Devlet Bahçeli'den Başörtüsü İstismarcılarına Tarihi Ders
Türkiye'de sorun olmaktan çıktığı halde siyaseten ve gündemi değiştirmek amacıyla Başörtüsü hakkında açıklamalar yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, samimi olmaya davet ettiği Kemal Kılıçdaroğlu ve ittifak ortaklarına TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada resmen ders verdi.
SİYASET ÖZÜ İTİBARİYLE BİR MESULİYET, MEFTUNİYET VE MECBURİYETTİR
Nasıl bir hayat sorusuna verilecek en makul ve muhtevalı cevap nasıl bir siyaset sorusuna yüklenecek anlam halkalarında gizlidir. Siyaset özü itibariyle bir mesuliyet, bir meftuniyet, bir mecburiyettir. Aynı zamanda ahlaki, insani, vicdani ve fikri temellere dayanması, sınır hatlarının milli ve manevi ilkelerle ihata edilmesi hem gerekli hem de gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Uçta yatıp ortada duranlar, tarlası sırtında gezip hilenin harmanını yapanlar, rüzgâra göre yelken açıp ilk sallantıda gemiden kaçanlar, kulaksıza küpe burunsuza hızma olanlar, sözlerini heybenin delik gözüne koyanlar, suyu kesik değirmen gibi boşa dönüp duranlar elbette ne siyaset ne de samimiyet iddiasında bulunabilirler. Siyaset, soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, şapkayı ayağına çarığı başına giyenlerin, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan mahrumiyet çekenlerin hakkı ve harcı olamaz.
TÜRK SİYASETİNİN AHLAK REFORMUNA İHTİYACI VARDIR
Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, istikamet ve ilhamını milletimizin hedef ve özlemlerinden alan büyük bir atılım haline ileri düzeyde ihtiyacı vardır. Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilemez. Uçurum kenarında sahte pehlivanlık pozu vererek siyaset yapılamaz. Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışmanın adı da siyaset olamaz. Kutuplaşmaya can suyu verenlerin kucaklaşma söylemi kuyruklu yalandır. İstismar çarkıyla inkar tekerini çevirip eşzamanlı barışma masalı anlatanlar palavracı tiplerdir.
HELALLEŞME VE BARIŞMA ÇAĞRISI YAPAN SİYASETÇİNİN DURUMU
CHP Genel Başkanı, “Türkiye’yi barıştıracağım” diyor. Helalleşme çağrısı yaparak geçmişi değil de geleceği kurtarmaya çalıştığından bahsediyor. Barışmak için küslüğün ve küslerin olması gerekmiyor mu? Türkiye’nin barışması için doğudan batıya, kuzeyden güneye küslüğün hâkimiyeti lazım değil mi? Peki bu küslük nerededir? Birbirine küsen kimledir? Kılıçdaroğlu’nun görüp de bizim göremediğimiz, müşahede ve mülahaza edemediğimiz bu küsler nereye saklanmış, nerede sadır olmuştur? Kılıçdaroğlu’nun ya ruh sağlığında kaygı verici bir bozulma vardır, ya da siyaseti akıl dağılması, rota sapması yaşamaktadır. İki durum da kendisi ve partisi adına buhrandır. Kılıçdaroğlu’nun vaki durumu aynen şöyledir: “Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.” Aklı arkada tutup ahmaklığı kılavuz yapan Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin hali pürmelali tamı tamamına budur.
BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ ESAS İTİBARİYLE ÇÖZÜLMÜŞ BİR MESELEDİR
Türk milleti birlik ve beraberliğin iftiharıdır, itibarıdır, ibrasıdır, ihyasıdır. Türkiye barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesidir. Üzerinde yaşadığımız topraklarda bin yıldır kardeşlik hüküm sürmektedir. Türkiye küs değildir, tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve çıkarcı ortakları kündeye gelmiş müfteriler koalisyonudur. Kılıçdaroğlu’na tavsiye ediyorum, diken olup ayağa batıncaya kadar, gül ol da yakaya takıl. Namertliğin izini süreceğine mertliğin kulvarına gir de adamlıkla anıl. Fakat ne gezer, ne söylesek nafile, ne yapsak beyhude, bir kulağından girip diğerinden çıkıyor, sanki duvara konuşuyoruz, aynı tas aynı hamam. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun siyaseti siyaset değildir, yolu yol değildir, çizgisi belirgin ve net değildir. Bildiğiniz üzere, başörtüsü meselesi milletimizin kalıcı ve köklü mutabakatıyla çözülmüş bir meseledir. Bu konuyu ısıtıp tekrar gündeme getirmenin, yeniden kısır bir tartışma ortamı yaratmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır. Türkiye’de başörtüsü sorunu bitmiş, mağduriyetler dönemi kapanmıştır. Ancak Kılıçdaroğlu’nun derdi başkadır, hesabı başkadır, hedefi başkadır, hevesi başkadır.
BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDA YENİ BİR KANUNİ DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ YOKTUR
Bu kapsamda CHP’nin geçen hafta hazırlayıp TBMM’ne vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibariyle de baştan savmadır. Kaldı ki yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç da yoktur. Hatırlatırım ki, 9 Şubat 2008 tarihli 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Anayasa’nın 10. maddesinin dördüncü fıkrasına “bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ifadesiyle, 42.maddesine altıncı fıkradan sonra gelmek üzere, “kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir” fıkrası eklenmişti. Ak Partiyle birlikte yaptığımız bu değişiklik esas itibariyle başörtüsü meselesini tamamen çözerek anayasal güvenceye kavuşturmuştu. 411 milletvekilinin eli adalet için, inanç ve ifade hürriyeti için kalkmıştı.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURUP İPTAL ETTİREN SİZLER DEĞİL MİYDİNİZ?
Ancak CHP Anayasa Mahkemesi’nin kapısında soluğu alarak bu kanunu iptal ettirmişti. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim 2022 gecesi sosyal medya hesabından bir video yayımlayarak başörtüsüne yasal düzenleme çağrısı yapması, müteakiben hazırlanmış teklifin TBMM Başkanlığına sunulması baştan ayağa sahtekarlık, savrukluk, sakatlık ve saçmalıktır. Biz o günlerde 411 el kaosa kalktı manşetlerini unutmuş değiliz. Biz o günlerde, bizzat Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne bez parçası dediğini unutmuş değiliz. Bugün ise Kılıçdaroğlu’nun başörtülü kardeşlerimize rehine iftirasını da unutacak değiliz. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler.
MHP ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE VARDIR
Başörtüsü meselesini yasal değil, anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun, dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın, işte er meydanı, işte demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı. MHP başörtüsü sorununun bütünüyle gündemden çıkarılması amacıyla hayırlı bir girişim olarak değerlendirdiği anayasa değişikliğine sonuna kadar vardır ve sözünün de 2008 yılında olduğu gibi arkasındadır. Sayın Kılıçdaroğlu, minderden kaçma, kaçak güreşme, bahane arama, açık sofraya oturmak için teklif ve ısrar bekleme. Gerçi sütünde olanın tırnağında getireceğini biz gayet iyi biliriz. Niyet okumasak da, geçen hafta CHP sözcülerinin açıklamalarıyla yine pişmiş aşa su kattıklarına, anayasa değişikliğine sıcak bakmadıklarına şahit olduk. Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmek istemiyoruz, CHP’den milli iradeye, inanç hürriyetine saygı bekliyoruz. Ziyaret çalısı gibi, gelene takılan gidene takılan, erken kalkanın elinde kalan, yangına çırayla koşan, suyu yüzeyde kaynatmanın peşine düşen CHP’nin ve diğer zillet ortaklarının ne yapacağını, nasıl bir tutum takınacağını eninde sonunda Türk milleti görecek ve bir kez daha teyit edecektir.