MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Rusya'dan yana tavır sergileyip MHP'yi eleştiren Doğu Perinçek'e cevap verdi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rusya’da yayın yapan Komsomolskaya Pravda Gazetesine verdiği beyanatta, MHP Lideri Bahçeli'yi, MHP'yi ve Cumhur ittifakı'nı eleştirerek Suriye konusunda Rusya'dan yana tavır sergilemişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Rusya ve İdlip konusunu değerlendirirken Doğu Perinçek'e cevap verdi.
DEVLET BAHÇELİ'NİN DOĞU PERİNÇEK'E CEVABI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek'e verdiği cevapta, ''Aklı evvelin teki çıkmış, bizim duruşumuzu yargılamaya, zaman zaman vatanseverlikten kopup ABD yörüngesine girdiğimizi söylemiş. Bunu söyleyen şahıs daha düne kadar İmralı canisiyle sarmaş dolaştı, birbirlerinden gül alıp veriyorlar, dostluk pozuna giriyorlardı. Milliyetçi Hareket Partisi’nin yörüngesini tayin mercii, orak çekiç sevdasıyla yıllarını israf etmiş çevrelerin haddi ve harcı değildir. Bizim yörüngemiz Türk’tür, Türk milletidir, Türk devletidir, Türk vatanıdır, Türk bayrağıdır. Vatanseverliğimiz, milletperveliğimiz unutulmasın ki, arızi, afaki, konjonktürel veya dönemsel değil ebedidir, çiğnenmeyecek yemindir. Elinde Ülkücü kanı olanlar da ne bunu anlayabilecekler, ne de bunu hazmedebileceklerdir.'' dedi.
BAHÇELİ İDLİB KRİZİNDE RUSYA'NIN TAVRINI DEĞERLENDİRDİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Rusya ve rejim güçlerinin saldırılarını değerlendirerek, Rusya'nın İdlib'te Suriye'nin arkasında durmasının akla ziyan olduğunu, İdlib'te dökülen kanların hesabının sorulmasını beklediklerini, Türkiye'nin İdlib'te geri adım atmayacağını, Türkiye'nin bekasına saldıranlara karşı kuzu olup baş eğilmeyeceğini Bozkurt olunup zalimlerin tepeleneceğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda şunları söyledi:
TÜRKİYE OLAĞANÜSTÜ BİR SÜREÇTEN GEÇMEKTEDİR
Türkiye olağanüstü bir süreçten geçmektedir. İdlib deyim yerindeyse fokur fokur kaynayan, kaynadıkça taşan kanlı bir kazana dönüşmüştür. Rusya destekli rejim güçlerinin hain ve hunhar saldırıları devam etmektedir. Şubat ayı başından beri İdlib’de verdiğimiz şehit sayısı 16’ya ulaşmıştır. 20 Şubat 2020’de İdlib’in güneyinde Rus savaş uçaklarının hava saldırısında iki kahramanımız şehit düşmüştür. Şehitlerimizden Teğmen Ali Emre Fırıncıoğulları memleketi Hatay’ın Samandağı ilçesinde, Tankçı Sözleşmeli Er Mustafa Ertürk memleketi Gaziantep’te vatan topraklarına emanet edilmişlerdir. 22 Şubat 2020 tarihinde de Esad unsurlarının saldırısı sonucunda kahraman evladımız Tankçı Sözleşmeli Er Mecit Demir şehit olmuş, son yolculuğuna memleketi Gaziantep’te dualarla uğurlanmıştır.
DÖKÜLEN KANLARIN HESABININ SORULMASINI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ
Hüznümüzü tarif edecek kelimeler boğazımızda düğümlenmektedir. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor; silah arkadaşlarına, ailelerine, milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Elbette şehitlerin ölmediği inancındayız. Dökülen şehit kanlarının yerde kalmayacağını biliyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Kahraman yetiştirebilmek milletler için paha biçilemez bir haslettir. Bu durum aynı zamanda sinesinden kahraman çıkaran milletlerin yaşama ve payidar olma azminin güvencesidir. Türk milleti kutlu varlığından kahraman yetiştirme konusunda üstün bir meziyet ve muvaffakiyete haizdir. Milli bekamızın kilit taşları olan, Türk vatanının muazzam teminatları kahramanlarımıza ne yapsak az, ne versek yetersizdir. Onların haklarını ödememiz de bu dünya gözüyle mümkün değildir. Kahramanı susmuş bir milletin hayat pınarları kurumuştur. Kahraman evlatlarımız İdlib’de insanüstü bir gayretle bekamızın haklı ve meşru savunmasını icra ederken dualarımız onlarladır. Hepsiyle övüyorum, hepsinin alınlarından öpüyorum. Gazaları mübarek, kılıçları da keskin olsun diyorum.
SAHADA VE MASADA YER TUTMAK TÜRKİYE İÇİN HAYATİDİR
İdlib ekseninde altı çizilmesi gereken muamma, bu ay sonuna kadar Suriye rejim güçlerinin gözlem noktalarımızın gerisine çekilip çekilmeyeceği meselesidir. Türkiye ve Rusya arasında Soçi Mutbakatına uygun hareket hususunda bir fikir ve görüş birliği vardır. Rusya Dışişleri Bakanı dün yaptığı açıklamada, Türkiye ile Rusya’nın İdlib’de tansiyonun nasıl düşürüleceği konusunu görüşmeye hazırlandıklarını dile getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 21 Şubat’ta Putin, Merkel, Macron ile yaptığı telefon diplomasisi, 5 Mart 2020’de dörtlü İstanbul Zirvesi’nin toplanacağını açıklaması İdlib merkezli gelişmelerin seyrini etkileme ve değiştirme ihtimali taşımaktadır. Elbette bütün ihtimalleri hesaba katmak, sahada ve masada yer tutmak, buna uygun stratejik planlamalar yapmak Türkiye için hayati olduğu kadar zaruridir.
TÜRKİYE İDLİB'TE GERİ ADIM ATMAYACAKTIR
Sayın Erdoğan’ın İdlib’e harekâtı an meselesi olarak değerlendirmesi, buna karşılık Rusya’nın bu harekâtı en kötü senaryo olarak tanımlaması gergin bekleyişleri de körüklemektedir. Rusya Soçi Mutabakatına vurgu yaparken, taciz ve tahriklerini ısrarla sürdürmektedir. Karadan Esad güçleri, havadan Rus jetleri ölüm yağdırmaktadır. Yüksek yakıcı ve yıkıcı özelliğe sahip, patladığı yerde geniş bir alanda her canlıyı oksijensiz bırakan termobarik bombalarla belirlenmiş hedefleri vuran Rusya’dır. İdlib pek çok şeye gebedir. Türk askeri İdlib’de tek taraflı, işgal amaçlı ve dayatmacı bir anlayışla değil, Astana ve Soçi ruhuna müzahir şekilde bölgede koordinasyon ve gerginliğin azaltılması hedefiyle bulunmaktadır. Her ne kadar iradesi ve inandırıcılığı kalmamışsa da, İdlib’de ateşkes rejiminin sağlanabilmesi, çözüm yollarının aralanması Soçi kararlarının tatbikine bağlıdır. Aksi taktirde İdlib patlayacak, zalimler ve katiller kaçtıkları yere kadar kovalanacaktır. Bu şartlar altında Türkiye’nin geri adımı düşünülemeyecektir. Zalim Esad döktüğü kanların bedelini damla damla ödeyecektir. İdlib’de ateşkesin tesisi için zulüm bitmelidir, saldırılar durmalıdır, masumlara yönelik acımasızlıklar son bulmalıdır.
RUSYA'NIN SURİYE'NİN ARKASINDA DURMASI AKLA ZİYANDIR
Rusya’nın Türkiye’ye karşı Suriye’nin arkasında durması, Suriye’yi Türkiye’ye tercihi akla ziyandır. Ve stratejik hesaplarla bile izah edilemeyecektir. Dahası Putin’in ikili oynaması, önde Sayın Erdoğan’a sarılırken, arkada Esad’ı kucaklaması tam bir çelişkidir. Türkiye ile Rusya stratejik ortak değildir, müttefik değildir; ama iki ülke arasında siyasi, ticari, ekonomik ve diğer ilişki ağları gelişmiş ve güçlenmiştir. Ne var ki İdlib’deki sıcak çatışma ve gerilim ikliminin varlığı domates yüklü tırlarımızın Rusya sınırında bekletilmesine neden oluyorsa samimiyetsizlik ve güvensizlik zirve yapmış demektir. Aynı zamanda bu sorunlu tablo adil ve hakkaniyetli bir tavır sayılamayacaktır.
BİZ KUZU OLUP BAŞ EĞMEYİZ BOZKURT OLUR ZALİMLERİ TEPELERİZ
Türkiye’nin İdlib’deki varlığı hakkıdır, haklıdır. Bu varlığımızı sorgulayanların önce işe Rusya’dan başlamaları, mazlumların katledilmesine kafa yormaları isabetli ve tutarlı bir yaklaşım olacaktır. Esad rejimi ile Rusya’nın İdlib ile Hama bölgesinde Ocak ayından bugüne kadar 369 sivilin ölümüne neden olmaları hangi vicdana sığacaktır? Ülkemizin sınırında büyük bir sığınmacı yığılması varken, Rusya’nın bunu inkar etmesi hangi akla hizmettir? Şunu herkes bilmelidir ki, bizim haklarımıza, egemenlik ilkelerimize, güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç veya ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Biz kuzu olup baş eğmeyiz, Bozkurt olur zalimleri tepeleriz.