MHP'li Karakaya: Öğretmenlik Meslek Kanunu Çıkarılmalı
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya, TBMM Genel Kurulu'nda YÖK, ÖSYM, Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerin bütçeleri üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, Coronavirüs salgınının en çok etkilediği alanlardan birisinin Milli Eğitim olduğunu belirterek, EBA uygulamasındaki sıkıntıların giderilmesini, Millî Eğitim Bakanlığı'nın yüz yüze eğitime bir an önce dönme konusundaki gayretlerini desteklediklerini ve 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer alan Öğretmenlik Meslek Kanununun çıkarılması gerektiğini söyledi.
CORONAVİRÜS SALGINI EĞİTİM ALANINDA DEĞİŞİKLİKLERE NEDEN OLDU
2020, insanlık âlemi için kolay bir yıl olmadı. Birçoğu kronikleşmiş, çatışma, uluslararası terörizm, göç hareketleri, çevre sorunları, sağlık sorunları, ekonomik müdahaleler, ırkçılık, yabancı düşmanlığı gibi beşerî krizlerle çevrelenmiş olan ülkemiz ve küremiz 2020 yılında, 2019 coronavirüs salgınıyla beklenmedik bir biçimde, küresel ölçekte, topyekûn, toplumsal bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Bu kriz, toplumun tüm alanlarında olduğu gibi eğitim alanında da önceliklerin yeniden tanımlanmasını ve bu yönde bir değişimi gerekli kılmıştır; bunun doğrudan muhatabı da Millî Eğitim Bakanlığımız olmuştur.
BAKANLIKTAKİ GEÇMİŞTEN GELEN HANTAL YAPIYI HEPİMİZ BİLİYORUZ
Millî Eğitim Bakanlığının öteden beri gelen bir hantal yapısı olduğunu hepimiz biliyoruz ve bu kürsüden de bunlar sürekli, geçmişten bugüne dillendirildi. Bugün de eleştireceğimiz elbette çok sayıda konu başlığı mevcuttur; bunları dillendiriyoruz, dillendirmeye de devam edeceğiz ancak müsaade ederseniz, içinde bulunduğumuz süreçle ilgili bir hakkı öncelikli olarak teslim etmek istiyorum. Zira, marifet iltifata tabi; tabii ki bizim görevimiz sadece iltifatta bulunmak değil ancak doğruya da "Doğru." demek gibi bir mesuliyetimizin olduğunu ifade etmek istiyorum.
CORONAVİRÜS SALGININDAN EN ÇOK ETKİLENEN ALANLARDAN BİRİSİ MİLLİ EĞİTİM OLDU
Millî eğitim, faaliyetler, aktiviteler itibarıyla yaşadığımız bu beşerî krizden en fazla etkilenen alanlardan birisi olmuştur. Nitekim küresel salgın nedeniyle alınan tedbirler kapsamında daha 16 Mart 2020 tarihinde Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda yüz yüze eğitime derhâl ara verilmek zorunda kalınmıştır. Bu, o gün itibarıyla yerinde, alınması gereken bir karardır, lakin ileride ortaya çıkacak etki ve sonuçları itibarıyla beşerî kaynak kalitesini ciddi ölçüde düşürecek riskleri de beraberinde getiren bir durum. Zira, eğitim, beşerî kaynak veya sermayeyi oluşturan ve geliştiren yegâne aktiviteler bütünüdür. Bu faaliyetlerin zamanında yapılamaması veya inkıtaya uğratılması ileride telafisi mümkün olmayan sorunları da beraberinde getirebilir. Özellikle okul çağına gelmiş olan çocuklarımız fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda değişim ve gelişim göstermekte ve okul öncesi dönemden farklı gereksinimlere ihtiyaç duymaktadır. Bu çağda öğretmen, arkadaş gibi diğer kişiler de çocuğun gelişmesine ciddi katkılar sunmaktadır. Akran etkisi, bedensel değişim, cinsiyet farkındalığı, grup oyunları, bireysel gelişim bu dönemin önde gelen özelliklerindendir. Hülasa, eğitim, beşerî yönüyle bir çağ yani yaş meselesidir, en alt basamağından en üstüne kadar amaçları ve hedefleri belli olan zamana dayalı bir süreçtir. Belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmanın temel şartı çağında yani zamanında eğitimin verilmesidir.
MİLLİ EĞİTİMDE UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMASI
Bunları şunun için söylüyorum: 16 Mart 2020 tarihinde alınan tedbirler kapsamında yüz yüze eğitime ara vermek zorunda kaldık. Bunun üzerine öğretim faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için kurulan TRT'deki EBA TV kanalıyla 23 Mart 2020 tarihinde yani yedi gün içerisinde, 18 milyonun üzerinde öğrenci için uzaktan eğitim faaliyeti başlatıldı. Çoğu gelişmiş ülkelerde dahi yapılamayan böyle bir organizasyonun kısa bir süre içerisinde yapılabilmesi, başarıyla uygulamaya konulması elbette bir öngörünün sonucuydu. 23 Ekim 2018 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan eğitimin yol haritası niteliğindeki 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi'nin bunda önemli bir rehber olduğunu düşünüyorum. Bu belgede "Öğrenme süreçlerinde dijital içerik ve beceri destekli dönüşüm" başlığı altında yapılan tespitler ve gösterilen hedefler doğrultusunda Bakanlık tarafından başlatılan çalışmalar, eğitim faaliyetlerinin bir kesintiye uğratılmadan devamını önemli ölçüde sağlamıştır.
BAKANLIĞIMIZA VE ÖĞRETMENLERİMİZE TEŞEKKÜR EDERİM
Bizim aslında hem millet olarak hem de kamu yönetiminde gelenekselleşmiş bir hastalığımız var. Bu, tedbir yerine telafi yaklaşımını benimsememizdir yani riskleri önceden belirleme ve buna ilişkin tedbirleri zamanında almak yerine, bekleriz, zarar ziyan oluşur, kriz ortaya çıkar, biz de başarımızı bu krizleri çözme ve zarar ziyanları giderme yönünde gösteririz. Oysa, telafi her zaman, tedbirden daha külfetli bir sonuca gebedir. Bu konudaki öngörüden ve kısa süre içerisinde yapılan organizasyondan dolayı Sayın Bakan'a ve yakın çalışma arkadaşlarına, sistemi başarıyla uygulayan başta öğretmenlerimize, Bakanlık teknik personeline ve emeği geçen tüm kişi ve kurumlara Türk milleti adına teşekkür etmeliyiz. Elbette, diğer alanlarda olduğu gibi, bu alanda da hızlı, zamanında, ihtiyaca uygun karar alma ve kontrolün altyapısını oluşturan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve onun çalışma ofis ve kurullarını da unutmamak gerekir.
BİR AN ÖNCE YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇİLMESİ HEPİMİZİN TEMENNİSİ
Bir eğitimci olarak Millî Eğitim Bakanlığımızın, yüz yüze eğitime bir an önce dönme konusundaki gayret ve çabalarını da yerinde bulduğumuzu ve pedagojik açıdan bunun bir gereklilik olduğunu da ifade etmek istiyorum. Burada detaylara girecek durumda değiliz, ancak okullarda alınan fiziki tedbirler, konuya ilişkin farkındalık eğitimleri dikkate alındığında genel tedbirler içerisinde şartların el verdiği ölçü ve nispette bir an evvel yüz yüze eğitime geçilmesinde fayda olduğunu da ifade etmeliyiz.
ÜNİVERSİTELERDE UZAKTAN EĞİTİM
Çalışma hayatının çok önemli bir kısmını üniversite hocalığında geçirmiş bir kardeşiniz olarak, bu süreçte üniversitelerimizdeki eğitim faaliyetlerini de mümkün olduğu kadar yakından izlemeye çalıştım. Özellikle bu konuda, uzaktan eğitim konusunda çok ciddi çalışmalar yürüten YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Sayın Profesör Doktor Naci Gündoğan Hoca'yla da zaman zaman görüşerek Türkiye genelindeki bu eğitim faaliyetleri hakkında bilgi edindim. Bu anlamda, üniversitelerimizde de uzaktan eğitim konusunda eğitim faaliyetlerinin, şartların el verdiği ölçüde aksatmadan yürütüldüğünü de ifade etmek istiyorum. Bu anlamda da Yüksek Öğretim Kurulumuza ve bu faaliyetleri aksatmadan yürütmeyi gerçekleştiren, buna emek veren değerli çalışanlara, tüm üniversite mensuplarına da teşekkür ediyorum.
CANLI SINIF UYGULAMALARI
Millî Eğitim Bakanlığı bu uzaktan eğitim faaliyetlerini yürütürken zaman zaman "canlı sınıf" uygulamalarında sorunlarla karşılaştı. Bunların önemli bir kısmı basına, medyaya da yansıdı. Arka planına bakıldığında bu aksaklıkların, canlı sınıf uygulamalarında ortaya çıkan sorunların önemli bir nedeninin aslında teknik olduğu da ortaya çıkıyor çünkü Türkiye'nin yurt dışı internet çıkışı, bant genişliğiyle alakalı bir durum olduğu gözüküyor. Millî Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitim kapsamında günlük 3 milyon ders gerçekleştiriyor ancak bunun yapılabilmesi için canlı sınıfların, uzaktan eğitim formasyonuna uygun canlı sınıfların uygulanabilmesi için internet ağından yurt dışı veri alanlarına da giriş çıkışlar gerekiyor. Tabii, pandemi öncesi Türkiye'nin yurt dışı internet çıkış bant genişliği yeterliydi; bu, 10 terabit saniye civarında bir bant genişliği. Ancak pandemi dönemiyle birlikte dijital yaşamın çok daha yukarılarda olması, aktivitelerin çok daha fazla olması bu anlamda önemli bazı sorunları da beraberinde getirmeye başladı.
EBA UYGULAMASINDAKİ SIKINTILAR
Yine, benim yaptığım araştırmada Millî Eğitim Bakanlığının gerçekten uzaktan eğitim formasyonunu layıkıveçhile yerine getirebilmesi için asgari 4 terabit saniyelik bir internet çıkış bant genişliğini kullanması gerekiyor. Oysa, bugün yine, bendeki veriler doğruysa Millî Eğitim Bakanlığı bu faaliyetlerini yerine getirebilmek için 1 terabit saniyelik bir bant genişliği kullanıyor çünkü Türkiye'nin toplam kapasitesi 10 terabit civarında; diğer alanları, ticareti, ödeme sistemlerini, finansmanı, diğer haberleşme ve iletişim alanlarını da düşündüğümüz de ki bunlar da hayati derecede önemli olan alanlar; bu alanları da sıkıntıya sokmama açısından zaman zaman bizim de burada eleştirdiğimiz EBA uygulamasıyla ilgili sorunlarla karşılaşılabiliyor. Onun için bizim buradan tabii ki önemli bir dilek ve talebimiz Türkiye'nin dijital dönüşümü konusundaki -gelecekle ilgili trendi, gelişmeleri de dikkate alarak- bu yönde gerekli altyapı çalışmalarının bir an önce yapılması ve Millî Eğitim Bakanlığına da gerekli olan bant genişliğinin tanınarak faaliyetlerin gerçekten olması gerektiği bir biçimde yapılmasını sağlamaktır.
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNUN ÇIKARILMASI GEREKİR
2023 Eğitim Vizyonu gerçekten bizim MHP'nin de bugüne kadar seçim beyannamelerimizde ifade ettiğimiz eğitim politikalarımızla bire bir uyumlu birçok içeriği kapsamakta, onun için biz bu Eğitim Vizyonunu destekliyoruz. Bunun içerisinde özellikle öğretmenlik meslek kanununun çıkarılması... Gerçekten büyük bir eksikliktir. Bu eksikliğin bir an önce giderilmesi gerekiyor TBMM olarak, milletvekilleri olarak bizim bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekir. Bugün öğretmenlerin birçok sorununu buradan dillendiriyoruz ama bu sorunların önemli bir kısmını ortadan kaldıracak ya da azaltacak yegâne şey öğretmenlik meslek kanununun çıkarılmasıdır. Sayın Bakanın da bu konuda çalışmaları, gayretleri olduğunu biliyorum, yine benzer şekilde Sayın Cumhurbaşkanının 2023 Eğitim Vizyonu açıklamasında da bu konu gündeme gelmişti. Ben öğretmenlik meslek kanununun bir an önce dikkate alınması gerektiğini ifade ediyorum. Son cümle olarak, Üniversitelerdeki şu kadro sorunlarına da bir an önce el atılıp çözülmesi gerektiğini ifade ediyorum.