Büyükataman açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Son günlerde basına yansıyan, servis edilen bazı haberlerde; “filanca parti Ülkücü aday gösterdi”, “Ülkücü bilmem kim şu partiden aday oldu” nev’inden haberler yer almaktadır. Öncelikle bilinmesi gerekir ki; Ülkücünün yeri ve partisi MHP’dir.
İlhamını üç bin yıllık Türk medeniyet tasavvurundan alan, felsefesini Orhun Anıtları’nda somutlaştıran Türk milliyetçiliği anlayışının modern fikir hareketi hüviyeti kazanması, 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir. Türk milliyetçiliğinin bir kadro ve fikir partisi yapısına dönüşerek siyasî hayatımızdaki güzide yerini alması Milliyetçi Hareket Partisi'nin doğup gelişmesiyle mümkün olmuştur.
MHP, nemelazımcılığın, vurdumduymazlığın, köşe dönücülüğün hâkim hale getirildiği bir toplum yapısında “Ülkücülük” fikrini ve inancını siyasi felsefesinin temeli yapan tek partidir.
Ülkücülüğün patenti MHP’dedir. MHP, Ülkücülüğün mütemmim cüzüdür. Türk milliyetçiliği ve Ülkücülük MHP’nin tekelindedir, çünkü milliyetçiliğin mücadelesini Ülkücülüğün fikriyatını ortaya koyan MHP’dir.
Milliyetçi Hareket Partisi; Türkiye’nin içerisinde bulunduğu yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırmacılık, bölünme, ayrışma, değerlerinden uzaklaşma çirkinlikleriyle tek tek mücadele etmektedir. Bu mücadelede tek başına bulunan partimiz, Ülkücü tavrı bir an olsun kenara koymamışken partimizin dışında kendisine yer edinmeye çalışan kişiler Ülkücü sıfatlarını gittikleri yerde hangi yüzle kullanacaklardır?
Ülkücüler bu siyaset kalpazanlarının ve siyasi kapkaççıların arkasındaki çirkin yüzü elbette görecek ve hükmünü verecektir.
Ülkücülük her şeyden önce bir şeref ve haysiyet mücadelesidir. Ülkücü; haysiyet mücadelesini MHP’de sürdürür.
Merhum Galip Erdem’in “Bizler ‘dâvâ’yı Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkaracaktık. Yola koyulduk, bin zahmet ve emekle, acılar çekerek dağa tırmandık. Zirveye vardığımızda sevincimiz sonsuzdu ama küçük(!) bir noksanımız olduğunu fark ettik: ‘Dâvâ’yı dağın eteklerinde unutmuştuk! Meğer biz dâvâyı değil, kendimizi zirveye çıkartmışız.” şeklinde ifade ettiği gibi bunlar kendilerini zirvelere taşımak kaygısında olan, geçmişlerini pazarlayarak ikbal peşinde koşanlardır.
MHP, yufka yüreklilerle çetin yolların aşılmayacağını bilenlerin onurlu ve kararlı yürüyüşünün tanımıdır. Vatanımızın insanına, toprağına, havasına, suyuna, dününe, bugününe ve geleceğine sahip çıkanların yürüyüşünün tarihidir.
Ülkücülük; çiledir, çabadır, çalışmadır; heyecandır, inançtır, sevdadır, şuurdur, sabırdır. Ülkücülük; toprağa düşmüş ülkü canlarının eseridir. Bu aziz milletin cevher-i aslisidir, günlük siyasi çıkarlara, mevki makam peşinde koşanlara basamak yapılamayacak kadar değerlidir. Geçmişlerini “sokaklarda ıspanak fiyatına satanlar” bugün başka partilerde kendilerine siyasi kariyer arayabilir; ancak Ülkücüler, MHP bünyesinde hakkın tesisi için mücadeleye devam edeceklerdir.
Ülkücü Hareket; mazlumun, masumun ve mahzunun sesidir. Hiç sönmeyecek millet meşalesi, hiç susmayacak milli haykırıştır. Milli kimliğin, milli onurun, milli bağımsızlığın sembolüdür. Doğruluğun, dürüstlüğün ve çıkarsız bağlılığın adresidir. Başı Türkistan’da, gövdesi Anadolu’da ve hedefi âleme nizam vermede olan bir iddiadır.
Bu iddiayı taşıyamayanlar bizimle yol yürüyemez. Bizler; “Sizlere kolay bir başarı vaat etmiyorum. Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve daha bir yığın engel çıkacaktır. Bu çetin yola dayanabilecekler; bizimle gelsinler, cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar kafilemize katılsınlar.” diyen bir Başbuğ’un izinden giden gönül erleriyiz.
Sayın Genel Başkanımızın deyimiyle: “Siyasetimiz, milletin ve devletin bekâsını merkeze alan bütün vatandaşlarını toplayacak kadar bütünleştirici; hareketimiz ise bir vesile ile ayrı düşerek üç hilalde gönlü kalan bütün arkadaşlarını kucaklayacak kadar kapsayıcıdır.”