MHP'li Ersoy'dan Sorunları Birlikte Çözme Önerisi

Çevre sorunlarının çözümünde Türkiye'nin devrim niteliğinde adımlar attığına dikkat çeken MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, TBMM Genel Kurulu'nda, Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, iklim değişikliği krizi, su ve gıda sorunlarının çözümünde ve sürdürülebilir şehirler, bilinçli üretim ve tüketim, sıfır açlık hedeflerinde siyaset üstü davranılarak müşterek çözümlere odaklanılması gerektiğini söyledi.

 

YEREL BAZDA BAŞLAYAN ÇEVRE SORUNLARI KÜRESEL BOYUTLARA ULAŞTI

 

Günümüzde, insanoğlunun karşı karşıya kaldığı ve etkileri her geçen gün artarak devam eden sorunların başında hiç kuşkusuz çevresel sorunlar geliyor. Önceleri yerel bazlı, dar çaplı olarak karşımıza çıkan sorunlar zamanla büyüdü ve etkileri küresel boyuta ulaştı. İklim değişikliği, hava kirliliği, okyanusları saran plastik atık adaları, karadaki çöp yığınları çözüm isteyen sorunlardan bazıları. Dolayısıyla, çözüm üretme noktasında bireyselden ziyade müşterek hareket etmemiz gerekmektedir.

 

SALGIN SÜRECİ DÜNYAYA NE KADAR ZARAR VERDİĞİMİZ GERÇEĞİNİ GÖSTERDİ

 

Yaşadığımız bu pandemi süreci, dünyamıza ne kadar zarar verdiğimiz gerçeğini bizlere gösterdi. Hatırlayacaksınız, salgının ilk döneminde birçok ülkede sıkı tedbirler alınmıştı, dünya genelinde neredeyse hareketlilik yüzde 90'a varan oranda azaldı. Hal böyle olunca havamız temizlendi, uzaklar görünür hâle geldi. Dünya kamuoyunun bu önemli sorunlara ancak son elli yılda eğilim gösterdiğini görüyoruz. Ne var ki ülkemizde oldukça dinamik bir konu olan çevreye dair düzenlemelerin, etkin adımların ancak son yirmi yılda atıldığını müşahede ediyoruz. 

 

YASAL DÜZENLEMELERLE ÇEVREYİ KORUMAK İÇİN TESİSLER ARTTI

 

Atıkların düzenli depolanması, geri dönüşüm faaliyetlerini yaygınlaşması, öyle ki 2000'li yılların başında sayıları 10-20 olarak anılan tesis yatırımları yasal düzenlemeler ve geliştirilen politikalar eşliğinde büyük artış göstererek, günümüzde 3-4 binlere ulaşmış durumda. Ayrıca, bu tesisler on binlerce kişiye de istihdam potansiyeli oluşturmaktadır. Yine atık suların arıtılması ve yer yer tekrar kullanılarak su kaynaklarının korunması, hava kalitesinin iyileştirilmesi, korunan alanlardaki artış gibi birçok konuda ciddi gelişmelere tanık olduk.

 

ÇEVRE SORUNLARI SİYASET ÜSTÜ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR

 

Bakınız, Çevre Kanunu'muz neredeyse 40 yaşını dolduruyor ancak 2006 ve 2018 yıllarında olmak üzere 2 defa kapsamlı revizyona tabi tutulduğunu görüyoruz, öncesinde de küçük düzenlemeler geçirmiş. Hâlbuki biz çevreyi önleyici hekimlik olarak tanımlıyoruz, bu yönüyle de siyaset üstü olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bakış açısıyla ülkemiz kaynaklarının daha akıcı ve verimli kullanılmasında hem bireysel hem de toplumsal sorumluluklarımızın olduğunun unutulmamasının altını çiziyorum.

 

ÜLKEMİZDEKİ YASAL DÜZENLEMELER ATIK YÖNETİMİNDE BİR DEVRİMDİR

 

2018 yılında gerçekleşen Çevre Kanunu değişikliğinin temelinde atık yönetimi vardı. Yapılan düzenlemelerin özellikle ülkemizde atık yönetiminde âdeta bir devrim oluşturduğunu söyleyebiliriz. Düzenlemeyle plastik poşetler ücretlendirildi, bu düzenlemeyle poşet kullanımı yüzde 80 oranında azaldı. Bu aynı zamanda ham maddeden de tasarruf etme anlamını taşıyor. Geri Kazanım Katılım Payı uygulamasıyla sıfır atık sisteminin finansal altyapısı oluşturuldu. Şimdi, gündemimizde yurt dışında uygulanan ülkelerde yüzde 90 ve üstü geri dönüşüm başarısı sağlayan zorunlu depozito uygulaması bulunmakta. Zorunlu depozitoyla da sistemin önemli bir bileşeni olan depozito uygulamasının hayat bulması amaçlanıyor.

 

ÇEVRE AJANSININ KURULMASI

 

 Görüşülmekte olan teklifte esas itibarıyla 3 konu ele alınıyor. Bunlardan ilki Çevre Ajansının kurulması, ikincisi sıfır atığın yaygınlaşması ve son olarak da çevre dostu bisikletli ulaşımın yaygınlaşması olarak karşımıza çıkıyor. Teklifle kurulacak olan Çevre Ajansının birçok faaliyeti olacak, bunlardan ilki ve öncelikli olanı Depozito/İade Sistemini yönetmek. Depozito atıkların etkin olarak toplanmasını sağlayan bir mekanizma. Uygulama pratikte oldukça basit bir işleyişe sahip. Ürüne ambalaj bedeli yansıtılıyor, ambalaj iade edildiğinde de ücret geri alınıyor. Vatandaşa mali külfet oluşturmuyor. Sadece, atığın geri getirilmesi için teşvik edici bir unsur oluşturuyor. Pratikte kolay gibi görünen bu sistemin yönetimi elbette ki daha zor. Zira, ülkemiz piyasasında dolaşan yıllık 20 milyar adeti aşan ambalajdan, onların takibinden bahsediyoruz. Birçok paydaşın eş güdüm dâhilinde çalışması gereken bir sistem. Bu sistemin tek elden yönetimi de önem arz etmektedir. İşte Çevre Ajansı, sistemin tek elden yönetimini tesis etmek üzere çatı kuruluş olarak vazife yapacak. Piyasada dolaşımda bulunan 20 milyar adet içecek ambalajının takibini yapacak, bir nevi onları izleyecek, kullanım sonrası da çöpe gitmesini önleyecek. Kaynağında temiz olarak toplayarak geri dönüşüm sanayisine ham madde olmak üzere iletecek. Böylece hem yerel yönetimlerimizin atık ve temizlik giderleri azalacak hem de sanayicimize daha ucuz ve işlenmesi daha kolay madde sunulacak.

 

İHTİYAÇLAR DAHİLİNDE HIZLI VE ETKİLİ ADIMLAR ATILACAK

 

Ajans personeli için İş Kanunu hükümleri uygulanacak. Böylece ihtiyaçlar dâhilinde daha hızlı ve etkili adımlar atılması sağlanacak. Ayrıca Sayıştay denetimine de açık. Sonuç olarak, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine uyumlu olacaktır. Hâlihazırda her ne kadar Ajansın, Depozito/İade Sistemi'nin yürütücüsü olacağı görünüyor olsa da aslında tek görevi bu olmayacak. Öncelikli görevi, depozito uygulaması dışında, kamu tüzel kişiliğini haiz Ajansa bu düzenlemeyle çevre denetim yetkisi veriliyor. Avrupa ve Amerika'daki çevre koruma ajansları örneklerinde olduğu gibi denetim faaliyetleri de icra edilebilecek. Kıyı bölgelerimiz gibi kimi kritik bölgelerde çok kolay ve çabuk bir şekilde teşkilatlanarak kirliliğin kontrolü sağlanacak. Sistemin ilk etapta altyapısının kurulmasını sağlamak üzere çeşitli ürünlerden alınan geri kazanım katılım payı gelirlerinin yüzde 10-15'i Ajansa aktarılacak.

 

ELEKTRİKLİ SKUTERLER VE BİSİKLET ULAŞIMIYLA İLGİLİ DÜZENLEMELER

 

Teklifle getirilen düzenlemelerden birisi de bisiklet ulaşımını desteklemekle ilgili. Motorlu araç sayısı ve dolayısıyla trafikteki yoğunluk her geçen gün artış gösteriyor. Bir sürücü İstanbul'da yıllık ortalama yüz elli saatini, Ankara'da ise 53 saatini trafik yoğunluğuna kurban ediyor. Bu durum aynı zamanda millî servetin kaybolması anlamını da taşıyor. Yoğunluğun, ekonomik etkilerinin yanında hava kirliliğinin de başlıca etmenlerinden biri olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla alternatif araçların geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Özellikle yaşadığımız pandemi sürecinde ferdî hareketlilik artış gösterdi, dolayısıyla çevre dostu araçların teşvik edilmesi de önem kazandı. Bu noktada motorlu araçların onda 1'inden daha düşük çevresel ayak izine sahip bisikletli ulaşımın desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Düzenlemeyle, ihtiyaç duyulan alanlarda yeni bisiklet yollarının yapılması için Karayollarına yetki veriliyor. Bu durum, hiç kuşkusuz Hükûmet programında yer alan 2023 yılına kadarki 3 bin kilometre bisiklet yolu yapımına da destek sunacaktır. Yine, son yıllarda ülkemizde de sayıları her geçen gün artan elektrikli skuterlerin kullanımı yasal zemine kavuşturuluyor. Düzenlemeyle, araçların hız limitleri ve kullanım koşullarındaki kısıtlamalarla trafikte güvenle seyretmelerinin önü açılacak.

 

İKLİM KRİZİ İLE SU VE GIDA SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE MÜŞTEREK HAREKET EDİLMELİ

 

Bir taraftan iklim krizi, bir taraftan gıda ve su sorunları artık herkesi etkiler durumda. Dolayısıyla, bireysel mücadeleden ziyade müşterek olarak hareket etmek gerekiyor. Bakınız, Birleşmiş Milletler bunun için hedefler belirledi: 2023 hedefleri. 17 adet sürdürülebilir kalkınma hedefleri var; iklim değişikliyle mücadele, sürdürülebilir şehirler, bilinçli üretim ve tüketim, sıfır açlık bunlardan birkaç tanesi. Hemen hemen hepsinin temelinde kaynakları daha doğru kullanmamız, doğamızın bize sunduğu imkânları koruma ve kullanma dengesini gözeterek değerlendirmemiz işaret ediliyor. Bu noktada hepimize, bireylerden toplumlara, devletlere kadar herkese birtakım sorumluluklar düşüyor. Hazırlanan bu teklifin de bu amaca hizmet edeceğini düşünüyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, düzenlemenin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.