Kıraç Türkçüler Günü Konseriyle Ülkücülerin Yanında
Kıraç, MHP Adana İl Teşkilatı'nın düzenlediği 3 Mayıs Milliyetçiler Günü etkinliğinde muhteşem bir konser vererek, Türk Milletimizin Bağımsızlık mücadelesinde, Ülkücülerin yanında olduğunu gösterdi.
MHP Adana İl Teşkilatı'nın 3 Mayıs Milliyetçiler günü münasebetiyle "Kaygılanma Türkiye Biz Varız" temasıyla Mimar Sinan Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlediği konserde, Kıraç, Atilla Yılmaz ve Arif Nazım birbirinden güzel eserleriyle binlerce Adanalıyı coşturdu.
MHP Genel Merkez sanatçıları Atilla Yılmaz ve Arif Nazım gibi Kıraç da kırk yıllık Ülkücü sanatçılar gibi Ülkücüleri coşturdu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Bağımsızlığı konusunda önemli çıkışlarının olduğunu bildiğimiz Kıraç, konserden önce takdim edilirken, O bir vatansever, O bir Türk Milleti sevdalısı, O bir Türk Milliyetçisi diye anons edildi.
Binlerce Ülkücü, Kıraç'ın güzel eserlerini çok büyük bir koro gibi hep birlikte söylediler. Türk Milliyetçileri, Türkçülük günü kutlamasını yaparken Kıraç'ın kendileriyle birlikte olmasından çok mutluydular. Kıraç'ın da Ülkücülerin yanında mutlu olduğu her halinden belli oluyordu.
Miting havasında geçen konserde, sanatçıların türkü ve şarkıları arasında binlerce Ülkücü koro halinde, "Şehitler ölmez vatan bölünmez", "Kahrolsun PKK", ''Apo'nun piçleri yıldıramaz bizleri'', "Devletin başına Devlet geçecek", "Ne Mutlu Türk'üm diyene", "T.C'yi sileni biz de sileriz" gibi sloganlarını atarak, Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söyleyenlere, PKK'ya, AKil adamlara ve sahiplerine adeta meydan okudular.
Atilla Yılmaz, en güzel eserlerini icra ederken arada güzel mesajlar verdi. Adana Müftüsü Arif Gökçe'nin ''Adana'da Muhammed eksikliği var'' sözünü hatırlatıp eleştiren Atilla Yılmaz, ''Adanalılar Hz. Muhammed'i de(s.a.v) bilir muhabbeti de bilir. Herkes ne konuştuğuna dikkat etsin.'' dedi. Yılmaz Türkçülük günüyle ilgili kutlamasını yaparak, ''Türk Milletimizin dostu yoktur. Her dönem satılmışlar vardır. Ne yapsalar da kutlu yürüyüşümüzü engelleyemezler.'' dedi.
Arif Nazım, türkülerinin arasında AKP Hükümetinin PKK açılımlarını eleştirerek, ''Analar ağlamasın diyenlerin kendisi analarımızı ağlatıyor. İslami konuları ileri sürerek Türk Milliyetçiliğini ayakları altına alanlara, Hz. Ali'nin 'Kendinize kötülük yapanları affedin ama Devletinize ve Milletinize yapılan kötülükleri asla affetmeyin' sözünü hatırlatıyorum. Siz Hz. Ali'den daha mı bilgilisiniz? Hiç sanmıyorum. Bizler size değil, Hz. Ali'nin sözlerine güveniyoruz. '' dedi.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman,MHP MYK Üyeleri Yılmaz Tankut, Metanet Çulhaoğlu, MHP MDK Başkanı Adnan Fatin Özdemir,MHP Adana Milletvekilleri Ali Halaman, Muharrem Varlı, Seyfettin Yılmaz, ilçe başkanları, partili belediye başkanları ve Adana Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Ali Arslan'ın katıldığı proğramda, Adanademirspor İkinci Başkanı Ali Uğur Akbaş, sanatçı Kıraç'a Türk Bayrağı ve Demirspor kulübünün formasını armağan etmesi yoğun alkış aldı.
Şehitlere saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasıyla başlayan proğramda, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ve MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu birer konuşma yaptılar.
MHP ADANA İL BAŞKANI MUSTAFA İZGİOĞLU'NUN AÇILIŞ KONUŞMASI
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu 3 Mayıs 1944 olaylarını ve günümüze yansımalarını anlatırken şöyle dedi:
3 Mayıs 1944 olayları, Türk tarihinde Türklük şuurunun ilk kitlesel siyasi eylemi ve zaferi olarak tarihe geçmişti. İşte bugün aynı şuurla tarihin karşısındayız. Dün ne isek, bugün de aynıyız, yarın da aynı şuur içinde olacağız.
Birilerinin ayaklarının altına almak istediği Türk milliyetçiliği gibi ulvi bir değeri baş tacı yapan aziz milletimizle aynı istikamette koşmanın huzur ve mutluluğu içindeyiz. 3 Mayıs Türk Milliyetçileri Günü'nü idrak ederken, rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in gösterdiği yolda ülkemize ve Türk milletine hizmet için heyecanımızı koruyoruz. Heyecanımızın yansıdığı bu anlamlı günün milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
İhanet sürecine set olduğu için Genel Başkan Bahçeli'ye yönelik baskıları da hatırlatan İzgioğlu şunları söyledi:
Sayın Genel Başkanım, biz de burada, Türk milliyetçilerinin beşiği olan güzel Adana’mızdan ses veriyoruz. Şahsım ve dava arkadaşlarım adına size söz veriyoruz. Yolun yolumuzdur, davan davamızdır, dostların dostumuz, düşmanların ise iki cihanda da düşmanımızdır. Vatanımızın bölünmezliği, milletimizin birliği, devletimizin bekası, ay yıldızlı nazlı hilalin lekelenmemesi noktasındaki duruşumuz, merhum Atsız Hoca’nın ‘Kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için’ sözünden ibarettir. Bu duygularla Hz. Peygamber’in mübarek övgüsüne mazhar olmuş aziz Türk milletine hizmette bulunmuş Mustafa Kemal Atatürk'ü, Başbuğ Alparslan Türkeş'i ve bütün şahsiyetleri rahmetle, minnetle anıyorum.
MHP GENEL SEKRETERİ İSMET BÜYÜKATAMAN'IN KONUŞMASI
Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları, Sözlerime başlamadan önce sizleri şahsım ve partim adına en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyor, Sayın Genel Başkanımızın selam, sevgi ve başarı dileklerini arz ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Kıymetli misafirler, Türklüğün coğrafyamızdan silinmek istendiği şu günlerde 3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nü kıvançla idrak ediyoruz. Türk milliyetçiliğinin fikir serüveninde, sahip olduğu anlam ve neden olduğu gelişmeler bakımından hayati bir yeri bulunan 3 Mayıs 1944 ruhunu ve yıldönümünü iştiyakla hatırlıyoruz ve yâd ediyoruz.
Rahmetle andığımız merhum Hüseyin Nihal Atsız’ın; cesur, atılgan ve geri adım atmayan ruhu ile milliyetçi dirilişe hayat vermesi ve buna muhalefet eden, bundan rahatsızlık duyan güruhla başlattığı mücadelenin yargıya taşınması 3 Mayıs hadiselerini ortaya çıkarmıştır.
Aralarında merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in de olduğu 23 kişinin yargılanması adı altında aslında Türk milliyetçiliğinin yargılandığı mezkûr süreçte, Türk milliyetçileri ilk kez sivil bir muhalefet olarak varlıklarını ispatlamışlar ve aidiyet hissiyle kendilerini feda etmeye hazır olduklarını, Türk milletini yüceltmek için her fedakârlığı yapacaklarını göstermişlerdir.
Husumet yıldırımlarını milliyetçiliğin mukaddes bağrına düşürmeye çalışanlar çok şükür ki karşılarında, Türklüğün binlerce yıllık kutlu mirasını layıkıyla benimsemiş, yenilmeyi ve boyun eğmeyi aklından bile geçirmemiş bir yiğitlik ve azim bulmuşlardır.
23 şuurlu milliyetçinin; Türk milletinin maddi ve manevi varlığına kast edenlere karşı gösterdiği anlamlı duruşun başlangıcı olan bu kutlu tarih, aynı zamanda Türk milliyetçilerine reva görülen eza ve cefa dolu bir dönemin de miladı olmuştur. Ancak bu çileler milliyetçiliğin anlamına ve değerine zarar verememiş, belirlenen ülkülere ulaşma iddiasını zedeleyememiştir.
1940’lı yılların kamplaşmış toplum, taşlaşmış devlet yapısında; aklı, hakkı, irfanı ve ideali temsil eden milliyetçiliğin iftihar ve aziz isimleri, sonraki nesiller için de heyecan ve ilham kaynağı olmuştur.
Diğer taraftan tıpkı 1940’lı yıllarda olduğu gibi bugün de, milliyetçiliği ırkçılıkla aynı kategoriye sokmaya; tek tipleştirici, daraltıcı ve sığ bir yapıda göstermeye çalışan art niyetli ısrar ve kurnazlık gün geçtikçe farklı metotları kullanarak varlığını hissettirmektedir.
Türk Milliyetçiliğinin birleştirici ve tamamlayıcı vasfını idrak edemeyenler, dinamik ve gelişmeye açık yönünü kabullenemeyenler elbette milli varlık ve değer hükümlerinden alerji duyanlardır.
Yarım, yanlış ve yanlı fikirlerle Türk Milliyetçiliğini eleştirenler, buradan hareketle düşmanlık tohumlarının filizleneceğini müfterice iddia edenler, milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyenlerin öncelikle yetiştikleri sosyal ve ideolojik muhitin beşinci sınıf kumaşına ve ayağa düşmüş kalitesine odaklanmaları gerekmektedir.
Türk milliyetçiliği geleceğin rehberi, içinde bulunduğumuz çağın eskimeyecek ülküsü, milletin yegâne güvencesi, ekonomik gelişmenin dinamosu, demokrasi ve hürriyetlerin teşvikçisidir.
Türk Milliyetçiliği; çağdaş, modern ve insana ait olan kıymeti önceliğine alan, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.” şuuruna sahip, birlikte yaşama ve kardeşlik projesidir. Türk milliyetçiliği; bu milleti millet yapan, bir arada tutan değerlerin muhafaza ve tekâmülünü savunmaktır. Bundan da ancak bölücüler, ayrılıkçılar ve onların destekçileri rahatsızlık duyar. Bu itibarla Türkiye’nin her alanda milliyetçiliğe ve milli yönelişe ihtiyacı vardır.
Unutulmamalıdır ki, Türk Milliyetçiliği milletimize yabancı ve aykırı dayatmaları boşa çıkarmanın, şerefli ve bağımsız yaşamanın, Türk kimliğine sahip çıkarak, kendi geleceğimize egemen olma düşüncesinin fonksiyonel hale gelmiş bir ifadesidir.
Destansı ve ibretlik bir mücadele sonucunda, hiçbir saldırının yıldıramadığı milliyetçi kahramanların manevi emanetlerine ziyadesiyle sahip çıktığımız ve bunu daha da ileri götürme konusunda tartışılmaz çaba içinde bulunduğumuz şüphesizdir.
İçinden geçtiğimiz sancılı ve sarsıntılı dönemde de, etnik tahrikler eşliğinde “demokratikleşme” adı altında yürütülen yıkım projelerinin hedefinin de Türk milletinin birliği ve varlığı olduğu ortadadır.
Bilinmelidir ki, içinde bulunduğumuz dönemin siyasi zihniyetleri henüz ortada yokken, demokrasi ve hak arama mücadelesini başlatmış olan Türk Milliyetçileri kutlu yolculuklarını ne pahasına olursa olsun devam ettirecektir.
Türk milliyetçileri, geçmişten aldığı güç ve vazgeçmeyecekleri ilkeleriyle, milletimizin onayı ve rızası olmadan yapılacak her türlü gayri meşru tertibe ve müdahaleye dün olduğu gibi bugün ve yarın da karşı durmaya devam edeceklerdir.
Aziz Dava Arkadaşlarım, Düz bir çizgi halinde ilerlemeyen tarihin seyri; onun ortaya koyduğu meselelere, onun sorduğu sorulara verilen cevaplarla değiştirilebilir. Yüzyılın başlarında, bütün millî varlığımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız vakit, tarihin bize sorduğu soru “var olmak veya yok olmak”la ilgiliydi. O soruya milletimizin, “Kuvayi Milliye Ruhu”nun, yani milliyetçilerin, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının ne cevap verdiğini bütün dünya bilmektedir. Daha sonra ise Türkiye’de kendi evlatlarına boğdurulmak istenen Türklük 3 Mayıs ruhu ile dirilişe geçmiştir.
Ey Türk Milleti! Unutma, unutturma. Bu topraklarda Türk’üm demek yasaklanmıştı. Bugün ismi cismi kalmamış bulunan Sovyetler Birliğinin dağılacağını öngörmek işkencelere uğramaya sebep oluyordu. İşte 3 Mayıs ruhu tüm bu baskı ve zulme karşı hakkı, hakikati, adaleti haykırmak; Türk milletinin nimetlerinden yararlanamadığı külfetlere uğramasına bir son vermek isteğine işaret etmiştir.
Ey Türk! Çileyi bayram kılan bu zafer senindir, 3 Mayıs senin bayramındır. Kutlu olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle büyük Türk milletinin ve değerli dava arkadaşlarımın ‘3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nü kutluyor; milliyetçi kahramanları şükran ve minnetle anıyor; başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey ve Hüseyin Nihal Atsız Bey olmak üzere, hayatlarını kaybedenlerle birlikte tüm dava şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ne mutlu Türküm diyene.