Bahçeli: Kurt Kışı Geçirir Ama Yediği Ayazı Unutmaz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İdlib'de Suriye, İran ve Rusya'nın bir olup askerimize saldırışını unutmayacaklarını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Toprağın uğrunda ölen varsa vatan olduğunu, Şehitlerin tarihimizin ve talihimizin kilit taşları olduğunu, İdlib'deki saldırıda Suriye, İran ve Rusya'nın bir olup askerimize saldırdığını, Kurdun kışı geçireceğini ama yediği ayazı unutmayacağını ve görev düşerse Türk Bayrağı ve silahını alıp cephede savaşacağını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR
Gönül coğrafyalarımızda hayat mücadelesi veren kardeşlerimize üstün muvaffakiyetler ve muzaffer günler diliyorum. Üzerinde yaşadığımız topraklar bin yıldır vatandır, bin yıldır Türk milletinindir. Elbette bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Nice şehametlerle, nice şehadetlerle, nice celadetlerle, nice cesaret, feragat ve hamiyet örnekleriyle vatanın ve milletin bekası asırlarca korunmuştur. İnanıyor ve ifade ediyorum ki, Türk tarihinin ruhundan mülhem büyük bir şevkle bugün de korunacak, tam bağımsızlığımız istikbalin parlak ufuklarıyla kucaklaşacaktır.
ŞEHİTLER TARİHİMİZİN VE TALİHİMİZİN KİLİT TAŞLARIDIR
Vatan topraklarının her karışı, eski hâkimiyet havzalarımızın her köşesi şehit kanlarıyla sulanmış, Türk milletinin hatıralarıyla süslenmiştir. Anadolu coğrafyasından dört bir yana başımızı çevirip baktığımızda buram buram tüten Türk destanlarını görür, şühedanın aziz anılarını duyarız. Hatta görmek ve duymakla kalmayız, bunu yaşar, gerektiği zaman yenilerini başarmak için tetikte bekler, yeri gelirse de teyakkuza geçer sefere çıkarız. Bu seferde manevi güvencelerimiz tertemiz kanlarıyla önümüze düşen aziz şehitlerimiz, kahraman nesillerdir. Şehitler, tarihimizin ve talihimizin kilit taşlarıdır, milli kader ve kararın yegâne iftihar kaynaklarıdır. “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” diyen bir milletin; “Yâre nişandır tenine erlerin, şehitlik son rütbedir askerin” duruşuna sahip vatan evlatlarının kolunu bükecek, boynunu eğecek, diz bağlarını çözecek ne bir güç ne de bir kudret vardır. Şehit zamanın şahidi, milli varlığımızın şahabı ve şahikasıdır. Şehitlerimizin teminatıyla sahip olduğumuz mukaddesat zırhını orasından burasından tahrip edecek bir silah da henüz icat edilememiştir.
KURT KIŞI GEÇİRİR GEÇİRMESİNE AMA YEDİĞİ AYAZI UNUTMAZ
Suriye’nin 14 eyaletinden birisi olan İdlib’de 27 Şubat 2020 tarihinde yaşanan şehadetler milletimizi ziyadesiyle üzmüş, derinden yaralamıştır. Alçak Esad ve ahlaksız destekçileri kanımızı dökmüştür. Ne olursa olsun, kim hangi saldırıyı yaparsa yapsın, Türk milletinde verilecek kan da bitmez, ayağa kalkacak kahraman da eksilmez. Kurt kışı geçirir geçirmesine, ama yediği ayazı unutmaz, atılan okları, kurulan tuzakları hatırından ve havsalasından asla çıkarmaz.
ALÇAK SALDIRININ İÇİNDE SURİYE İRAN VE RUSYA VAR
İdlib’in Cebel Zaviye Bölgesi’ndeki Balyun Kasabası’nda konuşlu Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına önce karadan roket ve top mermileriyle saldırı düzenlenmiştir. Hemen arkasından hava bombardımanı başlamıştır. Rejim uçakları ve destekçileri, bölgeye intikal eden bir konvoy ile kahraman askerlerimizin bulunduğu eski bir belediye binasını alenen hedef almışlardır. Burada çok sayıda askerimiz şehit düşmüştür. Oluşan enkazın altında kalan evlatlarımıza yardım etmek isteyen askerlerimiz ise saldırıların devam etmesi üzerine bir başka binaya sığınmışlar, ne var ki burası da ateş altına alınmıştır. Sonuç itibariyle hunhar saldırıda 34 kahramanımız şehit olmuş, 32 kahramanımız yaralanmıştır. Bu alçak saldırının içinde Suriye vardır, İran vardır, Rusya vardır, hepsi birden cinayet devriyesine çıkmışlardır. Türk askerinin kanı bu husumet cephesi tarafından dökülmüştür. Niyazım odur ki, şehadetleri mübarek olsun. Zalimlerin kanı kurusun, Türk milletinin ahı tutsun. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan her saldırıyı nefretle lanetliyorum. Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Şu anda tedavi altında bulunan kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum.
ALLAH TEKTİR ORDUSU TÜRK OĞLU TÜRK'TÜR
Karanlık emel sahipleri bilmelidir ki; Dirimiz asker, vurulanımız şehittir. Onların dirisi kalleş, vurulanı ise leştir. Türk milleti şehitlerine minnettardır. Ve onlar ölmemiştir. Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiz. Bilâkis onlar diridirler, fakat biz anlayamayız. Nitekim Allah tektir, ordusu Türk oğlu Türk’tür.
HİÇ BİR ZALİM TÜRKİYE'YE KANLI DİŞLERİNİ GEÇİREMEZ
Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Bize namlu çeviren, kurşun atan, bomba fırlatan delik deşik edilmeye, devrilip gömülmeye mecburdur, müstahaktır. Türk milletine meydan okuyan, Türkiye’ye kafa tutan, yiğit evlatlarımıza pusu kurup silah çeken kim varsa dökülen kanlarda boğulmaya sonuna kadar mahkumdur. Erkeğinden kadınına, gencinden yaşlısına aziz milletimizin her mensubu; metindir, merttir, merhametlidir, sabırlıdır, imanlıdır, yüreği vatan sevgisiyle yoğrulmuştur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile şuuruyla kenetlenip, birbirimize dayanarak, birbirimizden güç alarak, milli birliğimizi perçinleyerek bu zor dönemi atlatacağız. Eğilmez başımızla, yenilmez irademizle biz büyük Türk milletiyiz. Hiçbir habis ve hain emel Türk milletini pes ettiremez, taviz verdiremez. Hiçbir zalim, hiçbir zorba Türkiye’ye kanlı dişlerini geçiremez.
BİZ YERE DÜŞERİZ AMA KUR'AN-I KERİM VE TÜRK BAYRAĞINI YERE DÜŞÜRMEYİZ
21 ilimizde al bayrağa sarılı şehit naaşları muazzam katılım ve sahiplenmeyle omuzlarda taşınmış, dualarla vatan topraklarına emanet edilmiştir. 26 Şubat 2020’de rejim güçlerinin hava saldırısı sonucunda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Soner Eres Baykuş memleketi Kahramanmaraş’ta son yolculuğuna uğurlanırken, elleri öpülesi annesi Zeynep Baykuş bakınız ne demişti: “Kimseye meydan vermeyeceğiz. Bir ölür bin doğarız kuzum. Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Şehidim ölmedi benim. Ben şehit anası oldum.” İdlib şehitlerinden olan Piyade Uzman Onbaşı Ahmet Saygılı 30 Ağustos 2014’deki bir sosyal medya paylaşımında şu mesajı vermişti: “Biz yere düşeriz, ama iki şeyi yere düşürmeyiz: Kuran-ı Kerim ve Türk bayrağı.” Şehidimizin muhterem babası Hüseyin Saygılı da; “Vatanımız, milletimiz bölünmez kuzum” diyerek kahraman evladının arkasından gözyaşı dökmüştü.
YEDİ DÜVEL BİR OLMUŞ BİZE SALDIRIYORLAR
Çorlu’da toprağa verilen kahramanımız Uzman Onbaşı Birhan Er, 9 Ekim 2013’de sosyal medyada paylaştığı bir mesajında aynen şunları söylemişti: “Biz yedi yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ derken şaka yapmıyorduk.” Tekirdağ’ın Saray ilçesinde toprakla buluşan şehidimiz Piyade Uzman Onbaşı Nihat Kara, ne işimiz var Suriye’de diyen köksüzlere tokat gibi cevap vermiş ve şöyle seslenmişti: “Sizden ricam sakın Suriye’de ne işimiz var diyenlerden olmayın, gittim gördüm tam da olmamız gereken yerdeyiz. Yedi düvel bir olmuş, rejimi, Rusya’sı. Dua edin yeter, selametle.”
KAHRAMAN EVLATLARI SİNESİNDEN ÇIKARAN TÜRK MİLLETİNE GÜÇLERİ YETMEZ
Bu çerçevede gönül tellerimizi titreten daha pek çok misal verebiliriz. Sorarım sizlere; bu kadar asil ve soylu kahraman evlatları sinesinden çıkaran Türk milletine güç yeter mi? Zor söker mi? Kurşun işler mi? Kahramanlar nöbetteyken ezan susar mı? Bayrak iner mi? Hele bir söyleyin kurumuş ve kudurmuş Esad hayranları, bu kutlu vatan bölünebilir mi? Hayır, asla; ne ezan susar, ne bayrak iner, ne de vatan bölünür. Yine İdlib’de şehit düşen Uzman Onbaşı Emre Baysal evladımızın 50 gün sonra düğünü olacaktı. Şehidin acılı dayısı Umut Başal ateş düşen ocaklarına aldırmadan inanmışlıkla “Allah’ım bayrağımızı indirmesin” çıkışıyla herkese ders vermişti.
VATAN BAYRAK MİLLET İÇİN ŞEHİT OLANLAR TÜRK MİLLETİNİN ŞEREF TİMSALLERİDİR
Merhum Şairimiz Mithat Cemal Kuntay, ‘Kimiz’ isimli şiirinde diyordu ki; Şahlanır göklere inkâr edilen heykelimiz, Gösterir ufku, ölürken bile solgun elimiz. Boşa gitmez, heder olmaz, vurulup düştüğümüz, Zalimin göğsüne çarpar düşüyorken ölümüz. Canımızdır, acı hissetmeyerek verdiğimiz; Şaşırırsın, şu asırlar sana anlatsa kimiz... Vatan için, bayrak için, millet için, sereserpe toprağa düşen kahramanlarımız Türk milletinin şeref timsalleridir. Şehitlik mertebesi ulaşılabilecek en yüksek mertebedir. Türk askeri tarih sahnesine çıktığı andan itibaren inançla ve muazzam bir görev aşkıyla pek çok zafere imza atmıştır. Ve asırlardır şehitlerimizin anaları, babaları, eşleri, çocukları onların ardından gözyaşı dökerken ağızlarından tereddütsüz bir tek cümle dökülmüştür: “Vatan sağolsun.”
GÖREV DÜŞERSE BAYRAĞIMI VE SİLAHIMI ALIR CEPHEDE SAVAŞIRIM
Düşmanın Sakarya Cephesi’nde ilerlediği, Türk milletinin maddî gücünün tükendiği zamanlarda; bazı mebuslar, Meclis’i Kayseri’ye taşımanın gerekliliğini savunmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın bu mebuslara şu cevabi tepkisi kahramancaydı: “Son mermimi kullanıp, son nefesimi verinceye kadar savunmama devam edeceğim. Düşman gelip beni, bayrağımın altında, şehit olmuş ve al kanlar içinde yatarken bulacaktır.” Kendi payıma konuşuyorum, görev düşsün, ihtiyaç olsun, bayrağımı alır, silahımı kuşanır, besmelemi çeker koşa koşa cepheye gider, mevziiye girerim. Allah nasip eder şehit olurum, nasip eder gazi. Ancak kanımın son damlasına kadar Türklüğün ve Türk milletinin bekası için vuruşur, son takatime kadar da mücadele ederim. Çünkü aklım hep Türkiye’dir, kalbim Türk milletiyle bir ve beraber atmaktadır.