Fethullah Gülen, Başbakan Erdoğan'ın diktatörleşme yolunda hızla ilerlemesine kayıtsız kalmayarak, ''Bazen kuvvet insanı küstahlaştırabilir, nemrutlaştırabilir ve firavunlaştırabilir. Mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur.'' dedi.
Cemaat ile AKP arasında bazı ayrışmalar medyaya yansıdığında her iki taraftan da ayrışmanın ya da çatışmanın olmadığı yönünde açıklamalar yapılarak mesele kapatılırdı. Fethullah Gülen'in son konuşmalarının da böyle bir akibete uğrayıp uğramayacağı henüz bilinmiyor. Ancak, bu konuşmanın bertaraf edilebileceği kapanabileceği ya da mızrağı sığdırabilecek bir çuvalın bulunabilmesi zor görünüyor.
Kamuoyu, son konuşmalara çok şaşırmış görünüyor. Ancak, özellikle son yıllarda AKP Hükümetinin Müslüman Türk Milletimize karşı diktatörce davranmasının ayyuka çıkmasından sonra, Fethullah Gülen'in buna sessiz kalması esas şaşılacak bir durumdu. ''Zalimler için yaşasın Cehennem'' diyebilen Said Nursi gibi Üstadın talebesi olan bir kişinin Recep Tayyip Erdoğan'ın diktatörce yönetimine daha fazla sessiz kalamayacağı aşikardı. Nihayetinde uyarısını yaptı.
Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmeyişini Derin Devlete bağlayanlar, Fethullah Gülen'in AKP ve Erdoğan'ı diktatörlükle suçlamasından sonra bu fikirlerinde hala ısrar edecekler mi? Bu açıklamalar, Fethullah Gülen'in AKP Diktatörlüğünde Türkiye'ye gelmek istemediği anlamına gelmiyor mu?
FETHULLAH GÜLEN'İ ZİYARETE GİDEN GAZETECİLER
Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci ABD'ye giderek Fethullah Gülen’i ziyaret ettiler. Mahmut Övür, Mehmet Altan, Ekrem Dumanlı, Amberin Zaman, Harun Tokak, Mustafa Yeşil, Erkam Tufan Aytav, Gazeteci Yavuz Oğhan ve Ardan Zentürk isimli gazeteciler bu ziyarete katılan isimlerdi.
Gülen’in daveti üzerine ABD’ye götürülen bu dokuz gazeteci, yaklaşık 15 gün önce gerçekleşen bu ziyarete ilişkin hiçbir şey yazmadı! Belli ki; Fethullah Gülen’in “Türkiye bir diktatörlüğe gidiyor” tespitini yazmak istemediler… Çünkü; bunu en başta Ekrem Dumanlı’nın istemediği biliniyor. Dumanlı, mevcut statükosunu koruma adına, Gülen’in sözlerini kamuya duyurmamaya ve ”AKP’yle yaşanan çelişkiyi derinleştirmemeye” çalışıyor.
Zira; Dumanlı ve çevresi, AKP ile açıktan girilecek bir kavganın, mevcut statükolarını sarsacağını görüyor. Bunun yerine, kendi tabanlarına “Her şey yolunda, AKP güzel şeyler yapıyor, merak etmeyin” mesajı veriliyor. Gülen’in “barış ve çözüm süreci”ne ilişkin dile getirdiği kaygılar ile çok sert eleştirileri ise ısrarla saklanıyor.
Oysa ki; Fethullah Gülen’in medyadan sır gibi saklanan sözlerine yansıyan öfke, işlerin Zaman Gazetesi ve çevresinin anlattığı gibi gitmediğini gösteriyor. Toplantıya katılan ancak buna ilişkin tek satır bile yazamayan gazeteciler, yakın çevrelerine “Gülen AKP ile gönül bağını tamamen koparmış” diyor. Tabii aynı kişilerin, bu gerçeği bilmelerine rağmen, köşelerinde tam tersini yazdıklarını da not düşmek gerekiyor.
MIZRAĞI ÇUVALA SIĞDIRAMAYANLAR ABD'DEKİ GÖRÜŞMEYİ AÇIKLAMAK ZORUNDA KALDILAR
Cemaatin sözcülerinden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce son yazısında Erdoğan’ın partisinin başında kalmasını, başka bir ismin Köşk’e çıkmasını önerdi. Gülerce, “Başbakan aday olmazsa, o zaman partili cumhurbaşkanına da ihtiyaç kalmaz. Demokratikleşme yolunda mevcut anayasada yapılacak esaslı değişiklikler, referandumda halk desteği ile arızasız gerçekleşir” diye yazdı.
FETHULLAH GÜLEN, AKP VE ERDOĞAN'IN DİKTATÖRLEŞMESİNE AĞIR SÖZLERLE TEPKİ GÖSTERDİ
ABD’de yaşayan Fethullah Gülen son dönemdeki hükümet-cemaat tartışmaları ve cemaate yönelik eleştirilere sert tepki gösterdi. “Bazen kuvvet insanı küstahlaştırabilir” diyen Gülen, “Mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle nemrutlaştırır, firavunlaştırır” diye konuştu.
Samanyolu TV’de yayımlanan video kaydında, kuvvetin insanı küstahlaştırabileceğini belirtirken “Yani sıradan bir insan gelir, şöyle böyle konjonktürel olarak bir yerde bazı imkânları elde edebilir, dümene oturabilir. Dümene oturduktan sonra artık götürdüğü o vasıtanın içindeki o insanların hiçbirinin hukukuna riayet etmez. Hep tepeden bakar onlara. Hep itab eder, ‘Yerinizde oturun’ der. Adamlar bir şey söyleseler, ‘Az şurada dursanız da bir namaz kılsak, sen dümendesin. Az dursanız da burada bir dinlensek, nefes alsak’, ‘Kesin sesinizi. Siz anlamazsınız o işleri. Ben ne dersem o olur falan’ der” diye konuştu.
Gülen, elde edilen imkânlardan kaynaklanan küstahlaşmanın yalnızca “kâfirlerle” sınırlı olmadığını anlatırken şunları söyledi:
“Hatta mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle n emrutlaştırır, firavunlaştırır. İnsan gaflete dalar. Hazreti Pir’in ‘Yirmi Üçüncü Söz’de ifade ettiği gibi yer içer, yan gelir, bilmem neler gibi kulağı üzerine yatar.”
“İmkânların bolluğu şirazeden çıkarır” diyen Gülen, “Dediğim dedik, şirazeden çıkarır. Ahmak bir güruhun hiç olmayacak şeyleri bile alkışlaması onu şirazeden çıkarır. Takdir edilecek şeylerin yanında tenkit edilecek şeyler, belki sorgulanacak şeyler, onları bile alkışlayan insanlar yine bağışlayın, onu küstahlaştırır. Bunlar küstahlaşma yollarıdır, hafizanallah” dedi.
Gülen, “Allah bazen küçük insanlara büyük işler yaptırır. Nimetleriyle onları serfiraz kılar. Bazıları ise bunu göremez. Bunca imkânlarımıza rağmen bunların yaptığı gibi yapamıyoruz der” ifadelerini kullandı.
“Kıskançlığa giriyorlar, hasede düşüyorlar, cemaat diyorlar, hareket diyorlar, hizmet diyorlar, oturup kalkıyor Batılıların İslamfobisi yaşadığı gibi, bir cemaat fobisi yaşıyor ve yaşatıyorlar” diyen Gülen, “Ah keşke bilseler; cemaat yapmıyor, hareket yapmıyor, hizmet yapmıyor. Allah yapıyor (celle celaluhu). Ama Ona binlerce hamdü sena olsun ki bu nesli, bu nesli cedidi Allah böyle güzel şeylerde istihdam buyuruyor” değerlendirmesini yaptı.
FİRAVUNLAŞMA MESELESİNİ İLK DİYEN NUMAN KURTULMUŞ İDİ
HSP Genel Başkanı olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan'a göndermelerde bulunan Numan Kurtulmuş, ''Firavunlaşmayacağız, Karunlaşmayacağız'' diyerek eleştirilerde bulunmuştu.
Milli Görüş gömleğini çıkarıp atan Recep Tayyip Erdoğan'a, Saadet Partisi içerisindeyken ve daha sonra Milli Görüş gömleğini kendisinin de parçalayıp attıktan sonra HSP Genel Başkanı olduğu dönemde en sert eleştirileri yapan Numan Kurtulmuş, davasını unutarak AKP'ye geçti ve eskiden söylediklerini unutuvermişti.
Çifte standartların daniskasını sergileyen Numan Kurtulmuş, AKP'de Genel Başkan Yardımcısı koltuğuna davasını değişmiş ve AKP'nin her fikrini savunur hale gelmişti.
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetinin diktatörce yönetim sergilemesine muhalefetteki siyasi partilerin eleştirilerini biliyoruz. Ancak küresel medyalar, bu diktatörlüğü Müslüman Türk Milletimizinden gizlemeyi başarıyordu. AKP yandaşı medyalar, AKP Diktörülüğünü İleri Demokrasi kılıfına büründürerek halka yutturuyordu.
Nihayetinde, Cemaat olarak AKP Hükümetinin politikalarına destek veren Fethullah Gülen Hoca'nın, bu diktatör rejimine daha fazla sessiz kalmaması, küresel güçlerin ve AKP yandaşlarının bütün planlarını bozuverdi.
Önümüzdeki iki yılda üç seçim yaşayacak olan Müslüman Türk Milletimizin uyanarak gerçekleri görmesi noktasında Fethullah Gülen'in açıklamaları çok önemlidir. Bu açıklamaların yanlış anlaşıldığı gibi bir izlenim verecek bir tekzip gelmemesi durumunda, bu açıklamalar AKP'nin sonu olacaktır.
Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmeyişini Derin Devlete bağlayanlar, Fethullah Gülen'in AKP ve Erdoğan'ı diktatörlükle suçlamasından sonra bu fikirlerinde hala ısrar edecekler mi? Bu açıklamalar, Fethullah Gülen'in AKP Diktatörlüğünde Türkiye'ye gelmek istemediği anlamına gelmiyor mu?
Bu bağlamda, AKP ve Fethullah Gülen Hareketi arasındaki bu farklı düşünceler ve ayrışmalar neticesinde, Cemaat mensupları hala AKP'ye oy verir mi? Diktatörlüğü tescillenen bir siyasi partiye, ''Zalimler için yaşasın Cehennem'' diyen bir Üstadın talebelerinin oy vereceğini hiç sanmıyorum...