MHP'li Baki Ersoy'dan Türkiye Yüzyılında Gıda Milliyetçiliği
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Tarım ve Orman Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerine konuşan MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda Türk tarımını daha ileri seviyelere ulaştırma hedefinde olduklarını belirterek, salgın hastalıklar, savaşlar, doğal afetler, iklim değişikliği, göçler ve savaşların sebep olduğu olumsuzlukların yaşandığı dünyada, gıda milliyetçiliği ve gıdada arz güvenliğinin önemine vurgu yaptığı konuşmasında; tarım ve hayvancılıkta yerli üretimin ve desteklerin arttırılmasını, artan nüfusa göre gıda üretimi ve tedariğin planlanmasını, tarımsal nüfusun azalmaması için daha fazla gayret gösterilmesini istedi.
MHP'Lİ BAKİ ERSOY'UN TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNDA YAPTIĞI KONUŞMA
Tarım "toprak" demektir, toprak ise "beşer" Beşer, yaradılışı gereği topraktan gelmiş ve bir gün tekrar toprağa dönecektir; hem inancımız gereği hem kültürümüz gereği, bizler, bu coğrafyada toprağı Rabb'in emaneti, şühedanın mirası olarak görürüz. Bundan dolayıdır ki ülkemiz üzerinde, her şeyden önce, tarımsal nüfusun azalmamasın gayret göstererek işe başlamalıyız; bütçemizi bu tasarrufta değerlendirmeli, adımlarımızı bu temel gayeyle atmalıyız.
Küresel anlamda ve ülkemiz dâhilinde süregelen salgın hastalıklar, savaşlar, doğal afetler, iklim değişikliği, göçler ve savaşların sebep olduğu gıda milliyetçiliği gıdada arz güvenliğinin önemini çok net bir şekilde anlamamıza sebep olmuştur. Arz güvenliğini sağlayacak temel unsur ise millî tarım politikalarından geçmektedir. Yeni dönem bütçemizin ağırlığının üretim ve ihracata yönelik olması bu anlamda oldukça rasyonel bir yaklaşım olmuştur. Bu sebeple, 2024 yılı bütçe gerekçesindeki tarımsal destekleri üretimde verimliliği ve kaliteyi artıracak şekilde tahsis edecek çalışmaların planlanmasını olumlu buluyoruz. Özellikle de başta tohum, gübre, yem, mazot ve ilaç olmak üzere tarımda girdi maliyetlerini azaltmak, finansman yükünü hafifletici, teknoloji odaklı dönüşümü sağlayıcı programları uygulamak oldukça faydalı olacaktır.
Bununla birlikte, yine, sunumunuzda yer verdiğiniz bütçe gerekçenizin kalemlerinden olan stratejik tarım ürünlerinde hedef yeterlilik oranlarında üretimin tesis edilmesi suretiyle gıda arz güvenliğini sağlamak, çiftçi gelirlerinin üretiminin sürdürülebilirliğini temin edecek şekilde belirlenmesine destek vermek, tarım arazilerinin amacı dışında kullanımının önüne geçilmesi, ekilebilir arazilerin üretime kazandırılmasına, sulanabilir alanların artırılmasına ve sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaları sürdürmek hedeflerimiz arasında öncelik sırasına göre sahip olmalıdır. Bu amaç ve hedefleri MHP olarak anlamlı, faydalı ve gerçekti bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Türkiye, bir tarım ülkesidir; o sebeple, üretimi ve çiftçilerimizin refahını artırıcı desteklerin etkin ve verimli bir şekilde sürdürülmesi şarttır. Bunların başında Sayın Bakanımızın bütçe gerekçesinde de vurguladığı gibi gübre, ilaç, mazot, elektrik, su, tohum, yem, fide, damızlık gibi temel girdilerin maliyetlerinin üretimi teşvik edecek düzeye getirilmesi gelmektedir. Eş zamanlı olarak tarım sektörü üretim, işlem, işletme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalı, üretici örgütlerinin güçlendirilemesine, tarımsal işletmelerin rekabet güçlerinin artırılmasına ve pazarlama ağlarının geliştirilmesine ağırlık verilmelidir.
Son yıllardaki tarımsal verilerimize baktığımızda, ülkemizin, üretimde pozitif bir ivme yakalamış olduğunu görüyoruz. Tarım hasılamız 2022 yılında yüzde 133 artışla 58,6 milyar dolara yükselmiştir, tarımsal ihracatımız ise 2022 yılında 30 milyar dolara ulaşmıştır. Ocak-Eylül 2023 döneminde 18,8 milyar dolar ithalata karşılık 22,1 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş bulunmaktayız; bu sayede 3,3 milyar dolar dış ticaret fazlası vermiş olduğumuzu görüyoruz.
Coğrafi olarak çatışma hatlarının tam ortasında olmamıza rağmen "asrın felaketi" olarak adlandırılan 6 Şubat depreminin yaralarının daha çok taze olmasına rağmen açıklanan bu rakamı oldukça olumlu buluyoruz. Fındık, kuru üzüm, kuru kayısı, incir, kabuksuz Antep fıstığı, ayva, dondurulmuş alabalık, buğday unu ve bulgur ihracatında dünyada 1'inci sıradayız. Çavdar, bakla, bezelye, biber, domates, havuç, salatalık, kavun, karpuz, patlıcan, pırasa, limon, mandalina, portakal, altıntop, çilek, dut, nar, kestane, Antep fıstığı, üzüm, elma, armut, ayva, şeftali, erik, vişne ve kiraz gibi pek çok üründe kendi ülkemiz dâhilinde yeterlilik oranlarımız yüzde 100'ün üzerindedir. Görüldüğü gibi, ülkemiz birçok üründe kendine yeten bir ülkedir. Yine, üretim verilerine baktığımızda, tarla bitkileri, meyve ve sebzede üretiminin büyük bir oranda artışta olduğunu görüyoruz. Üretimdeki bu artış büyük oranda verimlilikle ilgili yapılan çalışmalardan kaynaklanmıştır.
Tarımsal üretimin çekirdeği olan tohumculukla ilgili çalışmalar da oldukça başarılı bir şekilde ilerlemektedir. Tohum tarımın en önemli konularından biridir, Türkiye bu konuda önemli adımlar atmıştır. Sertifikalı tohum üretimimiz 1,4 milyon tona, ihracatımız 233 milyon dolara çıkmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 137'ye yükselmiştir. Sertifikalı tohum ihracat değeri 2022 yılı itibarıyla ilk defa ithalat değerini geçmiştir. 2023 yılının ilk dokuz ayında sertifikalı tohum ihracatı 235 milyon dolar, sertifikalı tohum ithalatı 212 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Tüm bunlarla beraber, gelecek yıllara ve nesillere aktarabileceğimiz millî tohum politikasına ilişkin yapıların etkinleştirilmesi ve çeşit ıslahı konusunda daha fazla AR-GE desteği sağlanması bu rakamları daha da katlayacak ve Türkiye'yi tohumculuk anlamında da söz sahibi bir ülke konumuna getirecektir.
"AR-GE" demişken, Bakanlığınızın AR-GE çalışmalarına da değinmek istiyorum. Bakanlığınıza bağlı araştırma kurumlarında tarla bitkilerinde 953, bahçe bitkilerinde 1027 yerli ve millî tohumluk çeşidi geliştirilmiştir. Bugün itibarıyla gururla söyleyebiliriz ki ülkemizde üretilen sertifikalı tohumluk çeşidinin yüzde 40'ı bu yerli ve millî tohumlardan oluşmaktadır. Ata Tohumu Projesi kapsamında, farklı türlerde 37 yerel çeşidi araştırma enstitümüz adına tescil etmiş ve koruma altına almış bulunmaktayız. Hayvancılıktaki en kapsamlı AR-GE projesi olan Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi'yle küçükbaşta ve mandada ıslah çalışmaları devam etmektedir. Küçükbaş Islah Projesi'yle yıllık 500 bin baş üstün vasıflı damızlık materyal sektöre kazandırılmıştır. Manda ıslah ve destekleme politikalarıyla manda sayısında yüzde 100'ün üzerinde artış sağlanmıştır. Yumurta tavukçuluğunda ise 4 damızlık hat geliştirilmiştir. Hayvansal üretim verilerine baktığımız zaman ise yine Covid-19 salgını, kur dalgalanmaları, deprem felaketleri ve benzeri olumsuz faktörlere rağmen büyükbaş ve küçükbaş besiciliği rakamlarımızın artmış olduğunu görüyoruz.
Hayvancılığımızın sürdürülebilir büyümesi için meralarımızın korunması ve ıslahına önem verilmesi gerekmektedir. Toprak erozyonu, bitki örtüsü yangınları, seller ve benzeri felaketleri küresel düzeyde önleme açısından eşsiz yararları olan meralar, ormanlarla birlikte ülkelerin var oluşunu âdeta sigortalayan doğal kaynaklardır. Dünya hayvancılığının kuşkusuz temel yem kaynağını oluşturmakta, küresel ölçekteki genişlikleri 3,5 milyar hektara ulaşmakta, tarım alanlarının yüzde 72'sini, kara alanlarının da yüzde 27'sini kapsamaktadır. Çağdaş ülkelerde meralar hem hayvancılığın kaba yem kaynağı hem de çevre korumada çok önemli kaynaklar olarak algılanmakta, pek çok gelişmiş ülkede ekolojik koşulların ve özellikle yağışın elverişli olması nedeniyle yüksek girdi kullanımıyla çok verimli ve kârlı işletmeler olarak değerlendirilmektedirler. Asırlardır süregelen ağır ve zamansız otlatmalar sonucu mera niteliğini kaybetme noktasına gelen... Ülkemizde mera koruma çalışmalarımıza ağırlık vermemiz gerekmektedir. Bunlara ek olarak, şehirleşme, kırsal yerleşim, tarım ve madencilik alanlarındaki talanların da katkısıyla mera kayıpları hâlen de devam etmektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, bir yandan meralarımız ıslah edilirken diğer yandan da yem bitkisi ekiliş alanlarımızın da artırılmasının desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Tarımda bir diğer iyileştirmemiz gereken konu sulamadır. Bakanlığımızın ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün etkin çalışmalarıyla birçok sulama projesi hayata geçirilmiş, binlerce dekar alan suya kavuşmuştur fakat özellikle de İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde hâlâ sulamayla ilgili sıkıntılar maalesef devam etmektedir. Yapılacak projelerle tarımda yüzde 100 oranında kapalı sistem sulamaya geçmek oldukça önemli bir husustur. Bunun yanı sıra, sulama kanallarının betonarme yapıya çevrilmesi ya da metal borularla değiştirilmesi hem su kaybının en aza indirilmesi hem de sulamadan verim alabilmek adına oldukça hayati bir önem arz etmektedir.
Su ürünlerine baktığımızda; Sayın Bakanım, sizlerin de sunumunuzda değindiğiniz gibi, su ürünleri üretimimizi 515 bin tona yükseltmiş bulunmaktayız. Su ürünleri ihracatımızın artarak devam etmesi ise bir başka önemli gelişme olarak not edilmelidir. Tarımsal desteklerden bahsedecek olursak çiftçilerimize 2023 yılı sonu itibarıyla ödenecek teşvik tutarı 63,4 milyar TL olacaktır. Hububat üreticilerimize ayni olarak ödenen mazot ve gübre destek ödemeleri altı ay öne çekilerek ekim zamanı olan 2023 yılı sonbahar dönemine alınmıştır. Gübrede yüzde 18, karma yemde yüzde 8 olan KDV kaldırılmıştır. Stratejik ürünlerde üretim yılındaki mazot maliyetinin yüzde 50'si karşılanmaktadır. Buğday, arpa, çavdar, yulaf üreten çiftçilerimize mazot desteği dekar başına 103 TL'ye çıkarılmıştır. Nadas alanlarında dekar başına 40 TL destek sağlanmaktadır. Ürüne göre dekar başına 107 TL ila 366 TL arasında toplam mazot ve gübre desteği verilmektedir. Tüm bu destekler için çiftçilerimiz adına teşekkür ediyoruz.
Orman Genel Müdürlüğümüz son yıllarda en çok çalışan, üreten ve emek veren genel müdürlüklerimizden bir tanesidir. Ülkemizin ciğerleri olan ormanlarımız maalesef hain terör örgütü mensupları tarafından alçakça yakılmıştır. Yakılan ormanlarımız yerine devletimiz ve milletimiz seferber olmuş, yeniden fidanlarımızı toprakla buluşturmuşlardır. Orman alanlarımızın genişletilmesine yönelik yapılan çalışmalarda son yirmi bir yılda 5,9 milyon hektar alanda 6,6 milyar tohum ve fidan ekilmiştir. Yıl sonuna kadar bu rakamın 7 milyara ulaşması beklenmektedir. Yürütülen bu çalışmalarla 2022 yılında toplamda 23,2 milyon hektar alan orman vasfına sahiptir. Bu bahsi geçen alan ülke yüz ölçümünün yüzde 29,8'ine tekabül etmektedir. En çok ağaçlandırma yapan ülkeler sıralamasında dünyada 4'üncü, Avrupa'da 1'inci durumdayız. Yangınlardan ve kanun dışı müdahalelerden koruma kapsamında ormanlarımız 776 altı kuleden yirmi dört saat gözetlenmektedir. Orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan Avrupa'da ilk, dünyada 2'nci ülkeyiz. Bu mücadeleyi gurur kaynağımız yerli İHA'larımıza ve dolayısıyla Türk mühendislerimize borçluyuz, onlara da teşekkür ediyoruz. Bir diğer teşekkürü de hububat alım dönemlerinde 7/24 esasına göre çalışan, çiftçilerimize kolaylık sağlayan Toprak Mahsulleri Ofisi çalışanlarımıza etmek istiyorum. Sayın Bakanım, hububat alım merkezlerinin sayısının artırılmasından dolayı da çiftçilerimiz adına tekrar sizlere teşekkür etmek istiyorum.
Tüm bu rakamsal ve sözel verilerden sonra toparlayacak olursak iklim değişikliği, salgın hastalıklar, savaşlar, nüfus hareketleri, gıda milliyetçiliği ve yaşadığımız asrın felaketinin ardından "yeni normal" olarak da tanımladığımız bu durum karşısında önceliğimiz, artan nüfusumuza göre gıdamızı üretmek ve tedarik etmektir. Bu minvalde, sunumunuzdan anladığım kadarıyla 2024 yılı bütçenizdeki temel ilkeleriniz sürdürülebilirlik, verimlilik, kalite, kayıtlılık ve yatırım olarak belirlenmiş durumdadır. Arz güvenliği kapsamında stratejik tarımsal ürünleri üretim, tüketim, stok değişimi, ihracat, ithalat ve dünya piyasaları verilerini içerecek şekilde takip etmeli ve risklere karşı tedbirlerimizi ivedilikle almalıyız. Tarımsal anlamda daha fazla üretime geçmek, yerli üretimi en temelden besleyebilmek için tarım eğitiminin en akademik hem de uygulamalı olarak en az ortaokul seviyesinden itibaren verilmeye başlanması, tarım liselerinin sayısının artırılması oldukça faydalı olacaktır. Bakanlığımızın Millî Eğitim Bakanlığıyla yürüteceği olası çalışmalara her zaman destekçi olacağımızın da altını çizmek istiyorum.
Son olarak, hayati fonksiyona sahip tarımsal faaliyetlerin sevk ve idarisi, kuşkusuz, nitelik ve nicelik olarak yeterli personel istihdamıyla mümkün olabilecektir. Bu kapsamda, atanmayı bekleyen ziraat, orman ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler, gıda, tarım, orman ve hayvancılıkla ilgili teknikerler için ihtiyaç nispetinde kadro açılmalı, hem istihdam sağlanmalı hem de daha etkin faaliyet yürütmeye katkı verilmelidir.
İnanıyoruz ki Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda bu anlayışla yapılacak planlama, teşkilatlanma, yönlendirme, bilgilendirme, teşvik ve desteklerle Türk tarımı daha ileri seviyelere ulaşacak, refahı artacak, rekabet üstünlüğü kazanacak, milletimizin ihtiyacını karşılamakla kalmayıp tarımsal ihracatımızın da artmasını mümkün kılacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.