Erdoğan Bölünmeye Razı mı, Kürdistan’a Onay Verdi mi?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a '' Bölünmeye ikna oldun mu? Kürdistan’a onay verdin mi? İmralı canisinin özgürlüğüne vade biçerek rıza gösterdin mi?'' sorularını sorarak köşeye sıkıştırdı.
Bahçeli, Yörük ve Türkmen Şöleni için karayoluyla geldiği Korkuteli'ne Kızılkaya girişinde binlerce partili tarafından coşkuyla karşılandı. Aşırı sıcak havaya rağmen binlerce kişi Bahçeli ile selamlaşmak için sıraya girdi. Şenlik alanına gelen Bahçeli'ye vatandaşlar sevgi gösterisinde bulundu. Bahçeli, burada vatandaşlarla selamlaştıktan sonra Korkuteli Belediyesi'nin dev Yörük çadırına geçti. Yarı bağdaş kurarak oturan Bahçeli'ye Genel Başkan Yardımcıları Zuhal Topçu, Ruhsar Demirel, Mevlüt Karakaya, Sadir Durmaz da eşlik etti.
Şölende, İl Genel Meclisi Üyesi Bayram Dal, Bahçeli'ye kartal heykeli hediye etti. Korkuteli Belediye Başkanı Hasan Gökçe, katılımlarından dolayı Bahçeli'ye plaket takdim etti. Bahçeli, Yörük çadırına geçerek dinlendi. Burada bir süre partililerle görüşen Bahçeli, ardından ilçe belediyeleri ve partisinin ilçe başkanlıklarının çadırlarını gezerek vatandaşlarla sohbet etti.
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ'NİN KONUŞMASI
Muhterem Yörük ve Türkmen Kardeşlerim, Aziz Dava Arkadaşlarım, Kıymetli Hanımefendiler, Beyefendiler, Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Korkuteli Dereköy Kartal Yaylası’nda sizlerle buluşmaktan mutluluk duyuyorum. Yörük ve Türkmen kardeşlerimin sevinç ve coşkusuna şahit olmaktan gururluyum. Cenab-ı Allah’a bizleri kavuşturduğu için şükrediyorum.
Kartal Yaylası sizlerle anlam ve ruh kazanmaktadır. Kartal Yaylası sizlerle şenlenmekte, şevklenmekte ve sevinmektedir. Kartal Yaylası, sizler sayesinde Türklüğün yaşadığı, yaşatıldığı ve yaşayacağı yerin adıdır. Bunlardan dolayı sizlere müteşekkirim. Ve hepinizi kucaklıyor hoş geldiniz diyorum.
TÜRK TARİHİMİZE BAKILDIĞINDA MİLLETİMİZİN ŞANINI VE ŞÖHRETİNİ GÖRECEKSİNİZ
Değerli Vatandaşlarım, Muhterem Yörük ve Türkmen Kardeşlerim, İnsanın bin yılları aşan bir hikâyesi vardır. İlkel toplumlardan modern millet yapılarına kadar geçen asırlar boyunca yaşanmış yığınla, ciltler dolusu, külliyatı kabarık hatıra ve hadiseler yumağı vardır. Bunların her birisine dikkatle baktığımızda, bilhassa son iki bin yıllık gelişmelerin izini sürüp sayfalarını karıştırdığımızda karşımıza her defasında büyük milletimizin şanı ve şöhreti çıkacaktır.
Türk milletli tarihin her devrinde itibar ve saygınlığıyla göz kamaştırmış, başarı ve eserleriyle örnek olmuştur. Türk varlığı, yüksek kültürüyle bugünlere kanatlanmıştır. Türk kimliği, denge, düzen ve disiplin içinde bugünlere vasıl olmuştur. Kardeşliğimiz acılara tutunmuş, zaferlere konmuş, ortak kader ırmağında aynı gelecek deryasına doğru akmıştır.
Yörük çadırları bizi bir yapmış ve aynı tarihin içinde yan yana getirmiştir. Türkmen kilimleri, Türkmen tülbentleri, Türkmen duaları, Türkmen türküleri bizi bütünde buluşturmuştur. Dokunan halıların her ilmiği kardeşliğimizi biraz daha sıkılaştırmıştır. Yün yastıklarda kurduğumuz düşler bizi biraz daha yan yana getirmiştir.
Ellerde eğrilen yün çoraplar, çalınan yoğurtlar, açılan yufkalar, pişen aşlar, çalınan davullar bizi anlatmış, bizi çağırmış ve bize vurgu yapmıştır. Yaylalardan doğan umutlar buzlarımızı eritmiş, her birimizi birleştirmiş, aynı duyguların etrafında toplayarak tıpkı doruklardan çağlayan pınarlar gibi içimizi serinletmiştir.
TÜRK MİLLETİMİZİN ADINDAN RAHATSIZ OLAN MEYMENETSİZLER BİRLİĞİMİZİ BOZMAYA ÇALIŞIYOR
Ancak bundan rahatsız olanlar şu günlerde çoktur. Kartal Yaylası’nın duruşundan ürkenler fazladır. Türkmen ve Yörüklerden keyfi kaçanlar azıtmış ve azgınlaşmıştır. Türk milletinden köşe bucak saklanan, adını bile duymaya tahammülü olmayan meymenetsiz ve muhteris niyetler birliğimizi torpillemek üzere gerekli düzeneği almışlardır.
Türklükleri yalnızca nüfus kâğıtlarında yazan, ruhen, zihnen ve yaşayış olarak bizim uzağımızdan bile geçemeyenler sadece fitne saçmakla kalmamışlar, aynı zamanda ihanetin bizzat ve fiilen icrasına da soyunmuşlardır. Ölü bir koyun üzerinde dolaşan akbabalar gibi, Türk milletinin ufkunda da karanlık emeller gezinmektedir.
Bundan sonra Türkiye; Ya felaketi tüm boyutlarıyla yaşayacak ya da selamete çıkacaktır. Ya teslimiyetin dibini boylayacak, ya da milliyetçilikle kamburlarından kurtulacaktır. Ya çözülecek, çökecek ve çatlayacaktır; ya da büyüyecek, kalkınacak ve kardeşliğini koruyacaktır.
AKP YÖNETİMİNDEKİ ÜLKEMİZ PKK'YA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ
Başka bir seçenek kalmamıştır. Başka bir yol görülmemektedir. AKP yönetimindeki ülkemiz PKK’ya peşkeş çekilmiştir. Bölücü terör örgütü adeta Türk milletinden hesap sormaktadır. Varlığımızın, birliğimizin ve bin yıllık hukukumuzun alnına dayanan bölücü namlu bizden fidye istemektedir.
Nefsinin kuklası olmuş, egolarının oyuncağı haline dönmüş, şişmiş benliğinin esaretine kapılmış Başbakan, İmralı canisine ümit ve heyecan vermekle meşguldür. Bölücü terör cesaret kazanmıştır. İmralı canisi sanki meşru ve masum bir siyaset aktörüymüş gibi, yattığı hücreden demeç üstüne demeç vermektedir.
AKP yakayı İmralı canisine kaptırmıştır. İpleri bu katile vermiştir. PKK’lılar güven ve rahata ulaşmışlardır. Teröristler provokasyonlarına hız vermişlerdir. Şantiyeler basılmakta, silahlı eylemler artmakta, insan kaçırılma hadiseleri yoğunlaşmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Lice’de karakol yapımından doğan gerginlik sonucunda bir kişi hayatını kaybetmiş, ikisi ağır olmak üzere dokuz kişi de yaralanmıştır.
BÖLÜCÜLER VATANIMIZIN BİR BÖLÜMÜNÜ YÖNETİLEMEZ HALE GETİRMEK İSTİYOR
Lice ilçesi Kayacık Köyü’nde yapımı devam Jandarma Karakol Komutanlığı hizmet binası inşaatını protesto etmek ve çalışmaları durdurmak amacıyla bölücü terör yandaşları saldırıya geçmişlerdir. Değerli kardeşlerim, PKK’nın istekleri arasında, karakol ve kalekol yapımının durdurulması da bulunmaktadır. Bunun yanı sıra baraj inşasına da son verilmesi yer almaktadır. Bu gelişmelerin kısaca manası şudur:
Bölücü odaklar, vatanımızın bir yöresini yönetilemez hale getirmeye çalışmaktadır. Egemenlik haklarımızı sulandırmak istemektedirler. Amaç budur, hedef buna dönüktür. Sınır dışına çıktığı sanılan, günlerce gazete ve televizyonlarda sözde çekilme görüntüleri yayımlanan caniler, gerçekte şehirlere ve ovalara inerek yeni siperlerini kazmışlardır.
Terör örgütü; süreç ihaneti kapsamında, çözüm ve barış gürültüsü altında güç ve mevzi elde etmiştir. Başbakan ise bir yanda 63 sözde akil insanlarla oyalanırken; diğer yanda Türk milletini nasıl bölerim, nasıl parçalarım arayışındadır. 63 sözde akil, PKK’nın yedeği, taşeronu, izcisi, kapıkulu, kölesi haline gelmiştir.
Başbakan’a sundukları raporun; inanınız bana, milli mücadele yıllarında işgal komiserleri dahi bu kadarını yazmaz, yazamazdı. Başbakan Erdoğan ve İmralı canisinin ortaklaşa tayin ettikleri bu 63 kişi, kısaca Türkiye’nin PKK’ya teslim olmasını ve Türk milletinin tarih sahnesinden silinmesini amaçlamaktadır. Diyeceğim odur ki, Türk milleti 63’lüklerin ihanetlerini asla unutmayacak ve affetmeyecektir.
ERDOĞAN'IN TAKSİM'İ KUŞATAN DOSTLARI DOĞU VE G.DOĞU'DA AYNI KUŞATMAYI YAPMAK İSTİYOR
Başbakan Erdoğan Taksim’i kuşatmış, terörist dostları Doğu ve Güneydoğu’da benzerini yapmaya teşebbüs etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beridir yapacağı karakolları kanlı terör örgütüne sormaktadır? Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beridir egemenlik haklarını PKK’yla paylaşmaktadır?
Bu nasıl bir çürümüşlüktür? Devlet nerededir, hükümet nerededir, Başbakan nereye gitmiştir? PKK’nın yol kesmesi, haraç alması, kimlik kontrolü yapması, hatta Cizre’de sözde asayiş birlikleri oluşturması alçaklıktır, namertliktir, soysuzluktur.
AKP’nin her tavizi başımıza türlü belalar açmıştır. Başbakan Erdoğan İmralı canisiyle pazarlık yaptıkça bölücü yamyamlar heveslenmiş ve başaracaklarına inanmışlardır. Biliniz ki, ülkemizin bu hali sürdürülebilir değildir. Bugün karakol yapımına itiraz edenler; yarın valilerin, kaymakamların ve kamu görevlilerinin şehirlerini terk etmelerini istemesi kimseyi şaşkınlığa sürüklememelidir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN VE YANINDAKİLER VATANA İHANET İÇİNDEDİR
Bu bölünme demektir. Bu kavga demektir. Bu düşman kamplara ayrılma anlamına gelecektir. Türkiye adım adım parçalanmaya gitmektedir. Başbakan Erdoğan ve yanındakileri vatana ihanet içindedir. PKK’nın isyan ve başkaldırma hedefi hızla gerçekleşmektedir. Vatanımızın bir bölümünün sözde Kuzey Kürdistan olarak tarif ve tanımı uluorta yapılmaktadır.
Gelin görün ki, Başbakan’dan ses yoktur. Hükümet dut yemiş bülbül gibidir. Sayın Başbakan Yörük ve Türkmenlerin huzurunda sana soruyorum: Bölünmeye ikna oldun mu? Kürdistan’a onay verdin mi? İmralı canisinin özgürlüğüne vade biçerek rıza gösterdin mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunun 35’nci maddesinde yeniden bir düzenlemeye giderek iç tehditleri kime danışarak, kimden akıl alarak ve kiminle konuşarak kaldırdın? Türkiye sorunlarından kurtulmuş mudurki, bu 35’nci madde değiştirilmektedir? Başbakan ve hükümeti ne yapmaya çalışmaktadır?
BUGÜNKÜ TÜRKİYE MANZARASININ ÖZETİNE BAKARSAK ÜLKÜCÜLERİN MÜDAHELE ZAMANI GELDİ
Milli varlığımız ve birliğimiz dinamitlenmektedir. Lozan delinmekte, Sevr hortlatılmaktadır. Türkiye dağıtılmak istenmektedir. Kardeş kavgası körüklenmektedir. Üniter yapı, milli devlet ve vatanın bölünmezliği tartışılmaktadır.
Bunların müsebbibi de Başbakan ve hükümetidir. AKP ülkemizin her alanındaki yangınların kundakçısıdır. İlkesiz, bilgisiz ve kimliksiz iktidar zihniyeti tutuşturduğu alevlere körükle gitmektedir. Yangın Kerkük’tedir, Tuzhurmatu’dadır, tüm Türkmeneli’ndedir. Yangın Doğu Türkistan’dadır. Yangın şehit ocağındadır. Yangın sokaklardadır. Yangın okullardadır. Yangın tezgâhlarda, tarlalarda, yaylalardadır.
Yangın bağlardadır, bahçelerdedir, köylerdedir. Yangın çiftçilerimizin hanelerindedir. Yangın pazarlarda, atölyelerde, fabrikalardadır. Yangın mutfaklardadır. Yangın huzur ve esenliğimize kadar ulaşmıştır. Yangın milli değerlerimize kadar yanaşmıştır. Yangın Cumhuriyet’in birikimlerine dayanmıştır.
Başbakan Erdoğan; Türk bayrağını kaldıralım diyen yabancı hayranı köksüzleri akil yapmıştır. Bozgunu zafer diye sunmuştur. Nahoşlukları normalleşme diye yutturmuştur. Milli ve manevi değerleri istismarda sinir ve sabırları germiştir. Türk milletini 36’ya taksim etmiş, Türklüğü etnik seviyeye indirmiştir. Milliyetçiliği ayaklar altına almış, milli kimliğimizi aşındırmıştır.
Çanakkale’de savaştıklarımız bu kadar hasar vermemiştir. İzmir’de denize döktüklerimiz bu kadar bayağılaşmamış, bu kadar alçalmamışlardır. Sizler bunlara müstahak değilsiniz. Ve en önemlisi, yurdumuz, yuvamız ve yarınlarımız sahipsiz değildir.
Bu vahim tablonun farkına varmış milliyetçilerin müdahale vakti yaklaşmaktadır. Türkmenlerin ve Yörüklerin inisiyatif almalarının zamanı gelmektedir. İnanıyorum ki, er ya da geç seçim vakti gelip çattığında Başbakan ve zihniyeti kaçacak delik, sığınacak ülke arayacaktır.
KORKUTELİ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI HASAN GÖKÇE
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri bunun için bir milattır. Bu seçimler Türkmenlerin ve Yörüklerin şahlanışına sahne olacaktır. Arkasından yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ise AKP’nin sonunun işareti sayılacaktır. Ve normal yapılış tarihi 2015 yılının Haziran ayı olan Milletvekilliği Genel Seçimleriyle de AKP siyasetin karanlık yüzü olarak sandığa gömülecektir.
Sizlerden ilk önce Korkuteli Belediyesini tekrar istiyorum. Arkasından Antalya Büyükşehir ve tüm ilçe belediyelerine MHP’nin mührünü vurmanızı bekliyorum.
Bu vesileyle partimizin Korkuteli Belediye Başkan adayı olarak hizmette süreklilik, başarıda devamlılık için mevcut Belediye Başkanımız ve değerli dava arkadaşım Sayın Hasan Gökçe’yi ilan ediyorum.
Sayın Hasan Gökçe Bey’den memnunum ve çalışmalarından da gurur duyuyorum. Belediyecilik alanındaki hedeflerimizi yakaladığını ve daha iyisini yapma konusunda azimli olduğunu görüyorum. Sizlerden Korkuteli’ni tekrar istiyorum. Milliyetçi Hareket’in başarısı için gayretlerinizi bekliyor, hepinize güveniyor ve inanıyorum.
AKP zihniyeti ile geçen her dakikanın verdiği zararı milletimize anlatınız. Milletimizi uyarınız, uyandırınız. Yarın daha geç olmadan, iktidarın durdurulması için herkesi ikna ediniz. Ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidarı için her gönüle giriniz, her yüreği kazanınız.
Ne zaman ki bizleri tek başına iktidara taşırsanız, Biliniz ki, işte o zaman ananı da al git diyen zihniyete Türkmen analarının mübarek elleri öptürülecektir. Eğilerek güç bela ayakta durmaya çalışan Başbakan’a haddi bildirilecektir. Bu duygularla, Türkiye sevdalılarına, fedakâr ülküdaşlarıma, muhterem Yörük ve Türkmen kardeşlerime başarı ve esenlikler diliyorum.
Hepinizi bir kez daha en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yüce Allah’ın, Türkiye’yi ve büyük Türk milletini karşılıksız seven Türk milliyetçilerini muzaffer kılacağına yürekten inanıyorum. Sağolun, Varolun, Cenabı Allah’a emanet olun. Ne mutlu Türküm diyene.