Devlet Bahçeli: Dinimize Sataşan Siyasetçiden Davacıyız
Koronavirüs salgını gölgesinde geçen 2021 yılına yönelik değerlendirmelerde bulunduğu TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, muhalefetteki bir parti sözcüsünün Kuran Kurslarını hedef almasına tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kuran Kursları için Ortaçağ zihniyeti sözlerini sarfeden partinin Müslüman Türk Milletinden özür dilemesi gerektiğini söyledi.
2021 YILINI GERİDE BIRAKIP YENİ BİR YILA UMUTLAR EŞLİĞİNDE GİRDİK
2021 yılını geride bırakarak yepyeni bir yıla diri umutlar eşliğinde girmiş bulunuyoruz. Aziz milletimizin, Türk-İslam aleminin ve tüm insanlığın yeni yılını en iyi dileklerimle kutluyor; sağlıklı, huzurlu, güvenli ve bereketli bir yıl temenni ediyorum. 2022 yılının başında, geçmişin samimi muhasebe ve mütalaasıyla, geleceğin muhtevalı ve muayyen bir mukavelesini yapmak bize göre ihtiyaçtır. Tecrübe ettiğimiz hadiselerin derin kovuklarından süzülen ışıklarla önümüzü daha iyi görebilmemiz, ömrümüze tesir edecek muhtemel gelişmelerin içyüzünü bundan mülhem isabetle okuyabilmemiz mümkündür. İleriye doğru attığımız her adımın eşzamanlı olarak hem murakabesini hem de mukayesesini geride kalan izlerimizle yapmak durumundayız. Bunun sonucunda, sıhhatli bir istikamette miyiz? Yoksa yeni ve emniyetli bir rotaya gerek mi duyuyoruz? Sorusuna cevap bulmuş oluruz.
SORUMLULUKLARIMIZ AĞIR, SEVDAMIZ ABİDEVİDİR
Muhatap olduğumuz tehditlerle başa çıkabilmek, maruz kaldığımız tehlikeleri her cephede karşılayabilmek için dört başı mamur bir tarih şuuruna ve millet sevgisine sahip olmamız lazımdır. Yaşadığımız her anın bizlere vermiş olduğu derslerle kimin dost, kimin düşman olduğunu tarif ve tefrik edebilmeyiz. Süte su katan, kana ekmek doğrayan, kalbi çıfıt çarşısına dönen, fil gibi züccaciyeci dükkânına dalan, vicdanı esir kampına düşen, iradesi dümen, ilkesi duman olan kim varsa tanımalıyız, tanıtmalıyız, ipliklerini de mutlaka pazara çıkarmalıyız. Mensubiyetinden onur duyduğumuz bir milletimiz vardır. Egemenlik haklarını ve hükmü şahsiyetini muhafazaya yeminli olduğumuz bir devletimiz vardır. Elbette sorumluluklarımız ağır, sevdamız abidevidir. Bu doğrultuda, 2021 yılını teferruatla yorumlayarak 2022 yılıyla müteakip yıllardaki beklentilerimizi dimağdan dile taşımak, bununla da kalmayıp millet ve ülke yararına olanları takip ve temin etmek başlıca amacımızdır.
KORONAVİRÜS SALGINI GÖLGESİNDE GEÇEN BİR YIL
2021 yılı bir defa KOVİD-19 salgının gölgesinde geçmiştir. Sürekli mutasyona uğrayan virüsün en son şekli Kasım ayı içinde ortaya çıktığı üzere 70 kat bulaşıcılık özelliğiyle bilinen ‘Omicron’dur. Maalesef salgın tüm dünyayı vahim ölçülerde etkilemektedir. Dünya genelinde Koronavirüs’ten kaynaklanan vefat sayısı 5,5 milyona dayanmıştır. Sadece insan ve toplum sağlığı değil, ekonomiden ticarete, diplomasiden siyasete, kısaca hayatın her alanında virüsün tasallutu havi, virüsün tahribatı hâkimdir. Ülkemizde vaka sayılarının artış trendinde olması bir başka üzerinde durulması, dikkat edilmesi gereken bir husustur. Salgın karşısında rehavete kapılmak, hiçbir şey yokmuş gibi hareket etmek, kuralları yok saymak çok riskli, çok mahsurludur. Unutulmasın ki, deniz kenarına ev yapan çok dalga görecektir. Tedbirden mahrum bir tevekkülün, bana bir şey olmaz düşüncesizliğiyle bezenmiş temkin yokluğunun sebep olacağı acıklı akıbetler ziyadesiyle fazladır.
SAĞLIK PERSONELİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM
2022 yılında KOVİD-19 salgının yenilmesi her insanımızın ortak mücadeleye dahil olmasına bağlıdır. Sağlık Bakanımız, bakanlık personelimiz, doktorlarımız, hemşirelerimiz, ebelerimiz, hasta bakıcılarımız fedakarca ve özveriyle çalışmaktadır. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Onlara müteşekkir olduğumuz, minnet ve vefa borcu duyduğumuz vaki bir gerçektir. Özellikle maaşlarındaki iyileştirmeyi de süratle gerçekleştirmemiz şarttır. Hayatın normalleşmesi, salgın hastalığının gündemimizden tamamen çıkması elbirliğiyle, güç birliğiyle, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymayla, daha mühimi aşılama seferberliğinde beklenen seviyelere ulaşmayla sağlanacaktır. 2022 yılının, bir yandan korona illetinden kurtuluş için ümit verici bir yıl olması, diğer yandan da bu habis virüsün arkasından tezahürü kaçınılmaz olan yeni dünya mimarisine hazırlık dönemi halinde geçmesi samimi dileğimdir.
ZAAFA UĞRAMADAN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ
Türkiye, karmaşıklaşan milletler ve medeniyetler mücadelesinde zaafa uğramayacak, zayıf düşmeyecektir. Cumhur İttifakı bu mücadelenin yılmaz öncüsü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de yıkılmaz övüncüdür. Virüs istilası, insan iradesinden daha üstün değildir. Sabırla, sağduyuyla, tıbbın imkanlarıyla, sağlık alt yapımızın direnciyle, sağlık çalışanlarımızın dirayetiyle, duanın emsalsiz gücüyle, dayanışma ve yardımlaşmanın engin mirasıyla biz bu virüsün inşallah kökünü kazıyacağız, selamet ve feraha insanlık alemi olarak kavuşacağız. KOVİD-19’dan mütevellit hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, ailelerine baş sağlığı temennilerimi iletiyorum. Şu anda hastalıkla boğuşan vatandaşlarımıza şifalar niyaz ediyorum. Önce sağlık diyoruz, öncelikle bir nefes istiyoruz, bunlar olmadan hiçbir şeyin anlamının olmayacağını da biliyor ve inanıyoruz.
KÜRESEL VİCDANIN VE EMPATİNİN İFLASI TESCİLLENDİ
6 Ocak’ta ABD Kongre baskınıyla çetin geçeceği belli olan 2021 yılında; demokrasi ayıpları, hukuk kayıpları, insan hakkı ihlalleri, hakimiyet kavgaları, asimetrik kapışmalar, ekonomik saldırılar, etnik gerilimler, insani dramlar, doğal afetler, göç dalgaları, sınır anlaşmazlıkları, kanlı darbeler, siyasi çalkantılar, çok kutupluluk sancıları yaşanmış ve daha da sertleşmiştir. Coğrafyalara egemen olan sefalet şartları ağırlaşırken, açlık ve yoksulluk içinde kıvranan milyonların yürek yaralayıcı feryatları küresel adaletin, küresel vicdanın, küresel empatinin ifasını da tescillemiştir. Bildiğiniz gibi, 16 Eylül 2021’de uzay turizmi başlamıştır. Astronomik bedeller ödeyen şöhretli milyarderler uzaya giderken, bir lokma aş, bir dilim ekmek, bir damla su hasreti çeken milyonların hazin durumuna ne hazindir ki hiç kimse kafa yormamıştır. Adalet, eşitlik, hakkaniyetli paylaşım arayışları hep lafta, hep rafta kalmıştır. KOVİD-19’un tedavisinde kullanılan aşılara bile ulaşamayan milyonlarca insanın varlığı gerçekten de kahredici bir çelişki olarak küresel hafıza kayıtlarına işlenmiştir.
İMANIMIZLA İRADELİYİZ, İSTİKBALİMİZLE İDDİALIYIZ
Türkiye bu konuda da öne çıkmış, aşıya ihtiyaç duyan ülkelerin yanında durmuştur. Rivayet odur ki, bir keresinde büyük hünkarımız Yavuz Sultan Selim’e dünya haritası gösterilmiştir. O da haritayı görünce şunları söylemiştir: “Bu dünya bir padişaha yetecek kadar büyük değilmiş.” İşte Türk milleti böylesi bir hükümran tarihi kucaklayıp müşfik ve merhametiyle insanlığın huzur ve umut adası olarak asırlarca var olagelmiştir. Ecdadımız hem muktedir hem de mazlumların muhibbi olmuştur. Milli terbiyemiz gereği inandığımız ve ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz asil davranış kalıplarının özeti şu ifadelerde saklıdır: Fukara kalbine her kim dokuna, Dokuna yüreği Allah rızasına. Her kim ki garip gönlünü kıra, Dokuna sinesi Allah okuna. Hamd olsun biz buyuz. Çünkü biz Müslüman Türk milletiyiz. Kuş yumurtasının bulunduğu yere örümceğin yuva yapmayacağını gayet iyi biliriz. İnançlarımızla itibarlıyız. İmanımızla iradeliyiz. İstikbalimizle iddialıyız. İstiklalimizle de idealistiz.
DİNİMİZE LAF SÖYLETMEYİZ, İMANIMIZA SÖZ ETTİRMEYİZ
Milli ve manevi değerlerimize kim sataşıyorsa, kimler böylesi bir yanlışa düşüyorsa değil bu dünyada, Mahkeme-i Kübra’da bile aleyhlerine davacıyız. Yanılgı insan içindir, ancak silgi kalemden önce bitiyorsa fazlaca yanlış yapılıyor demektir. Ağzının dikişleri patlamış CHP’li bir grup başkanvekili, Kuran Kursları için “Ortaçağ zihniyeti” demek suretiyle ucuz, uydu, köhne, din dışı bir bühtanda bulunmuştur. Bunu Müslüman Türk milletine karşı söylemiştir. Bu iflah olmaz ümmi ya Ortaçağ’ı bilmiyor ya da Kuran’dan habersizdir. Klasik ve klişeleşmiş bir CHP üslubu tekrar nüksetmiştir. Ahmaklığın en ciddi delili aynı şeyi defalarca yapıp veya söyleyip farklı sonuç almayı beklemektir. Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış. Kuran’da eli olmayanın okunmasına da tahammülü olamazmış. İman nasip işidir, Allah’ın ikramıdır. İnanıp inanmamak herkesin kendi bileceği bir şeydir. Ancak dinimize laf söyletmeyiz, imanımıza söz ettirmeyiz, kitabımıza Ortaçağ zihniyeti diyen kalpsizlerin, kemiksizlerin bühtanlarını da yanlarına bırakmayız. Bu saygısız ve edepsiz sözden dolayı CHP Genel Başkanı’nın aziz milletimizden derhal özür, Allah’tan da af dilemesini bekliyoruz.
ALLAH ONLARDAN ÜLKEMİZİ VE MİLLETİMİZİ KORUSUN
Bunlara sorsak istismar çarkını çevirip, kurumuş bir çeşmede abdest aldıklarını, devamında ihmal paşa camisinde namaz kıldıklarını söyleyecek kadar cümle aleme rezil olurlar. Din bilmezler, diyanet tanımazlar. Namazda okunan Kunut dualarını ayet sanan, belli ki Cuma namazını da kazaya bırakan zihniyet işte bu bozuk CHP zihniyetinin ta kendisidir. Allah bunlardan milletimizi de, ülkemizi de korusun diyorum. Kur’an-ı Kerim’e haşa kara çalmaya teşebbüs etmek köksüz ve kifayetsiz bir gevezenin en büyük günahlarından birisidir. Mesleği müfterilik olan bu sefilin yatacak ve sığınacak yeri de yoktur. Bu nedenle, CHP zihniyeti mağlup olmaya mahkumdur. CHP’yle aynı fikri kaynaktan beslenen Merhum Prof. Dr. İdris Küçükömer bakınız ne demişti: “Kendilerini aydın, ilerici, demokrat, solcu diye kabul ettirmek isteyenlerin, bir kriz içinde, nasıl bir despot kesildiklerini yakın geçmişte görmedik mi?” Elbette halden anlamayanın dilden ve dilekten anlamasını da beklemiyoruz. Fakat yalnızca saygı, yalnızca inancımıza ve milli irade haklarına riayet bekliyoruz. CHP yönetiminin siyasi zihniyeti işgal edilmiş, fonksiyonel aklı rehin alınmış ve tedavisi çok zor olacak şekilde de müzminleşmiştir.