Rüzgara, Ateşe Değil, Cana, Canana Bakalım

  İşte Sayın Bahçeli'nin mesajları...   Hepinize iyi akşamlar.   Her kutlama, her şölen, her anlamlı gün ya da hafta küçük ya da büyük olaylara sahne oluyor. Nevruz'u karşılasak, akılları mumyalanmış, ahlakları maskelenmiş, iradeleri mefsuh edilmiş kupkuru kalabalıklar zehir ve zillet saçıyor. Milli bayramları kutlasak, 23 Nisan’dan 29 Ekim’e kadar ne kadar tarihi ve ulvi emanet varsa birilerini rahatsız ediyor uykularını kaçırıyor. Dini bayramları vecd ile yaşayalım diyoruz, trafik terörü kanlı yüzünü, acımasız tarafını arifeden bayramın son gününe kadar gösteriyor. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü huzur ve sükûnet içinde geçsin, aman kavga ve çatışma yaşanmasın istiyoruz, ne var ki olmuyor.   Uzlaşalım, kucaklaşalım, hoşgörüyü rehber edelim istiyoruz, fakat şiddetseverler, öfke saçanlar söz dinlemiyor, huzur vermiyor. Geleceğimiz için ortak çatı, dirliğimiz için ortak akıl, birlik için ortak irade olsun diyoruz, ancak birileri ürküyor, kaçıyor, korkuyor. Nefsine yenilmiş, hırslarına boyun eğmiş, ideolojik önyargılarının esiri olmuş kim varsa belirsizlikten istifadenin peşine düşüyor.   Yazıktır ülkemize, haksızlıktır milletimize, darbedir geleceğimize. Akılda tutalım ki, önemli olan dil ve söz değil, hal ve gönüldür. Asıl olan şekil, suret, görüntü değil; özün güzelliği, mananın tesiri ve ruhun derinliğidir. Bunu yakaladığımız müddetçe her günü, her anı; hakkını vererek, doya doya özümseyerek yaşayacağız.   Şunu iyi bilelim, kibir gemisinde kaptan olanlar, ahlak limanına çıkamazlar, hayâ kıyısına ayak basamazlar. Kalbi çorak olanın üslubu bozuktur, insanlığı yarım olanın iddiası bulanıktır. Benlik ateşinde yananlar, gıybet fırınında kızaranlar, rahmet nuruyla ıslanamazlar, hidayet ışığıyla aydınlanamazlar. Bakın büyük ozanımız Yunus Emre bizlere ne diyor, neyi nasihat ediyor: Rüzgârla geldi dört heves; yalan, riya, sabırsızlık ve nefes. Ateşle geldi dört türlü felaket; şehvet, kibir, açgözlülük ve haset. Canla birlikte geldi dört özellik; utanma, ahlak, üstünlük ve birlik.   Diyorum ki, rüzgâr eser gider, ateş yanar geçer, can yaşanır biter; ama geriye adam olan için gök kubbede hoş bir sada kalır. Rüzgara, ateşe değil, cana, canana bakalım; can ve canan gördüğümüz milli ve manevi değerlerimizle dolup taşalım.