Çanakkale’de Bir Dede Torun Hikayesi

Çanakkale Şehitleri fedakar, Çanakkale Şehitleri imanlı, Çanakkale Şehitleri son derece vefalı. Bu topraklar için can verdikleri yetmiyormuş gibi hâlâ da bizimle ilgilenmekte, başımız sıkıştığında imdadımıza yetişmekteler.  Şimdi sizlerle birlikte Bulancaklı İdris’in hatırasına kulak verelim. Kendisi Çanakkale’de askerliğini yaparken başından ilginç mi ilginç bir olay geçiyor. Çanakkale Şehitleri ona da biz buradayız ve sizlerleyiz diyorlar adeta. 1968 yılında her vatan evladı gibi o da askere gidiyor. Ama gittiği yer diğer yerlerden biraz farklı. O, vatan için 253 bin canın verildiği topraklara gidiyor. Giderken de çevresinden oraların güzelliği ile alakalı bir sürü şey duyuyor. Herkes askerliğinin çok rahat geçeceğinden bahsediyorlar. Özellikle de yıllardır duya geldiği bir şeyi tembihlercesine bir kez daha hatırlatıyorlar. Senin deden Çanakkale’ler de kaldı. Oralarda şehit oldu. Oralarda gezerken onu hatırlamayı da ihmal etme! Çanakkale, Kilitbahir Köyü, 3. Topçu Birliğinde deniz piyade eri olarak vatani vazifesine başlıyor İdris. Bir süre sonra nöbetler başlıyor. Gece nöbetlerinde kesinlikle uyumamaları gerektiği kendilerine tembihleniyor. İdris yine bir gün nöbet sırası geldiğinde nöbet mahalline gidiyor. Tuttuğu nöbet, 02-04 nöbetidir ve nöbetin sonlarına doğru müthiş uykusu gelmiştir. Gözleri kayar ve kendinden geçer. Biraz sonra bir elin omzuna dokunmasıyla kendinle gelir. Yanında yaşlıca bir kişi vardır. İdris son derece şaşırmış bir vaziyette sorar. “Sen kimsin? “Korkma evladım!... Sen İdris değimlisin? Seni babanın ismi Salih değil mi?” İdris iyice şaşırmıştı: “Peki siz kimsiniz?” “Ben senin dedenim yavrum. Benim adım da İdris. Senin buralara geldiğine çok sevindim. Ben ara sıra senin nöbetinde yanına gelsem, beni kabul edersin değil mi?” “Evet” dedi İdris. Elbette kabul ederim” dedi ve dedesinin ellerine sarıldı. Şimdi doyasıya dedesinin ellerini öpüyordu… Ne güzel, pamuk gibi elleri vardı…Gözyaşları dedesinin ellerini ıslatıyordu… Ellerini yüzüne sürdükçe, süreceği geliyordu… Gönüllere ferahlık veren mis gibi bir koku da etrafa yayılıyordu. Şehit Dede İdris, Torunu İdris’in sırtını sıvazlayarak: “Allah’tan seni buraya göndermesi için dua etmiştim… O’na Hamdü Senalar olsun… Seni görmeyi nasip etti. Birliğime, İngilizler vatanımıza girmezden önce katılmıştım. İngiliz’in topu çok kalleşçeydi. Bize çok zayiat verdirdi. Fakat Allah’ın izniyle, bize verdiği iman gücümüzle onları yendik. Tutunamadılar… Onları buralardan kaçırttık… Ben bu süngü hücumu sırasında şehit oldum…” dedi. İdris, dedesinin bu samimi ve sıcak konuşmalarını çok sevmişti. Yanından hiç ayrılmak istemiyordu. Ondan sonraki eceler arkadaşlarından da rica ederek, gece nöbetlerine sık sık çıkmaya başladı. Her nöbete gelişinde dedesini orada buluyordu. Dedesi, her nöbetinde ayrı ayrı şeyler anlatıyordu. Bazen uykusunun geldiğini hissettiği zaman; “Sen uyu evladım!... nöbete ben bakarım!:..” derdi. Bu olay aylarca devam etti. Nihayetinde, arkadaşları bile İdris’in bu durumundan şüphelendiler. Bir gece onu takip etmeye karar verdiler. İdris’in kendi kendine konuştuğunu, el hareketleri yaptığını gördüler. “Zavallı İdris, kafayı yemiş…” dediler. Dedesi İdris’e askerlik süresince çok şeyler anlattı. İdris’in terhis olacağı zamana yakın; “Oğlum İdris, beni iyi dinle!... Ben buralara gelmezden önce, Allah’a bir kurban adamıştım. Adağımı yerine getiremeden savaşa katıldım. Bir daha da dönmek nasip olmadı… Benim şimdi rahatım çok iyi.. Bir eksiğim o adak kaldı. Sana vasiyet ediyorum… Orada bir kurban kes!... Bu dedem İdris’in hayratıdır de! Fakire fukaraya dağıt!.. Oradakilere söyle buraları ziyarete gelsinler!... Fakat bu konuşmaları kimseye söyleme aramızda kalsın!...” diyerek ona nasihatlerde bulundu. İdris kısa süre sonra terhis oldu. Köyüne döndü ve günlük işlerine koyuldu. Hasat zamanıydı. Fındık işleriyle uğraşıyorlardı. Bu arada bir de düğün telaşı yaşandı. İdris dünya evine giriyordu. İdris kurban kesimi olayını unutmamıştı ama bugün yarın derken bir türlü dedesine verdiği sözü tutamamıştı. Kısa bir süre sonra İdris’in başından bir kaza geçti. Bu ağır kaza sonrasında yoğun bakıma alındı. Tedavilerin sürdüğü bir sırada İdris, dedesine verdiği bir yakınına anlattı. Bunun üzerine hemen kurban alınarak dedesinin söylediği gibi kesildi ve eti yoksullara dağıtıldı.İdris verdiği sözün yerine getirilmesinden sonra hızla iyileşmeye başladı. Çanakkale Şehitleri bu hadise ile kendilerini bizlere bir kez daha hatırlatmışlardı. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Aziz hatırlarına saygılarımla.