Ümraniye baskınlarıyla başlayan Silivri davalarıyla devam eden süreçte, yargılananlara ve bunları savunanlara Ergenekoncu damgasını vuranların, meseleyi daha iyi anlayabilmesi için böyle bir başlık atmayı tercih etmiş bulunuyoruz.
Bu davalarda yargılananlar, AKP Yönetimi ve Teşkilatları tarafından Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) kurmakla suçlanırken, Türk Askerlerinin terör örgütü üyesi gibi yargılanmasına itiraz edenlere de ETÖ üyesi muamelesi yapıldı.
Ergenekon ismi Türk Milletimizin diriliş destanı olduğundan, bu ismin kullanılmamasını TBMM’de dile getiren Tuğrul Türkeş yerinde bir hamle yapmıştı. Ancak, AKP Yönetimi ve taraftar medyası her saat başı verdiği haberlerde, ETÖ diye diye Türk Milletimizin kafasını şişirdi. Medyaların yönlendirdiği AKP tabanı da, Türk Milletimizin Şerefli ordusunu terör örgütü gibi nitelendirip, halk arasında propaganda yapmaya başladı.
Generaller başta olmak üzere yüzlerce Türk Subayı, ETÖ adı altında yargılanmaya başlandı.Nihayetinde yedi yüz bin kişilik Türk Ordusu’nun başındaki Genel Kurmay Başkanı terör örgütü lideri gibi nitelendirilip hapse atılmıştı.
Bütün bu olanları organize eden AKP Hükümeti, darbecileri yargılıyoruz havasına bürünerek, iki bin yıllık tarihi olan Türk Ordusu’nu acımasızca itibarsızlaştırıyordu. AKP’ye oy verenler de bu kampanyanın gönüllü reklam işçisi gibi davranmıştı.
Başbakan Erdoğan’ın darbecilikle suçladığı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ‘’İyi ki bu Paşalar ile savaşa girmemişiz’’ diye aşağıladığı Türk Askerlerinin, evlerine yapılan gece yarısı baskınlarının, demokrasi işliyor diye savunulduğu ortamları oluşturan AKP Yönetimidir.
Bütün bu olanları eleştiren Muhalefet Partisi liderlerini de, Ergenekoncu damgasıyla yaftalayan yine AKP Yönetimidir. MHP lideri Bahçeli’nin ısrarla söylediği ’’Yargılanmaların bir an önce neticelendirilmesi, suçu olanların hak ettiği cezayı çekmesi suçu olmayanların da salıverilmesi’’ önerisine kulak asmayan AKP Yönetimidir.
Deniz Baykal Ergenekon davalarının Avukatı olduğunu söylerken, Tayyip Erdoğan davaların Savcısı olduğunu söylüyordu. AKP lideri, son seçimlerin tamamında Ergenekon davalarını seçim stratejilerinin ana konusu yaparak oy toplamaktan çekinmedi.
Bütün bu olanların organizasyonunu, AKP Yönetimi yapmamış gibi Türk Milletimizin gözünün içine baka baka çarkedip, ‘’Orduda General kalmadı. Böyle bir şey olur mu? Bu işin çözülmesi lazım’’ diyen AKP lideri hangi konuma düştü?
AKP Yönetimi, bütün Teşkilatları, taraftarları ve yandaş medyası Türk Askerinin içine düşürüldüğü durumdan rahatsız olanlara Ergenekoncu demiyor muydu? Şimdi buradan sesleniyorum. AKP lideriniz ve Başbakanınız Erdoğan, Ergenekon davalarından yargılanan Türk Askerlerini savunduğuna göre, Ergenekoncu mu oldu?
Siz, Başbakanınıza Ergenekoncu diyemezsiniz. Çünkü lideriniz ne derse ona inanıyorsunuz. Lideriniz Ergenekon karşıtıysa siz de karşıtı olursunuz, taraftarıysa siz de taraftarı olursunuz. Ancak sizlerin Türk Askerini savunanlara Ergenekoncu deyişiniz gibi, bizlerin de AKP liderinize Ergenekoncu deme hakkımız doğmuştur.
AKP’nin yayın organı gibi her saat başı haberlerinde Türk Ordusunu Ergenekoncu yaftalamalıyla aşağılayanlar, Başbakan’ın çarkedişinden sonra ETÖ teranesini söylemeyi bıraktılar. Köylerde ve mahallelerde Türk Askerini Ergenekoncu diye yaftalayanlar suspus oldu.
Dilinizi mi yuttunuz? Haydi, ETÖ, ETÖ diye kafa ütülemeye devam etsenize ! Haksızlıklar karşısında susarak dilsiz şeytanlığı kendilerine reva görmekten utanmayanlar, şimdi suspus oldular.
Daha dün, ‘’Bu orduyla savaşa gidilemez’’ diyenleri alkışlayan yandaş medyalar, günümüzde Ergenekoncu diye yaftalanan Generali hastanede ziyaret eden Başbakan’ı ve Generali alkışlıyorlar.
Bu nasıl bir çarkediştir? Bu nasıl bir zik zaktır? Bu nasıl bir U dönüşüdür? Bu nasıl bir midedir? Bu nasıl bir omurgadır? Haydi, cevap veriniz. Haydi, hata ettik deyiniz. Ama diyemezsiniz. Hayatımda kimseye hakaret etmedim yine de etmiyorum. Burada düştüğünüz durumu ortaya sermekten başka bir şey yapmıyoruz.
Ergenekon yaftalamalarıyla darbecilerle mücadele ediyoruz yaygarası, Türkiye’de neden başladı? Türk Ordusu neden itibarsızlaştırılmaya çalışıldı? Bu meselenin çocukluğuna inerek değerlendirelim.
TSK’nın Hüseyin Kıvrıkoğlu ile başlayan döneminde, Amerikan karşıtlığı üst düzeye çıkmıştı. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Amerika’ya gitmeyen tek GKB olmuştu. Amerika’ya gitmeyen Kıvrıkoğlu, Çin ve Rusya’ya ziyaretlerde bulunmuştu.
TSK’nın yüzünün Amerika’ya değil de Çin ve Rusya’ya dönmesi, Amerika’yı ürkütmüştü. Çünkü, Hüseyin Kıvrıkoğlu ABD ve NATO denklemiyle hareket etmektense Çin ve Rusya’nın başını çektiği Şangay Beşlisi ile birlikte hareket etmeyi öngörüyordu. Avrasya Modeli’nin alt yapısı hakkında çalışmalar yapıyordu.
Hüseyin Kıvrıkoğlu ile başlayan Avrasya Modeli çalışmaları, GKB Yaşar Büyükanıt’ın Başbakan Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’ndaki görüşmelerine kadar devam etti. Görüşmeyi yapan iki kişinin resmi sıfatlarla görüşme yapmasına rağmen, bu görüşmeye dair hiçbir kayıt tutulmadı. Konuşulanların mezara kadar sır olarak kalacağı söylendi.
Dolmabahçe görüşmeleri, Türkiye’nin Çin ve Rusya’ya dönen yüzünün, tekrar Amerika’ya dönmesini sağlamaya yetmişti. 27 Nisan E Muhtırası veren Yaşar Büyükanıt’a, AKP’nin dik duruş sergilemesi tiyatrosu sahneye konuldu. Oyları erimeye başlayan AKP’nin, bu tiyatroyla yeniden yükselişini seyrettik.
27 Nisan E Muhtırası darbe ise neden Yaşar Büyükanıt hapiste değildir. Darbe değilse, AKP neye karşı dik durdu? Başbakan, AKP ve taraftarları bu soruya cevap verebilirler mi? Veremezler. Çünkü işlerine gelmez. Bu ise AKP’nin darbelerle mücadele ediyoruz görüntüsündeki samimiyetsizliğin ispatıdır.
GKB Hilmi Özkök döneminde, onlarca darbe girişimin yapıldığı iddia edilerek Generaller hapse atılırken, Hilmi Özkök Paşa aslanlar gibi demokrat oluverdi. Hilmi Özkök Paşa Antalya’da tapu memuru muydu ki, astları darbeci olurken kendisi demokrat oluyordu? Hilmi Özkök Paşa, AKP savunucu olduğundan hapse atılmadı ama sorumlusu olduğu Generaller darbeci damgası yedi. Alın size bir samimiyetsizlik daha.
Türk Ordusu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin, Amerika’ya yüzünü yeniden çevirmesi çalışmaları konusunda ayak direten GKB İlker Başbuğ, AKP tarafından hiç sevilmedi. Başbakan’ın kendi atadığı GKB, darbecilikten terör örgütü kurmaktan hapse atıldı.
İlker Başbuğ’un hapse atılmasında sanki kendi onayı yokmuşcasına medyalara ‘’GKB içeri alınmasaydı’’ diye timsah gözyaşları döken AKP lideriydi. Bu sözü bir defa diyerek, hapisten çıkması için kolunu dahi kımıldatmayan Başbakan, günümüzde benzeri sözleri yine tekrarladı. Neden?
ABD, BOP çerçevesinde Ortadoğu’yu şekillendirmek istiyordu. Ancak, TSK BOP’a uyum sağlamıyordu. ABD, TSK içindeki Amerikan karşıtlarının tasfiye edilmesini istiyordu. Ergenekon davaları denilen davaların özü, TSK içindeki Amerikan karşıtı Generallerin diskalifiye edilmesi operasyonudur.
Ümraniye operasyonuyla başlayan Ergenekon davaları sürecinde TSK’daki bütün Amerikan karşıtları etkisiz hale getirildi. Amerikan karşıtı Generaller hapiste etkisiz hale getirilince ABD, Ortadoğu’da istediği gibi at oynatmaya başladı. Arap Baharı safsatasıyla, Müslüman Ülkelerin yönetimleri değiştirilip liderleri linç edildi. Suriye, aynı Irak’ın bölündüğü gibi bölünmek üzeredir. Sıradaki bölünme süreci yaşayacak ülke ise İran’dır. İran’dan sonraki hedefin Türkiye olduğunu, sağır sultan duydu ama dilsiz şeytanlık yapanlar hala duyamadı.
ABD, Ortadoğu’daki hakimiyetini pekiştirdiğinden, Ergenekoncu diye tabir edilen Generallerin hapiste elleri kolları bağlı halde durmasına gerek kalmamıştı. Bu Generaller serbest kalsa dahi, iyice sindirildiğinden ve dağıtıldığından, Amerika’ya karşı duruş sergilemeleri söz konusu değildi.
O halde bu Generaller serbest bırakılmalıydı. AKP liderine de bu Generalleri serbest bırakma çalışmalarından dolayı, demokrasi ve adalet havarisi kesilme tiyatrosunu oynamak düşüyordu.
Aslında ilanihayet bu Generaller hapiste tutulabilirdi. Ancak kamuoyu yoklamalarını çok iyi analiz eden AKP, Türk Milletimizin Şerefli Askerlerinin hapiste tutulmasına tepkisini görebiliyordu. AKP içinde hala Milli refkleksleri körelmemiş olanlar, Generallerin hapiste tutulması haksızlığının giderilmesini dillendirmeye başlamıştı.
Kamuoyunda Rahşan Affı denilen, Koalisyon Hükümeti dönemindeki aflarla binlerce kez alay edip eleştiren AKP, çıkardığı yasayla 15 bin kişiyi hapisten çıkarmıştı. KCK davalarından yargılananlar bile kurtuluyordu. Bunlar serbest kalırken Ergenekoncuların hapiste kalması, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin önünde bir engel teşkil edebilirdi.
İşte bütün bunlardan dolayıdır ki, Türk Askerlerinin hapiste bırakılması meselesinde Türk Milletimizi daha fazla oyalayamayacak olan AKP lideri, çarkçıbaşı dediği Kılıçdaroğlu’ndan daha atikçe çarketmeye başladı.
AKP’yi kurarken ve iktidar olduktan sonra, AB ülkelerini birer birer gezerek, onların isteklerine boyun eğerek bir numaralı Avrupacı olan Recep Tayyip Erdoğan, AB’ye rest çekerek, Şangay Beşlisi ya da Şangay Altılısı denilen organizasyona katılmak istiyordu. Alın size bir çarkediş daha…
Şangay Beşlisi, AB’nin değil NATO’nun karşılığı bir oluşum olmasına rağmen Türk Milletimizi AB’den yolundan çekilip Şangay Beşlisi’ne dahil olmak noktasında manipüle eden AKP’nin, çarkedişine akıl erdirebildiniz mi?
Hüseyin Kıvrıkoğlu ile başlayan, TSK’daki Amerikan karşıtlığı ve Çin-Rusya ikilisinin başını çektiği Şangay Beşlisi yakınlığı olanları, Ergenekoncu diye damgalayıp pasivize eden AKP’nin kendisinin, Şangay Beşlisi’ne katılmaktan bahsetmesi nasıl bir çarkediştir?
AKP lideri, sahiden Ergenekoncu mu oldu? Yoksa AB’yi etkilemek için manevralar mı yapıyor? Ergenekoncuların yaptıklarını yapmak, söylemlerini söylemek Ergenekonculuk değilse, bu kadar Türk subayları hapiste boşuna mı yattı? AKP lideri bu söylemleri söylüyorsa, Ergenekoncuların akibetine uğraması gerekmiyor mu?
AKP lideri, Ergenekoncuların akibetine uğramamak için mi, Ergenekoncuların serbest bırakılmasına yönelik Yargı’yı etkileme yönlendirmeleri yapıyor? Muhalefet, adaletsizliklerin giderilmesi için konuştuğunda Ergenekoncu damgası yiyorsa, AKP lideri de aynı söylemlerden dolayı aynı damgayı yemesi gerekmiyor mu?
Burada amacımız kimseyi yaftalamak değildir. AKP’nin çifte standart uygulamalarını ortaya sermektir. ABD’nin Ortadoğu politikalarını stratejik ortak olarak uygulayan AKP’nin, dün söylediğinden bugün çarketmesini ortaya koymaya çalışıyoruz.
Bu zikzaklar ve bu çarkedişler, AKP’yi ne hale düşürdü? ABD, Amerikan karşıtı Generallerin tasfiyesini istiyor. Hay hay. ABD, Ortadoğu’daki politikalarıma Ergenekoncular artık engel olamayacağı için serbest kalsa da olur diyor. Hay hay. Bu mudur sizin adalet anlayışınız?
AKP liderinin söylemlerinin benzerini söyleyen ABD Ankara Büyükelçisi’ni, AKP ve yandaş medyası neredeyse çarmıha gerecek. Büyükelçinin AKP liderinden farklı söylediği bir tek cümleyi gösteriniz. O halde mesele nedir?
ABD Ankara Büyükelçisi, ABD Başkanı Obama’dan habersiz bu söylemleri söyleyebilir mi? Söyleyemez. ABD, AKP’nin stratejik ortağı değil mi? Evet. Zaten Ergenekoncuların serbest kalınması meselesinde stratejik ortağınızdan habersiz karar alabilir misiniz? Bugüne kadar göremedik. O halde mesele nedir?
Mesele şudur: ABD Büyükelçisi, Obama’nın temsilcisi olaraktan Ergenekoncuların serbest bırakılmasının ardında ABD’nin olduğu imajını verdiği için AKP rahatsız oldu. Niye rahatsız oluyorsunuz ki? Zaten ABD isteğiyle TSK’daki Amerikan karşıtları tasfiye edilmedi mi?
AKP, içişlerimize karıştığından dolayı ABD Büyükelçisine ateş püskürüyor. Allah Allah. AKP Hükümeti olarak dün kankanız olup da bugün düşmanınız olan Suriye’nin her iç meselesine müdahil olmadınız mı? Siz başkasının içişlerine müdahele ederken iyi de, başkaları sizin iç meselenize müdahale ederken kötü mü oldu?
Başka ülkelerin Türkiye’nin içlerine karışmasına elbette ki karşıyız. Türk Milliyetçilerinin en büyük kavgalarından birisi zaten budur. Ancak AKP Hükümetinin stratejik ortağı ABD’nin, içişlerimize karışmasına tepki vermesi anlamsızdır. Çünkü, AKP’nin ABD’ye posta koyma hürriyetinin olduğunu hiç sanmıyorum. Zaten Büyükelçinin bu konudaki açıklaması ve AKP’nin tepki göstermesi, sadece Türk Milletimizi manipüle etme amacı olan bir tiyatrodan ibarettir.
Burada şunu söylemek isterim. ‘’Ne Amerika, Avrupa, Ne Rusya, Ne Çin… Yaşasın Bağımsız Türkiye’’ diyebilen tek irade olan Ülkücü Hareket’tir. Dolayısıyla NATO’nuz da, AB’niz de, Şangay’ınız da sizin olsun. Bize sadece Müslüman Türk Milletimizin Ordusu ve Devleti yeter.
Bağımsızlığımızı gölgeleyecek herhangi bir söylemin, davranışın ve yapının içerisinde olmadık ve olmayacağız. Bağımsızlığımıza karşı girişimde bulunan küresel güçlere, ülkelere ve ülkemiz içerisindeki taraftarlarına, her zaman karşı Milli Duruş sergiledik ve sergilemeye devam edeceğiz.
Bağımsız Türkiye Sevdalıları, dün ne diyorsa günümüzde aynı şeyleri söylüyor ve gelecekte de söylemeye devam edecektir. Küresel yörüngelerde, küresel söylemlerle savrularak sürekli çarkediş sergileyenleri ve bu çarkedenlere kananları vicdanlarıyla baş başa bırakıyoruz.
Cenab-ı Allah’a dua ediniz ki; Ortadoğu’da Müslüman kanı dökmekten zevk alan küresel güçlerin jandarması ABD ile stratejik ortak olanları, desteklediğiniz için sizleri affetsin.
Cenab-ı Allah’a dua ediniz ki; Türk İslam Sancaktarlığı yapan Türk Milletimizin adını Anayasa’dan çıkarmak için çaba sarfedenleri, desteklediğiniz için sizleri affetsin.
Cenab-ı Allah’a dua ediniz ki; Haçlı-Siyon ittifakının milyonlarca Müslümanı Şehit ettiğini bile bile ‘’Haçlı Seferleri Müslümanlara ve Türklere yapılmadı’’ diyebilen AKP liderini, desteklediğinizden dolayı sizleri affetsin.
Cenab-ı Allah’a dua ediniz ki; İsrail’in Müslümanlara zulmünü bile bile sadece Yahudilere verilip de sonuncusu kendisine verilen, Yahudilere Üstün Hizmet Madalyasını hala iade etmeyen Recep Tayyip Erdoğan’ı, desteklediğinizden dolayı sizleri affetsin.
Cenab-ı Allah’a dua ediniz ki; 50 bin vatandaşımızın katili PKK terör örgütü lideri ile İmralı’da müzakere eden AKP Hükümetini, desteklediğinizden dolayı sizleri affetsin.
Cenab-ı Allah affedicidir. Yüce Rabbim, hatadan ve yanlıştan dönerek doğru yolu bulanları affeder. Dünyalık mallar, sizi ancak beyaz kefene sarılıp toprak altına gömülünceye kadar idare eder. Ya Ahiret’te ne yapacaksınız?
Cenab-ı Allah’ın huzuruna çıktığınızda, Türk İslam Sancaktarlığı yapan Türk Milletine kılıç çektiğinizi nasıl izah edeceksiniz? Ahiret gününde sizi ne Yahudi’nin Madalyonu ne de Hristiyan’ın papaz elbisesi kurtarır. Bu manada, Ahiret gününde sizleri kurtaracak olan, Türk İslam Sancaktarlığı yapanlarla birlikte yürümek olacaktır.
Seçim sizlerindir. Karar sizlerindir. Müslüman Türk Milletimizin Devletini, elin gavurunun ağzına bakarak yönetenlere dur demek sizlerin elindedir. Siz doğru yolu bulmadığınızda ve seçiminizi Müslüman Türk Milletimizin bekasından yana yapmadığınızda, sorumlusu ancak sizler olursunuz.
Sizler doğru yolu bulamayıp, elin gavurunun ağzına bakanlarla yola devam ettiğinizde, Müslüman Türk Milletimizin bu kutsal topraklarında bölünmeler, parçalanmalar ve kardeş kavgası başlayabilir.
Türk İslam Sancaktarlığı yapanlar, günahlarıyla sevaplarıyla Cenab-ı Allah’ın huzuruna çıktığında bu manada rahattır. Çünkü, geçmişteki Yedi Düvel’in günümüzdeki yansıması Küresel Güçleri, er ya da geç durduracak olan Türk İslam Sancaktarlığının Neferleridir.