Bahçeli'den İktidara Öneri Muhalefet Partilerine Uyarı

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi ve denetlenmesi konusunda iktidara önerilerde bulunurken, elektrik faturası üzerinden sivil itaatsizlik kılıflı bir isyan teşebbüsünün fitilini ateşlemek isteyen muhaliflere uyarılarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milli meselelerde tek kelime etmeyip üç maymunu oynayan muhalif cenahın görünüşte altı, gerçekte yedi partisinin dağılma sürecine girdiğini belirterek, Türk milletinin 2023 seçimlerinde gerekeni yapacağını söyledi.

 

MİLLET İSTİKLALİNİN DERDİNDEYKEN VURGUNCULAR SERVETLERİNİ ARTTIRMA PEŞİNDEYDİ

 

Ahmet Cevdet Paşa, Kırım Harbi sırasında, kolay para peşine düşen fırsatçıların asker cephedeyken vurgunculuk yaptıklarını, mesela iyi tütünün fiyatının 60 kuruştan 300 kuruşa yükseldiğini yazmış ve bundan şikayet etmişti. Mütareke yılları İstanbul’unun nüfusu yaklaşık 1 milyon civarındaydı. Un yoktu, ekmek pahalıydı, İstanbul’a karaborsa egemendi. Şekerin kilogram fiyatı 10 kuruştan 250 kuruşa çıkmıştı. Düşman postalları topraklarımızı çiğnerken hayat pahalılığı da insanımızı canından bezdirmişti. Birinci Dünya Savaşı’nda 15 liraya geçimini sağlayan 4 kişilik bir aile işgale uğramış İstanbul’da 200 lirayla ay sonunu zar zor getiriyordu. Velakin kürk ve mücevher piyasası çok hareketliydi. Felaketten istifade edip parsa toplayanlar ön plandaydı. Milli Mücadele yıllarında millet istiklalinin peşinde; vurguncular,  yağmacılar, rantiyeciler, stokçular ise servetlerine servet eklemenin derdindeydi. 

 

HER DÖNEMİN FIRSATÇILARI İNSANIMIZIN KESESİNDEN PARA KAZANMANIN AYIBIYLA LEKELENDİ

 

Aynı şeyleri İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye’si için de söylemek yanlış ve yanıltıcı bir görüş olmayacaktır. Ekmeğin karneye bağlandığı karanlık dönemler milli hafızadan henüz çıkmamıştır. Fırsat düşkünleri, mal ve hizmet fiyatlarını pervasızca arttıranlar, her dönemde milletimizin kasasından, insanımızın kesesinden para kazanmanın ayıbıyla lekelenmişlerdir. Nimette en ön saflara geçenler, sırayı külfet alınca hemen saklanmışlar, her zaman geri planda durmuşlar, bununla da yetinmeyip ahlaksız ve haksız kazancın ikmalini hedeflemişlerdir. Bugün döviz kuru artınca fiyat etiketlerini gecikmeksizin kabartanlar, döviz kuru indiğinde aynı ihtimam ve iradeyi göstermemişlerdir. Bu nedenle ekonomik özgürlüğün yanında, ekonomik adalet, ekonomik ahlak, ekonomik güvenlik ve ekonomik eşitlik kuramsal bir özlemden çıkıp toplum ve millet hayatına nüfuz etmek durumundadır. Fırsatçılara göz açtırılmamalıdır. Stokçuların üzerine gidilmelidir.

 

DEVLET ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI SORUMLULUK SIRASI EKONOMİK AKTÖRLERDE

 

12 Şubat 2022 tarihinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye Ekonomi Modeli, Yeni Adımlar ve Enflasyon Tedbirleri” tanıtım toplantısında konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız alınan yeni kararları duyurmuştur. Buna göre, KDV Sistemini Sadeleştirme Programı kapsamında temel gıda ürünlerinde yüzde 8 olan KDV yüzde 1’e çekilmiştir. Dünden itibaren, etten peynire, çaydan kahveye, şekerden yemeklik yağlara, meyveden sebzeye, bakliyattan makarnaya, balıktan pirince varıncaya kadar temel gıdaların fiyatları yüzde 7 ucuzlamıştır. Bu ürünlerin enflasyon sepetinde ciddi bir ağırlığı olduğu malumlarınızdır. Alınan bu önemli karar inanıyorum ki vatandaşlarımıza nefes aldıracaktır. Devlet üzerine düşeni yapmış, sorumluluk sırası ekonomik aktörlere gelmiştir. Beklenen ve yapılması kaçınılmaz olan sektör indirimleriyle temel gıdalardaki fiyat düşüşleri vatandaşlarımıza can suyu olacaktır.

 

ENFLASYONLA SAVAŞ MİLLİ SEFERBERLİK RUHUYLA YAPILMALIDIR

 

Fiyat etiketlerini vatandaşlarımız lehine düzeltmeyenler hakkında gerekli adli ve idari takibat yapılmalı, en ağır cezalar uygulanmalıdır. Nimet-külfet dengesinin kurulabilmesi için herkesin, her sektörün taşın altına elini koyması şarttır, acil bir ihtiyaçtır. Vakit empati yapma, erdemli hareket etme vaktidir. Enflasyonla savaş milli seferberlik ruhunun refakatinde geniş bir katılımla icra ve idame edilmelidir. Bu canavarın kafasının ezilmesi milletimizin temel arzusudur. Hiçbir şart altında vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmesine tahammül edemeyiz, buna seyirci kalamayız. Hayat pahalılığının yükü altında tek bir insanımızın yaşamasına göz yumamayız, böylesi bir haksızlığı kabul ve tasvip edemeyiz. Yüksek elektrik ve doğal gaz faturaları ile artan gıda fiyatlarının insanımızın umutlarına gölge düşürmesine, ısınmalarına ve beslenmelerine ket vurmasına sessiz duramayız.

 

ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FİYATLARININ YIKICI ARTIŞLARININ ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR

 

Bize göre makul sızlanmalara, meşru yakınmalara, haklı taleplere şüphesiz kulak verilmelidir. Bilhassa elektrik ve doğal gaz fiyatlarının yıkıcı artışlarının önüne geçmek zorundayız. Hükümetin bu kapsamdaki çalışmalarını takdirle karşılıyor, üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyoruz. Milletimiz ne istiyorsa onun yanında duracağız. Milletimiz neyden şikâyet ediyorsa onun karşısında yerimizi alacağız. Yüreğimiz milletle beraberdir. İrademizin yegâne kaynağı aziz millet varlığıdır. Son günlerde elektrik faturalarındaki yüksek tutarlar vatandaşlarımızı bildiğiniz üzere çok fazla rahatsız etmiş, sanayi tesislerimiz, özel sektör kurum ve kuruluşlarımız da bu rahatsızlığa ortak olmuşlardır. Bazı hususların aydınlığa kavuşturulmasında geldiğimiz bu aşamada yarar görülmektedir.

 

TARİFE DÜZENLEMESİ YENİ BAŞTAN ELE ALINMALIDIR

 

Elektriğin satan dağıtım şirketleri olmayıp görevli tedarik şirketlerdir. CHP yönetiminin konuyla ilgili iddia ve ithamları asılsızdır, cahilcedir, kriz çıkarmaya yöneliktir. Görevli tedarik şirketlerinin tarifeleri ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından belirlenmektedir. Ve bu kurul tarife düzenlemesini yeni baştan ele almalıdır. Bu gerçeğin hilafına görevli ve yüklenici şirketlerin elektrik faturalarına zam yapması mümkün değildir. 21 adet dağıtım şirketinin başlıca görevleri arasında, dağıtım şebekesini işletmek, arıza bakım ve onarım işini yapmak, bağlantı taleplerini karşılamak, ihtiyaç olan şebeke yatırımlarını gerçekleştirmek, sistem kullanıcılarına ayrım gözetmeksizin elektrik dağıtım ve bağlantı hizmetlerini sunmaktır.

 

ELEKTRİK ARIZALARI GECİKTİRİLMEDEN GİDERİLMELİDİR

 

Elektrik piyasasında uygulanan tarife yapısı gereğince, işletme harcamalarının Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından o yıl içinde belirlenen harcama tutarının altında kalması durumunda dağıtım şirketi kar, üzerinde kalması halinde de zarar etmektedir. Bundan dolayı, özel dağıtım şirketleri karlılıklarını artırabilmek ve işletme maliyetlerini azaltabilmek için kestirme yollara tevessül etmektedir. Mesela yetersiz ve niteliksiz personel çalıştırılması, bakım işlemlerinin zamanında yapılmaması, özellikle kırsal alanda oluşan elektrik arızalarına belirli bir arıza sayısına ulaşmadan veya arızanın üzerinden belli bir gün geçmeden müdahale edilmemesi gözümüze çarpan bazı aksaklıklardır. Isparta’da yaşanan elektrik kesintilerinin asıl sebepleri burada aranmalıdır.

 

DENETİM YETKİSİ TEKRAR TEDAŞ'A VERİLMELİDİR

 

31 Mart 2021 tarihinde, dağıtım şirketlerinin mali konuları, satış ve satın alma işlemlerine ilişkin TEDAŞ’a ait olan denetim yetkisi kaldırılmış, EPDK’ya devredilmiştir. Bize göre bu denetim yetkisi TEDAŞ’a tekraren verilmelidir. 2036 yılında kamuya dönecek olan dağıtım şirketlerinin içinin boşaltılmasına da müsaade edilmemelidir. Kanaatimizce elektrik dağıtımının devlet eliyle, perakende elektrik faaliyetlerinin de özel sektör kanalıyla yapılması, ilaveten elektriğin üzerindeki vergi yükünün azaltılması maruz kaldığımız sorunları hafifletecektir. Elektriğin hem üretimi, hem iletimi, hem de dağıtımı milli ve stratejik bir konudur. Bu itibarla elektriğin üretiminden dağıtımına kadar her aşama kararlılıkla, hukuk sınırları içinde, milli çıkarlara müzahir şekilde, vatandaşımızın refahı ve kesintisiz aydınlanma beklentisi gözetilerek takip edilmelidir.

 

ELEKTRİK FATURASINI ÖDEMEYECEĞİNİ SÖYLEYENLERE TEPKİ

 

İnsanlarımızı elektrik faturalarının ablukasından çekip çıkarmak siyaset kurumunun ortak mükellefiyetidir. Ancak bu faturaların istismar edilmesi, yalan yanlış iddialarla insanlarımızın akıllarının bulandırılması sancılı bir siyaset aymazlığıdır. CHP Genel Başkanı’nın “fatura ödemeyeceğim” sözü ise yasa dışı bir eylemin, sivil itaatsizlik kılıflı bir isyan teşebbüsünün, siyasi bir hezeyanın mahsulüdür. Ödemezse sonucu bellidir, elektriği derhal kesilmelidir. CHP Genel Başkanı’na öncelikle HDP’nin destek vermesi kirli ilişkiler ağını, kaotik ittifak anlayışını bir kez daha somutlaştırmıştır. Kılıçdaroğlu’nun fatura ödemem çıkışı bir protesto değil, bayağı bir provokasyondur. CHP’nin iç kargaşaya oynadığı, devletle milleti karşı karşıya getirmek için sipariş projelere taşeronluk yaptığı artık inkar edilemez bir rezalet halidir.

 

ELEKTRİK FATURASININ ÖDENMEMESİNİ İSTEYENLER SU FATURALARININ ÖDENMESİNİ İSTİYOR

 

Elektriğe gelince fatura ödemekten köşe bucak kaçanların, İstanbul’da su faturalarının zamanında ödenmesini istemesi çelişkidir, tutarsızlıktır, siyasi tükenmişliktir. Kılıçdaroğlu fatura ödemezse aziz milletimizin ona misliyle fatura ödetmeye gücü yetecek, Haziran 2023 yılında da demokratik hesap sorulacaktır. Elbette Kılıçdaroğlu’nun karanlıkta kalması arzu etmeyeceğimiz bir durumdur. Biz onu düşünerek geçen hafta bir kampanya başlatmıştık. 81 il teşkilatımıza çağrı yaparak Kılıçdaroğlu’na birer kandil göndermelerinin bizzat talimatını vermiştim. Allah var ya, Kılıçdaroğlu onca kandili ne yapacak, nereye koyacak, nasıl muhafaza edecek doğrusunu isterseniz merak içindeyim. Sayın Kılıçdaroğlu yak kandili, tak külahı, bak keyfine. Nasıl olsa tuzun kuru, rahatın yerinde, işlerin tıkırında. Yeni adımlar atacağından bahsetmişsin, bilmelisin ki, layık olduğun cevabı da hemen alırsın.

 

TÜRK MİLLETİ TERÖRİSTLERİN KANDİLİ'NE TÜRK BAYRAĞI DİKECEK

 

CHP Genel Başkanı esasen Kandil’e yabancı değildir. Kandil’e uzak ve mesafeli hiç değildir. Kandil’in kanlı ve köhne telkiniyle yolunu aydınlatma hevesine kapıldığı da bilinmektedir. CHP’nin trafosu, ana şebekesi, yük tevzi merkezi Kandil’dir. Türk milleti Allah’ın izniyle teröristlerin Kandili’ne Türk bayrağını dikecek, Kılıçdaroğlu’nun kandilini de zamanı geldiğinde başına geçirecektir. Zilletin karanlığı, milletin gerçek aydınlığıyla, milletin asaletiyle arınacak, ayıklanacak, siyaset çöplüğüne atılacaktır. Elektrik faturaları üzerinden tezvirat çarkı çeviren, tahrik kampanyası kurgulayan CHP’nin başını çektiği zillet ittifakı önüne koyulacak demokratik faturayı muhakkak ödeyecektir.

 

MİLLİ MESELELERDE MUHALİFLERİN TEK KELİME ETTİĞİ YOK

 

Ne CHP ne de diğer zillet paydaşlarının milli meselelerde, Türkiye’yi ilgilendiren bölgesel ve küresel sorunlar hakkında tek kelime ettiklerine şahit olan yoktur, şimdiye kadar da olmamıştır. Bunların işi gücü toplanıp toplanıp dağılmak, masa etrafında ömür tüketmektir. Bir meczup, bir akıl ve izan yoksunu, Türk Mukavemet Teşkilatı’nı, “illegal ve suikastçı örgüt” diye karalamaya çalışır, zillet ittifakından bırakınız sadra şifa bir tepkiyi, aksine destek gelir, takdir ve tebrik mesajları paylaşılır. Ar damarı çatlak olunca dikiş tutmazmış her yama. Terör saldırıları olur, al bayrağa sarılı şehit naaşları omuzlarda taşınıp vatan topraklarına emanet edilir,  zillet ittifakınca faili belirsiz, öznesi gizli taziye açıklamaları yayımlanır. Hayata ve hadiselere karşı etkili hiçbir yorum yapamazlar, herhangi bir görüş ileri süremezler, fikirle temellenmiş bir siyaset önermesi getiremezler.

 

ÖNERİLERİ SORULDUĞUNDA ÜÇ MAYMUNU OYNARLAR

 

Türkiye ekonomisinin dış kaynaklı çalkantılarını ağızlarından düşürmezler, buyurun sizin teklifiniz nedir diye sorulduğunda üç maymunu oynarlar. Adeta mezarlıktan geçerken korkularından ıslık çalarlar. Dış politikada çıtları çıkmaz, esamileri okunmaz. Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de mütecaviz tutumunu genişletirken, gayri askeri statüdeki adaları ihlal üstüne ihlal ederken, bir CHP’linin veya her herhangi bir ittifak ortağının milli bir duruşla itiraz ettiği görülmemiştir. Dünya savaşından bahsedilirken, birisi de çıkıp Türkiye lehine bir değerlendirme yapamamıştır. Zillet ittifakı akşam yatıyor Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyor, sabah kalkıyor aynı ezberi tekrarlıyor. Bildikleri bir şey yok, yapacakları bir şey yok, cumhurbaşkanı adayları yok, stratejik hedefleri yok, politikaları yok, geleceğe dair en ufak bir hazırlıkları yok.

 

GÖRÜNÜŞTE 6 GERÇEKTE 7 PARTİNİN DAĞILMA SÜRECİNE GİRDİĞİ BELLİ OLDU

 

Günlerce bir masa etrafında nasıl konuşlanacaklarını tartıştılar. Oturma düzeninin nasıl olacağını konuştular. Sonunda da güç bela, zorlaya zorlaya 12 Şubat akşamı Ahlatlıbel’de altı sandalyeli bir masanın çevresinde 6+1 formatında buluştular. Yeni bir şey söylemekten, ortak bir siyasi program ve gelecek hikayesi üretme becerisinden mahrumiyetlerinin ileri düzeyde olduğu bir kez daha anlaşılmış, açığa çıkmıştır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçme amacından başka hiçbir müşterek noktası olmayan görünüşte altı, gerçekte yedi partinin bir siyasi dağılma içinde oldukları yeniden belli olmuştur. Eskiye dönme niyeti bir reform değil, bir restorasyon çabası, revizyonist bir mantığın çıpasıdır. Hâlbuki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhuriyet’in üçüncü evresinin cümle kapısı, muazzam bir yönetim ve sistem reformunun tanımıdır.

 

HER HAFTA ZİLLET GÜNLERİ DÜZENLEYENLER DERSLERİNE ÇALIŞMAMIŞ

 

Zillet ittifakı havlu atmıştır. Boşuna uğraşmıştır. Boş yere zaman tüketmiştir. Ahlatlıbel’de 5,5 saatlik bir görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada yeni ve dişe dokunur hiçbir şey yoktur. Zillet ittifakı şunu aklından çıkarmasın, erteye kalan sona kalır, sona kalan dona kalır. Bunlara ne söylesek yararsız ve sonuçsuzdur; çünkü kimine sivrisinek saz, kimine de davul zurna azdır. Bir koyundan iki post da çıkmayacaktır. Henüz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e nasıl geçeceklerinin planlamasını dahi yapamamışlar, bunu da ortak açıklamada itiraf etmişlerdir. Üstelik geçiş sürecinin yol haritası üzerinde çalışacaklarına da vurgu yapmışlardır. Bugüne kadar birbirinize ziyaretler yapıyordunuz. Her hafta zillet günleri düzenliyordunuz. Hiç mi dersinize çalışmadınız? Hiç mi hazırlık yapmadınız?

 

EY ZİLLET İTTİFAKI, BU KADAR MI YABANCILAŞTINIZ?

 

Mezkûr açıklamada çok daha vahim savrulmalar vardır ve altı parti bölücülüğün elebaşı HDP’nin dayatmalarını metnin için kurnazca serpiştirerek benimsediklerini ispat etmişlerdir. Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Birliği’nin normlarına bağlı kalacaklarmış. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Bu nasıl bir köksüzlüktür? Bu nasıl bir gayri milliliktir? Ey zillet ittifakı, bu kadar mı yabancılaştınız? Bu kadar mı yozlaştınız? Bu kadar mı başkalaştınız? Bahsedilen bu normlar nelerden ibarettir? Açıklasınlar da öğrenelim. Avrupa Konseyi’nin terörist Demirtaş ile Sorosçu Osman Kavala hakkındaki melanet görüşlerine bağlı kalacaklar mı? Türkiye aleyhtarı hasmane tutumuna destek olacaklar mı? Bu soruların cevaplanması maşeri vicdana göre hayat memat konusudur. Cumhur İttifakı için genel geçer bir norm vardır, o da Türk milletinin hakimiyet ve hükümranlık normlarıdır. Bizim için tek geçerli norm Türkiye normudur.

 

MUHALİFLERİN 28 ŞUBAT'A GÜN VERMESİ TESADÜFİ DEĞİLDİR

 

Herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş gördüğü demokratik bir Türkiye’yi kurmak istiyorlarmış. Gelsinler de bunu külahıma anlatsınlar. İmralı canisinin demokratik Cumhuriyet uydurması, bunların elinde demokratik Türkiye olarak formüle edilmiştir. Türkiye zaten demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Kaldı ki, ülkemizde yaşayan herkes eşit ve özgür vatandaştır. Bize göre de herkes eşittir Türkiye’dir. Türkiye’de eşitliğin ihlal edildiği ne zaman görülmüştür? Türkiye’de fikir, düşünce, ifade ve siyasi özgürlüklerin önü ne zaman kesilmiştir? Yarınının Türkiye’sini konuşuyorken, bugünün Türkiye’sini nereye koyacaklar? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle ilgili mutabakat metnini de 28 Şubat 2022 tarihinde açıklayacaklarmış. Vesayete beşinci kol faaliyetiyle hizmet eden zillet ittifakının, 28 Şubat’a gün vermesi elbette tesadüfi değildir, su aka aka yatağını bulmuş, zillet koalisyonu tarafını deşifre etmiştir. 

 

MUHALİF İTTİFAK İÇTEN İÇE ÇÜRÜMÜŞ, ÇÖZÜLMÜŞ, ÇÖKMÜŞTÜR

 

Bu ittifak içten içe çürümüş, çözülmüş, çökmüştür. Yuvarlak masa toplantısından bir gün sonra, HDP’nin bir eşbaşkanı, İzmir’de yaptığı konuşmasında, “yolumuz üçüncü yoldur. Bu yola bir gün herkes muhtaç olacaktır. Biz öyle kolay lokma değiliz.” sözleriyle potansiyel ortaklarını uyarmıştır. Bu uyarı beklendiği üzere alttan alınmış, olağan karşılanmıştır. Çünkü zillet ittifakı, bölücülük ittifakıdır, PKK ittifakıdır, FETÖ ittifakıdır, husumet ittifakıdır, nifak ittifakıdır, çıkar ittifakıdır, ezcümle Türkiye düşmanlarının ve HDP’nin de gözetimi ve denetimi altındadır.

 

KIZILELMA ÜLKÜSÜYLE BEZENMİŞ MÜSTESNA NİTELİKLİ BİR VATAN VE DEVLET MÜDAFAASI

 

Onlar 28 Şubat 2022’ye hazırlansınlar, biz 29 Ekim 2023’e hazırlık yapacağız. Onlar zilletle karılsınlar, zilletle karışsınlar, biz cumhurun haysiyetiyle kucaklaşacağız, istikbali istiklal aşkıyla karşılayacağız. Onlar yabancı başkentlerden medet umsunlar, bize başkent Ankara’nın muhteşem ilkeleri yetecektir. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ne diyeceğimizi biliyoruz, ne yapacağımızı biliyoruz, nereye ulaşacağımızın şuurundayız. Bizim masamız yuvarlak değil, köşelidir. Millete sevdamız, Türkiye’ye bağlılığımız bir siyaset veya ittifak konusu değil; manevi bir sözleşme, tarihi bir emanet, ahlaki bir görev, “önce ülkem ve milletim” inancıyla yoğrulmuş bir fedakarlık numunesi, Kızılelma ülküsüyle bezenmiş müstesna nitelikli bir vatan ve devlet müdafaasıdır.

 

MUHALİFLERİN ALTISINI TOPLASANIZ BİR ETMEZ

 

Bunların altısını toplasınız bir etmez, ama bizim cumhur duruşumuz dünyaya en güçlü cevaptır, dünyayı Türkçe okuyuştur, diriliş ve yükseliş özlemlerinin kuvveden fiile geçmesidir. Bu duygu ve düşüncelerle, konuşmama son verirken siz değerli milletvekillerimizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum. Allah korktuklarımızdan emin, umduklarımıza da nail etsin diye dua ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.