MHP'li Aydın: Müdahale Edilmeseydi Kıbrıs Filistin Gibi Olacaktı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, savaşların vekalet gruplarının maşa olarak kullanılmasıyla yapıldığını söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, TSK'nın deniz unsurlarının görev süresinin bir yıl daha uzatılmasıyla ilgili MHP Grubu adına TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, vekalet savaşlarının yapıldığı dünyada terör konusunda ülkemize, Türklere ve Müslümanlara karşı çifte standart uygulandığını, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi olmasaydı Kıbrıs'ın Filistin gibi olacağını, iç ve dış siyasette milli tavır sergilenmesi gerektiğini söyledi. SAVAŞLAR VEKALET GRUPLARININ MAŞA OLARAK KULLANILMASIYLA YAPILIYOR MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Birinci ve İkinci Dünya savaşlarıyla 20'nci yüzyılda gördüğümüz mücadele yöntemleri ve kullanılan konvansiyonel silahların 21'nci yüzyılda geldiğimiz nokta itibarıyla farklı bir yapıya evrildiği çok açık ve nettir. Bugün, artık tarafların doğrudan alanda muhatap olduğu çatışmalardan çok vekâlet grup, çete veya terör örgütlerinin maşa olarak kullanıldığı yeni bir evreye geçildiğini görmekteyiz. Bu mücadele ve çatışmalarda kullanılan yöntem ve araçların da ekonomiden siber kumpaslarla oluşturulan sanal imgeler ve önyargılara, yaratılan sosyal bunalım ve sokak hareketlerinden suikastlara ve enfekte salgınlara kadar geniş bir yelpazeye uzandığının farkındayız. İşte bugün, görüşmekte olduğumuz bu tezkerenin mahiyeti de biraz bununla bağlantılıdır.'' dedi. VEKİL TERÖR ÖRGÜTLERİ MOGADİŞU'DA TÜRK İNŞAAT ŞİRKETİNE SALDIRDI MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Malumunuz daha önceleri de sıklıkla meydana geldiği gibi, dün Mogadişu yakınlarında bir Türk şirketinin, inşaat grubunun şantiyesine saldırı gerçekleştirildi. Bu, tabii, sistematik, belirli bir kurumsal yapı tarafından değil, biraz önce ifade etmeye çalıştığım gibi bir taşeron, bir vekâlet terör grubu tarafından gerçekleştirilen bir saldırıydı ve bu saldırıda, maalesef, bizim 6 vatandaşımız yaralandı. Şimdi, tabii, bu tür anlaşmaların kimleri nasıl, nerede rahatsız ettiğini sahada çok rahat bir şekilde görmekteyiz. Buradan yola çıkarak yeni savunma konseptlerinin de artık sınırlar ötesi kurgulandığını çok açık ve net bir şekilde görmekteyiz. Yani, işte, mücadele alanı Somali, Mogadişu ve hiç de muhatap olunmayan, kâğıt üzerinde yok sayılan çeteler tarafından, orada inşaat faaliyetinde bulunan bizim varlığımıza yönelik taciz, tecavüz ve saldırılar.'' dedi. ANKARA MERKEZLİ VİZYONLA ULUSLARARASI MESELELERE BAKMALIYIZ MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Bu tarz alan mücadelelerinin doğal bir yansımasını da masada yani müzakere ve görüşmelerde görmekteyiz. Alandaki başarı ve başarısızlığın iz düşümü diplomasi bağlamında da kendini göstermektedir. Bu genel çerçeve ışığında, ülkemizin jeopolitiğini ve tarihî tecrübesini de dikkate alarak yapılması gerekenlerin başında "önce ülkem ve milletim" düşüncesiyle Ankara merkezli bir vizyon gereği uluslararası meselelere bakma yükümlülüğü gelmektedir. Bu da bugün çark edilerek "Dış politikada millî olmak gerekir." sözde söylemiyle değil, sözlerimin başında ifade ettiğim gibi, ahlaki bir tutarlılık adına, bu söylemlerin eyleme dönüştürülerek genel bir siyasi tavra yansıtılmasıyla mümkündür yani eylem ile söylem birlikteliği arasında ciddi siyasi, ahlaki bir tutarlılık söz konusudur. Çünkü millîlik, sadece dış politika söz konusu olduğunda değil, tüm ülke siyasetini şamil kılacak topyekûn bir duruş ifade ettiği sürece anlamlıdır. Diğer bir ifadeyle, beden-ruh bütünlüğü misali, iç ve dış politikayı birbirinden ayırmadan millî bir eksene oturtulan siyaset, ulusal çıkar ve değerlerin vazgeçilmez kılınmasını gerektirmektedir. Somutlaştırmak gerekirse saygıdeğer milletvekilleri, sözüm ona, uluslararası birçok yapı ve kuruluşların alınan tüm kararlarda ülkemiz ve aziz milletimizi zan altında bırakan tek taraflı tutumları karşısında her zaman ilkeli duruş sergilemek bu tarz millî bir siyasi tavrın ifadesidir. Şimdi, Kıbrıs, Suriye, Doğu Akdeniz, Libya ve son günlerde yaşadığımız İdlib hususları bu minvalde değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.'' dedi. KIBRIS'A MÜDAHALE EDİLMESEYDİ FİLİSTİN GİBİ OLACAKTI MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Şimdi, bu saydığım, bugün bizim iç siyasetimizin de dış siyasetimizin de ana gündemini oluşturan bu meselelere kronolojik kısa bir göz atmak gerekirse, gerçekten, bizim yıllarca önümüze ısıtılarak, aleyhimize her türlü hile ve desiselerle konulan bir Kıbrıs meselemiz olmuştur ama hiç kimse 1960'ların Kıbrıs'ıyla ilgili tek kelime söylememektedir. Şimdi, ben birazcık -dikkatleri- Kıbrıs ile Filistin mevzusunu paralel ifade etmeye çalışarak sunmaya çalışacağım. Bakınız, bugün Filistin'in pürmelal hâlini burada bugüne kadar konuşmacılar, özellikle en son "yüzyılın projesi" olarak aktarılan bir mevzuda dile getirdiler. Sayın Cumhurbaşkanının BM Genel Kurulunda da çok açık bir şekilde, haritalar üzerinden konuşarak ifade ettiği gibi, bir baktık ki büyük Filistin küçülmüş; küçük İsrail, olmayan İsrail büyümüş, büyük bir devlet hâline gelmiş. İşte, 1960'larda Kıbrıs Türkü'nü yok sayan, Kıbrıs Türkü'nü öteleyen, onun haklarını her türlü gaspa muhatap kılan bir yapı eğer 1974'te Barış Harekâtı'yla, nokta atışla akamete uğratılmasaydı, inanın işte bugünkü Kıbrıs Türkü'nün de durumu Filistin'deki -aynen- Filistinlinin durumundan çok farklı olmayacaktı. Dolayısıyla, işte bundan, bir kıssadan hisse babından, diplomatik bir ders çıkarmanın gerçekten gerekliliğini özellikle vurgulamak açısından birazcık detaylara girdim.'' dedi. İÇ VE DIŞ SİYASETTE MİLLİ BİR TAVIR SERGİLENMESİ GEREKİR MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Tabii, günümüze geldiğimizde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2000'li yılların başında ne Irak'ın işgalinde ve akabinde bölünüp parçalanmasında ne de 2011'de aynı olaylara muhatap kılınan Suriye'nin iç savaşında ve akabinde işte bugün bölünme, parçalanma sürecine götürülmesinde zerre, miskal kadar dahli ve sorumluluğu yoktur. Bunu iddia etmek gerçekten iftiradır, bühtandır. Ama nedense, sonuçları itibarıyla, sürekli Türkiye Cumhuriyeti devleti masaya yatırılmakta, hesap vermek üzere birtakım ithamlara matuf kılınmaktadır. Yani 4 milyon göçmenin hesabını soruyoruz, konuşuyoruz, iç siyasette yaşadığımız sıkıntıların bundan kaynaklandığını ifade ediyoruz ama nedenlerini hiç kimse gündeme getirmiyor, konuşmuyor; oradaki müsebbipleri kimse uluslararası platformda ifade etmiyor. Dolayısıyla, bütün bu sıkıntıların ekseninde baktığımızda, iç ve dış siyasette yeknesaklık içerisinde millî bir tavır, millî bir hafızanın sahaya yansımasıyla gerçekten çok rahat bir şekilde ortaya konulacak meselelerdir bunlar.'' dedi. MHP'NİN ULUSALDAN ULUSLARARASINA KADAR MİLLİ BİR DURUŞU VAR MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''MHP olarak bizim bugüne kadar ulusaldan uluslararasına aktardığımız bir duruşumuz vardır, o da nedir? Efendim, gerçekten Ankara merkezli, "önce ülkem ve milletim" deyip uluslararası meseleler söz konusu olduğunda iktidar-muhalefet ayrımı gözetmeksizin dik duruş sergilemekten, ülkenin, milletin ali menfaatlerini öncelemekten geçtiğini çok açık bir şekilde ifade ettik, ediyoruz. Bütün bu haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı söylendiği gibi, dış politika veya uluslararası ilişkilerde iktidar-muhalefet psikolojisinden ari, millî bir refleksle hareket ederek gerçek müsebbiplerden hesap sorulmalıdır. Yani çok açık yüreklilikle, açık bir şekilde uluslararası bağlamlarda şunu net bir şekilde açık alın, ak bir yüzle ifade etmemiz kaçınılmazdır: Bizim, gerçekten, utanacak, sıkılacak, ayıpsanacak uluslararası en ufak, herhangi bir hamlemiz söz konusu değildir. Bu tarihî miras dün bize aktarıldı, biz de bunu şerefli bir şekilde yaşayıp, yaşatıp bizden sonraki kuşaklara aktaracağız.'' dedi. TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ASKERLERİMİZİ ŞEHİT ETMESİNE SES ÇIKARMAYANLAR... MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Bu bağlamda, son zamanlarda bütün bunlar yapılırken, dikkat etmemiz gereken çok ince bir husus daha söz konusu. Millî menfaatler söz konusuyken şehitler üzerinden zaman zaman siyasi pozisyon alma adına, duygularımızla oynamaya kalkılması da en büyük hassasiyetimizdir. Buna da müsaade etmeyeceğimizi çok net bir şekilde ifade ediyoruz. Zira dün PKK, FETÖ ortaklığıyla Bingöl'de, Iğdır'da Ankara Kızılay'da ve Türkiye'nin birçok yerinde kahpece tuzaklarla şehit edilenlere seslerini çıkaramayıp bunu suni, bir karşılığı olmayan etnik soruna bağlayarak bugün timsah gözyaşı dökenlerin yaptıkları bu hareketler pek de inandırıcı değildir ve milletin maşerî vicdanında bir karşılık bulmayacaktır.'' dedi. TERÖR KONUSUNDA ULUSLARARASI ARENADA ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Bizatihi katıldığımız toplantılarda edindiğimiz gözlemlerimiz ışığında, gerek Avrupa gerekse dünya gündemini dikkate alarak yaşadıklarımız ölçeğinde uluslararası ilişkilerde veya dış ilişkilerde millî olmanın somut birkaç gerçeğinden söz etmek gerekir. Yüce milletimize ve devletimize yönelik uygulanan çifte standardın sıklıkla görüldüğü bu uluslararası platformda gerekli direnci, gerekli mukavemeti göstermek yükümlülüğümüzdür. Burada ülkemizi köşeye sıkıştırma ya da tecride tabi tutma noktasında bize en fazla dayatılan 3 önemli husus var. Bunlar artık klasikleşmiş, bunlar artık prototip hâline gelmiştir. Bunların bir tanesi, terördür. Dünyanın her yerinde küreselleşen bir terörün varlığından söz edilirken inanın bütün dünya başkentlerindeki olaylar teker teker telaffuz edilip telin edilirken, nedense Barcelona, Madrid, Londra, Paris, Berlin baskınları bahane edilerek terör lanetlenirken Türkiye bu konuda ağır bedeller ödemesine rağmen uluslararası bağlamlarda bir defa dahi -işte, hep birlikte katıldığımız arkadaşlarımız buradalar, hazırun burada, söylesinler aksi var ise- telin edildiğini, bir defa protesto edildiğini ya da sorunlarla ilgili bir iki cümle söylendiğine tanıklık etmedik. Şimdi, bu çifte standardı biz nasıl kabul edeceğiz uluslararası ilişkiler ya da evrensel değerler adına?'' dedi. BAŞKA ÜLKELERDEKİ TERÖR GÖRÜLÜYOR BENİM ÜLKEMDEKİ NEDEN GÖRÜLMÜYOR? MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Evrensel değerler, ulusal çıkarlarla çakışmamalı. Ulusal çıkarlarla mugayir bir evrensel değeri savunmak gerçekten boşa kürek çekmektir. Çünkü millî olan değerler topyekûn olarak taşınır uluslararası boyutta evrensel değerleri oluşturur. Yani bendeki terör sayılmayıp bir başkasındaki, bir komşudaki terörün terör sayılması hiçbir evrensel kaide, kuralla açıklanamaz. Yine, Türkiye'ye ısıtılıp ısıtılıp dayatılan bir başka ön yargı, uluslararası bağlamdaki bir ön yargı ise, maalesef, yaşanan göç olayları, kontrolsüz nüfus hareketlilikleridir. Bakınız, Avrupa Karma Parlamentosu toplantılarında, inanın, gündem ne olursa olsun, Yunanistan'ın sıklıkla dile getirdiği bu göçtür. Adalardaki 40 bin civarındaki mülteci akını büyük bir sorun olarak anlatılıyor, anlatılıyor ve sorumluları, dolaylı olarak Türkiye tutulmaya çalışılıyor. Kimseden ses yok... Orada bu tür teklif ve önerilere parmak kaldıran, inanın, nüfusları, Türkiye'deki şu anda kontrolsüz göç sonucu ya da mülteci olarak bize gelen nüfusun çok altında olan ülkelerin temsilcileri de buna çok rahat bir şekilde destek veriyor. Böyle bir çifte standardı hangi uluslararası bağlamda, hangi diplomasiyle izah edeceğiz? Düşünebiliyor musunuz 40 binin büyük bir sorunsal alan oluşturduğu bir mülteci mevzusunda 4 milyonu anlatmakta, anlaşılır kılmakta, inanın, yalnız kalıyoruz. İşte, burada, gerçekten, biz, her zaman "Körler çarşısında ayna satan" durumunda olmadan, ısrarla, sürekli kılarak, bize o millî vicdanımızın sesine kulak vererek bunu sürekli tekrar etmek, anlatmak zorundayız.'' dedi. DOĞAL AFETLERDE BİLE TÜRKİYE YALNIZ BIRAKILDI MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, ''Daha acısını söyleyeyim: Geçen hafta bir deprem yaşadık. Bakınız, dünyanın neresinde bir afet varsa biz oradaki acıyı acı biliriz çünkü bu hem ilkelerimiz hem ülkülerimiz hem de inancımızın gereğidir. Bir vücudun uzuvları gibiyizdir. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bir salgın, bir hastalık, bir doğal afet ama inanın Türkiye'deki depremin bilmezlikten, duymazlıktan gelindiğine ve buna karşılık inanın bir geçmiş olsun mesajı dahi verilmediğine tanıklık ettik ve gündemle alakasız bir mevzuda konuşurken en sonunda dayanamadım, gerçekten eleştiri olma adına, 47 ülkenin temsilcileri adına ben buradan Türkiye'deki deprem bölgesine geçmiş olsun dilek ve temennilerimi ifade ediyorum, üzüntülerini paylaşıyorum dedim. Şimdi bakınız, bir doğal afette dahi Türkiye'nin ne kadar yalnızlaştığına, ötekileştirildiğine tanıklık ettik.'' dedi.