Çetin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Türkiye’nin istihbarat hizmetlerini ve istihbarat teşkilatını düzenleyen MİT yasasıyla getirilen yetkiler, Tayyip Erdoğan’ın bir diktatöre dönüşmesine yetecek genişliktedir. Tayyip Erdoğan gözünü diktiği Çankaya köşküne ikinci bir Kenan Evren gibi büyük yetkilerle çıkmak için en önemli adımını bu yasa ile atmıştır. Aylardır kendine göre devletin kurumlarını yeniden dizayn eden Erdoğan, MİT yasasıyla en sağlam zırhını giymiştir.
Çıkarılan MİT yasası devleti değil, Tayyip Erdoğan’ı güçlendirmek için yapılmıştır. Devletin değil Erdoğan’ın özel örgütü haline dönüşen MİT’in geniş yetkilerle donatılmasıyla, bugüne kadar işlenmiş suçların temizlenmesi amaçlanmaktadır. Reyhanlı saldırısındaki şüphelerden Oslo’da teröristle aynı masada yapılan anlaşmalara, Suriye’ye gönderilen ve yoldan çevrilen şüpheli tırlara kadar MİT’ten cevap beklenen pek çok soru vardır. Nitekim bebek katili teröristbaşı dahi hükümetle yürüttükleri açılım sürecinin yasadışı ve suç olduğunu, yasa çıkarılması gerektiğini söyleyip durmaktadır.
Türkiye’de adının önünde milli sıfatı olan bir kaç kurumdan birisi olan MİT’in, kelimenin tam anlamıyla milli olması, yani ülkemizin milli çıkarlarına hizmet etmesi Milliyetçi Hareket Partisi’nin de arzusudur. İstihbaratı güçlü olduğu müddetçe Türkiye’nin de güçlü olacağı açıktır. Ancak son yıllarda tam tersine ciddi manada istihbarat ve milli güvenlik zafiyetleri yaşanmaktadır.
Devletin gözü ve kulağı olması gereken MİT, Tayyip Erdoğan’ın özel teşkilatı misyonuna soyunmuş, millilik vasfıyla, kuruluş misyonu ve tarihiyle çelişen bir istikamette faaliyetler içerisine girmiş görünmektedir. MİT’in neye hizmet ettiği konusunda kamuoyunda ciddi endişeler oluşmaktadır. Ülkemizin istihbarat kurumu, asli vazifesini yaparak ülkenin birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine, ayrışma ve bölünmeye sürükleyecek bir ihanet projesinin yürütücüsü haline dönüşmektedir. Türkiye’de kemikleşen ayrılıkçılık fikri ve her gün daha fazla duymaya başladığımız özerklik sözleri MİT’in doğru yolda olmadığını, en hafif tabirle ihaneti göremediğini, duyamadığını göstermektedir.
MİT yasasının hangi amaçlarla çıkarıldığı ve kimlere hizmet ettiğiyle ilgili en çarpıcı örnek, BDP’li Sırrı Sakık’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a teşekkür etmesiyle gözler önüne serilmektedir. MİT, 40 bin insanımızın kanının dökülmesine, ülkemizin servetlerinin heba edilmesine ve bölünme tehdidiyle karşılaşmasına sebep olan terör örgütünü muhatap kabul ederek ve pazarlıklar yaparak bu çevrelerde büyük takdir toplamıştır. Bu manada Sakık’ın MİT müsteşarına hakkını teslim etmesi dikkate değerdir. Ancak Sırrı Sakık MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a teşekkür ederken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı unutmuş olamaz. Çünkü Fidan’ı görevlendiren bizzat Tayyip Erdoğan’dır. Kanaatimizce BDP ve PKK çevresi Tayyip Erdoğan olan minnettarlıklarını Cumhurbaşkanlığı seçiminde göstereceklerdir.
Buna karşılık yine aynı çevreden Pervin Buldan ise asıl teşekkürü hak edenin İmralı’dan hükümete yol gösteren Abdullah Öcalan olduğunu söyleyerek bir başka gerçeğin altını çizmektedir. Böylece iki BDP’li vekil, birkaç yıldır sürdürülen açılım adındaki ihanet sürecinin fotoğrafını açık seçik ortaya koymuş, aralarındaki bağlantı kablosunu gerektiği gibi bağlamışlardır. Kablonun bir ucunun bebek katili Apo’da, diğer ucunun Başbakan Tayyip Erdoğan’da olduğu apaçık ortadadır. MİT’in ve BDP’lilerin yaptığı ise Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan arasındaki trafiği idare etmek, arabuluculuk yapmaktır. Çıkarılan MİT yasası ile bugüne kadar kanunsuz bir şekilde sürdürülen bu görüşmeler artık kılıfına uygun bir şekilde yapılacaktır.
MİT düzenlemesi ile AKP hükümetinin terör örgütü PKK ile yürüttüğü yasadışı görüşmeler temizlenmiş ve yasaya uygun hale gelmiş olmaktadır. Ne de olsa AKP yasal bir partidir ve yaptığı her işin de yasalara uygun olması yakışır. Eğer yasa yoksa dahi, yapılan işlerin ardından yasaların her zaman olduğu gibi arkadan yetiştirilmesi, bu hükümetin türlü maharetlerinden sadece bir tanesidir.
Doğuracağı sonuçlar itibarıyla çıkarılan yasanın en vahim tarafı, MİT’e terör örgütleriyle görüşme yapma yetkisinin tanınmasıdır. Terörist bir yapıyı devletin resmen muhatap kabul etmesi, bölücülere uluslararası seviyede meşruiyet hakkı tanımak anlamına gelebilecek, Türkiye’mizin birlik ve bütünlüğünün muhafazasına çok büyük bir darbe vurulmuş olacaktır. Bölücü teröristleri çıkarılan yasayla devletimiz adına MİT’le muhatap etmekle, başka devletlerin bu meseleye karışmasının sorumluluğu ve vebali AKP hükümetinin boynundadır. Bugüne kadar teröristbaşı Apo’yu muhatap almak ihanet iken, yapılan bu işin şimdi yasayla düzenlenmesi katmerli ihanettir. Anlaşılan odur ki, İmralı’daki cani AKP hükümetine her dediğini yaptırmakta, kendisinin ve terör örgütünün yasal zemine çekilmesini sağlayacak kadar etkili olmakta, sözü dinlenmektedir.
Hiçbir yasa kişiye özel olmamalıdır. MİT mensuplarının, herhangi bir makamın veya şahsın yasaların arkasına gizlenerek suç işlemek gibi bir özgürlüğü olamaz. Bugün TBMM’deki çoğunluğun tahakkümü ile anayasaya aykırı ve hukukla bağdaşmayan yasa çıkaranlar ve bu yasalara dayanarak icraat yapanlar, bir gün mutlaka yargılanacaklarını unutmasınlar. MİT’e olağanüstü yetkiler tanıyarak muhaberat devleti oluşturmak isteyenlere de hukukun lazım olacağı günler gelecektir.