Alparslan Türkeş'i anma töreninde konuşan Devlet Bahçeli, ''Türkiye'nin bağımsızca var olması ve vatanında bütün halinde yaşayabilmesi için dayanışmaya ihtiyacımız var. Türkiye'ye sahip çıkmanın, Türk milletini yükseltmenin çaresi Türk milliyetçiliği, güçlükleri yenecek ve ezecek siyasal adres MHP'dir.'' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin genel manada birlik beraberlik mesajı verip Bağımsızlık mücadelesi yapılırken toplanılacak adresin MHP olduğunu söylediğinde, yanıbaşında AKP Milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş'in de olması dikkat çekiciydi. Bu mesajın özelde Ahmet Türkeş'e de yapılıp yapılmadığı merak konusu oldu.
Türk dünyasının son Başbuğ'u Alparslan Türkeş, aramızdan ayrılışının 16. yıldönümü nedeniyle Türkeş'in Ankara Beştepe'deki kabri başında düzenlenen törene MHP Lideri Devlet Bahçeli ile birlikte MHP Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Tören öncesi ve sonrası Kur'an-ı Kerim okunurken Bahçeli, Türkeş'in mezarına kırmızı-beyaz karanfiller bıraktı ve dua etti. Ayrıca kabre Türkeş'in doğum yeri olan Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesi Köşkerli köyünden getirilen toprak da serpildi.
BAĞIMSIZ YAŞAMAK İÇİN ADRES MHP'DİR... TEK BAŞINA İKTİDAR MESAJI
"Türkiye'nin bağımsızca var olması ve vatanında bütün halinde yaşayabilmesi için dayanışmaya ihtiyacımız var" diyen MHP lideri, "MHP'nin değerli mensupları ve yarınlarımızın güvencesi genç ülkücü kardeşlerim, 'ileri demokrasi' zırvasının sahiplerine ve yanlarında saf tutmuş bölücü mihraplara, demokratik yollardan dersi vereceklerdir. Zira Türkeş Bey'e olan manevi sorunluluğumuz bunu gerektirmektedir. Bizden görünüp, davamıza zarar vermeye çalışan, başka yerlerin gönüllü ya da menfaat karşılığında misyonerliğini yapanlara ne Başbuğumuz ne de dava arkadaşlarım asla haklarını helal etmeyeceklerdir. Merhum Türkeş Bey'in işaret ettiği istikamete giderek, her vatandaşımızla kucaklaşarak tek başına iktidara ulaşacağız. O hayattayken göremedi ancak Hakk'a yürüyüşünün 16. sene-i devriyesinde, milliyetçi hareketin tek başına iktidarı inşallah gerçekleşecektir" diye konuştu.
ÜLKÜCÜLER KURULAN TUZAKLARA DÜŞMEDİ
Ülkücülerin, kurulan tuzaklara düşmeden bir arada olduklarını ifade eden Bahçeli,"Devlet ve siyaset hayatının mümtaz bir şahsiyeti olan rahmetli liderimizin eserlerini ve çağları aşan öngörülerini yüreğimizde taşıyarak burada buluştuk. Onun inşa ettiği ve ilkelerini belirlediği milli davamızda, tüm ülkücüler, büyük bir şevk ve inançla yollarına devam ediyorlar. Yeise düşmeden, yılgınlığa prim vermeden, oyunlara aldırış etmeden ve kurulan tuzaklara düşmeden biraradalar. Türkeş Bey'in 42 yıl önce Türk Milleti'nin varlığını yükseltmek amacıyla yaktığı inanç meşalesi, bizlerin elinde sonsuzluğa uzanmaktadır" dedi.
Türkeş'in, Türk milleti için verdiği mücadele için 80 yıllık hayatında büyük mücadeleler sergilediğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
Türklüğün haysiyetini korumak için, insan üstü bir çaba göstermiştir. Yüce dinimizin buyruklarından hiçbir zaman ödün vermemiştir. Zorlukları Cenab-ı Allah'a sığınarak, ama milletimize güvenerek aşmaya çalışmıştır. Yaşarken karşılaştığı zorluklar da, O'nu hedefinden çevirememiştir. Kendisini hayattayken anlayacak basirete sahip olmayanlar, hatta karşısına engel çıkaranlar vefatından sonra hakkını teslim etmişler ve aziz hatırasını hürmetle anmaya başlamışlardır. Her faniye nasip olmayan ilgi ve bağlılık, aramızdan fiziken ayrılışının 14. yıl dönümünde bile artarak devam etmektedir. Hiçbir tereddüte kapılmadan söylemek isterim ki, bir dava insanı olarak Türk Milleti'nin gönlünde müstesna bir yer edinmiştir.
Aradan geçen yıllar, Türkeş Bey'in söz ve düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu kesin olarak teyit etmiştir. Milletimizin değer ve inançlarıyla bağdaşmayan yabancı ideoloji ve görüşler, kuşkusuz Onun duruş ve azmi karşısında çaresiz kalmış ve bir ucu Bozkurt'a, diğer Çanakkale'ye dayanan Türklüğün manevi savunma hattının içine bir türlü sızamamışlardır. Türkeş Bey'in uzlaşmayı tavsiye eden sağduyusuyla, ortaya koyduğu vizyon, bugün yaptıklarının ne kadar doğru ve meşru olduğunu taraflı-tarafsız herkese kabul ettirmiştir. Türklüğün yaşadığı her yerde, hala mümtaz ve ayrıcalıklı bir şekilde anılmaktadır. Bu da bizim için bir iftihar meselesidir.
TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNİ İSTEYEN ODAKLAR VAR
Türkiye'nin düne göre, daha sıkıntılı ve vahim sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Bahçeli, "Türk Milleti'nin birliğine yönelik hain saldırılar, sürekli olarak mevzi elde etmektedir. Türklük değerleri yıpratılmakta, Cumhuriyetin tüm kazanımları mayınlı alana çekilmek istenmektedir. Türk Milleti'nin binlerce yıllık kardeşliği, üniter yapısı ve dili, tahrip edilmenin eşiğindedir. Özellikle 12 Haziran milletvekilliği genel seçimine giderken, şer ittifakının niyet ve emelleri daha da keskinleşmiştir. Hepimizin bildiği mihraplar, Türkiye'nin bölünmesi için düğmeye basmışlardır" dedi.
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ'NİN KONUŞMASININ TAMAMI
4 Nisan 1997 tarihinde, fani hayattan ebedi âleme arkasında gözü yaşlı milyonlar bırakarak göçen Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’i dualarla anmak üzere kabri başında toplanmış bulunmaktayız.
İçimizi dolduran hudutsuz hayranlık ve minnet sıcaklığı ile merhum liderimizin manevi huzurundayız, bir kez daha eşsiz hatıralarıyla dolup taşmaktayız.
Vefatının üzerinden 16 sene geçmesine rağmen kendisine karşı beslediğimiz sevgi hiç azalmamış, sahip olduğumuz bağılılık ve sadakat hiç eksilmemiştir.
Bilinmelidir ki, Türkeş Bey 80 yıllık hayatının hemen hemen tamamını ülkülerine vakfetmiş bir şuur, gönül ve dava insanıdır.
Attığı her adımı millet yararına, söylediği her sözü vatan lehinedir.
O, yalnızca son yurdumuzla sınırlı kalmayan, Türk’ün yaşadığı her yere umut güneşi gibi doğan milli bir heyecan, milliyetçi bir kılavuz ve Türk-İslam medeniyetinin yılmaz bir savunucusudur.
Merhum Türkeş Bey, tek kenarlı bir zamanın dar hücrelerine sıkışmayacak kadar geniş ufuklu, engin bakışlı ve çok yönlü siyaset ve devlet adamıdır.
İdealleriyle yoğurduğu, inançlarıyla güçlendirdiği akli ve kalbi vasıflarını Türklüğe hizmet aşkıyla tutuşturmuş, milletin geleceğiyle buluşturmuş ve İslam’ın mübarek amaçlarıyla üst üste çakıştırmıştır.
Soluk alıp verdiği her anda, geçmişin derinliğini merkezine alarak, halin üstünden geleceğe uzanan milli ve manevi geçiş noktaları inşa etmiş, böylelikle dün-bugün ve yarın dengesini çok iyi şekilde kurmuştur.
O, bir siyasal hareketin mimarı olmasının yanı sıra, hayat çizgisi içinde yüksek ahlâkın, sağlam karakterin, sarsılmaz inancın ve ufuk ötesini gören milli bir öngörünün de temsilcisidir.
Yürekten inandığı ve gönülden bağlandığı Türklük sevgisi uğruna, her türlü meşakkati göze alabilmiş, çelikten iradesi ile örnek bir inanç timsali olduğunu her daim göstermiştir.
Soğukkanlı ve sağduyulu analiz kabiliyeti, Türk milletinin değerleri ve çıkarları konusundaki derin hassasiyeti, dostları ve hasımları tarafından hep kabul görmüş ve eninde sonunda da hakkı teslim edilmiştir.
O’nun tavizsiz, milli, donanımlı, sağlam ve tutarlı siyaseti, Türkiye’nin geleceği ve Türk milletinin kardeşliği için hep ümit kaynağı olmuştur.
Ne kadar övünsek azdır ki, ülküleriyle Türk milletinin önüne düşmüş, ülkücülüğüyle Türk tarihinde sönmeyecek bir kıvılcım çakmıştır.
Allah’a olan inancın, devlete olan bağlılığın, millete olan sadakatin birbiriyle çatışmadan, uyum içinde nasıl bir arada bulunacağını kendi yaşantısı ve koyduğu ilkeleri ile herkese göstermiştir.
Hayatında asla yılgınlığa prim vermemiş, fırtınalı geçen hayatı süresince, nefesi yetmeyenlerin düştüğü yerde ve zamanda, o kalkıp dimdik ve tek başına yürüyebilecek cesaret örneği haline gelmiştir.
Bir kişiden başlayarak, günden güne büyüyen ülkü davasının nasıl gönüllere ve milli vicdanlara mal olacağını coşkuyla kanıtlamış, büyük ve dengesiz adımlar yerine; ufak ve sabırlı adımlarla uzun yolları kat etmenin tılsımını ispatlamıştır.
“Fikir, iman, ülkü aşkı. İnsanları güçlü yapan bunlardır.” diyerek, inancın, iddianın ve manevi bağlanışın, karşılaşılan sorunları bertaraf etmede en etkili yol olduğunu göstermiştir.
Kutlu davamızın her bölümünde, inançla yola koyulmanın birinci şart olduğunu şahsiyetiyle ve yaşayışıyla ortaya koymuştur.
Merhum Başbuğumuz hiçbir zaman kolay bir başarı vaat etmemiş, menfaat tekliflerine, tehditlere ve bir yığın engellemelere kulak asmamıştır.
Onun için önemli olan hiçbir zaman kemiyet olmamış, nitekim keyfiyet hep ilk planda ve öncelikli olarak anlam ve değer kazanmıştır.
Türkeş Bey hainlerin, kalbi kötü olanların, ahlakı ve niyeti bozukların, milleti küçültmeye çalışanların, Türkiye’yi yabancı ideolojilerin esaretine teslim etmeyi aklından geçirenlerin karşısında olmuş; bölünmeye, bölücülüğe, bozgunculuğa sonuna kadar karşı çıkmıştır.
Millet ve devlet bekasının vazgeçilmezliği onun fikir ve yaşamında hep ilk sırada yer almıştır.
Ne mutlu bizlere ki, bugün taraflı tarafsız birçok insan tarafından takdir ve ilgili toplayan merhum Türkeş Bey’in görüşleri, Türk milletinin birliği, Türkiye’nin dirliği için çok ciddi mesajlar ihtiva etmektedir.
Türkeş Bey’in, en önemli yönü, “sessiz çoğunluğun sesi” olarak, milliyetçiliği kuvveden fiile, tasavvurdan harekete geçirmeyi başarmış olmasında yatmaktadır.
Başbuğ’un iki büyük eseri vardır. Birincisi Türk siyasi hayatında milliyetçiliğin yegâne siyasi gücü olan Milliyetçi Hareket Partisi; ikincisi ise üzerine titreği, büyük umutlar beslediği ve geleceği emanet ettiği Ülkücü Türk Gençliği’dir.
Bu iki anıt eser, milliyetçileri ve ülkücüleri, toplumun herhangi bir ferdi olmaktan çıkarmış, onları bir kimliğe, bir aidiyete, bir davaya ve bir sevdaya yönelterek milli ve tarihi sorumlulukla donatmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi, onunla başlayan süreçte güvenirliğin, itibarın, olgunluğun, ilkeli tutumun, dürüstlüğün, namusun bir timsali olmuş ve bu şekilde kabul görmüştür.
Ülkücü Gençlik ise, şahadetin, vefanın, iradenin, inancın ve özgüvenin milliyetçilikle kavuşma noktası olmuş; yüzbinlerce Türk genci, milletine bağlılığın ve hizmetin ilk heyecanını Ülkü Ocaklarında yaşamıştır.
1944 yılının baskı ve zulümlerinden, 1997 yılının Nisanına kadar uzanan muhteşem milliyetçilik mücadelesi, hayatını ülkesine ve milletine adamışlığın en mümtaz örneklerini oluşturmuştur.
Bu açıdan Türkeş Bey, bugün çok daha fazla ihtiyacını duyduğumuz “dava adamlığı”nın bir simgesi olarak, yalnızca bu yönüyle bile abide şahsiyetler arasında yerini almayı hak etmiştir.
Türk milliyetçileri, büyük ülkülere ancak büyük moral ve inançlarla ulaşılacağını onun hayatında görmüş, kalıcı ve köklü bir zaferin ancak hedefleri yüksek tutarak gerçekleşeceğine onun şahsında şahit olmuşlardır.
İçinde yaşadığımız günler, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’in, Türk milliyetçilerine gösterdiği istikametin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Bu itibarla bizler, doğru yerdeyiz, doğru yoldayız ve dosdoğru bir hedefin takipçileriyiz.
Yıllardır yapılan karşı propaganda ve yıkıcı müdahalelere rağmen, aziz milletimizin nezdinde Türk milliyetçiliği yeniden yer bulmaya başlamış ve Milliyetçi Hareket’in haklılığı gün geçtikçe daha fazla kabul görmüştür.
Türk milliyetçilerinin, Rahmetli Başbuğumuzun manevi rehberliğinde kuruluşunun 100. yılı olan 2023’te Türkiye’yi lider ülke, havzasında stratejik bir güç ve küresel gelişmeleri etkileyen bir kutup ülke yapma hedefi vardır.
Ve bu hedeflere Merhum Türkeş Bey’in fikirleriyle ve bizlere bıraktığı milli ve manevi miraslarla ulaşabileceğimizden asla kuşku duyulmamalıdır.
Zira Türkeş Bey sadece dün değil, aynı zamanda bugündür ve fikir ve erdemli kişiliğiyle yarınların müjdesidir.
Merhum Türkeş Bey’in öğütleri bizlere, ihanetlere karşıdikkat; ayrılıklara karşı uyanıklık; istismara karşı temkin;tahriklere karşı sükûnet tavsiye etmektedir.
Türkeş Bey’in tanımı ile; “Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.”
Bu onurlu tavsiyeler, Türk milliyetçilerinin amaçlarına ulaşmada pusula işlevi görecektir.
Buradan Rahmetli Başbuğumuzun başka bir sözünü tekrarlamak istiyorum. “Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Davamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.”
Bu nedenle, yüreği vatan için çarpan, ruhu millet sevgisi ile dolu, tüm kardeşlerimizi, Milliyetçi Hareket Partisi’nin çatısı altında buluşmaya, Türkeş Bey’in çağrısını yüceltmeye ve Türkiye’nin içinde bulunduğu zorluklara karşı birlikte mücadele etmeye davet ediyorum.
Türkiye’ye sahip çıkmanın, Türk milletini yükseltmenin çaresi Türk milliyetçiliği, karşı karşıya kaldığımız güçlükleri yenecek ve ezecek siyasal adres ise Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Merhum Türkeş Bey’i kaybımızdan buyana geçen 16 yıldan sonra da milliyetçi-ülkücü irade ve onu sevenleri buradadır, dimdik ayaktadır ve tüm emanetlerini de bağrına basmaktadır.
Gelemeyen milyonların ise yürekleri burada ve bizlerle beraber atmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, merhum Türkeş Bey'den devraldığı seviyeli, ilkeli, tutarlı siyaseti ile Türkiye'mizi, 21. yüzyılda lider ülke olma hedefine inşallah ulaştıracak ve Türk milletinin önündeki tüm bariyerleri bir bir yıkacaktır.
Bu vesile ile kalplerimizdeki yeri, gönlümüzdeki zirvesi hiç değişmeyecek olan Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i ve aziz ülkü şehitlerini saygı, sevgi ve rahmetle yâd ediyorum.
Bu mukaddes borcu ifa ederken, merhum liderimizin kabrinin nur, mekânının Cennet olmasını Cenâb-ı Allah'tan diliyorum.
Konuşmamı merhumun bir sözüyle sonlandırıyorum:
“Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin ve yere düşürmeyin.”
Ruhu şad olsun.