MHP Kurultayı yapıldığından bu yana, ortaya çıkan siyasi neticelelerinin değerlendirmesi, çeşitli kesimlerce hala sürmektedir. Biraz gecikmiş de olsak, Kurultayın hangi siyasi mesajları verdiğini değerlendireceğiz.
Bir önceki yazımızda, ‘’MHP Kurultayından Yeni MHP Çıkmaz’’ başlığıyla bu konunun analizini geniş bir şekilde yapmıştık. Bu bağlamda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, yeniden Genel Başkan seçileceğini de belirtmiştik.
Bu değerlendirmemizi yaparken de Ülkücülerin, Milli Görüş ve Ulusalcılar gibi siyasi partilerine sahip çıkmamazlık yapmayacağını ve Başbuğ Türkeş’in Lider,Teşkilat, Doktrin düsturu gereği, Lider Bahçeli’ye sahip çıkacaklarını ifade etmiştik.
Nihayetinde öngörülerimiz doğru çıkmıştır. Ülkü Ocakları yönetimlerinde Genel Başkanlık ve çeşitli görevlerde bulunmuş 11 kişi, Lider Bahçeli’nin listesinden seçimlere katılarak, lidere ve partiye sahip çıkmanın örneğini göstermişlerdir.
MHP Kurultayı öncesinde, MHP’ye ve Lider Bahçeli’ye her ortamda akla hayale gelmedik hikayelerle saldırmayı görev bilen Sansar, Tilkici ve Türkücüler, Ülkücü Hareket’e aidiyet duygusuyla bağlı Türk İslam Davası Sancaktarlığının neferleri tarafından yenilgiye uğratılmışlardır.
MHP Kurultayında asıl yenilgiyi alanlar ise Küresel Güçler ve ülkemizdeki uşakları olmıştur. Yarışan adaylarla ilgili bir sözümüz yoktur. MHP’ye Genel Başkan olmak için aday olanların şahıslarıyla alakalı olmayan ama bu adaylara küresel misyon yükleyenler mağlup olmuşlardır.
12 Eylül 1980 darbesi Kenan Evren tarafından yapıldığında, Küresel Güçlerin ülkemizdeki uşaklarının önde gideni, ağa babalarına müjdeyi vermişti. ‘’Bizim çocuklar işi başardı’’ diye Küresel Güç merkezine rapor bildirmişlerdi.
MHP’ye Genel Başkan adayı olanların küresel güçlerle alakası olmasa da, küresel iradenin muhalif adaylara yüklemeye çalıştığı misyon ‘’Bizim çocuklar’’ kıvamındaydı. MHP Kurultayı neticelendiğinde, ülkemizdeki Küresel uşakların önde gideni, Sam Amcasına şu başlıkla rapor vermiştir: ‘’Bizim çocuklar işi başaramadı’’
MHP lideri Bahçeli, Kurultay neticelendikten sonraki konuşmasında, bu durumu şöyle ifade etmiştir: ‘’10.Olağan Büyük Kurultayımız, partimizi içten ve dıştan kuşatma ve teslim alma çabalarına mutlak bir itiraz ve derinlikli bir cevabın en muhterem sonuçlarından birisidir. Kurultayımız dedikoduyu yenmiş, entrikayı bozmuş, tuzak ve provokasyonları etkisiz hale getirmiştir. Uzun zamandan beridir kaynayan fitne kazanı siz değerli arkadaşlarımın kararlı iradesiyle ve tercihiyle sönmüş ve her anlamda kazanan MHP olmuştur. Taşkınlık bekleyenler yanılmış, çatışma umanlar hüsrana uğramış ve hezimet dileyenler hayal kırıklığı yaşamışlardır.’’
MHP liderine muhalif kanatın Kurultay sonrasında medyalara çıkarak ‘’Kurdun bir dişini söktük’’ diye açıklamada bulunması beyhudedir. Çünkü, Kurultayda Bozkurt’un bir dişini değil bir tüyünü dahi yolamamışlardır.
Lider Bahçeli’nin karşısında alınan oylara bakılarak, kimse yanılgıya düşmemesi gerekir. Çünkü muhalefetin kendi istekleri olmasa da küresel medyaların muhalefeti parlatma gayreti karşısında, MHP Genel Merkezi bir gün olsun TV’lere adam çıkarıp tek laf ettirmemiştir. MHP lideri, İlleri gezerek oy istememiştir.
Bu şartlarda muhalefetin aldığı oyların, biraz bekleneninden fazla çıkması normaldir. Nihayetinde üç aday yarışmış ve 725 oy alan Lider Bahçeli, açık farkla Genel Başkan olmuştur. Mağlup olan aday da ona oy verenler de MHP’nin üyesidir. Bir yarış oldu ve neticesi budur.
MHP delegelerinin ve bütün üyelerinin bu konuyu daha fazla dallandırıp budaklandırıp uluorta tartışmasına gerek yoktur. Özellikle sosyal medyalarda tarafların birbirini kıracak sözler sarfetmesine de bir son verilmelidir. Nihayetinde hepiniz aynı siyasi partinin taraftarlarısınız.
Bu yazıdaki değerlendirmeyi bile yapmayacaktım. Ancak küresel güçlerin ülkemizdeki uşaklarının medyalarda hala MHP lideri Bahçeli’ye ve MHP’ye kin kusmalarına cevap verme mecburiyeti doğduğundan bu yazıyı yazdık.
Yazımızın bu bölümünde MHP lideri Bahçeli’nin, Kurultay’da yaptığı konuşmanın bazı bölümlerini aktaracağız.
‘’Ne mutlu bizlere ki, yurdumun tüm güzellikleri, tüm hasletleri bugün başkentte toplandı. Türk Milleti Sensiz Asla diyen vatansever milli vicdanlar başkentte bir araya geldi. Ülkemin her köşesinden Türkiye sevdalıları akın akın buraya, bu salona koştu. Varım, var olacağım; birim, bir kalacağım diyen millet evlatları Ankara’ya ulaştı. Yenilmedim, yenilmeyeceğim; yıkılmadım, yıkılmayacağım; düşmedim ve düşmeyeceğim diyen millet sevgisi Ankara’da buluştu.’’
‘’Bizim gurur kaynağımız ise Türk dünyasının her biri birbirinden değerli siz muhterem misafirlerimizsiniz. Türkiye sizinle gurur duyuyor, Türk milleti sizinle övünüyor. Türklüğü etnik kimlik mesabesine indiren Başbakan bu duygumuzu ve hissiyatımızı anlayamayacaktır. Siyasetini bölmeye, parçalamaya ve ufalamaya adamış bu sakil zihniyet ne dediğimizi, nerede durduğumuzu dünya durdukça fark edemeyecektir. Varsın AKP Barzani’yle övünsün. Varsın Kandil çetesinden medet umsun. Başbakan, varsın şeref kartını İmralı’ya gömsün, varsın dipsiz bölücülük kuyusunda çırpınarak kendine yol bulmaya çalışsın. Siz bunların hiç birine bakmayın. Hiç birine aldırmayın. Türk milletinin gerçek övünç ve iftihar isimleri buradadır.’’
‘’Türklüğün gurur tablosunda yerini alan mümtaz fertler bu salonda ve aramızdadır. Başbakan Erdoğan ve partisinden en bariz farkımız da işte budur. AKP teröristlerle onur kazansın, bize şehit analarımızın varlığı yeter. AKP canileri alkışlasın, bize sizlerin duaları yeter. AKP Oslo’da düşmanla masaya otursun, biz sizlerle olalım yeter. AKP Habur’da teröristleri karşılasın, biz Mehmetçiği karşılayalım yeter. AKP, Müslüman coğrafyasını işgal eden küresel güçler için dua etsin, biz şehitlerimiz için Fatiha okuyalım yeter. AKP’nin gururu Müslüman kanı döken işgalci ve emperyalistlerdir. Bizim bahtiyarlık kaynağımız ceddimizin mirası, Türklüğün insanlığa nam bırakmış soylu, mübarek iz ve eserleridir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket işte budur.’’
‘’Başbakan’ın 2071 hedefinde Türk milleti, Türk kimliği, Türk vatanı ve nihayetinde Türk yoktur. Etnik kimliklere geriletilmiş, iç sarsıntılarla felç edilmiş, Türküm demenin suç sayıldığı, Cumhuriyet’in mevta haline dönüştüğü bir Anadolu coğrafyası Başbakan Erdoğan’ın isteği ve gizli gündemidir. Bunun için Taif’de Allah Resulünü taşlayan müptezellerin ve şerefini devesinin heybesinde taşıyan Ebu Cehillerin varisleri iş başındadır. Bunun için İmam’ı Azama işkence eden Ebu Hubeyre’nin torunları fazla mesaidedir. Bunun için Damat Ferit’in, Ali Kemal’in, Sait Molla’nın ve Şerif Hüseyin’in nesilleri teyakkuz halindedir. Yabancı dostları, Hınçak, Taşnak ve Asala uzantıları heyecan içindedir. Ancak buna ne Başbakan’ın, ne yandaşlarının, ne sömürgeci dostlarının ömrü vefa edecek, ne de sonraki kuşakları şahit olabilecektir. Türk milliyetçileri, kutsal varlığı olarak gördüğü aziz milleti ve “Türk Milleti Sensiz Asla” hak ve hukukunu Allah’ın izniyle savunacak ve bu uğurda her şeyi göze alacaktır. Var oluş gayemiz budur.’’
‘’Anadolu’nun kaderi, Türklüğün bekası, milletimizin hayat hakları bize emanettir. Bu kutlu yolda üzerimizde Cenab-ı Allah’ın yardım ve himayesi, arkamızda Türk milletinin desteği, yanımızda siz değerli dava arkadaşlarımın himmeti, önümüzde aziz şehitlerimizin kılavuzluğu oldukça her melaneti yere sereriz. Her çirkefliğin üstesinden geliriz. Her mihneti inançlarımızla dağlarız. Ve ölürüz de milletimizden vazgeçmeyiz. Ölürüz de bir tek insanımızdan taviz vermeyiz. Ölürüz de vatan toprakları üzerinde taksimat yaptırtmayız. Ve Ne Mutlu Türküm Diyene sözünden de asla ayrılmayız.’’
‘’Unutmadığımız ne varsa sürekli olarak diri tuttuğumuz öfkemizle birleştirip Üç Hilal ve ülkücüler üzerinden kötülük planlayanların, Cenab-ı Allah şahittir ki, yakalarından tutup birer birer yaptıklarının bedelini ödeteceğiz. Bu uğursuz gecenin sabahı yakındır. Ülkücülerin ağı ve bedduası mahşerdeki hesaplaşmaya kalmayacak ve bu dünyada büyük oranda cevap bulacaktır.’’
‘’Konuşmamı merhum şairimiz Arif Nihat Asya’dan esinlendiğim yeni bir duayla bitirmek istiyorum:
‘’Biz, kısık sesleriz; minareleri ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah’ım. Müslümanlık ve Türklükle yoğrulan yurdumuzu çaresiz bırakma Allah’ım. Biliyoruz hasma karşı koymasını, bizi cansız bırakma Allah’ım. Bizi sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah’ım. Bizi yersiz, yurtsuz, yarınsız ve yalnız bırakma Allah’ım. Biz ki, bin yıllık kardeşlik dedik, bizi ayrı düşürme Allah’ım. Biz ki, bağımsızlıkta karar kıldık, bizi esaret altında bırakma Allah’ım. Kötülerle mücadelemizde bizi bir başımıza bırakma Allah’ım. Musibetleri al başımızdan, felaketleri at hanemizden, bizi garip koyma Allah’ım. Milletimi yaşat, devletimi var et, insanımı huzurlu ve saadetli et; sen bizden yardımını esirgeme Allah’ım. Bozkurdun başını dik, Ülkücünün alnını açık ve Üç Hilal’in geleceğini kutlu et Allah’ım. Günahlarımızı affet, bize sevdiklerinden ve sevenlerinden olabilmeyi nasip et Allah’ım.’’ EL FATİHA