Bosna’ya gittiniz mi bilmiyorum ama gitmedi iseniz en kısa zamanda gidiniz. Ben bu “23 Nisan” vesilesi ile bir kez daha gittim. İyi de oluyor. Çünkü her gidişim bana farklı şeyler düşündürttürüyor. Ancak gittiğinizde, sadece Osmanlı-Türk İmparatorluğu’nun tarihi ve kültürel mirası olan camileri, medreseleri, han, hamam, kervansaray, saat kulesi, köprü ve kabristanlar gibi yerleri görmek isteyişiniz kadar Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları da anlamaya çalışınız. Çünkü daha 20 yıl önce Boşnakların yaşadıklarını, bizler yani Türk Milleti olarak yakın veya orta vadede yaşayabiliriz!
Müslüman Boşnaklar, Batı halen kabul etmekte zorlansa da, 1992-1995 yılları arasında bir soykırıma uğradı. Tıpkı Türklerin, 1821-1922 arasında yaşadıkları gibi... 200.000 civarında Boşnak, çoluk çocuk demeden Sırp ve Hırvatlar tarafından acımasızca katledildi. Hatta Srebrenica’da, Hollandalı askerlerin gözetiminde, birkaç saat içinde binlerce insan öldürüldü.
Bosna’yı gezdikçe görüyorsunuz ki; Boşnakların yaşadığı her sokak neredeyse çatışma alanı olmuş. Evlerin birçoğu halen delik deşik... Bazı binalar ise, ibretlik numune olarak bırakılmış durumda. Çatışmalar göğüs göğüse sürerken, sivil halkta “sniper” denilen usta nişancıların hedefi olmuş. Nereden bakarsanız bakın Müslüman Boşnaklar için tam bir felaket...
Anladığım kadarı ile Müslüman Boşnakların aklına; bunların olabileceği, Sırp ve Hırvat komşularının kendilerine saldırabileceği, kadın ve kızlarına tecavüz edebileceği, çocuklarını öldüreceği hiç gelmemiş. Tedbirsiz olduklarından, savaşın acı gerçeği ile hemen yüzyüze kalıp, acıları önlemede çok geç hareket etmişler. Akıl başa gelince de savaşmışlar ama bilanço 200.000 civarında can kaybı ve ağır hasarlı bir ülke olmuş. Onu da; ne yapalım bir bayrağa, devlete ve toprağa sahip olmanın bedeli diyerek sineye çekiyorlar. Ama ne acı bedel, değil mi?
Müslüman Boşnaklar, günü boş öldürüp vakit geçirirken, aynı toprakları paylaştıkları Sırplar ve Hırvatlar, onlardan kurtulmak için her türlü planı yapmışlar ve ırkçı milislerini silahlandırarak, eğitmişler. Yani Boşnak uyumuş! Tıpkı şimdi Türk’ün uyuduğu gibi... Delil derseniz, Oslo tutanakları önümüzde duruyor.
Aslında, Sırplar ve Hırvatlar tarafından daima “Türk” olarak görülen Boşnaklar çok iyi insanlar. Kimseyle kavgaları yok. Komşuları ile hep kendilerinden fedakârlık yaparak iyi geçinmişler. Osmanlı-Türk Devleti’nden ayrılmak zorunda kaldıkları 1878 tarihinden bu yana hem Türklüklerini hem Boşnaklıklarını hem de İslâmiyeti korumuş ve yaşatmışlar. Balkanlarda bu kadar korunmuş bir Osmanlı-Türk mirasını, başka hiç bir yerde görmedim. Hem de Balkan Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları ve son dönem çatışmalarına rağmen. Hatırlayın, Hırvat topçusunun Mostar’daki Türk köprüsünü hedef alışını!..
Bu kadar yoğun bir Hristiyan varlığının içinde, kendini korumayı başarmış bir toplum olan Müslüman Boşnaklar, nasıl oldu da bağıra bağıra gelen olayları göremedi, tedbir alamadı ve hazırlık yapamadı? İşte Bosna’ya gidilince veya bu satırları okuyunca kendi kendimize soracağımız soru bu olmalı diye düşünüyorum.
Şimdi Bosna’dan dönüp Türkiye’ye gelelim. Ermenilerden özür dileyen ve milliyetsizmiş gibi gözüken ama aslında Türk’e düşman olan bir anlayış, silahlanan pkk ırkçıları, Türk’le hesap görmeye hazırlanan etnikçiler ve tüm gayr-ı Türkler dimdik ayakta duruyor. Türk Ordusu; Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları ile sarsılmış, Kozmik Odalar dağıtılmış, yargı darmaduman edilmiş ve buna karşılık ise Müslüman Türk Milleti derin bir uyku halinde yaşıyor. Bir yandan pkk’lı diğer yandan Ermeni, öbür yandan Rum toprak isteyip duruyor. Askerler kaçırılıyor, karakol inşaatları basılıyor, teröristler tarafından yol kesilip kimlik kontrolü yapılıyor, bayrak ve özerklik hikayeleri anlatılıyor ve buna karşılık Türk Milleti sus pus!..
Milliyetsizliği empoze eden ama Türk’e düşmanlığını da saklamayan bir adamın peşinde koşmak, işin anlaşılmaz tarafı olarak önümüzde duruyor. Tıpkı Boşnakların, başına gelmiş olanlardan önceki hali gibi... Böyle olunca; Müslüman Boşnakların, başlarına gelecekleri görememesi ile Türk Milletinin içinde bulunduğu halin mukayesesini ve benzetmesini niye yapmayayım?
Türk Milleti ile sıkıntısı olan ama türlü oyunlar ile Türk’ün başında tutulan zatı; Kayseri’de karşılayanlar arasında ellerinde Gök Bayrağı taşıyan Doğu Türkistanlı kardeşlerim de vardı. Sen git, Doğu Türkistan’da Türk olduğu için soykırıma uğra, gel Türkiye’de Türk’le hesabı olan bir adamı Gök Bayrak sallayarak ağırla... Bir Türk olarak, bana bunun izahatını yapacak adam var mı?
Hem Türklüğe düşman olacaksın hem de Türk’ün devleti Türkiye Cumhuriyeti adına, tıpkı pkk gibi Türkleri ve vatandaşı olduğu devleti sırtından vurarak ihanet eden Ermenilerin gönlünü alacaksın ve sen de Türk Milleti olarak, bunu aval aval seyredeceksin!
İşte bunun için Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları anlamak, başına gelenleri görmek ve Türk Milletinin günümüzde bulunduğu halin, başına inanılmaz facialar gelmiş Boşnaklarla benzerliği var mı, yok mu bunları ortaya çıkarıp, insanlarımıza anlatmak lazım.
Yoksa bu aymazlıkla, vurdumduymazlıkla demokratik haklarını yanlış kullanmakla, menfaat azgınlığıyla ve akıl gözünün görmezliğiyle Türk Milletinin başına gelecekler; Müslüman Boşnakların başına gelenlerden daha ağır olacaktır. Bu sebeple, Allah; Türk Milletine ivedi olarak, akıl ve fikir versin. Yoksa acının ve bedelin büyüklüğü inanılmaz olur. Bunun için Bosna’yı ve Boşnakların yaşadıklarını bilmek bize yeter de artar...