MHP'li Semih Yalçın'dan İyi Parti'ye Yeni Bir Çağrı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İyi Parti'ye yaptığı Yerel Seçimlerde birlikte hareket etme çağrısı karşısında, bocalayan İyi Parti cenahının tutumu üzerine değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, 26 Ağustos’ta toplantı yapmaya hazırlanan İyi Parti'ye, yeni bir çağrı yaptı.

 

MHP'Lİ YALÇIN'DAN BAHÇELİ'NİN TEKLİFİ ÜZERİNE BOCALAYAN İYİ PARTİ'YE YENİ BİR ÇAĞRI

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İP’e yönelik komşuluk çağrısı hâlâ gündemdeki yerini korumakta, hem medyada hem de kamuoyunda mesele üzerindeki tartışma ve değerlendirmeler sürmektedir. Sayın Devlet Bahçeli’nin İP’e dönük daveti; karşılıklı siyasi yaklaşma, yumuşama, gerginliği azaltma ve peşin hükümleri ortadan kaldırma yolunda atılmış bir adım, bilgece sergilenmiş bir siyasi diplomasi örneğidir. Ne yazık ki çağrının muhataplarınca böylesi bir fırsat “iyi” değerlendirilememiş, enine boyuna düşünülüp istişare edilmeden büyük bir siyasi nezaketsizlik ve seviyesizlikle reddedilmiştir.

 

Sayın Devlet Bahçeli; sadece MHP’nin lideri değil, aynı zamanda devletimiz için varlığı itimat telkin eden akil bir insan, büyük bir dava adamı ve bilge bir Türk milliyetçisidir. Onun büyük bir içtenlik, serinkanlılık ve barışçı tavırla yaptığı davete; muhatabı yerine yetkili yetkisiz, akıllı akılsız, köklü köksüz bir takım isimlerin cevap vermesi, İP’in siyasi terbiye kültürünün, politika adabının oluşmadığını, olgunlaşmadığını göstermiştir. Söz konusu davetin birinci muhatabı İP Müdiresi Meral Akşener’dir, ancak Müdire Hanım sessizliğini koruyup susmaktadır.

 

Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir. Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır. Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz.

 

Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır. İP’i siyasi literatürde tarif eden uygun, yerine oturan ifade, kavram ve kelimeler de bulunmamaktadır. Bu parti, CHP’ye veya bölücü terör örgütünün siyasi acentesi HDP’ye nispetle tanımlanabilmektedir. İP; bu bağlamda bir yancı, iş birlikçi veya kuyruk sokumu parti görünümündedir. İP’in ikinci büyük sorunuysa başındaki kişinin liderlik hassasının bulunmayışı ve siyaset etme yeteneğinin kıt oluşudur. Meral Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır. Bu durum, İP açısından muhataralı, güvensiz ve muammalı bir siyasi gelecek tablosu çizilmesine yol açmaktadır.

 

Hâlbuki gelecek yıl yapılacak 31 Mart Yerel Seçimlerinde millet, İP’i kendi kurumsal kimliğine sahip bir parti olarak müstakil surette seçimlere girecek kemal, yetkinlik ve cesarette görmek isteyecektir. Oysa İP sözcüleri hâlâ denenmiş ve hüsrana sebep olmuş ittifakla ayakta kalma derdindedir. Bütün bunlardan daha önemlisi; İP, MHP’nin kötü bir taklitçisi ve rol çalıcısı mı olacak, yoksa kendine yeni ve farklı bir siyasi gömlek mi biçecektir, milletimiz buna bakacaktır. Çünkü MHP varken MHP’cilik oynayanlara millet itibar etmeyecektir.

 

Bu bağlamda 26 Ağustos’ta İP Müdiresi Meral Akşener’in ortaya koyacağı tavır, bu partinin nerede konumlanacağına dair belirleyici unsur olacaktır. Bilindiği üzere 26 Ağustos, Millî Mücadele’nin en önemli safhalarından birinin, müstevlilere son büyük darbenin vurulduğu Büyük Taarruz’un başlangıcıdır. Ne var ki taarruz eylemi ve tabiri, İP’in güdük ve şekilsiz siyasi müktesebatına sığmamaktadır. Zaten İP; bugüne kadar siyaset hayatımızda hücum yerine sürekli geri çekilmeyi, ricatı seçmiştir. İP; kazanmaya değil, kaybetmeye tiryaki olmuştur. İP, kendine hep yanlış yol arkadaşları seçmiştir.

 

Şurası bir hakikattir ki İP, küresel ısınmanın Türk siyaset hayatındaki aşırı sıcak izdüşümü olarak kaynamaya, tandır gibi yanmaya devam etmektedir. İP’in geçmişi ve siyasi birikimi olmadığı için bir parti geleneği de yoktur. İP’in Türk milliyetçileri ve bütün vatanseverleri için çatı parti olma teziyse tümüyle çürüktür. Zira bu mikro terazi bu sıkleti çekemez ve siyasi kolonları olmayan bir partinin çatısı çarçabuk çöker. İlk ciddi depremde yıkılacak çürük bir bina hâlindeki İP; çatı olamaz, çatırdar. Hatta bu parti, sırf iktidar değişikliği uğruna ayıyla yatağa girmeyi, teröristlerin siyasi acenteleriyle temas kurmayı, çakallarla dans etmeyi bile göze almıştır. Bu yüzden de girmediği kılık, takmadık siyasi zincir bırakmamıştır.

 

Bir atasözünde şöyle denilmektedir: “Kendi otağını bırakıp itin yatağına kıvrılan, uyandığında tasmayı boynunda bulur.” Nasıl başıbozuk ve disiplinsizlerle sistemli bir siyasi kavga yürütülemez ise İP’te yuvalanmış mücadele kaçkınlarıyla da Türk milliyetçiliği ve vatanın bütünlüğü davası güdülemez. Mahalleden kaçan mirasyedi ve hayırsız evlatlara “Bizim mahalleye gelin.” dediysek harim-i ismetimize girip soygun yapın da demedik.

 

MHP’nin mirası emin ellerdedir. Milliyetçi- Ülkücü Hareket’in mensupları ve MHP camiası olarak, bu kutlu mirasın haytalarca çalınıp politika çarşısında pazarlanmaya çalışılmasına müsaade etmeyiz. MHP; Türk milliyetçiliği davasının hem bekçisi, hem askeri, hem de alemdarıdır. MHP, kökü binlerce yıllık maziye uzanan büyük bir varlık davasının siyasi hayatımızdaki yegâne ehil ve liyakatli temsilcisidir. MHP, Ülkücü şehitlerin aziz ruhlarıyla yücelen, gazilerimizin fedakârlıklarıyla yükselen 54 yıllık köklü bir hareketin temsilcisidir. Tarih ve kader, MHP’ye Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in siyasi temsilciliği misyonunu biçmiştir. Bu gömleği giymek için 54 yıllık kutlu mücadeleye layık ve gönülden bağlı olmak icap eder.

 

Sadece liyakat ve ehliyet değil, baba ocağı konumundaki MHP’ye sadakat ve merbutiyet de elzemdir. Rabıtası sağlam, aidiyet hissi kuvvetli, mensubiyet şuuru olgunlaşmış Ülkücülerin otağı olan MHP’ye öykünmekle Türk milliyetçiliği davasına rehber olunamaz. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağlında altını çizdiği gibi, Ülkücü kalmanın, Ülkücü kalarak Türk milliyetçiliğine hizmet etmenin şartı MHP’de yer almaktır. MHP saflarında mücadele etmek, her Ülkücünün görevi ve aynı zamanda da vecibesidir. İP’liler, bizim gömleğimizle rol kesmeye kalkmasınlar. Sadakatsiz, disiplinsiz, sorumsuz, vefasız ve hıyanete meyilli kavga kaçaklarıyla dönme ve devşirmeler tarafından kurulmuş derme çatma bir partiyi çatı ittihaz ederek MHP’nin Türk siyasi hayatındaki yerini almaya çalışmak; yaya aya gitmekten farksızdır.

 

Milletimizin MHP’ye biçtiği tarihî rolü siyaseten iğdiş etmek maksadıyla alternatif politika üretme gayreti, hadımın zürriyet peşine düşmesi gibidir. MHP; siyaset sahnesinde edindiği yeri, yarım asrı aşkın sürede bütün ağır imtihanlardan geçen teşkilatlarının eksilmeyen gücü kadar, milletin 54 yıldır gösterdiği büyük teveccühün mehabetine borçludur. Hep söylediğimiz gibi; MHP lider odaklı bir dava partisidir. Liderinin siyaset satrancındaki ustalığı, siyasetteki müessiriyet ve özgül ağırlığını arttırmaktadır. Milletimiz MHP’yi varlık sigortası, beka güvencesi, toplumsal barış ve sükûnun siyasi garantörü olarak görmektedir. MHP’ye alternatif olmaya, bizden rol çalmaya kalkan haramzadeleri, 26 Ağustos’tan önce bu gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyoruz.