Türkiye, 67 yıllık NATO üyesi olarak, 70. kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan NATO ile fikir ayrılıklarının doruğuna ulaştı.
Türkiye, NATO'nun ABD'den sonra ikinci büyük ordusuna sahip bir ülke olarak, NATO'ya üye olmanın tüm sorumluluklarını yerine getirirken, NATO'nun Türkiye'yi bir çok konuda yalnız bıraktığı görülmüştü. Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nı başlatmasıyla birlikte, NATO'nun Türkiye'ye destek olacağı yerde köstek olması, Türkiye ile NATO ilişkilerinde tartışmalara yol açacak sarsılmalar yaşandı.
NATO ZİRVESİNİN KARARLARI TÜRKİYE'Yİ YOL AYIRIMINA GETİRECEK Mİ?
NATO'nun beyin ölümü gerçekleştiği tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, 3-4 Aralık tarihlerinde NATO zirvesi yapılacak. Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil edeceği zirvede liderleri stresli bir gündem bekliyor. Türkiye açısından PKK/YPG tehdidini içeren ancak NATO Konseyi’nin onayına rağmen yayınlanmayan güvenlik planı öne çıkıyor. Türkiye, geçtiğimiz günlerde ABD’nin itiraz ettiği plana ittifakın Rusya’ya karşı hazırladığı Baltık planını engelleyerek rest çekti. Bu bağlamda, iki günlük zirve, NATO'nun geleceğini etkileyecek. Türkiye, NATO'ya güvenip aynı şekilde devam mı edecek yoksa yol ayırımına mı girecek?
PKK/PYD/YPG'NİN TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLANMASI MESELESİ
Türkiye bu yılki liderler zirvesinde, büyük katkıyı sunduğu NATO ittifakından, terörle mücadelesinde destek ve PKK/PYD-YPG’yi terör örgütü olarak tanımalarını bekliyor. Türkiye, dünya üzerindeki birçok NATO görevinde gerek askeri, gerek ekonomik, gerekse lojistik olarak aktif rol aldı. NATO tarafından Bosna, Afganistan, Kosova, Irak, Somali, Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Karadeniz’deki birçok harekat ve misyonlara Türk askeri aktif katılım sağladı. NATO’nun komuta ve kuvvet yapısına, gerek NATO görevindeki askeri gücü gerekse Türkiye’de ev sahipliği yaptığı karargahlar üzerinden katkı sunuldu.
NATO TÜRKİYE'YE DESTEK OLACAĞI YERDE KÖSTEK OLDU
Ancak kuruluş anlaşmasında, “Taraflardan birine yapılan saldırı, herkese yapılmış kabul edilir” yazan NATO, söz konusu Türkiye’nin güvenliği olunca hiç adım atmadı. 57 yıl önce, ABD ile Sovyetler Birliği’nin nükleer savaşın eşiğinden döndüğü Küba krizi, Türkiye’nin ittifaktan ilk çalımı yediği gizli bir pazarlıkla son buldu. Moskova tehdidi karşısında Türkiye’nin güvenliği tehlikeye atıldı ve Rusya karşısında yalnız bırakıldı. Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda ise NATO üyesi müttefiklerini bu kez açıkça karşısında buldu. Silah ambargosu ve ekonomik ambargolarla zayıflatılmak istendi. NATO, açıkça, örgütün bir diğer üyesi Yunanistan’ı destekledi. NATO, 30 yılı aşan terörle mücadelesinde de Türkiye’ye desteğinde sınıfta kaldı. Türkiye, tüm girişimlerine karşın NATO’yu PKK terörüyle mücadeleye angaje etmeyi başaramadı.
NATO TÜRKİYE'Yİ HEP YALNIZ BIRAKTI
NATO’nun PKK/PYD’ye DEAŞ’la mücadele adı altında verdiği destek de kuruluş felsefesi ile zıt düştü. PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG, ittifak üyesi ülkeler tarafından Suriye’de müttefik olarak görüldü. Türkiye’yi PKK/PYD ile mücadelesinde yalnız bırakan ve Türkiye’nin lehinde önlem alma ihtiyacı duymayan NATO, Türk askerinin sınırı geçmesine de türlü engellerle karşı çıktı. NATO’nun bugün ısrarla Baltıklarda almaya çalıştığı Rusya’ya karşı tedbirler, Türkiye sınırında işletilmedi. Suriye’de Türk savaş uçağının düşürülmesi ve Rus uçağının düşürülmesi ardından sadece itidal çağrısı yapan NATO, Rusya’nın S-400’leri bölgeye yerleştirmesi sürecini de izlemekle yetindi. Türkiye’nin talebi üzerine zorlukla getirilebilen Patriot bataryalarının çalıştırılıp çalıştırılmadığı bile şüpheli kaldı, üstelik kısa sürede de geri çekildiler.