MHP'li Akçay: Birleşmiş Milletler'in Yapısı Artık Değişmeli
TBMM Genel Kurulu'nda yapığı konuşmada, dünyada barış, güvenlik ve adaleti sağlamak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler'in Karabağ, Filistin, Bosna, Ruanda, Kosova, Somali ve Myanmar'da yaşanan etnik soykırımları durdurma konusunda işlevlerini yerine getiremediğine dikkat çeken MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay, BM Güvenlik Konseyi'nin aynı hak ve yetkilere sahip, her yıl 10'u yenilenmek suretiyle iki yıl görev yapan, 20 üyeden oluşan bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirterek, Birleşmiş Milletlerdeki 193 ülkenin tamamının dönüşümlü olarak görev alacağı yeni sistem önerisinin insanlığın vicdanını daha iyi temsil edebileceğini söyledi.
MHP'Lİ ERKAN AKÇAY'DAN BM GÜVENLİK KONSEYİ'NDE SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ
İsrail 7 Ekimden beri Gazze'de, bütün dünyanın gözü önünde katliam yapmaktadır; çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden binlerce Filistinliyi katlederek soykırım yapmakta, milyonlarca Filistinliyi yurtlarından sürerek savaş suçu işlemektedir. Gazze'de elektrik, su, enerji ve iletişim hatları kesilmiş, insanlar yiyecek, içecek, giyecek, ilaç gibi temel ve insani ihtiyaç maddelerinden yoksun bırakılmıştır. İsrail'in 7 Ekimden beri devam eden saldırılarında 5.791 sivil, silahsız insan ölmüştür. Ölenlerin 2.055'i çocuk, 1.119'u kadın, 217'si yaşlılar, 57'si sağlık çalışanlarıdır. 15 binden fazla sivil yaralanmıştır. 833 çocuk, 1.500 kişi enkaz altındadır. Saldırılar nedeniyle 12 hastane, 32 sağlık merkezi, ambulanslar hizmet dışı kalmıştır. 5.957 bina tamamen yıkılmış, 142.500 bina hasar görmüştür. 1 milyon 400 bin Filistinli yerinden edilmiştir. Okullar, camiler, kiliseler vurulmaktadır. Gazzelilerin Sina Yarımadası'na, Batı Şeria'da yaşayanların Ürdün'e sürülmesi için hazırlık yapılmaktadır.
İsrail'in Gazze'de yaptığı saldırılar artık sabır ve tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Siyasi ve diplomatik temaslar etkin caydırıcılıkla desteklenmezse günü geldiğinde Gazze'deki dramların, trajedilerin benzerlerinin başka ülkelerde ve hatta kendi vatanımızda da yaşatılması kaçınılmaz olabilecektir. Tehlike ve tehdit büyüktür, bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayetinde Türkiye'nin kuşatılması amaçlanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, öncelikle ateşkesi sağlamak, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü katkı ve mücadeleye hazır ve kararlıdır. Birleşmiş Milletler etkisizdir, İslam İşbirliği Teşkilatından umut yoktur, Kahire'deki Barış Zirvesi'nden de bir sonuç çıkmamıştır. İslam ülkeleri Gazze'deki zulmü de maalesef izlemektedir. Avrupa'nın İtalya, İspanya, İngiltere, Almanya ve Hollanda Başbakanları İsrail Başbakanının önünde âdeta hizalanarak bir başka kepazeliğe düşmüşlerdir. O hâlde, Gazze'yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin ve Türkiye'nin üzerindedir. Tavrımız, tutumumuz ve duruşumuz nettir ya kalıcı barış ortamı sağlanarak iki devletli çözüm için taraflar masaya oturur ya da Türkiye Cumhuriyeti her ihtimali dikkate alarak tepkisini üst düzeyde ve en seri şekilde gösterir. Sivil ve masum insanlara yönelik saldırıları tekrar nefretle kınıyor, hayatlarını kaybeden masum canlara, Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz. Kalbimiz Kudüs, Gazze ve Filistin için atmaktadır, dualarımız onlar içindir.
Birleşmiş Milletler teşkilatı Türkiye'nin de arasında bulunduğu 50 ülke tarafından 26 Haziran 1945 yılında kurulmuş ve 24 Ekim 1945'te resmen faaliyete geçmiştir. Bu nedenle de 24 Ekim Birleşmiş Milletler Günü olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler, dünyada barışı ve güvenliği sağlamak, adaletsizliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuştur ancak küresel ve bölgesel çatışmaların arttığı ve başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere milyonlarca masum insanın hayatını kaybettiği, acımasızca katledildiği bir dönemde Birleşmiş Milletler işlevlerini yerine getirememektedir. Karabağ'da, Filistin'de, Bosna'da, Ruanda'da, Kosova'da, Somali'de, Myanmar'da yaşanan etnik soykırımlar bunun en somut göstergesidir.
Birleşmiş Milletler, sadece veto hakkına sahip daimî 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür. Başta Güvenlik Konseyi olmak üzere, Birleşmiş Milletlerin tüm organları günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda mutlaka reforme edilmelidir. Güvenlik Konseyi, demokratik, şeffaf, adil, etkin ve hesap verebilir bir yapıya kavuşmalıdır.
Üye devletlerin tamamının eşit şekilde temsil edildiği ve uluslararası toplumun ortak iradesini yansıtan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu muhakkak güçlendirilmelidir. Birleşmiş Milletlerdeki 193 ülkenin tamamı Güvenlik Konseyinde dönüşümlü olarak temsil edilmelidir. Güvenlik Konseyi, aynı hak ve yetkilere sahip, her yıl 10'u yenilenmek suretiyle iki yıl görev yapan, 20 üyeden oluşan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Böylece dünyadaki ülkelerin tamamı sırası geldikçe Güvenlik Konseyinde söz sahibi olacaktır. Tüm ülkelerin dönüşümlü olarak görev aldığı Güvenlik Konseyi insanlığın da vicdanını temsil edebilecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür." diye bayraklaştırdığı mücadelenin gerisinde Güvenlik Konseyinin daha kapsayıcı, adil, demokratik ve şeffaf bir yapıya kavuşturulması vardır ve bu dönüşüm kaçınılmazdır.