Başbakan Erdoğan'ın MHP lideri Bahçeli'ye önelik söylediği "Ağzından salyalar akıyor" cümlesine yanıt gecikmedi.
Başbakan Erdoğan bugünkü grup toplantısında Devlet Bahçeli'ye yüklendi.
Devlet Bahçeli'yi topa tutan Erdoğan, "Bu sabah yaptığı konuşmaya bakıyorsunuz Bahçeli’nin, aman yarabbi. Baştan aşağı, yine ifade ediyorum bu kürsüden ağzından salyalar akıyor." dedi.
Erdoğan'ın grup konuşmasındaki MHP'ye ve Bahçeli'ye yönelttiği sözleri değerlendiren MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın şunları söyledi:
ARTIK TAMAMEN ÇİZGİDEN ÇIKTI
Başbakan Erdoğan’ın; partisinin bugünkü grup toplantısında yaptığı hiddet, şiddet ve küfür dolu konuşması, artık kendisinin tamamen çizgiden çıktığını ve akıl sağlığını yitirmeye başladığını göstermektedir.
Başbakan Erdoğan MHP ile yatıp MHP ile kalkmaktadır. Partimizle ilgili bildik hezeyanlarını sıralamaya bu kez, cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamadan önce gurbetçilerimizin oylarını avlamak için gittiği Avrupa’da başlamıştır.
SAPLANTILI VE PARANOYAK
Erdoğan; Avrupa gezisinde ağırbaşlı ve gelecek adına güven veren bir cumhurbaşkanı adayından çok, kavgacılıktan bir türlü vazgeçemeyen saplantılı ve paranoyak bir siyasetçi görüntüsü vermiştir. Erdoğan’ın bütün tafrası, cakası omuz düşürüp kabadayılık etmesi siyasi rakiplerine ve Türk milletinedir. Buna karşılık Avusturya gezisi sırasında Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’la görüşürken kuzu kesilmiştir.
Avusturyalı Bakan, görüşme öncesinde Erdoğan’ın bu ülkede yaşayan Türklerle ilgili dengesiz sözlerini eleştirmiş ve şunları söylemiştir: "Söz konusu açıklamalar Türkiye Başbakanı'nın seçim kampanyasını ülkemize taşıdığının çok açık bir göstergesidir ve bunlar huzursuzluğa neden oluyor. Bunu reddediyoruz. Sadece ev sahibi ülkeye saygının daha farklı bir şey olduğunu söyleyebilirim."
ERDOĞAN GÖLGESİYLE DÖVÜŞEN BİR ADAMDIR
Erdoğan gölgesiyle dövüşen bir adamdır. AKP’nin cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla Köşk’e çıktığı takdirde ortaya koyacağı vizyondan söz etmek yerine eski defterleri açmaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın 57. hükûmet dönemine gönderme yaparak MHP’ye saldırması, çatı adayı hamlesinin başarısı yüzünden kimyasının ve planlarının bozulduğunu ortaya koymaktadır. Ortada bir genel seçim yoktur ve artık Tayyip Erdoğan’ın karşısında sadece MHP’nin değil, Türkiye’nin kabul ettiği saygın bir çatı adayı vardır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine genel seçim havasında giderek, kutuplaştırmada ve ötekileştirmede ısrar ederek Erdoğan’ın varacağı yer hüsrandır.
KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR VERİR
Keskin sirke küpüne zarar misali Erdoğan, zaten sorunlu olan imajına Ağustos ayı yaklaşırken bir de kutuplaştırıcı cumhurbaşkanı adayı sıfatı eklemektedir.
Türkiye’deki bütün muhalefet partileriyle, kendisine destek vermeyen sivil toplum örgütleriyle, sanat dünyasıyla kavga eden bir siyasetçinin; bırakınız cumhurbaşkanı olmayı, bu makam için aday dahi olması garabettir. Ancak AKP iktidarının bölücüleri başımıza çıkararak hem sosyal barışı hem de sosyal adaleti ortadan kaldıran 12 yıllık icraatından da ancak böyle bir cumhurbaşkanı adayı beklenir.
MANTIK VE İDRAK SORUNU VARDIR
İçinde yaşadığı milletin var olma kudretini görmeyen Tayyip Erdoğan’ın mantık ve idrak sorunu vardır. Bu kafayla Köşk’e çıkması hâlinde Türkiye’nin meselelerini iyice içinden çıkılmaz hâle getireceğine şüphe yoktur.
Tayyip Erdoğan Avrupa turunda hızını alamamış olmalı ki partisinin grup konuşmasında da Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye ağza alınmayacak ifadelerle saldırmıştır.
“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir. Eğer Türkiye’de böyle birileri aranıyorsa, aynaya baksınlar.” diyen Erdoğan, kendi yaptıklarının farkına varamayacak kadar akıl salabetinden mahrum ve biçare durumdadır.
12 yıllık siyasi ömrünü rakiplerini ve kendisini eleştiren herkese davlar açarak geçiren bir siyasetçinin paranoyaklığı artık ayyuka çıkmıştır.
Erdoğan’ın avukatları kapı kapı medya kuruluşlarını gezmekte ve İnternet’teki web sayfalarında dolaşarak korku salmaktadır. Başbakan’a “Gözünün üstünde kaşın var.” diyenler yandaş yargı aracılığıyla susturulmaktadır.
BUNUN ADI DESPOTLUK DEĞİL DE NEDİR?
Önce Erdoğan kendi yaptıklarına ve avukatlarına yaşattığı hukuk ihlallerine bakmalı, hukuku nasıl çiğnediğini ve kamuoyu üzerinde nasıl bir baskı kurduğunu görmelidir.
Maalesef Başbakan Erdoğan’ın öylesine gözü dönmüştür ki Marmara depremi gibi 1999 Ağustos’unda Türk milletine derin acılar yaşatan bir afeti bile istismar etmekten kaçınmıştır. 2014’ün Ağustos’unda ise asıl şiddetli deprem AKP’de yaşanacak, iktidar partisinin çatısı uçacaktır.
Sayın Devlet Bahçeli’ye iftiracı dese de asıl müfteri Başbakan’ın kendisidir. 12 yıldır iktidarda oldukları halde hâlâ MHP’yi 57. Hükümetin icraatı üzerinden eleştirmeye vurmaya çalışmaktadır. Bu konuda Avrupa’daki konuşmalarının bir benzerini partisinin grubunda ezberci tembel öğrenciler gibi tekrarlamıştır. Erdoğan’da; eski defterleri karıştırma ve buradan rakiplerine ve siyasi liderlere yönelik iftiralar üretme, tutku ve hastalık hâline gelmiştir.
BAŞBAKAN'IN KÖŞK HİSTERİSİ
Bütün bunların sebebi Başbakan’ın Köşk histerisidir. MHP lideri Sayın Bahçeli’ye buğzunun kininin, nefretinin arkasında da çatı aday formülünün fevkalade isabetli bir siyasi girişim oluşu ve Köşk hayallerini suya düşürmesi yatmaktadır.
KENDİ AĞZINDAN AKAN KİN VE NEFRET CERAHATİNİN FARKINDA DEĞİL
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli için “Ağzından salyalar akıyor.” demektedir ama kendi ağzından akan düşmanlık kanının, kin ve nefret cerahatinin farkında bile değildir. Erdoğan siyaset mücadelesinde demokratça bir tavırla yüreğini açmak yerine dişlerini göstermeyi tercih etmektedir. Zira bu, onun itiyadında ve fıtratında vardır.
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin “Pınarhisar’da yattığın günleri mumla arayacaksın.” Sözünü de pek anlayamamıştır. O hâlde biz kendisine açıklayalım. Erdoğan Türk milletine yaşattıklarından ötürü ileride yüz kızartıcı suçlardan yargılanacak ve cezasını ona göre acı acı çekecektir. O zaman bu onun asaletinin değil, sefaletinin ve rezaletinin resmi olacaktır. Ayrıca Erdoğan’ın konuşması sırasında Pınarhisar yerine yanlışlıkla Pensilvanya demesi, geçmişte ne kadar asil! iş birlikleri yaparak millete acı ve zulüm yaşattıklarının şuuraltındaki izlerini yansıtmaktadır. Gerçekten de 12 yıllık Erdoğan zulmü için Pınarhisar ile Pensilvanya birbirini tamamlayan iki semboldür.
Paralel devlet, Pensilvanya diye suçladığı çevreler kendisinin sabık menfaat ortağı ve iş birlikçisi değil midir?
Vaktiyle aynı çevreyle birlikte hareket ederek hukukun ırzına geçtiklerini ve yüzlerce insanı mağdur edip kiminin demir parmaklıklar ardında kiminin de hastanede ölümüne yol açtıklarını Sayın Başbakan ne çabuk unutmuştur?
PENSİLVANYA İDDİASI SAFSATADAN İBARETTİR
Erdoğan’ın, MHP’nin Pensilvanya’yı arkasına aldığına dair iddiası ise safsatadan ibarettir.
MHP büyük Türk milletini arkasına almıştır. Çatı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu da Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin söylediği üzere bütün Türk milletinin adayıdır. Oysa Erdoğan Türk milletinin değil, BOP’un, küresel sermayenin ve İmralı canisinin adayı olacaktır. Erdoğan, Ağustos ayında İmralı canisinden oy dilenmek için şimdiden el ovuşturmaktadır. Çünkü cumhurbaşkanı seçilebilmek için PKK’dan ve onun siyasi kanadından başka medet umacağı kimse kalmamıştır. Tayyip Erdoğan Avrupa seyahatine de sadece orada yaşayan soydaşlarımızdan oy istemek için değil, Batı dünyasına yaranmak için çıkmıştır. 27 yaşındaki çömez ve tıfıl bir Bakanın karşısında küçülmesinin başka açıklaması var mıdır?
Sayın Devlet Bahçeli Tayyip Erdoğan gibi BOP’un, uluslararası aktörlerin ve küresel sermayenin imkânlarını kullanmamıştır.
HEM KEL HEM FODUL
Erdoğan bugünkü grup konuşmasında “Terör örgütünün başıyla aynı sofraya oturup oturmamaktan bahsediyor. Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen alçaksın, hainsin.” diye çıkışmıştır. Buna “Hem kel hem fodul.” derler Sayın Başbakan!
AKP’nin İmralı canisiyle ve PKK’nin siyasi kanadıyla resmen görüşmeler yaptığını artık kundaktaki bebeklerle sokaktaki köpekler bile öğrenmiştir. Bunu ne kendisi inkâr etse de öteki hükûmet yetkilileri doğrulamaktadır. PKK’nin siyasi temsilcileri zaman zaman bu temasları gündeme getirmektedir. O hâlde bunun terör örgütünün elebaşıyla aynı sofraya oturmaktan ne farkı vardır?
Erdoğan, varlığının Türk milletinin birliği ve bütünlüğü için tehlike arz ettiğini her vesileyle ispatlamıştır. İktidarda kaldığı her gün milletimiz için zarardır. Başbakan Erdoğan’ın böbürlenerek “büyük davamız” diye nitelendirdiği şey ise Türkiye’yi federasyonlara ayırma ve PKK’ya meşruiyet kazandırma davasıdır.
Başbakan Erdoğan, “MHP liderine dava açacağım.” tripleriyle bizi korkutacağını sanmaktadır. Peki mahkemeye ne ibraz edecektir? Hiçbir şey?
ALLAH TÜRK MİLLETİNİ ONUN ŞERRİNDEN KORUSUN
Sadece “Bir siyasi partinin genel başkanı benim hatalarımı şiddetle eleştiriyor ama ben dayanamıyorum. Uykularım kaçıyor. Onu susturun!” diye talimat verecektir. Sonra da avukatları yine kanal kanal gazete gazete dolaşıp MHP haberleri sansürlemeye devam edecektir. Tayyip Erdoğan işte böyle biridir; Elinden gelse partilere de avukat gönderip açıklamaları sansürletir. AKP’nin başı tam bir antidemokrat ve despottur.
“Allah Türk milletini AKP’nin cumhurbaşkanı adayının şerrinden korusun.”diyor; Erdoğan’ı, yok saydığı milletimizin ferasetine havale ediyoruz.
KÜFÜRLERİNİ KENDİSİNE İADE EDİYORUZ
Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ettiği galiz küfürleri aynen kendisine iade ediyor, cumhurbaşkanı adayı olmaya yeltenen bu ağzı bozuk ve nobran siyasetçiyi Türk milletine havale ediyoruz.