Dağa çıkan PKK'lıları haklı gören, ölen PKK'lılara ağlamayanlara insan olmadıklarını açıklayan bürokratları destekleyen, Paris'te öldürülen PKK Mafyasının yöneticilerinin ölümlerine üzülen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a, MHP yöneticilerinin tepkisi sürüyor.
Medyalara her çıkışında PKK'lıları savunmaktan çekinmeyen Bülent Arınç, MHP'nin AKP Hükümeti tarafından uygulanan PKK açılımlarına tepki göstermesine cevap yetiştirmeye çalışırken, MHP'li sözcüler gereken cevapları sert bir dille verdi.
MHP GENEL SEKRETERİ İSMET BÜYÜKATAMAN'IN ARINÇ'A TEPKİSİ
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "teslimiyet filminin esas oğlanı" haline geldiğini belirterek, "Arınç, adeta Pinokyo'yu andırıyor. Ancak aralarında bir fark vardır. Pinokyo'nun yalan söyledikçe burnu uzamakta, Arınç'ın ise gözlerinden yaşlar akıyor.'' Ataman yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
Bülent Arınç, "terör sorunu çözülürse MHP baraj altında kalır" dedi. Arınç'ın yaptıklarıyla Türk siyasetinde değil ama muhakkak Türk siyasi tarihinde kendine hak ettiği yeri bulması gereken bir figürandır. Bir siyasetçinin kendisiyle en fazla ne kadar çelişebileceğini göstermek açısından Türk siyasi tarihinde emsalsiz bir yere sahiptir. Sert çıkışları ve bu sert çıkışların kendi genel başkanınca terbiye edilişi yine Türk siyasi tarihinin en acı, en trajik vakıalarındandır.
Yaşına başına aldırmadan, bu yaştan sonra ikbal için küçük duruma düşmekten çekinmemenin en net örneğidir. Kendi partisi içinde de bu özelliği; zillete, rezalete bulaşmaktan çekinmemesi göze çarpmış olmalı ki son zamanlarda açılım sürecinin paratoneri olmakla vazifelendirilmiştir. Türk siyasi tarihinin en büyük anti kahramanı Bülent Arınç'tır ve yeni nesil siyasetçiler için ne yapılmaması gerektiği konusunda en önemli tarihi kişiliktir.
Vermiş olduğu demeçler ve yapmış olduğu açıklamalarla "dili basit, kelime haznesi sınırlı, acemi bir hikaye yazarını andıran Bülent Arınç'ın namus kavramına atıfta bulunmaktan hiç çekinmiyor. 2002 yılında yaptığı bir konuşmasında " Başörtüsü meselesi bizim namus meselemizdir. Bu sorunu çözmek bizim namus borcumuzdur'sözleriyle başlayan; "Biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak, namussuz ve ahlaksızlardan değiliz'açıklamasıyla sürükleyicilik vaat eden, merhum BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun şüpheli ölümünün ardından sarf ettiği " Bu olayın, yüzde yüz aydınlatılması bizim namus borcumuzdur'cümleleri ile okuyucuda büyük bir beklentiye yol açan "namus'serüveni; Başbakan Erdoğan'ın PKK müzakeresi itirafının ardından takipçilerinin ilgisini kaybetmiştir.
AKP hükümetinin bölücülere karşı teslim bayrağını çekip, yeniden müzakerelere başlamasının ardından da asılsız çıkarak okuyucuları arasında büyük bir hezeyan ve hayal kırıklığına yol açmıştır.
Arınç, MÜSİAD'ın Bursa'da gerçekleştirdiği genel kurulda yaptığı konuşmasında, terör örgütü ile görüşmenin ahlaksızlık ve namussuzluk olduğunun altını ısrarla ve defalarca çizmişti. ''Terörle mücadele için harcanan paralarla kaç bin tane hastane, kaç yüz tane havaalanı, kaç bin tane derslik yapabilirdiniz? Bunu bildiğimiz için görüşmeler yapıyoruz. Türkiye'nin istikrarını koruması şart" sözleriyle planlı bir şekilde fakirleştirdikleri halka karşı "umut taciri" kostümünü giyindi.
Arınç, "terör örgütüne teslimiyet süreci" ne ilişkin meşru bir zemin yaratma çabasına girişti. Bülent Arınç'ın, Paris'te öldürülen üç kadın teröristin ardından, "Böyle ölmeyi hak etmediler" ve "Üzüldüm" açıklamalarını yaparak ve terör sorunun çözülmesi halinde MHP'nin baraj altında kalacağını iddia etti.
Daha önce terör örgütü üyelerinin dağa çıkmalarını haklı bulan Arınç'ın Türklük şuur ve gururunu, İslam ahlak ve faziletini'ilke edinen, şeref ve haysiyet mefhumlarının üzerine inşa edilmiş bir siyasi hareketi var eden olan sebepleri anlaması mümkün değildir.
Hiç bir söylediği diğerini tutmayan, yalan söylemeyi adet edinen ve terörist başına teslimiyet filminin esas oğlanı haline gelen Arınç, adeta Pinokyo'yu andırmaktadır. Ancak aralarında bir fark vardır; Pinokyo'nun yalan söyledikçe burnu uzamakta, Arınç'ın ise gözlerinden yaşlar akmaktadır.
MHP GRUP BAŞKANVEKİLİ OKTAY VURAL'IN ARINÇ'A TEPKİSİ
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, kendisi için 'psikolojik destek almalı' diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a, "Dağa çıkıp çıkmama konusunda bir türlü karar veremeyen şahsiyetin idrak yolları enfeksiyonu geçirdiğini düşünüyorum." diyerek tepkilerini şöyle sürdürdü:
Destek alması gereken kim? Ölen teröristleri masum olarak nitelendiren, teröristlerin başını kader kurbanı olarak gören, şehitlere göz yaşı akıtmak yerine millete, vatana, bayrağa kasteden, dinimize kasteden PKK'lı teröristlere göz yaşı dökülmesini, onlar için üzülmesini söyleyen, terörist sevici birisi sizce hangi ruh halini taşıyordur? Ölen PKK'lılara üzülen, taziyelerini bildiren Arınç'ın şehit anasını azarlaması hangi ruh halini yansıtıyor? Her fırsatta Türklere saldıran birine, 'gel bizim Mevlanamız ol' diyen biri sizce hangi ruh halini yansıtıyor.
Arınç'ın açıklamaları baş dönmesinin tezahürüdür. Kendisinin hekimini değiştirmesi gerekiyor. Bütün bu ifadeleri kullanan dağa çıkıp çıkmama konusunda bir türlü karar veremeyen şahsiyetin idrak yolları enfeksiyonu geçirdiğini düşünüyorum. 'Üçüncü dönemi bitiyor' diye umutsuz siyaset adamından, umutsuz ev adamı moduna giren sayın Arınç Manisa'ya sadece mesir macunu şölenlerine katılmaya gitmesin. Manisa da çok tecrübeli ve uzman bir yerden destek almasını kendilerine tavsiye ediyorum. Her şeyden önce Cenab-ı Allah'tan kendisine idrak nasip etmesini diliyorum.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü grup konuşmasında "MHP'ye çamur deryasında iyi oyalanmalar diliyoruz." dedi. AKP, Öcalan'a yüz sürerek siyaset yapmayı tercih etmiş, Türk milletini ise hedefine almıştır. Sayın Başbakan'a sesleniyorum.
MHP'ye dil uzatacağınıza İmralı canisinin, bebek katilinin, dört duvar içinde kalmış o mahkumun yol haritasına mecbur ve mahkum kaldığınız için kendinizi sorgulayın. Siz asıl o dört duvarın içinde kalan bebek katilinin ipine sarılarak saplandığınız batağın Türkiye'yi nereye götürdüğünü görün… Millet kimin hangi balçığa saplandığını, kimin kimle iş tuttuğunu çok iyi biliyor.