Bahçeli: Müslümanlar Kendi Kaderine Sahip Çıkmalıdır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Ankara İl Teşkilatı’nın Akyurt’ta verdiği iftara katılarak İslam Coğrafyasındaki karışıklıklarla ilgili, Müslümanların Batıya tavır alıp kendi kaderlerine sahip çıkmalarını istedi. Bahçeli, partisinin Cumhuriyet Meydanında verdiği iftar yemeğinden sonra yaptığı konuşmada, Batılı ülkeleri ve Ortadoğu’daki liderleri sert bir dille eleştirirken, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi yönetimine askeri darbe ile son verilmesinin ardından darbeye destek veren Arap dünyasının liderlerini yerden yere vurdu. Bahçeli, "Yaşadığımız coğrafyada demokrasi, insan hakları, özgürlük ezberleri ile operasyon üstüne operasyon yapanlara karşı kıyam halinde olmalıyız" dedi.  Kuran-ı Kerim ve ilahi okunan proğramda Hacivat Karagöz oyunu ve semazenlerin gösterileri iftara katılan binlerce Ankaralı tarafından ilgiyle izlendi. Katarakt ameliyatı geçirdikten sonra ilk defa partililerle buluşan Bahçeli’ye vatandaşların ilgisi bir hayli fazlaydı.   MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ’NİN KONUŞMASI Milleti birbirine yakınlaştıran çok derin ve güçlü milli ve manevi değerler bulunmaktadır. Türk milletinin varoluş sebebini burada aramak gerekir. Milli ve manevi değerlerdeki aşınma ve zayıflamalar, bağların yıpranmasına hizmet eder. Bu nedenle milli ve manevi değerlerin gelecek nesillere devrinde herkesin sorumluluğu vardır. Milli ve manevi vecibeler dar, güdük, kısır ve günübirlik hesaplaşmalara kurban verilemeyecek kadar paha biçilmezdir. Yalana teslim olanlara bakmadan, kara propoganda temsilcilerinin rüzgarına kapılmadan, bölücülüğün sancaktarı olmuş gafillerin uydurmalarına aldırmadan her meseleyi enine boyuna değerlendirmeliyiz. Bugünkü şartlarda genelde İslam alemi ve özelde Ortadoğu karanlık bir devirden ve kaygı verici bir süreçten geçtmektedir. İslam coğrafyalarındaki kavga ve karışıklık tahammül sınırlarını çoktan aştı. İki milyarlık bir nüfusa ulaşan Müslümanlar hak etmedikleri yönetimlere ve layık olmadıkları hayatlara mahkum olmuşlardır. Baskı ve zulümler ileri bir noktaya taşınmıştır. Yaşanan ekonomik sefalet insanlıkla ve İslam'ın buyrukları ile bağdaşmamaktadır.   MİLYAR DOLARLIK SULTANLAR AÇ VATANDAŞLARINI GÖRMEZDEN GELİYOR Milyar dolarlık enerji varlıkları üzerine oturan sultanlar, zorbalar, despotlar, çöplerden ekmek toplayan kendi insanlarını, kendi vatandaşlarını göremeyecek kadar günaha görülmüşlerdir. kerameti kendinden menkul Ortadoğu hanedanları, lüks, konfor ve zenginlikte rakipsiz durumdayken, yönetimleri altında bulunan insanların perişanlığa, açlığa ve zor şartlara maruz kalmaları hiçbir şekilde izah edilemeyecektir. Batı başkentlerinde sefa sürerek petrodolarları har vurup harman savuranların fakir fukaralara el uzatmaması yüce dinimizin buyruklarına esasta bağlılık göstermemeleri en basit ifadeyle iki yüzlülük ve münafiklik alametidir. Efendimizin 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' kutlu sözüne sırt dönen rejim ve sistemler, bugün İslam toplumlarını inim inim inletmektedir. Batı'nın yörüngesine tutunarak ayakta kalmaya, küresel projelere uyduluk yaparak ömürlerini çoğaltmaya çalışan sözde Müslüman yönetimler elbette sınıfta kalmışlardır.   MISIR'DA DARBE DESTEKÇİSİ ÜLKELER Arap ve Müslüman toplumlar haksızlık ve hukuksuzluğun markası haline geldi. Meselelere Batı'nın penceresinden bakanlar ve oryantalist gözlükle temas edenler İslamı şiddet ve terörle ilişkilendirmek için her türlü ahlaksızlığı sergilemektedir. İslama yapılacak en büyük hakaret, barbarlık ile yanyana getirme teşebbüsüdür. İslama bağlı toplumlar Ortaçağ karanlığına geri döndü. Müslüman kanına doymayanlara kucak açmak, finanse etmek, yardım ve yataklık yapmak, İslam'ın neresinde yazılıdır? Mısır'daki darbeye anında destek vermenin yanında para, servet ve imkan yağdıran Müslüman ülkelere ne diyeceğiz? Bunları nasıl normal karşılayacağız?  Bir gözü Batı'da, diğer gözü de petrolde olan kuldan utanmaz, Allah'tan korkmaz köhnemiş kralları, küflenmiş sultanları ve işbirlikçi yönetimleri İslam'la nasıl bir göreceğiz? Daha düne kadar AKP'nin ittifak halinde olduğu, yediğinin, içtiğinin ayrı gitmediği Suudi Arabistan’ı, Katar 'ı ve diğerlerini nasıl anlamladıracağız? BOP'a payanda olmayı, Müslümanlara eziyet etmeyi, birbirine düşürmeyi, etnik ve mezhep ayrımını tahrik etmeyi, efendimizin tebliğinin neresine sığdıracağız? Müslümanlığa leke sürdürenleri, İslam'a kara çalanları, istismar ve ihanetlerinin üzerini maneviyatla örtmeye çalışan görünmez kilise havarilerini nasıl affedeceğiz ve bunlara daha ne kadar katlanacağız? MÜSLÜMANLARIN YAŞADIĞI DRAM SON BULMALI İslam toplumlarının yaşadığı dram son bulmalıdır. İslam üzerinden geçinen, Batı nam ve hesabına aramıza sızmış kim olursa olursa olsun, emellerine ulaşmamalıdır. Bu vebal, bu mesuliyet hepimizin, bütün inananların, bütün islam ülkelerinin üzerinedir. Yaşadığımız coğrafyada demokrasi, insan hakları, özgürlük ezberleri ile operasyon üstüne operasyon yapanlara karşı kıyam halinde olmalıyız. Önce darbeye karşı çıkan, arkasından alkışlayan çifte standarda ortam açmamalıyız. Artık İslam toplumları, Batı planlarının oyun sahası olmaya itiraz etmeli, geleceğine taş koyanlara tavır almalıdır. Daha da önemlisi kendi kaderine sahip çıkacak irade ve cesareti göstermelidir.