Başbakan Şuurunu ve Basiretini Hepten Kaybetmiştir

  Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,"Daha düne kadar Pensilvaya'nın kapısında kimin el pençe divan durduğunu, Washington'un kırmızı odalarında köhnemiş şekilde emir almak için kimin sıraya girdiğini herkes bilmektedir. 17 Aralık 2013 tarihine kadar Pensilvanya'dan dört gözle himmet ve hizmet bekleyenlerin, küresel cinayet örgütlerinin kuryeliğine talip olanların bugünlerde MHP'yi maşa olarak tarif etmesi en hafif tabirle siyasi kokuşmuşluktur" dedi.   İşte Bahçeli’nin açıklamaları: Başbakan Erdoğan’ın 3 Haziran’da yaptığı Meclis Grup konuşması; siyasi dağılmanın, siyasi felç halinin, ahlaki aşınmanın, örtülemez tenakuz ve tedirginliğin hâkim olduğu hakaret ve iftiraname örneğidir. Başbakan’ın MHP korkusu dilini ve üslubunu iyice kötürümleştirmiş, aklını ve vicdanını iyice köreltmiştir. Bu zihniyetin partimizi hedef alan asılsız, beyhude, yalan ve küstah sözleri aynısıyla kendisine dönmüş, kendisini vurmuştur.   Başbakan Erdoğan; 1 Haziran 2014 Pazar günü 14 merkezde yapılan mahalli seçimlerde MHP’nin varlığını, siyasetini ve iddiasını inkâr ettiğini yüzsüzce söylemiş, esamesinin bile okunmadığını utanmadan açıklamıştır. Açıkça partimizin elde ettiği başarıyı kıskanmış, karartmaya ve küçültmeye teşebbüs etmiştir. Ayrıca partimizin Pensilvaya’nın maşası, CHP’nin payandası olduğunu akıl almaz şekilde ileri sürmüştür. Bununla da yetinmeyen, bununla da kalmayan Başbakan; “MHP’nin mevcut yönetimi tüm ilkelerini, tüm sınırlarını çiğnemiş, adeta vagon partiye dönüşmüştür” diyerek edep ve haya noksanlığında yeni bir rekor kırmıştır.   Daha düne kadar Pensilvaya’nın kapısında kimin el pençe divan durduğunu, Vashington’nun kırmızı odalarında köhnemiş şekilde emir almak için kimin sıraya girdiğini herkes bilmektedir. 17 Aralık 2013 tarihine kadar Pensilvanya’dan dört gözle himmet ve hizmet bekleyenlerin, küresel cinayet örgütlerinin kuryeliğine talip olanların bugünlerde MHP’yi maşa olarak tarif etmesi en hafif tabirle siyasi kokuşmuşluktur. Başbakan Erdoğan kendi varlığını, kendi ikbal ve devamlılığını terör örgütlerini hoş tutmaktan, Türkiye aleyhtarı çevreleri memnun etmekten geçtiğini söz ve eylemleriyle defalarca ispatlamıştır. Bu kapsamda ne kadar usta ve maharet sahibi olduğunu bugüne kadar göstermiştir.   Diyarbakır’da düzenlenen ve İmralı canisiyle aynı masayı paylaşan malum bakanların da katıldığı “PKK Çalıştayı”, Başbakan’ı hücrelerine kadar saran bölücülük hastalığının artık tedaviye cevap vermeyen bir sınıra geldiğini de kanıtlamıştır. Kanlı örgüt varlığımıza ve kardeşliğimize çok cepheli saldırırken, Diyarbakır ve mücavir alanları terör eylemleriyle sarsılırken, Başbakan’ın ısrarla çözümden, ısrarla müzakereden bahsetmesi PKK’yla kapalı kapılar arkasında yaptığı anlaşmanın eseridir.   Cumhurbaşkanı Seçimi öncesi ya da hemen sonrasında, Türk milletini daha büyük ödünlere ikna etmek için PKK’yla emel ve hedef birliği yapan, saldırıların kesilmesi için bir şeylerin verilmesi gerektiği algısını yerleştirmeye çalışan Başbakan Türkiye’yi içten içe çökermektedir. PKK’ya teslim olan, gıybet ve dedikoduda yıldızı parlayan, aldatma ve kandırmada marka haline gelen birisinin partimizle ilgili spekülasyon yapması, aslı astarı olmayan suçlamalarda bulunması elbette gürültü kirliliğinden, boşboğazlıktan öte bir anlam taşımayacaktır.   Aziz milletimiz ihanet katarına, bölücülük konvoyuna, terörist kervanına hevesle katılan, heyecanla giren günahkâr yüzleri, kurumuş vicdanları iyice görmüş ve tanımıştır. Başbakan Erdoğan MHP’yi şunun bunun yedeğinde yüzü kızarmadan göstermek yerine kimlerin yancılığına, yardakçılığına ve yoldaşlığına gönüllü ve istekli olarak soyunduğunu düşünmelidir.   Şurası açıktır ki, Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca Türk milletinin yanında, yalnızca Türkiye’nin safındadır. Hareketimizin temelinde, ilke ve ülkülerimizin özünde şaibe, çelişki ve tutarsızlık kesinlikle vaki olmamış, vasat bulmamıştır. Bizim siyasetimizde, silahından şehit kanı damlayan canilerle barış ve çözüm çamuruna batmak, İmralı’nın kuytuluklarında şereften arınarak bölünme planları yapmak yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır.   Bu itibarla Başbakan Erdoğan uydurma ve mesnetsiz sözleriyle tarihi bir hatanın içine çakılmış, gaflet çukurunun dibine yuvarlanmıştır. Şu aşamada, PKK’ya ilik nakli yapan, teröristbaşına kan ve kalp transferi gerçekleştiren Başbakan; Kandil’deki hısımlarıyla ve İmralı’daki birinci derece siyasi akrabasıyla kurduğu yıkım ortaklığından dolayı rezil rüsva olduğunu anlamalıdır. Bayrak yakan alçaklara, Türk milletine ölüm fermanı yazan uğursuzlara gösterdiği ilgi ve alakanın hesabını vermelidir.   Eğer bir kukla varsa, eğer bir payanda aranıyorsa Başbakan Erdoğan’a bakılması yeterli ve gereklidir. İstanbul’da “zulüm 1453’de başladı” diye yazı yazan derin yapılanmaların, Ankara sokaklarında Bizans kıyafeti giyip dolaştırılan Türk ve Türkiye hasımlarının nereden kumanda edildiklerini en iyi bilen Başbakan’dan başkası değildir.   Başbakan AKP’yle MHP’yi, kader ortaklığı yaptığı HDP-BDP ve PKK’yla Türkiye sevdalılarını birbirine karıştırmaktadır. Zira şuurunu ve basiretini hepten kaybetmiştir. Türk kimliğini inkâr eden, milliyetçiliği aşağılayan, dürüstlüğü, doğruluğu ve helal kazancı yok sayan bir zihniyetin MHP’ye gönül vermiş milyonlara akıl daneliği yapma kurnazlığı da siyasi sahtekârlıktır. Hepsinden önemlisi buna inanacak hiç kimse yoktur.   Başbakan Erdoğan 17-25 Aralık’tan ve PKK’yla gizli kapaklı ilişkilerinden dolayı hesap vereceğini anladıkça çirkefleşmekte, çirkinleşmektedir. Bilhassa Cumhurbaşkanı Seçimi’nde alacağı milli dersten dolayı ruhunda beliren gelgitler aynısıyla diline ve iradesine yansımıştır. Başbakan Erdoğan büyük bir fiyasko, iflah olmaz patolojik bir vaka olarak Türk siyasetinin karanlık sayfalarına adını çoktan yazdırmıştır.   Bundan sonra Başbakan ve zihniyeti kaybetmeye mahkûmdur. Ne İmralı canisi, ne uluslararası tezgâhlar, ne kiralık katiller, ne de devlet içine yuvalanmış AKP takviyeli çeteler Başbakan’ı kurtaramayacaktır. Recep Tayyip Erdoğan kumpasının son perdesi yakında kapanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü korku kapanı milletimizin müdahalesi ve mücadelesiyle kırılıp atılacaktır.   Başbakan Erdoğan yolsuzluklardan, rüşvetten ve terör örgütüyle ihanet görüşmelerinden mahkeme önünde mutlaka hesap verecektir. Şurası iyi bilinmelidir ki, PKK’nın oyuncağı olan Başbakan ve hükümeti partimizin hızlanan, gücüne güç katan kutlu yürüyüşüne çomak sokamayacak, engel olamayacaktır. Allah’ın izni, milletimizin iradesiyle AKP gidecek; teslimiyet, zillet ve rezalet bitecektir. Dalga dalga büyüyen, gün be gün desteğini artıran, milletimizin yegâne umut ve çaresi olan Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’yi ayağa kaldıracak, zulüm elebaşlarına, hain korosuna son darbeyi indirecektir.