Ülkemizde otuz iki yıl önce darbecilerin başlattığı depolitizasyon politikalarının yerini, ucuz siyaset üretim merkezlerinin manipülasyonları aldı. Ülkenin gerçek gündemlerini tartışmamız gerekirken, vatandaşı oyalama ve uyutma taktiklerinin kurbanı oluyoruz.
Ülke gündemi, o kadar ucuz siyasi söylemlerle meşgul ediliyor ki, söz konusu gündem ile vatandaşlarımızın gerçek gündemi arasında hiçbir alaka yoktur. Vatandaşlarımız, işsizlik, yoksulluk, parasının son on yıldaki değer kaybı, bankalara olan kredi borçları ve açlıkla boğuşuyor. Ancak ucuz siyasetçiler, gündemi ucuz politikalarıyla değiştiriveriyor.
Siyasi iktidar, her sıkıştığında gerçek gündemi unutturmak için ortaya bir şey atıyor. Anamuhalefet lideri, gerçek olmayan bu gündeme adeta sarılarak başlıyor saydırmaya. Yahu bi dur. İktidar bu gündemi niye ortaya attı? Bir kerecik olsun sorgula da cevap verme. Siz bari gerçek gündemi ortaya koyunuz.
Kılıçdaroğlu’nun oltaya takılmaması mümkün olmuyor. Sermayesi kurtarmaz. AKP liderinin gerçek gündemi gizleme operasyonun can simidi, Yeni CHP lideri oluyor. Başlıyorlar tahtarevalli siyasetine. Vatandaşlar da bunların ne söylediğini pür dikkat dinleyip izliyor. Netice nedir? Elde var sıfır.
AKP Hükümeti ile İsrail Hükümeti arasında, başka bir ülkede ilişkileri geliştirme toplantısı yapılıyor. Karşılıklı saygılar sunuluyor. Birkaç medyada bu toplantı deşifre edilince, AKP lideri sanki İsrail ile kan davası varmışcasına BÖCEK olayını gündeme yem olarak atıyor.
Diyeceksiniz ki, Başbakan’nın çalışma ofisinde bulunan böceğin İsrail ile ilgisi nedir? Başbakan öyle bir şey demedi ki? AKP liderinin direkt olarak öyle bir şey demesine gerek yok ki? AKP lideri konuyu gündeme getirdikten sonra üfürükçüleri girerek, bu gündemin altını dolduruverir.
Eski siyasetçi olup da son yılların köşe yazarı Hasan Celal Güzel, Başbakan’ın çalışma ofisinde bulunan dinleme cihazlarının, İsrail tarafından koydurulduğunu açıklayıveriyor. Silivriciler hapiste olduğuna göre, bu dinleme cihazlarını Mossad’ın yerleştirdiğini söylüyor.
AKP lideri pası vermiş, golü Hasan Celal Güzel atmışsa, bu pasın ve golün şakşakçılığını yapmak da, bütün yandaş medyalara düşüyor. Pası gole çevirmek, bazen AKP’li bir Bakan’a bazen en yakın yandaşa, bazen de stratejist, uzman veya araştırmacı kılığına bürünen yandaşlara nasip oluyor.
Başbakan’ın çalışma masasının sağ arkasasındaki prizin içine, dinleme cihazını kim koyabilir? Anlamadan araştırmadan hemen Mossad cevabı veriliyor. CHP ve MHP dinlenirken, hazır cevapçılar anında cevap vererek, bu siyasi partilerin iç hiziplerini işaret ediyordu? Ne yani? AKP’nin iç hizipçileri, AKP Hükümetinin derinliklerindeki iç kavgaları yapanlar, bu dinlemeyi yapmış olamazlar mı?
Eğer Mossad ya da bir başka istihbarat görevlisi, Başbakan’ın çalışma ofisindeki prize böcek koyabiliyorsa, siz zaten bitmişsiniz demektir. O çok övdüğünüz, sorgulanmasını engellemek için kişiye özel kanun çıkardığınız, MİT Müsteşar’ı Hakanınız ne işe yarar? Bir böceği bulamayacak kadar bilgi birikimi yok mudur? Ya da böceğin, Başbakan’ın ofisindeki prize yerleştirilmesini engelleyebilecek donanıma ve bilgiye sahip değil mi?
Sahi, İsrail istihbaratı Mossad’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakan’ını dinlemeye ihtiyacı var mı? AKP Hükümetinin yetkilendirdiği kişiler, zaten İsrail ile görüşmüyor mu? Hatta Erdoğan’ın Hakan’ı, İngiltere koordinatörlüğünde Oslo’da PKK ile müzakere masasına oturmadı mı? İsrail, müzakere masasında olanları, sesli ve görüntülü olarak bütün dünyaya duyuracak kadar size yakın değil miydi?
2011 seçimleri öncesinde, MHP lideri bu konuyu gündeme attığında, inkar ederek, ‘’Şerefsizlik ve Alçaklık’’ suçlaması yapan AKP lideri değil miydi? PKK ile AKP liderinin yetkilendirdiği Hakan’ının ses kayıtları ortaya çıkınca, ‘’Şerefsizlik ve Alçaklık’’ ithamları altında, siz ezilmediniz mi?
MHP lideri, ‘’Şerefsizlik ve Alçaklık’’ konusunda size cevap verince, meseleyi mahkemeye taşımadınız mı? Yerel mahkeme davada MHP liderini haklı bulup AKP liderinin haksız olduğuna hüküm vermişti. Ancak ne olup bittiyse, Yargıtay MHP liderine açılan tazminat davasını onayladı.
Menderes’e hukuksuzca idam kararı verildiğini söyleyerek, haklı söylemi olan AKP liderine soruyoruz. MHP liderine açtığınız ve tazminata mahkum ettirdiğiniz bu davanın kararı, Menderes’e idam kararı verilişinin haksızlığı kadar, haksız bir karar değil midir? O tazminat parası, nasıl boğazınızdan geçecek? Velev ki, Belediye Başkanınız gibi bu parayla halka sucuk dağıtsanız bile sucukları yiyecek olan halkın boğazından nasıl geçecek?
Siz, Ülkücü Hareket’in ve MHP’nin liderini Şerefsizlik ve Alçaklıkla itham edeceksiniz ve söz konusu Oslo görüşmelerinin yapıldığı ispatlanınca, çarkedip, bir de dava açacaksınız. Bu nasıl bir Adalet ve hukuk anlayışıdır?
İsrail sizi dinliyormuş… Peh peh peh… İsrail, ABD ve İngiltere şeytan üçgeninin maşası olan PKK ile masaya oturup her şeyi konuştuğunuz ortamda, İsrail’in sizi dinlemeye ihtiyacı mı var? İsrail ile dış ülkelerde kafa kafaya verip karşılıklı konuşuyorken, İsrail zahmet edip de sizi niye dinlesin?
Sahi, siz gerçekten İsrail ile kavgalı mısınız? One Minute dediğinizden dolayı İsrail ile kavgalı olduğunuza, bütün dünyayı ve size oy verenleri ikna etseniz de bizler inanır mıyız? Vallahi inanmayız.
Mavi Marmara gemisinde 9 vatandaşımızın katledildiği hafta, İsrail’i veto etme yetkisi olduğu halde veto etmeyip, OECD’ye kendi eliyle alan AKP lideri, İsrail ile nasıl kavgalı oluyormuş?
İsrail ile kavgalıysanız, İsrail’in Nato faaliyetlerine katılması Türkiye’nin vetosuyla engellenmeye devam ederken, 2013 yılında bu vetonun kaldırılması için, neden faaliyet sürdürüyorsunuz? AKP Hükümetinin İsrail’e olan Türkiye’nin vetosunu kaldırdığında, İsrail Türkiye’nin onayıyla Nato’nun ortak üyesi olarak, ittifakın seminer ve çalışmalarına katılmaya hak kazanıyor.
Mavi Marmara olayından sonra İsrail’in NATO çalışmalarına katılmasını veto etmiştiniz. Şimdi ne değişti? 9 vatandaşımızın kanı yerde bırakılarak, İsrail resmi özür bile dilemeden siz nasıl oluyor da İsrail’in NATO çalışmalarına katılması vetosunu kaldırmak için hazırlık yaparsınız?
Bu neyin pazarlığıdır? Bu vetonun kalkmasına karşılık, İsrail taraftarı bazı ülkelerin de Türkiye’nin Balkanlar, Kafkasya, Mısır, Cezayir, Tunus, Ürdün gibi ülkelerdeki faaliyetlerini veto etmeyi bırakacağı söyleniyor.
Siz, söz konusu bu ülkelerde çalışma yapmak için İsrail ve desteklediği ülkelerden izin mi alıyordunuz? Siz hani BOP Eşbaşkanı idiniz? Hani Ortadoğu’nun Postmodern Padişah’ı idiniz. Pardon padişah Obama siz Sadrazam idiniz. Neyse fark etmiyor. Nasıl oluyor da, Osmanlı bakiyesi olan topraklarda faaliyet gösterebilmek için koskoca Yeni Osmanlı Projesi’nin (YOP) Sadrazamı, avuç içi kadar toprağı olan İsrail ile pazarlık masasına oturabiliyor?
Sahi, siz İsrail ile kavgalı mısınız? İsrail ile kavgalı olduğunu her fırsatta dile getiren Recep Tayyip Erdoğan’ın boynunda asılı olan Yahudi Madalyonu neden hala iade edilmedi? Sadece Yahudilere verilen, Yahudilere Üstün Hizmet Madalyasının 11.si neden Recep Tayyip Erdoğan’a verildi?
Madem kavga ediyorlar, madem One Minute dediniz, madem 9 vatandaşımız katledildi. O halde, Yahudi Madalyonunun sizde hala ne işi var? Açık ve net ifade ediyorum ki; AKP lideri Yahudi madalyonunu iade etmediği sürece, İsrail ile kavgalı olduğunu bizlere yutturamaz.
AKP liderinin İsrail ile kavgalı oluşu meselesi kadar, ucuz bir siyaset var mı? Bu ucuz siyaseti nereye kadar sürdüreceksiniz? Müslüman Türk Milletimiz uyuduğu müddetçe devam edeceğiniz aşikardır. Müslüman Türk Milletimiz de bir gün mutlaka uyanacaktır. O zaman ne yapacaksınız?
Böcek konusuna yeniden dönersek, bu konuda çok şeyler söylenebilir. CHP, MHP, TSK ve Emniyet dinlenirken, AKP Hükümeti neredeydi? Niye suspus oluyordu? Şu an Türkiye’de görülen davaların bir çoğu, hukuksuzca dinlemeler neticesinde başlamadı mı? Üstelik yargıya intikal eden ses kayıtlarını, yandaş medyalara hangi hukuki sorumluluk içerinde kimlerin servis ettiği de hiç araştırılmıyor?
Başbakan’ın çalışma ofisindeki dinlemeler, Şubat ayından bu yana ortaya çıkmış ama bu konu hakkındaki acizliğin ortaya çıkmaması için kamuoyuna duyurulmamış. Peki, geçen hafta bizatihi ülkenin Başbakan’ı tarafından kamuoyuna neden duyurulduğunu, herhangi bir yandaş açıklayabilir mi? Acizliğinizin vatandaşlar tarafından öğrenilmemesi kararınıza ne oldu?
Böcek meselesinin kamuoyuna açıklanmasının, bir tek nedeni olabilir. O da, AKP Hükümetinin İsrail ile olan yakınlaşmalarının karşılıklı pazarlıklarının perdelenmesi için iz azdırma politikasıdır. Yani ucuz siyaset ile vatandaşların, İsrail ile AKP Hükümetinin kavgalı olduğuna inandırılması için yapılan bir manipülasyon çalışmasıdır.
Ucuz siyaset örnekleri o kadar çoktur ki, hangisini buraya yazacağımızı şaşırıyoruz. İslami kimlik ön plana çıkarılarak vatandaşların gözü boyanıyor. Ondan sonraki icraatlarınızı vatandaş iyiliği veya kötülüğün araştırmadan size güvenip oy veriyor.
Madem İslami kimliğe sahipsiniz şu sorulara cevap veriniz.
İslami kimliği ön plana çıkartan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşinin ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, Hristiyanların ibadethanesi olan Kilise’de mum yakması ve Hristiyanların kutsal saydığı suyu içerek, bu suyla papaz tarafından kutsanması, İslami kimliğin hangi nişanesidir?
Başbakan’ın mahallesindeki Süleyman Hilmi Tunahan Hoca’nın talebelerine ait Kuran Kursu’nun yıkılması, 1.711 tane Kuran Kursu kapatılırken binlerce kilise evin açılmasına müsaade edilmesi, AKP Hükümetinin hangi İslami düşüncesinden kaynaklanmaktadır?
Ayasofya Cami’nin Müslümanların ibadetine açılmasını hiç gündeme getirmezken, Hristiyanların Heybeliada Ruhban Okulu’nu küresel iradeye verdiğiniz sözler gereği, ABD Başkanı Obama müjdesiyle açacak olmanız, İslami düşüncenin hangi emaresindendir?
Bazı camileri kiliseye, bazılarını da eğlence merkezine çevirirken, ülke genelindeki yüzlerce kiliseyi restore ederek Hristiyanların ibadetine açmış olmanız, Müslümanlığın neresine kondurabiliyorsunuz?
Cuma Hutbelerinden ‘’Allah indinde gerçek din, İslam’dır’’ ayetinin çıkarılması genelgesini, AKP Hükümeti hangi İslami sebep ve saikiyle İmamlara gönderdi? Müslüman halkımız tepki gösterince genelgeyi geri çektiniz ama hala bazı imamlar bu ayeti Hutbelerde okumuyor. Neden denetlemiyorsunuz?
Bütün bu icraat benzerlerinin hepsini yazsak destan olur. Bir çok yazımda bu meseleleri özellikle tekrarlıyorum ki; AKP Hükümetinin İslami kimliği ön plana çıkararak perde arkasında hiç de İslami kimliğe ait olmayan icraatlarını vatandaşlarımız görsün istiyorum.
Sahi Cüppeli Ahmet Hoca, sizin atfettiğiniz suçları işlediyse neden hapisten çıktı? Yoksa, suçlamaya çalıştığınız adamın hiç suçu yok muydu? Yoksa Cüppeli Ahmet Hoca, Müslüman Türk Milletimize, AKP Hükümetinin BOP’a hizmet ettiğini açıklamasından dolayı mı hapse atılmıştı? Cüppeli Ahmet Hoca’ya, AKP Hükümeti tarafından yapılan zulmü, Müslüman Türk Milletimiz görmedi mi?
AKP’ye oy vermeyeceğini açıklayan cemaatlere karşı AKP Hükümeti’nin yaptığı zalimlikler, elbette Ahirette hesaplaşılacak bir durumdur. Ancak, dünya hayatında Müslümanlara yapılan bu zulümlere, Müslümanların demokrasi içerisinde vereceği bir cevap yok mudur?
Darbeciler, Müslümanlara yaptıkları zulümlerden yargılanırken, AKP iktidarı döneminde Müslümanlara zulüm yapanları kim yargılayacak? Darbeciler, küresel iradenin jandarması ABD’nin emriyle Müslümanlara zulmetti. Peki ya siz? Sahi unuttum ya. Sizler de ABD ile stratejik ortaktınız.
Darbelerle mücadele ettiğinizi söyleyerek, PKK terör örgütü ile mücadele eden kahraman Komutanları dahi hapislerde çürütürken, her saat başı yandaş medyalarınız darbe korkutmacasını halkımızın beynine işlerken, siz bu ucuz siyasetle neleri kamufle ettiniz?
Siyasi tarihimizdeki darbelere, siz ne zaman karşı durdunuz ki? 12 Eylülcü Kenan Evren, sizi hapisten kurtarıp, bir komutanın eşiliğinde sizi hapishane kapısına kadar uğurlatmadı mı? Bir yemekli resepsiyonda Kenan Evren’in masasına gelip eğilip saygılarınızı sunarak, ‘’Sizinle çok iş yapacağız’’ muhabbeti yapmadınız mı?
28 Şubat dönemindeki iktidarda Bakanlık yapanlar, AKP Hükümetinin çeşitli dönemlerinde Bakanlık yapmadı mı? Hala da yapanlar var. O Bakanlarınız ve siyasileriniz, 28 Şubatçılara hangi karşı duruşu sergiledi söyler misiniz?
Ya darbelerle mücadele ediyor diye, size yalakalık yaparak şakşakçılığınızı yapanlara ne demeli? 28 Şubatçıların Başörtüsü düşmanlığı yaptığı dönemde, Başörtülü sekreterlerini ve namaz kılan çalışanlarını işten çıkartan sizler değil miydiniz? 28 Şubatçı Paşalara saygılarını sunanlar şimdi sizin partinizi desteklemiyor mu?
27 Nisan E Muhtırasını yapanlara karşı dik duruş sergilediğinizi söylüyorsunuz. Vay vay vay. Hangi dik duruştan bahsediyorsunuz? 27 Nisan E Muhtırasını yazan Yaşar Büyükanıt’a Madalya veren siz değil miydiniz? E Muhtırayı verip AKP oylarınızın yükselmesine yardımcı olduğu için mi madalya verdiniz?
Siz darbecilerle mücadele ettiğinizi mi sanıyorsunuz? O zaman, AKP’nin madalya taktığı kahramanı neden hapiste değil? Efendim o darbe yapmadı muhtıra verdi? Allah’tan korkun be. Darbe yapmadıysa, siz neye karşı dik duruş sergilediğinizi söylüyorsunuz o zaman?
Efendim, bir sözü AKP yandaşı medyalar üfürüp duruyor. Darbe dönemleri kapanmış. Sahi öyle mi? Darbe yapanlara karşıyız. Aklı olan da karşı çıkar zaten. Ancak darbeler döneminin kapandığını söylemek saf dillik olur.
Türkiye’de darbeleri yaptıran kimdir? Küresel iradenin jandarmalığını yapan ABD’dir. Türkiye, ABD’nin kontrolünden çıktığı zaman, ya da Ortadoğu’da uygulayacağı politikaları o anki Hükümetin karşı çıkması anında, darbeyi organize ediyor ve yaptırıyor.
Bazen de, ABD’nin Askeri darbe yaptırmasına gerek kalmıyor. 2001 krizini çıkartarak, Koalisyon Hükümetini Türk Milleti nezdinde kötü gösteren ABD ve ülkemizdeki uşaklarıdır. O kriz neticesinde, kurtuluş arayan Türk Milleti, denize düşüp de yılana sarılma misalinde olduğu gibi, ilk seçimde AKP’yi iktidara getirdi. Yani ABD, Türkiye’de darbe yaptırmaksızın Hükümet değişikliğini planlamıştır. Peki bunun adı darbe değil mi?
Bu şartlarda, AKP’li yöneticiler darbeci arıyorsa önce aynanın karşısına geçip kendilerine bir bakmalıdır. Bakalım kimi görecekler? Dolayısıyla, ABD’nin günümüzde darbe yaptırması için bir nedeni yoktur. Çünkü sözde demokrasi içinde iktidara getirdiği AKP, zaten kendisinin stratejik ortağıdır.
AKP lideri, darbeleri dik duruşlarının önlediğini söylüyor değil mi? Kime karşı dik durdunuz? ABD’ye mi? Hayır. AKP iktidardayken darbe yapılacak korkusu yayanlar ve planlayanlar Amerikancı değildi ki? Rusçu ve Çinci idi. Türkiye’de Rusçu ve Çincilerin darbe yapmasını ABD tabiki istemez.
Bu bağlamda, Türkiye’de son darbeleri önleyen kimdir? AKP mi ABD mi? El cevap: ABD. O zaman, AKP Hükümeti darbeleri önlediğini söyleyerek neden böbürleniyor? İşte bu yazıda anlattığımız, ucuz siyaset taktiğinden dolayıdır.
On yıldır iktidarda olan AKP lideri, bürokratik oligarşiden şikayet ediyor. Sahi AKP iktidarda değil de başka bir siyasi partinin iktidarı mı hüküm sürüyor? Yasama, Yürütme ve Yargı tek elde toplanmalıymış. Neden? Hükümete, bir daire çiziyorlarmış Hükümet sadece bu dairede oynayabiliyormuş. Kim diyor bu sözleri? Başbakan diyor.
On yıldır Başbakanlık yapan Recep Tayyip Erdoğan, artık darbeciler yok her şeye hüküm sürebiliyoruz edasında değil miydi? Ağzından çıkan her şey kanun olmuyor mu? Derinleri içeri attıklarını söyleyerek hava basarken, perde arkasında AKP Derin Devleti oluşturulmadı mı?
Başbakan olarak, medyaları kontrolüne alıp istediği yazarları bile işten attırmıyor mu? İllere atadıkları bürokratlarda aynı zulmün örneklerini sergilemiyor mu? Vatandaşlar başına bir şey gelmesin diye suspus olmuş durumda değil mi? Ağzını açanın coplandığı, karşı çıkanın hapse atıldığı, sosyal medyadaki paylaşımlar yapanların bile ücra köşelere sürgüne gönderildiği, bir AKP Hükümeti var orta yerde.
AKP lideri, bütün bu icraatların adını da İleri Demokrasi koymuş. Hani, AKP İlçe Kongrelerinde ikinci aday çıkıp kazansa bile, o gece görevden alınması sağlanan bir İleri Demokrasi. Hani, seçim yasasını darbecilerin yazdığı şekilde uygulayıp da değiştirilmesinin düşünülmediği İleri Demokrasi.
İleri Demokrasi görüntüsü altında, akla hayale gelmeyecek dikdatörce davranışları sergileyen AKP Hükümeti, sizce demokrat olabilir mi? Menderes, ‘’Eğer bu halk isterde Şeriatı bile getiririm’’ dediğinde belki de samimiydi. Ancak AKP’de böyle bir samimiyet de yok.
İddia ediyorum ki; Şeriat gelecek denilse ilk karşı çıkacak olan Recep Tayyip Erdoğan olur. Çünkü, ülkemiz İslam Şeriatı ile yönetilmiş olsa, AKP Hükümeti günümüzde yaptığı icraatların hiç birisini yapamazdı. İslam Şeriatı isteyecek olan adam, hanımını Hristiyanların kilisesine gönderip de mum yaktırmaz.
İslam Şeriatını isteyecek olan adam, milyonlarca Müslümanın katledildiği şehit düştüğü, Haçlı Seferleri’nin Müslümanlara ve Türklere karşı yapılmadığı yalanını ortaya atmaz.
İslam Şeriatı isteyecek olan adam, ABD’nin Irak’ı işgal edilişinde 1,5 milyon Müslümanın katledilmesine seyirci olmaz ve Müslümanları katleden ABD askerlerinin ülkelerine sağ sağlim dönmeleri için dualar etmez.
Bütün bu olan bitenleri, düşünüp kafamızda sorgulayacak olursak, ülkemizde yapılan siyasetin ne kadar ucuz olduğu gözden kaçmayacaktır.
Siyasi iktidar sözcülerinin, halkı meşgul etmek adına gündeme attıkları konulara takılıp giden Müslüman Türk Milletimiz, perde arkasında nelerin döndüğüne ne zaman bakmayı düşünüyor?
Önümüzdeki yıllarda yapılacak üç seçim ile Türkiye’nin geleceğinin şekilleneceği düşünüldüğünde, Müslüman Türk Milletimizin artık uyanma vaktinin geldiğini düşünüyorum.