Günümüz dünyasında bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet; ne yazık ki; dil, din, ırk, sınıf, etnisite, mezhep ayırt etmeksizin tüm toplumların ortak sorunu. Ancak bizler diğer tüm toplumlardan farklı öz değerlere sahip özel bir toplum olarak kanayan bu yaraya karşı daha duyarlı ve hassas olmak zorundayız. Zira gerek inancımızın kadınlarımıza yüklediği yüksek değer, gerekse Cumhuriyetimizin kadınlarımıza getirdiği kazanımlar bu toplumun kadına verdiği değerin göstergeleridir.
Bir anne, eş, evlat olmanın yanında toplumsal yapı içerisinde de önemli roller üstlenen değerli kadınlarımıza karşı uygulanan her şiddete, hep birlikte tek ses olarak tepki verebilmeli ve artık kadına şiddet başlığını gündemimizden çıkarmalıyız.
Farkında olmak ve kadına yönelik şiddetin karşısında durmak, kadınlarımızın gelişimine katkı sağlamak, onları toplumun merkezine almak, desteklemek hepimizin en temel amaçlarından birisi olmalıdır.
25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle; ülkemizin ve dünyanın neresinde olursa olsun, ister psikolojik, ister fiziksel her türlü şiddete karşı net bir tutum sergileme noktasında siyasi görüşlerden bağımsız olarak herkesin ortak bir dille kararlılığını ortaya koyması gerekliliğine inancımı vurgulamak istiyorum.
Ne demişti Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”