Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Reşit Galip’i saygı ve özlemle anıyorum…
Bu millet, varoluşundan itibaren etrafı hep düşman çemberi ile sarılıdır. Neden?
Çünkü meyve veren ağaç taşlanır, güçlü, özgürlüğüne düşkün, yalnızca kendinin patronu olan, karakter sahibi ve asla eğilmeyen insanların düşmanının çok olduğu gibi Türk Milleti’nin de aynı sebeplerden mütevellit düşmanı çoktur. Ancak düşman çokluğu tarihin hiçbir devrinde bir Türk’ü ortaya koyduğu hiçbir ülküsünden vazgeçirmemiştir. Bilakis o ülküye daha fazla sarılmış, daha fazla savunmuştur. Yılmadan, yıkılmadan başarma ilkesini tek kalsa dahi sürdürmüştür.
Böylesine fedakâr, böylesine cesur atalara, tarihe, maziye sahip bir milletin andı AND’tır! AND’ı milli namusudur! Bu milli namusa sahip çıkmak ise en büyük vatan borcudur. Milli namusumuza sahip çıkmak için hep bir ağızdan bir daha haykıralım ve hep haykıralım:
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Kanla sulanmış bir vatan toprağı… Her devirde çile, acı… Kendinden sonra gelen neslinin refahı uğruna vatan müdafaası için siper edilmiş kutsal bedenler… Alparslanlar, Fatihler, Şehitler, Mustafa Kemaller… Kendi tarihinin bilincinde olan gençler ve çocuklar, böylesine büyük atalarının emanetine sahip çıkmak hususunda yükümlüdürler.
Bu nedenledir ki; hep bir ağızdan gür bir sesle AND içilir. AND içmek demek milli varlığın devamı üzerine yemin etmek demektir. AND içmek demek namus demektir. Vatan en büyük, en mukaddes namustur çünkü. Bu sebeple AND içmek kutsaldır ve daima kutsal kalacaktır.
‘’Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir…’’
ZİYA GÖKALP