjdesidir.
TÜRK MİLLETİ, YENİ SİSTEM VASITASIYLA TEKRAREN CİHAN RUHUNA TALİPTİR
Merhum Hocamız Prof.Dr.Osman Turan, Türk-Cihan Hâkimiyeti Mefkûresini gayet tesirli ve teferruatlı ölçülerde, ilmi gerçeklere de riayet ederek bizlere nakletmiştir. Aziz Türk milleti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vasıtasıyla tekraren cihan ruhuna taliptir. Uygulama sonuçları itibariyle göz dolduran bu sistem devlet-ebed müddet, millet-ebed müddet anlayışımızın delinmez zırhı, devrilmez eseridir. Kendimize özgü, bizi bize anlatan, bizi biz yapan, milli kültür ve karakterimizle birebir çakışan, devlet yönetimine denge, toplum hayatına sükûnet ve huzur getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, milletler ve medeniyetler mücadelemizde milli ve stratejik gücümüzdür.
MHP TÜRK TİPİ BAŞKANLIK MODELİNE SAHİP ÇIKARKEN KARŞISINDAKİLER GERİYE DÖNMEK İSTİYOR
MHP olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir. Buna karşılık, güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem teklifleri beyhudedir, eskiye kıvrılıştır, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramını ilk dile getiren, şu işe bakınız ki, terörist Selahattin Demirtaş’tır. Zillet ittifakının, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır. Artık Parlamenter Sisteme geri dönüş yoktur. Milli iradenin tartışmaya açılması, 2,5 yılını doldurmuş yeni sistemi karalama yarışı demokratik bir haktan öte; baskıcı, bağnaz, hoşgörüsüz, hazırlıksız, tahammülsüz ve tahakkümcü bir siyaset ayıbıdır.
YENİ SİSTEM SİYASİ, HUKUKİ VE EKONOMİK REFORMLARLA KÖKLEŞTİRİLMELİ
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylemek gerekir ki, bu süreç kararlılıkla devam etmektedir. Eksik varsa giderilecek, yetersizlik varsa telafi edilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, Ekonomik Reformlar Paketi müspet ve umut verici gelişmelerin işaret fişeğidir. Biz devam edecek reform zincirini samimiyetle destekliyor, üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Bu sürecin sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa ile tahkim ve takviye edilmesi ikinci stratejik hedefimizdir.
MHP'NİN İSTEDİĞİ DEĞİŞİKLİKLER
MHP bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır. Ayrıca, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirilmelidir. Seçim Kanunlarında düzenlemeler yapılmalıdır. Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalıdır. TBMM İç Tüzüğü yeni sistemle uyumlu ve Meclis çalışmalarıyla ahenkli hale getirilmelidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı yeni baştan ele alınmalıdır. Kamu Kurumu Niteliğindeki Mesleki Kuruluşlarının yasal ve hukuki yapısı titizlikle gözden geçirilmelidir. Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayınlanması hakkında geniş değişikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Siyasi maksatlarla ve ekonomik gayelerle bir partiyi parlatıp bir başkasını karalayan anket şirketleri bize göre demokrasi kundakçısı, milli irade dolandırıcısıdır. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz yönetim tezahür etmeli, kalpazanlar, çıkarcılar, çarpık zihniyetler, millete husumet besleyen mihraklar, hukuk tanımayan kimliksizler afişe edilip ayıklanmalıdır.