Bahçeli'den Rusya ve Ukrayna Krizine MHP'nin Bakışı
TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Rusya ile Ukrayna arasında derinleşen kutuplaşmanın Türkiye'nin milli çıkarlarını nasıl etkileyeceği konusunda değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, güç blokları arasına sıkışıp kalan Ukrayna ile Rusya arasındaki ihtilafın çözümünde arabuluculuk rolünü üstlenen Türkiye'nin başarılı olabileceğini ve MHP olarak bu süreci desteklediklerini söyledi.
MHP'NİN SİYASETİ, SİSTEMİ, SEVDASI, SECİYESİ VE SEFERİ DOĞRUDUR
Bir yandan ülkemizdeki mahut gelişmeleri yakından takip ederken, diğer yandan da bölgesel ve küresel olayların akış istikametini dikkatle okumak, isabetle yorumlamak durumundayız. Türkiye’mizle ilgili, milletimizle ilişkili her konu başlığı fikir ve siyasetimizin merak ve mücadele sahasıdır. Kaldı ki böyle de olmalıdır. Elbette siyasetin doğru olması kadar, bu siyasetin tatbik edileceği zamanın doğru olması da şarttır. Yanlış bir zamanda doğru siyaset yalnızca mantıksız bir oyalanmadır. Doğru bir zamanda yanlış siyasetin temin çabası ise başlı başına avunmadır. MHP'nin siyaseti doğrudur, sistemi doğrudur, sevdası doğrudur, seciyesi doğrudur, seferi doğrudur, sedası doğrudur, hamd olsun duruşu dosdoğrudur.
TÜRKİYE'NİN KARŞI KARŞIYA KALDIĞI RİSKLER KONUSUNDA DURUŞUMUZ NETTİR
Bacası eğri olan evin dumanı doğru tütmez. Doğru duvar yıkılamaz, yolu ve yönü doğru olanın yükü ağırsa da bizim için hiç fark etmez. Çünkü bizim baktığımız yer ile bastığımız yer başkent Ankara’nın politik dinamikleriyle yoğunlaşmış, tarihi emanetleriyle yoğrulmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin karşı karşıya olduğu her neviden risk ve tehditlere yaklaşımımız belirsiz ve bulanık değildir, hiç de olmamıştır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye’yi etkileyen, hatta çevreleyen sarsıcı olayların, sancılı ilişki ağlarının, sıcak gerilim hatlarının milli ve müteyakkız bir şuurla ele alınması bize göre mecburiyettir. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasında günbegün derinleşen kutuplaşmanın milli varlığımıza, milli çıkarlarımıza hangi düzeyde tesir edeceğini, bu kapsamda muhtemel bir savaş halinin Kafkaslarla birlikte Türkiye’ye nasıl etki edeceğini iyi ölçmek ve öngörmek lazımdır.
UKRAYNA'NIN TALİHSİZLİĞİ, GÜÇ BLOKLARI ARASINDA SIKIŞIP KALMASIDIR
Beklentimiz ve temennimiz Rusya ile Ukrayna arasında aklıselimin galip gelmesi, barış ve sükûnetin iki ülkenin politikasına da hâkim olmasıdır. Ukrayna’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı zaruridir. Ukrayna, ABD ile Rusya arasında fiilen kurulan stratejik mahiyetli müzakere masasının iştah açıcı mezesi olarak görülmemeli, bu şekilde değerlendirilmemelidir. Bu ülkenin en ciddi talihsizliği güç blokları arasına sıkışıp kalmasıdır. Ne tuhaftır ki, Ukrayna’nın akıbeti, dahası bir işgale uğrayıp uğramayacağı ABD ile Rusya’nın doğrudan ya da dolaylı görüşme ve diyalog trafiğine bağlanmıştır. Ocak ayının ikinci haftasından itibaren hızlanan siyasi ve diplomatik temaslar şu ana kadar kalıcı bir iyileşmeye ve yatıştırıcı bir sonuca henüz ulaşamamıştır. Ukrayna’nın adeta sömürge ülke muamelesi görmesi bize göre büyük bir seviye ve değer kaybıdır.
SOĞUK SAVAŞ YILLARINDAN BU YANA YAŞANAN İLKLER
NATO Genel Sekreteri, geçtiğimiz günlerde, NATO’nun olası bir Rus işgali durumunda Ukrayna’ya savaş birlikleri gönderme planı olmadığını belirtmiştir. ABD Başkanı Biden de aynı çizgidedir, fakat bu ülkenin Dışişleri Bakanı Kiev’e 283 ton mühimmat dahil askeri yardımda bulunduklarını açıklamıştır. PKK/YPG’ye verilen anti tank füzelerinin tıpkısının aynısı Ukrayna’ya da gönderilmiştir. ABD yönetimi Kafkaslardaki gerilimi tırmandıran bir strateji izlerken, hem nalına hem de mıhına vurmayı tercih etmektedir. NATO’nun 2022 planlamasında yer almamasına rağmen, Ocak ayının son günlerinde “Neptune Saldırısı 2022” isimli tatbikat Akdeniz’de başlatılmış, Soğuk Savaş’tan bu yana ilk defa bir ABD uçak gemisi NATO komutasına tevdi edilmiştir. Rusya da Karadeniz ve Baltık Denizi’ndeki donanmasını sayı ve kuvvet bazında güçlendirirken, Ukrayna sınırındaki askeri yığınağı da genişletmiştir. Sınıra kan bankası ve tıbbi destek sistemleri kurması her ihtimale hazır olduğuna işaret etmiştir.
UKRAYNA ÜZERİNDEN VERİLEN MESAJLAR
ABD Dışişleri Bakanı’nın, Rusya’nın Ukrayna’yı NATO’ya alınmaması talebine olumlu cevap vermediklerini dile getirmesi, Rusya Dışişleri Bakanı’nın “savaş bize bağlıysa olmayacak” demesi, Biden’in Ukrayna’nın Şubat ayı içinde işgale uğrama ihtimalinden bahsetmesi tenakuzlarla ve tehlikelerle dolu bir süreci gözler önüne sermektedir. Rusya’nın, Bulgaristan ve Romanya’dan NATO’nun ayrılmasına dönük çağrısı krizin sadece Kafkaslarla sınırlı kalmayacağını göstermektedir. NATO’nun “açık kapı siyaseti” ismiyle Rusya sınırlarına genişleme stratejisi, bundan mülhem Moskova yönetiminin istediği güvenlik garantilerini bir türlü elde edememesi istikrarsızlığın kronikleşmesine yaramaktadır. Diğer yandan, ABD’nin Avrupa’yı bir çatışmaya ikna edemediği anlaşılmaktadır.
RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDAKİ İHTİLAFIN TIRMANDIRILIŞI
ABD Başkanı’nın, Rusya’nın küçük bir işgaline göz yumacakları anlamına gelen ifadeleriyle birlikte, kısa vadede Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını pek mümkün görmediğini itiraf etmesi tavşana kaç tazıya tut siyasetinden başka bir şey değildir. Kırım’ın ilhakına düşük tonlu cılız tepkilerden başka bir tavır gösteremeyen uluslararası toplumun, Rusya ile Ukrayna arasındaki ihtilafı farklı kanallardan tırmandırma siyaseti bölgesel barışı dinamitlemektir. Ukrayna’nın geleceğine karar verecek yegâne güç bu ülke vatandaşlarının hür iradeleridir. Kiev’i geleceği bölgesel ve küresel güç merkezlerinin insafına terk edilmemelidir. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, “Ukrayna, Biden ile Putin arasındaki bir anlaşmanın sonucu olmamalıdır.”
RUSYA VE UKRAYNA ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRMEYİ TÜRKİYE BAŞARABİLİR
Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, barış ve uzlaşmanın tesis edilebilmesi ancak ve ancak bu iki ülkeyle dostane ve yapıcı ilişkileri bulunan üçüncü taraf bir ülke tarafından sağlanabilecektir. Bu ülke de kuşkusuz Türkiye’dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif, samimi ve ilkeli girişimleri, Rusya ve Ukrayna ile aynı anda konuşma ayrıcalığı ülkemizin arabuluculuk rolünü tahkim ve takviye etmektedir. Sayın Erdoğan’ın Ukrayna’ya gidecek olması, Rusya Devlet Başkanı Putin’in bu ay içinde Türkiye’yi ziyaret planı, bölge barışına, istikrar ve huzur arayışına büyük bir destek olabilecektir.
MHP, UKRAYNA VE RUSYA ARASINDAKİ İHTİLAFIN ÇÖZÜLMESİ SÜRECİNE DESTEK VERİYOR
MHP olarak bu sürecin arkasında duruyor, Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmazlık düğümünün bir an evvel mutabakatla çözülmesini arzu ediyoruz. Ortadoğu’dan sonra Orta Asya’nın ve Kafkasların iç çatışma ve kargaşa ortamına sürüklenmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz. Türkiye sözü dinlenen, nazı çekilen, vakarına imrenilen, varlığına itibar edilen, ne diyeceği merak uyandıran saygın ve güçlü bir devlettir. Bu gerçekleri kabulde zorluk çekenler olabilir. Türkiye’nin bölgesel ve küresel sorunlara müdahale edebilme kapasitesinden dolayı uykuları kaçanlar da çıkabilir. Bunların hepsi mümkündür, aynı zamanda failleri malumumuzdur. Ancak hakikat, eşi olmayan bir gücün gerçekliğinde ihlal ve inkar edilemez direniş noktasıdır.
TÜRKİYE BÜYÜDÜKÇE MÜFTERİLER BURUŞACAK
Ne kadar yok sayılırsa sayılsın, hakikat günün birinde aynen bir mektup gibi inkârcıların eline ulaşacak, yüzlerini de kızartacaktır. CHP’nin, İP’in, HDP’nin, devasız ve geleceksiz çürüklerin çarpıtmaları beyhude, aleyhe propagandaları faydasızdır. Türkiye büyüdükçe müfteriler buruşacak, kalkındıkça münafıklar buharlaşacak, gücüne güç kattıkça müptezeller budanarak köşe bucak kaçacaklardır. Bilinmeli ve her zaman da hatırda tutulmalıdır ki, tarihin şaşmaz geleneği, coğrafyanın şüphesiz gerçeği kesinlikle budur.